15. Bölüm

15. Bölüm

Elifff
love_21

Her yaşın acemisidir insan...

~

 

Öfke göz görmezdi. Bir bulut misali etrafı kaplar ve yağmurunu yağdırırdı. Her bir damlacığı belkide insanın canına mâl olurdu. Tıpkı güneşin gelip bulutları yok etmesi gibi birinin de öfkeyi durdurabilmek için ışık lazımdı. Öfke taneciklerini yok edecek bir güç gerekirdi. Bu ışıklar ise insanın sevdikleriydi. Seven kişi öfkeye kapıldığnda onu durdurabilecek tek kişi onun sevdikleri olur. Fakat bazen de ters teper ve öfkenin önüne sevdikleri bile geçemezdi insanın.

Şimdi de Maran Ağa'yı kimsenin tahmin bile edemeyeceği bir öfke kaplamıştı. Kimseyi gözü görmüyor gibiydi. Karısının yaşatılanlar yetmiyormuş gibi bir de halasının kızı musibet olmuştu. Günlerdir karısının merdivenlerde nasıl düştüğünü öğrenmeye çalışıyordu. Hatta bunun için konaktaki korumaları bile sertçe uyarmıştı koskoca konakta nasıl kimse görmez diye.

Herkesin şok nidaları konaktan yankılanırken Narin korku ile bakışlarını direkt Maran Ağa'ya çevirdi. Ama çevirmez olaydı ki kendisine öldürecekmiş gibi bakan bir adet Maran Ağa beklemiyordu. Gerçekten zorla evlendiği kadına bu kadar mı değer veriyordu? Kaç yıldır onun aşkından divane olmuş kendisini görmeyen, şimdi zorla evlendiği kadına dokunanı küle çevirecek gibiydi.

" Sen ne dersin kızım? Narin yapmaz öyle birşey." Ahmet Ağa'nın inanmaz ikazına Ahsen kafasını salladı. Dün gibi hatırlıyordu ki kendisini merdivene bizzat sürükleyen bu kadındı! Kendisini geçmişti artık, daha elleri yüzü bile tam olmayan bir bebeğe nasıl kıymıştı? Bu nasıl bir vicdansızlıktı?

" Ben doğruları söylerim Ağam! Bu kadın bizzat beni merdivenlere sürükledi!" Dedi Ahsen kanındaki sinire hakim olamayarak. O kadar çok canı yanmıştı ki kimseyi gözü görmüyordu. Masum bir cana kast etmişti bu kadın!

" Hele sen bir dur gelin hanım!" Yukarıdan aynı hızla Dilber Hanım'ın sesi duyuldu. Bakışlar Narin'den ayrılıp ona döndü. " Kim sana inansın bakalım?" Alayla söylediği sözlerle savunmaya geçmeye hazırlandı.

" Ben bu konağın hanımağasıyım! Herkes bana inanmak zorunda! Ayrıca ben hayatım boyunca kimseye yalan söylemedim ve söylemem de!" Evet gerçekten de hayatı boyunca yalandan uzak durmaya çalışmıştı. Abileri bile bazen dürüstlüğüne şaşıp kalırlardı.

" Yanlış cevap. Sen daha bu konakta iki haftasını bile doldurmamış bir hanımağasın! Daha yeni gelen bir hanımağaya kim ne diye inansın?" Hiddetle söylenirken yukarıdan aşağı inmiş kolunda Narin'i korurcasına tutuyordu. Ahsen'in karşısında durmuş kızını koruyordu.

" Laflarına dikkat edesin Dilber! Gelinime laf edeni affetmem!" Araya birden Ahmet Ağa girdi. Dilber hala ise şaşkınca Ahmet Ağa'ya döndü.

" Ne çabuk bu kıza güvenmeye başladınız Ağam! Bu kız iki yüzlüdür gerçek yüzünü bilseniz konağa dahi almazdınız!" Ahsen, Dilşah halanın söylediklerini hayretle dinlerken Maran'ın hiddetli sesi duyuldu.

" Neymiş gerçek yüzü hala! Söyle bizde öğrenelim!" Sinirle söyledikleriyle Dilşah hala az da olsa korksa da bunu belli etmedi.

" Evet merdivenden düşerken Narin yanındaydı hatta kendisi söyledi bana. Ama Narin onu itmedi. Bana sadece Ahsen'in ayağının takıldığını ve kendisinin düştüğünü söyledi." Dedi kendinden emin bir şekilde.

" Madem öyle günlerdir ben onun merdivenden nasıl düştüğünü bulmaya çalışıyordum. O zaman niye gelip bana bu şekilde açıklama yapmadı!" Mantıklı bir şekilde konuşmuştu Maran ve Dilşah hala ilk önce ne cevap vereceğini bilemedi.

" Gençtir korkmuştur Maran! Doğal olarak en yakını ben olduğumdan gelip bana söyledi." Her cümlesi yalan olan bu kadına tabiki inanmadı Maran. Ahsen ise şaşkınca kendisine denilmeyeni bırakmayan kadına bakıyordu.

" Yalan söylemeyin! Ben karnımdaki çocuğum olduğunu bile bile nasıl oradan düşeyim? Özellik hastaneden geldikten sonra kendime çok dikkat ediyordum! Sizin bu kızınız üzerime oynadı! Bebeğimi öldürdü!" Sinirle söyledikleri konağın taş duvarlarında yankı yaptı. Artık kendisine yapılanlara sabredemiyordu. Kendisini insan yerine koymuyorlardı ve buna dayanamıyordu. Hayatında yaşadıkları ona çok ağır geliyordu. Bu yaşında bu kadar yükü taşıyamıyordu.

" Narin!" Maran Ağa'nın keskin sesi duyulunca dikkat oraya kesildi. Narin'se tuttuğu derin soluğu bırakmadan Maran'a baktı. " Konuşacak mısın artık?" Hiddetli sözleri kızı korkutsa da annesinin arkasından çıkmak için bir adım attı.

Ahsen ise kıza tiksinerek baktı. Evet maşallah yüzü güzeldi, ama keşke yüzü kadar kalbi de böyle olsaydı diye düşündü. Yazıktı bu güzelliğe. Yüzündeki nuru kalbiyle siyahlaştırıyordu. Esmer olan bu kız âdeta annesine benziyordu. Anlaşılan huyu da ona çekmişti.

" Ağam, ben hiçbir şey yapmadım. Ahsen kendisi düştü. Ben sadece onunla sohbet ediyordum ve bir anda ne olduysa ayağı kaydı. Daha sonra düştü zaten! Bana suç atmayı bıraksın artık!" Bir anda Narin'in patlamasıyla Ahsen'in bakışları ateş misali ona değdi. Kızı sanki boğacakmış gibi bakarken kendini zor tuttu.

" Doğruları söyle Narin!" Hiddetle bağırmasıyla Narin biraz korksa da az önceki sakinliği bırakıp konuşmaya devam etti.

" Ağam doğru söylüyorum, kaç yıldır bu konaktayım ve bana iki haftalık bir kadın için hesap mı soruyorsun?" Bir türlü ağzı durmayan bu kadına Ahsen daha fazla dayanamadı.

" Beni sen itikledin ve şu anda yalan söylüyorsun! Ben salak mıyım kendimi merdivenden aşağı atayım? Kaç yıldır bu konaktasın madem içindeki insanlara benzemeye çalışsaydın Narin! Senin yanında bu insanlar melek gibi duruyor! Az biraz terbiye anlamış olsaydın belki şimdiye Maran sana inanırdı. Demek ki senin nasıl biri olduğunu biliyor ki doğru söylediğinden şüphe ediyor! Sen ve annenin amacını bilmiyorum ama her ne istiyorsanız çocuğumdan uzak durmalıydınız! Evet, her ne kadar bu konakta iki haftamı doldurmamış olsam da, benim kocam bir ağa ve bende onun karısıyım! Ben bu konağın hanımağasıyım ve istersem seni de anneni de tek emrimle dışarı atabilirim! Bilmem cümlelerim beynine sindi mi?" Bağırmaları tüm konağı inletirken kimseden ses çıkmadı. Ahsen cümlelerini hepsini içinden çıkarmıştı. İçi rahatlarken, birden Dilşah halanın kaşları çatıldı. Ahsen'in dedikleri zorunda gitmiş olucak ki genç kızın önüne geldi ve onu karşısına aldı.

" Sen iyice kendini kaybettin gelin! Kızıma ettiğin laflara dikkat et yoksa beni karşında bulursun!" Gözlerindeki meydan okurcasına bir ifade vardı ve Ahsen'e öldürecekmiş gibi bakıyordu. Ama bu onun zerre umrunda değildi.

" Ne yaparsın yoksa Dilşah hanım? Kızın gibi beni öldürmeye mi çalışırsın? Çocuğum gitti şimdi bende mi gözünüz var?" Kısılmış gözleriyle onlara daha çok kafa tutmuştu Ahsen. Onlar bir ateş ediyorsa, kendisi on ateş ederdi.

" Gelin! Kendine gel! Senden yaşça büyüğüm, sana baba evinde büyüklerine saygılı olman gerektiğini öğretmediler mi?" Sorduğu soru ile Ahsen göz devirdi. Saygıyı ondan mı öğrenecekti yani?

" Merak etmeyin Dilşah hanım ben gayet büyüklerime saygılıyım. Ama eğer bu kişinin kızı benim masum bebeğimi öldürüp kendini savunuyorsa, hele de kendisi de kızını haklı çıkarmaya çalışıyorsa ben o kişiye saygıyı geç yüzüne bakmaya bile tenezzül etmem!" Ahsen bu sefer gerçekten çok yaralanmıştı, tek dayanağı olan bebeğini ellerinden almışlardı. Bu söylediği cümleler onlara azdı bile.

" Ahsen! Sınırını aşıyorsun! Eğer arkandaki Maran'a güveniyorsan yanılıyorsun!" İşte burada yanılmıştı, çünkü bunu söyler söylemez Ahsen'in arkasında anında Maran belirdi. Hiddetli gözleriyle halasına ve arkasındaki Narin'e bakarken karısını arkasına aldı.

" Niye hala? Bana güvenmeyecekte kime güvenecek? Az önce söylediklerinde de o kadar haklı ki! Eğer bende istersem seni ve kızını kapı dışarı ederim! Zaten Yade tek başına ikiniz de yanına gidersiniz fena mı olur?" Yeğeninin söyledikleriyle âdeta korku bedenini kapadı. O eve bir kere gitmişti bir daha gebertselerde gitmezdi. O kadın normal birisi değildi. Yade dedikledi kadın Ahmet Ağa'nın annesiydi ve kadın deli birisiydi. Dilşah hala kendisine yaptıkları hatırlayınca bedeninden bir ürperti geçti. Narin'in de annesinden farklı bir yanı yoktu. O da Yade'den çok korkuyordu. On iki yaşlarında annesiyle Yade'nin yanına gitmişti ve az çok hatırlıyordu annesine neler çektirdiğini. Şimdi o kâbusu bir daha yaşamak istemiyordu.

" Maran sen ne dersin? Ben senin halanım. Bu kadın için beni nasıl Yade'nin yanına göndermek istersin? Ben o kadının yanında az mı çektım zannediyorsun?" Az öncekine kıyasen alçak sesi Ahsen'i şaşırtmıştı. Biraz önce kendisini öldürecekmiş gibi bakıp hakaretler yağdıran gitmiş, onun yerine Maran Ağa'ya kedi yavrusu kesilmişti.

" Onu masum bebeği öldürmeden önce düşünecektin hala! Şimdi hemen pılınızı pırtınızı toplayıp defolup gidiyorsunuz! Sen de gidiyorsun kızınla birlikte!" Hiddetle söylediği cümle Narin anında öne atıldı.

" Ağam ben masumum bu kadın iftira atıyor bana! Ben neden onun çocuğunu öldürmeye çalışayım? " Bu cümleler Maran Ağa'yı daha çok sinirlendirmişti nedense." Bir kanıtı bile yok ayrıca! Kimse benim yaptığıma dair bir şey gördümü ki! Bu tamamen iftira!" Narin cümlesini karşısındaki genç adama bağırdıktan sonra ortada bir saniye sessizlik oldu.

Sonra birden ince, tiz bir ses duyuldu.

" Ben gördüm Ağam." Masum bir şekilde çıkan cümle ile herkes sesin sahibine baktı. Ellerini önünde bağlamış Yağmur'un konuşmasını kimse beklemiyordu. Hatta en çok Dilşah hala ve Narin beklemiyordu. Çünkü ona göre plan yapmışlardı ve bunu Yağmur bozmuştu! Bütün herşey çöp olup gitmişti.

Ahsen ise sese dönüp kimden geldiğini görünce yüzünde parıltı belirdi. Bu ilk geldiği gün gördüğü kızdı, ve bu zamana kadar gerçekten bir daha hiç görmemişti.

Yağmur'un konuşmasıyla Dilşah hala ve Narin ona öldürecekmiş gibi baktı. Yağmur ise bakışlarını onlara değdirmiyordu.

" Ne gördün Yağmur?" Maran anında kaşlarını çatıp Yağmur'a sorusunu yöneltti. O ise ellerini hâlâ önünde bağlı bir şekilde duruyordu. Ahsen kızın narin, saf ve duru güzelliğine hayran kaldı. Yüzünün yuvarlak olması da ona ayrı bir şirinlik katıyordu. Ortam çok gergindi. Ahsen sanki beklediği buymuş gibi Yağmura bakıyordu. Maran ise olayların nasıl geliştiği bilemiyordu. Ayrıca Ahsen'in daha iyi olup olmadığını bile bilmiyordu. Dilşah hala ve Narin'in yüzleri hafiften yanmaya başlamıştı. Ama bu utangaçlıktan değil, sinirden olmuştu. O kızı defalarca kez tehtit edip ağzını kapatası gerektiğini söylemişlerdi.

Yağmur kendisine yöneltilen soru ile ilk önce on saniye bekledi. Bakışları ilk defa Dilşah hala ve kızına kaydı. Onu boğazlayacakmış gibi bakan ikiliyi görünce hafifçe yutkundu. Ama artık dayanamıyordu. Hanımağasının bir haftadır yıpranmış bedenini görünce daha çok üzülüyordu. Bu iki şeytanın yaptıklarını bizzat görmüştü. Merdivende neler olduğunu kendi gözleri ile görmüştür şimdi de hepsini ortaya dökecekti. Ahsen hanımı çok sevmişti ama o kadar çok olay yaşanıyordu ki birbirleriyle konuşma fırsatı bile bulamamışlardı.

" Ağam, herşey bir plandı." Herkes Yağmur'un bu cümleyi kurmasıyla şaşkına döndü. Zehra hanımdan bahsedilmesi zordu çünkü kendisi duygusal biriydi. Hemen fenalaşıyordu beklemediği olaylar gerçekleşince. Dolayısıyla Rojin annesinin yanında durmuş bileklerine masaj yapıyordu. Bir yandan da yengesine yaşanılanları dinliyordu.

" Ne demek istiyorsun Yağmur? Açık konuş!" Maran Ağa artık patlama derecesine gelmişti. Gözleri her yanındaki karısına kayınca, kendini kötü hissediyordu. Nedense kendini sorumlu tutuyordu. Ne de olsa bu konağa Ahsen'i kendisi getirmişti.

" Ağam ben merdivende her şeyi gördüm." Derin bir nefes aldı. " Hanımağam kendisi düşmedi, Narin hanım onu merdivenlere kendisine farkettirmeden sürükledi." Cümleleri yankı misali çıkarken, Maran'ın sinir dalgaları daha da canlandı.

Maran ilk önce her şeyi öğrenmeliydi. Daha sonra hesapları kesmeliydi. Dolayısıyla duydukları karşısında herkes gibi şaşırmayıp derin bir nefes aldı. Yanındaki kadına baktı. O, halasına ve Narin' e bakıyordu tiksinircesine. Yağmur'a ise teşekkür edercesine.

" Peki neden olayın en başında bana söylemedin Yağmur?" En başında bunları söyleseydi bu ikiliyi konağı geç, Midyat'a bile almazdı.

" Ağam kameralardan görmüşler benim olayı gördüğümü. Ahsen hanımağam hastanedeyken beni yanlarına çağırdılar. Ve bu gördüklerimi size veya başkasına söyleme dediler. Ben tabiki kabul etmedim çünkü işin ucunda doğmamış bir bebek vardı ve herkes hak ettiğini bulmalıydı." Ahsen minnetle baktı karşısındaki genç kıza. Bu kız onun kurtarıcısı olmalıydı. " Ama beni tehtit ettiler. Seni işten attırırız dediler. Anne ve babamla tehtit ettiler beni. İkisi de yaşlı Ağam! Onlara bakacak tek çocukları benim. Bende burada çalışıp geçimimi sağlıyorum. Tek umudumu da elimden almalarını istemedim." Yağmur artık ağlıyordu. Gözlerinden akan her bir yaşta daha da ağlayası geliyordu.

" Ama dayanamadım Ağam. Hanımağamın bu haline dayanamadım. Küçücük bebeğinin nasıl öldürüldüğünü bilmesi gerektiğini düşündüm. " Hıçkırıklarla dolu konuşurken artık ayakta duramıyordu genç kız. Hayat ona da acımasız davranıyordu.

Maran anında az ötede bulunan Ali'ye baktı. Ali ise emri anlamış olacak ki anında Yağmur'un yanına gitti. Ona yardım ederek mekandan uzaklaştırdı. Ahsen arkasından acıyarak baktı. Bu yaşta omuzlarına çok şey yüklenmiş gibiydi.

Daha sonra bakışlarını Dilşah hala ve Narin'e çevirdi. Yüzlerinde sinirden dometese dönmüş bir surat ifadesi vardı. Çok pis yakalanmışlardı.

" Şimdi ne dersiniz Dilşah hala!" Ahsen'in onlara sorusunu yöneltmesiyle Dilşah hala sessiz kaldı. Ama Narin dişli davranıp öne atıldı.

" O da yalan söylüyor! Bize inanmayıp bu hizmetçi parçasına mı inana-" Sözünü kesen kalın bir ses duyunca olduğu yerde sindi ama. Bu ses tabiki Maran' a aitti.

" Narin yeter artık! Sabrımı sınamayın! Anneni de al ve ben kendimi kaybetmeden siktir olup gidin burdan! Direkt Yade'nin yanına! Anlaşıldı mı?" Emirlerini saydırırken, Dilşah hala utanmazca kafasını kaldırdı ve konuştu.

" Maran nolur acı bize. Ne çektirdi bize o kadın, gönderme oraya." Neredeyse ağlayacak duruma gelen halasını umursamadı bile. Anında az ötede bulunan bir kaç korumasına kas göz işareti yaptı.

" Bunları hemen alıp götürün! Bir dakika bile gözüm görmesin sizi defolup gidin!" Sinir hücreleri her biri tavan yaparken, artık olanlara o da katlanamıyordu. Karısına ne kumpaslar kuruluyormuş da haberi yoktu.

İlk önce iki koruma geldi ve her biri ikisini tutmaya çalıştı. Ama ikisine de bunlar yetmemişti. Tepinmekten başka bir şey yapmıyorlardı.

" Maran! Nolur bizi oraya gönderme! Bir daha yapmayız söz!"

" Ağam, bu şeytan yüzünden kendini harap etme!"

Her ikisinin söylenmelerini duymazlıktan geliyordu. Önündeki ikiliyi en az beş koruma ile zorla dışarı çıkardılar. Arabaya koydular ve sonrası Allah Kerim...

Herkes şoktan tek kelime etmiyordu. Ahmet Ağa ömrü hayatı boyunca en büyük şokunu atlatmış olabilirdi. Meğerse kardeşi ve yeğenini hiç tanımamıştı. Zehra Hanım, Rojin, Devran da dahil herkes bu olanlara inanamıyordu. Tüm konağı o bağırmalardan sonra büyük bir sessizlik kapladı.

Maran bakışlarını yanındaki karısına çevirdi. Onun da bakışları Maranda'ydı. İkisi de olanları sindiremezken birden Maran adımlarını genç kıza yönlendirdi. Herkes pür dikkat ikiliye bakarken, sessizlik hâlâ devam ediyordu.

Maran tam dibinde durdu karısının. Gözlerinin tam içine baktı. Az önceki öfke kıvılcımları yok olmuş gibiydi. Genç kızın gözlerinin içine bakınca ne kadar yıpranmış olduğunu fark etti. Onu bu hale getirenleri parça parça etmek istiyordu. Her ne kadar vücudu dik dursa da gözler her şeyi söylerdi.

" Gel benimle." Ona bakarak söyleyen kocasına o da baktı. O da düşündü aynı şeyleri. Her ne kadar genç adam dik dursa da gözlerinden anlaşılıyordu. Omuzlarındaki yüklerin ne kadar ağır olduğunun farkındaydı Ahsen.

Maran Ağa ilk önce onca kalabalığı umursamadan karısının ellerini kendi ellerine hapsetti. Daha sonra kendisiyle birlikte merdivenle yukarı çıkarmaya başladı.

Ahsen de el mecbur onu takip ediyordu. Kimseden ses çıkmıyor, herkes ikiliye bakıyordu. Merdivenleri tamamlayan ikili bir odaya yönlendi. Ahsen kendi odasının olmadığını fark etti. Maran Ağa odaya ilerlerken hızlı adımlar atıyordu. Ahsen de adımlarına yetişemediği için hafifçe koşuyordu sanki.

Odaya girdiklerinde genç kız süzdü içeriyi. Soft bir odaydı ve ferahtı. İçeriye âdeta sinmiş olan okyanus kokusunu algılayınca bu odanın Maran Ağa'nın bir süredir kullandığı oda olduğunu anladı.

İçeriye girer girmez genç adam karısının elini bıraktı ve pencerenin önüne ilerdi. Artık bu olanlar ona ağır geliyordu ve sanki birisi onu boğuyormuş gibi hissediyordu. Ahsen ise Maran Ağa'ya üzülmüştü. Çok fazla yük vardı üzerinde ve bunu hafifletmek istiyordu. Onun dışında kendisine de çok kızgındı. Nasıl bu zamana kadar o iki kadınla aynı evde yaşamıştı? Bir süredir girdiği depresyonda aklına bile gelmemişti onları konaktan atmak.

" Ağam." Hafif, utangaç sesini duyunca karısına döndü Maran. Az önceki dik kadın gitmiş onun yerine küçülmüş birisi gelmişti. Acıyarak baktı karısına. " Ben çok özür dilerim." Nerdeyse ağlayacak duruma gelmişti.

" Neden özür diliyorsun Ahsen?" Pencerenin önünden uzaklaşıp karısına yönlendirdi adımlarını.

" Çünkü sana daha önceden söylemeliydim kimin çocuğumu ölüme sürüklediğini." Bebeği aklına gelince gözleri titremeye başlıyordu.

" Ben bulmak için çok çabaladım Ahsen. Bir haftadan uzun bir sürede gerçekleşti ve ben o zamandan beri araştırıyorum. Keşke bana söyleseydin önceden." Ahsen'e kızmıyordu çünkü o da çok çekmişti. Tek dayanağı olan bebeğini halası ve kuzeni ondan almıştı.

" Ben kaldıramıyorum artık olanları Ağam. Üstüme üstüme geliyorlar. Az mı şey yaşadım? Ben tecavüze uğradım ve bundan bir bebeğim oldu. Daha sonra bir anda evlendik ve evlendiğim adamın halası ve kuzeni bebeğimin kâbusu oldu. Tek masum kişi oydu bu olanlarda. Ama ona da kıydılar Ağam." Ağlamak istemiyordu. Ağlamayacaktı. Artık kimseye aciz görünmek istemiyordu. Ama o gözleri peki? Gözlerindeki derin acıyı bir türlü geçiremiyordu.

" Ahsen ne kadar yorgun olduğun farkındayım. Aynı durumları bende yaşıyorum. Ama birlikte üstesinden geleceğiz. Demek ki bizim birlikte olmamız gerekiyormuş. Rabbim bizlere musibetler verip ikimize birbirimizi verdi. " Ne kadar güzel konuşmuştu Maran? Gerçekten öyleydi ve birbirlerinin ilacı gibiydiler.

" Ayrıca sen hiç endişe etme. Ben ikisinin cezasını verdim. Daha da gelemezler bu konağa hatta konağı geç Midyat'a gelemezler. " Dibine kadar girmiş olduğu için biraz heyecanlamıştı Ahsen. Okyanus kokusu içini ferahlatmıştı. Az önceki öfke gitmişti ve sakinleşmişti. Bu adamın kokusu onu iyileştiriyordu.

" Çok teşekkür ederim Ağam. Her şey için. " Minnetle baktı bir çift kehribar gözlere. O gözler büyük bir acıyı barındırıyordu. Bakışlarındaki özlemi anlamamıştı ama Ahsen. Sanki hasret çekiyor gibi bakıyordu kendisine bakıyordu.

Daha fazla bakamadı Ahsen o gözlere. Ve ihtiyacı olduğu için kollarını kocasını boynuna doladı. Mis kokusu içine çekmek istiyordu ve daha da sakinleşmek istiyordu. Maran ise aniden gelen sarılış ile şaşırmıştı. Ama o da çok geçmeden hazır bir şekilde kollarını karısına doladı.

Birbirlerinin kokularını alırlarken birbirlerine tiryaki gibi olmuşlardı. Birbirlerini tamamlanması gereken iki yapboz parçası gibiydiler. Sıkı sıkı sarıldılar birbirlerine. Maran iyice kafasını boynuna gömdü karşına. Mis gibi kokuyordu ve âdeta cenneti yaşıyordu. Hiç ayrılsın istemiyordu karısı ondan. Keşke ömür boyu bu şekilde kalsak diye geçirmeden edemedi.

Birbirlerinden ayrıldılar ama Maran artık dayanmıyordu. Bu kadına ilk adımı atması gerektiğini düşünüyordu. Birbirlerini çok güzel bir şekilde bulmuşken kaybetmek istemiyordu. Ayrıldıktan sonra Ahsen geri adım atacakken. Maran onu belinden tutup gitmesini engelledi. Ahsen ise anın şokuyla kendini serbest bıraktı.

Heyecanlanan Ahsen kalp atış seslerini duymaya başlamıştı. Bu adam ne yapıyordu?

Bir eli Ahsen'in belinde olan Maran, diğer elini de karısının yanağına yerleştirdi. Buz gibi olan teni elleriyle ısıtmalıydı. O kadar yakınlardı ki birbirlerinin nefes alışverişlerini duyuyorlardı.

" Maran." Nefesinden çıkmış gibi kocasının adını söylemişti. Derin nefes alışverişlerinden dolayı göğsü inip şiddetle inip kalkıyordu. Maran ise daha çok sinmek istiyordu bu kadına. Yaralarını iyileştirmek istiyordu.

" Maran kurban olsun sana." Kocasının sözleri âdeta kanına işlerken anın etkisiyle gözlerini kapattı Ahsen. Aynı zamanda sakin ve onu etkisine almış sesi de onu sakinleştiriyordu.

Burunları birbirine değince anlık olarak ikisi de gözlerini kapattı. Birbirlerinin nefeslerini yüzlerinde hissederken heyecandan kalp seslerini duyuyorlardı.

" Ben senin için varım Ahsen. Seni kollamak için varım. Seni iyileştirmek için varım. Hayal kırıklığı yaşamazsın. " Ahsen heyecandan tek kelime edemiyor gibiydi. Bu adam ona neler yapıyordu böyle? Daha önce hiç böyle duyguların içinde boğulmamıştı.

" Bende seni iyileştireceğim Ağam. Omuzlarındaki yükü hafifletmek için elimden ne gelirse yapmaya çalışacağım. Senin de yorgunluğunun farkındayım." Kendisini anlayan bir karısı olduğu için içten içe sevindi Maran. Omuzlarındaki yükü almak isteyen birisi vardı ve bu kişi karısıydı. Kendini üzerindeki yüklerinin üzerine bir de kocasınınkini düşünüyordu. Bu her yiğidin harcı değildi.

Karısının sözleri ile gözlerini yavaşça açtı. Sanki Ahsen de bunu fark etmiş gibi o da gözlerini araladı. Maran karşısındaki orman gibi gözlerde kendini kaybederken, Ahsen de ondan farklı değildi. Kehribar gözler âdeta ormanlarında keşfe çıkmış gibiydi.

Uzun bir süre bakıştıktan sonra Maran'ın gözleri genç kızın dudaklarına kaydı. Çökmüş birisinin dudakları nasıl hâlâ böyle canlı ve kırmızı olabilir diye düşünmeden edemedi. Kendi dudaklarını hafifçe yaklaştırdı onunkilere.

Karısının yanağına yerleştirdiği eli ile hafifçe okşadı orayı. Genç kızın kendisini güvende hissetmesi gerektiğini biliyordu. Çünkü bu yaşına kime güvendiyse kendisini yıktığı belli oluyordu.

" Bana güven yavrum." Anın etkisi ile artık Ahsen nefes alamıyordu. Hatta artık heyecandan ayakta bile duramıyordu. Az önce aşağıdayken yorgunluktan ve psikolojik olarak ayakta duramıyordu. Şimdi ise kocasına duyduğu heyecandan.

Dudaklar birbirine yakınken Maran daha fazla dayanamadı bu kırmızı dudaklara. Ve dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. Ahsen dudaklarındaki sıcaklığı hissedince gözlerini kapattı. Kollarını da kocasının boynuna doladı ve daha da yakınlaştı ona.

Birbirlerini âdeta ilaç gibi bulmuşlardı ve anın tadını çıkaracaklardı...

 

SON..

Evett dostlarrr bölümümün ne kadar geç geldiğini biliyorum ama çok üzgünüm. Bayram telaşı buna engel oldu ve geciktirdi. Tekrar özür dilerim.

Bölüm nasıl pekii?

Umarım severek okumuşsunuzdurrr

Bölüm : 03.04.2025 17:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...