17. Bölüm

17. Bölüm

Elifff
love_21

Delil yadê sibe bû çavê reş û belek,

Le çavê te ne.

Gidiyê gelo aqıl û merifeta dunyalikê,

Lê gi li ba te ne.

 

Ey güzelim siyah ve alacalı gözler,

Senin gözlerindir.

Akıl ve dünya marifeti,

Hepsi senin yanındadır.

                                                        

Şakiro

~

" Hoşgeldiniz Maran Bey." Tiz ses ile ikimizinde bakışları dönmez olaydı ki karşımda Allah var taş gibi birini beklemiyordum. Kızın tüm vücut hatları giydiği hostes kıyafeti ile ortadaydı. Ve bu şahıs benim kocamın önündeydi!

Maran da sanki hiçbir şey olmamış gibi " Hoşbulduk Yasmin. Ben bir limonata alayım," bana dönüp" sen ne istersin canım." Dedi nazik bir şekilde. Şimdi yüzüne patlatacaktım o zaman görecekti ' ne istersin'i.

Ben sinirli bir şekilde ona bakarken, o bana tatlı bir şekilde bakıp cevabımı bekliyordu. Sinir damarlarım yüz ifadesinden dolayı daha çok sinirlenirken konuştum.

" Hiç birşey istemem ben. Teşekkür ederim. " Dedim biraz sakin ve biraz da imâ ile. Maran, Yasmin denen kıza dönüp başını salladı ve kız uzaklaştı.

Bense sinirli bir şekilde ona bakıyordum hâlâ. İlk önce bir kaç saniye bakmadı, daha sonra ona baktığımı hissedip kafasını bana çevirdi.

" Ne oldu Ahsen? Neden bir şey yapmışım gibi bana bakıyorsun?" Dedi. Bende derin bir nefes alıp geri verdim. Gözlerimi kapattım ve konuşmaya başladım.

" Bu kız kim Ağam?" Dedim biraz sinirle.

" Artık şu ' ağam' kelimesini kaldırsan mı diyorum?"

Konuyla bağlantıyı alıp sökerken hemen cevap verdim.

" Bu kız kim Maran!" Dedim tekrar cümlemi değiştirerek.

" Kim olucak, hostes işte." Dedi sanki normalmiş gibi.

" Hostes için böyle bir kadını mı işe alıyorsun?" Dediğimi garipsiyormuş gibi cevap verdi.

" Ne varmış ki kadında? Sana bir kötülüğü oldu da benim mi haberim yok? Kendi halinde işini yapan bir çalışan işte." Sinirden dişlerimi dudağıma bastırırken kendimi patlamamak için zor tutuyordum. Kadının giydiği kıyafetler öyle demiyordu ama!

" Kim evli bir adamın uçağında bu şekilde açık ve vücut hatları görünen bir kıyafet giyer ki?" Dediğim şeyle kaldırmış olan kaşını düzeltti ve koltukta vücudunu bana döndürdü. Fakat ben yüzünde oluşan tebessümün sebebini anlamış değildim.

" Birtanem, sen buna mı takıldın?" Dedi bir anda yumuşacık sesiyle.

" Başka neye takılacaktım? Kıza bak ya evli adamın yanında böyle giyinmemesi gerektiğini bilmiyor mu!" Dedim sinirle. O ise bir anda elini yanaklarıma koyup yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Yüzündeki keyfi hiçbir şeye değiştirmezdi.

" Canım." Dedi yatıştırmak ister gibi. Benimde çatılmış olan kaşlarım inmiş, yutkunarak ona bakıyordum. " Senin güzelliğinin önüne hiç kimse giremez. Zaten benim karımdan başka hiç kimseyi gözüm görmez. Sende kafandaki saçma düşünceleri at ve yolculuğumuzun tadını çıkar. Tamam mı?" Dedi tatlı tatlı. Maran inşallah herkese bu kadar tatlı değilsindir!

Ben söyledikleriyle mest olurken kafamı onaylarcasına salladım. O ise dudaklarıma bakmak ile meşguldu. Hafif dolgun dudaklarıma benimkilere değdirmek için can atıyor gibiydi. Fakat ben kafamı geri çekerek bunu kesmiş oldum.

" Peki. Dediğin gibi olsun." Dedim artık kabullenerek.

Geri kalan vakitte ben çoğunlukla uyumuştum. Çünkü olanlar hâlâ bana ağır ve yorgun geliyordu. Maran ise bilgisayardan bir şeylerle ilgileniyor gibiydi. Biz konuştuktan birkaç dakika sonra o Yasmin denen kız gelmişti ve Maran'ın içeceğini bırakıp gitmişti. Bende tabiki kötü bakışlarımı ihmal etmemiştim.

Beni ilgilendirmezdi tabiki kızın burda olması ama evli bir adamın yanında bu şekilde açık giyinmesi doğru değildi.

Ahsen! Tabiki seni ilgilendirir. O senin kocan.

Kocam...

Bazen bana garip geliyordu bu adamın benim kocam olması. Çünkü benim hayatım sevgi dışında herşeyi içinde barındırırdı. Babamın şiddetleri ayrı, Demir ayrı, annem ayrıydı. Hepsi bana kin beslemiş gibiydi. Abilerim her ne kadar sevgilerini göstermeye çalışsalarda, hiçbir durum anne ve babanın sevgisini, şefkatini tutamazdı.

Dolayısıyla Maran benim hayatıma sönmüş çiçeklerin arasında parlayan gül gibi girmişti. Onun yanındayken sanki başıma kötü bir şey gelmeyecekmiş gibi hissediyordum. Bana fazlasıyla güven veriyordu.

" Ahsen!" Dedi bir ses hafif seslenerek. Düşüncelerimden anında koparak başımı çevirdim. Maran ayağa kalkmış bana sesleniyor gibiydi.

" Hı?" Sesim soru sorar gibi çıkarken uçak inmiş gibi duruyordu.

" Hadi canım, an itibariyle İtalya'ya gelmiş bulunmaktayız." Dedi gülümseyerek.

" Ne ara geldik ya?" Bu kadar kısa süreceğini tahmin etmemiştim açıkçası.

" Üç saatlik bir yolculuktu zaten. Hadi kalk." Dedi elini bana uzatarak. Birkaç saniye eline bir de ona baktım. Daha sonra elini tutup hemen ayağa kalktım.

Adımlarımız uçağın merdivenlerine ilerlerken kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Çünkü hayatımda ilk defa ülke dışına çıkmıştım. Ve bunu kocamla yapıyordum. Ki ben zaten ülkeyi geç, şehir dışına dahi çıkmamıştım. Sanırım şehir dışına çıkmayıp, ülke dışına çıkanlar arasındaki nadir kişilerdendim. Bu yüzden Maran' a tekrardan hayran kaldım.

Merdivenlerden inerken İtalya'nın sıcağı anında yüzüme vururken gözümü kısmak zorunda kalmıştım. Maran havalı bir şekilde gözlüğünü takmış ve benim elimden tutarak ilerliyordu. Bense onu takip etmekle mükelleftim.

Bir anda uzun boylu, genç bir adam gelip İngilizce konuşmaya başladı. Dil konusunda bir sıkıntım yoktu. Çünkü babam biz küçükken özel bir öğretmen tutup abilerime ögretmişti. Ama bana öğretmemişti. Daha sonra bende abilerime, o gün hocaları onlara ne öğretmişse bana da öğretmenlerini istedim. Onlarda bu istediğimi hemen gerçekleştirip üç ay boyunca eğitim gördüler. Ben üç ayda hem Fransızca hem İngilizce'yi çok iyi öğrenirken, abimler daha çok derse ihtiyaç duymuş hoca dışında bir de üç ay daha çalışmışlardı dil için. İşte bu şekilde yabancı dilimi geliştirmiştim.

Ben düşüncelere dalmışken bir ses adımı söyledi gibi gelmişti. Hemen baktığımda az önceki adam Maran ile konuşmasını bitirmiş, bana gülümseyerek bakıyordu.

" Merhaba." Dedim İngilizce konuşarak. Maran bana dönüp İngilizce konuştu. Bundan sonraki tüm konuşmalarımız İngilizceydi aslında.

" Bu İtalya'daki arkadaşım Andrea, biz kısaca And diyoruz ama. Kendisi bizi kendi otelinde ağırlamak istedi." Bir anda çevresi buralara kadar uzanıyor mu diye kendime soramadan edemedim. Son cümlesini hafif And'e dönerek " her ne kadar benim kendi otelim olsada." Dedi. And hafif bir kıkırdadı ve cevap verdi.

" Hadi ama dostum, seni ve eşini ağırlamak benim için onur verici birşey." Maran da gülünce bu sefer And bana döndü. " Memnun oldum yengecim." Bu sefer hafif sesini kısarak." Aramızda kalsın, her ne kadar Maran'ın oteli de olsa benim otellerim daha fazla ve daha lüks." Sırıtırarak söylediği şeyle bende gülümsedim.

" Duyuyorum And!" Hafif bir uyarı gelmesiyle And elini zincir gibi yapıp ağzını kapamıştı. Çok tatlı ve çılgın birisine benziyordu And. Türkiye 'ye gelse neler yapardı neler.

Sonrası And'in bizi arabasına bindirip oteline götürmesiyle devam etti. İtalya'nın sokaklarından geçerken, Mardin sokaklarının yerine hiç birşeyin geçemeyeceğini anlamıştım. Memleketim benim için ayrıydı. Kalbim dört odacıklıysa bir odacığı Mardin'e aitti. Ama tabiki İtalya da oldukça lüks ve güzeldi.

Otelin lüks girişine geldik. Her birimizin kapısını bir vale açtı. Arabadan iner inmez kaldığımız otelin giriş kısmı gözlerimin önüne geldi. Âdeta güzelliği ile büyülenirken, hayatımda hiç bu kadar güzel bir yer görmemiştim.

Maran ise sanki her gün buraya geliyormuş gibi çok sakindi. O da hemen yanıma geldi ve bana baktı. Ben hâlâ karşımdaki mükemmel oteli izlemekle meşguldüm. Dışı; eskileri andıran taş motiflerden ibaretti, oldukça yüksek bir binası ve kocaman girişinin üstünde otelin ismi ile olağanüstü bir oteldi. Hemen yanımızda deniz olduğu için bu oteli daha da çekici kılıyordu. Her sabah gökyüzünün maviliği ve denizin maviliğinin birleşmesini görmek için sabırsızlanıyordum gerçekten.

" Şöyle geçebiliriz." And'in sesini duymakla ikimizde otelin içine girmek için adımlarımızı atmıştık. Tabiki beni yalnız hissedeceğimi düşünerek ve kendisini hatırlatmak adına elini elime kenetlendi. Yüzümde hafif bir tebessüm belirmişti. Daha birkaç saat önce yorgunluktan ve gözlerimden acıdan kahrolmuşken, şimdi başka bir şehirde başka bir memlekette kocamla tatil yapacaktık.

Rezervasyon masasına yaklaşınca görevli kadın And'i görünce direkt ayağa kalktı ve elindeki anahtarı ona uzattı. And ise hafif gülümsedi ve anahtarı alıp bize ' takip edin' bakışı attı. Otelin içi tahmin ettiğimden de büyükmüş. Tıpkı bir sarayı andırıyordu. Allah bilir kaç katlı bir oteldi. And bizi asansöre yönlendirirken bavullarımızı arkadan görevliler getiriyordu.

" Maran." Seslenmem ile iki yüzde bana döndü.

" Acaba bavulları biz kendimiz mi alsaydık?" Sorduğum soru ile kaşları çatılırken neden böyle düşündüğümü merak etmiş olmalıydı. " Başkası bana hizmet edince kendimi kötü hissediyorum, sanki biz onlardan üstünmüşüz gibi oluyorum." Türkçe konuştuğum için And anlamamıştı, ama anlamak istediğini anlamıştım. Tam o sırada asansörden inmiş, odamızın önüne gelmiştik.

Maran ise hafifçe gülüp yanıma geldi ve elini koluma sardı. " Senin bu iyi niyetin beni bitirecek Ahsen." Dedi." Başka bir ülkedeyiz, memleketimizde değiliz. Senin burda üzülmene izin vermeyeceğim. Sen sadece keyfine bak , olur mu?" Ben Rabbime ne yaptımda bana böyle bir eş nasip etmişti? Sevilmeyecek adam değildi.

Gülümseyerek onu onayladım, hafiften parmak uçlarımdan kalkarak kollarımı boynuna dolayıp sarıldım kocama. Bunu beklemediği aşikârdı fakat o da vakit kaybetmeden kollarını belime doladı. Yüzünü boynuma gömüp derin bir nefes aldı.

O sıcak kolları bana o kadar güven veriyordu ki, hayatımda kendimi hiç bu kadar güvende hissetmemiştim. Kalbimi güm güm attırıyordu. Bunun sebebini henüz anlamamış olsamda vakti gelince ortaya çıkacağını biliyordum.

Biz birbirimize sarılırken birden hafiften bir hıçkırma sesi duyduk. İkimizde anın etkisinden çıkıp sesin geldiği yöne doğru baktığımızda And'in ellerini yüzüne gömmüş bir şekilde duygulandığını gördüm. Gözleri de hafif yaşlıydı. Ben şaşkınlıkla elimi ağzıma dayarken Maran sırtıyordu.

" And, iyi misin? Bir şey mi oldu? Seni üzücek bir şey mi yaptık?" Dedim endişeli sesimle. O ise onaylamazcasına kafasını iki yana salladı. Gözüm Maran'a dönünce hâlâ sırıtıyor olduğunu gördüm.

" Ne gülüyorsun puşt!" 'puşt' kelimesini Türkçe söylemesiyle Maran'ın ona bunu öğrettiğini anladım.

" Yine ne ağlıyorsun lan!" Dedi yine sırıtarak Maran. And ellerini yüzünden çekip bana ve Maran'a baktı.

"Çok güzel sarılıyordunuz. Ayrıca seni ilk defa böyle bir kızla samimi görünce duygulandım. Darısı başıma." Son cümlesini yine Türkçe söylemesiyle kahkaha attım bende. Maran ve ben gülerken o kızgınca ikimize bakıyordu.

" Hani karım ya And!"

" Olsun, sen böyle adam değildin Maran. Bence bu kadınlar büyü filan yapıyorlar erkeklere." Dedi. Bir anda Maran bana dünyanın en masum kadınıymışım gibi baktı. ' bu kadın mı büyü yapacak?' der gibi bakmadıysa bende Ahsen değildim.

" Saçmalama oğlum. Hadi ver kartı bizi yalnız bırak. İzin verirsen dinleneceğiz." And kendine çekidüzen verip bavullarımızı getiren adamlara baş işareti yaptı. Onlar uzaklaşırken bize döndü.

" Tamamdır çifte kumrular, size iyi dinlenmeler." Dedi ve yanımızdan uzaklaştı.

" Biraz sorunlu kusura bakma." Dedi Maran bana dönerek. Bende hafifçe kıkırdayıp önüme döndüm. Oda kartını okutup içeri ilk adımımızı attık. Kartı yerine yerleştirip tüm ışıkları yaktık. Odanın genel rengi gri ve beyazdan oluşuyordu. Bu da odaya loş bir hava katıyordu.

Odanın hoş kokusu burnuma nüfus edince derin bir nefes aldım. İlk defa memleket kokusu dışında başka bir koku solumuştum. Ve bu iyi gibi gelmişti.

Maran bavulları kenara bırakıp yanıma geldi.

" Beğendin mi odayı Ahsen Hanım?"

" Beğenmez miyim Maran Bey?" Dedim bende imâ ile.

" Beğenmene sevindim. "

" Benim hiç uykum yok." Zaten uçağa bindiğim gibi uyumuştum ve gözlerimi inince açmıştı. Bu yüzden kendimi yorgun hissetmiyordum.

" Açık konuşayım bende yorgun değilim. Ne yapmak istersin?" Ne yapmak istediğimi benden bilmiyordum.

" Bilmem."

"Bir düşünelim." Biraz düşündükten sonra aklıma bir şey gelmiş gibi gülümsedi. " Terasta uzanıp yıldızları seyretmek ister misin?" Bu fikir harikaydı! Çünkü bu benim hayalimd bir otelin terasında yıldızları seyretmek. Hatta otel bile olamayabilirdi. Sadece sakin ve sessiz bir yer olsun istiyordum. Çok şükür otel nasip olmuştu.

" Çok isterim." Gözüm hemen terası aradım. ve perdelerin arkasına gizlenmiş terası görmüş oldum. Tam gidicektim ki Maran kolumdan tuttu.

" İlk önce kıyafetini değiştir, rahat rahat uzanalım." Bu fikir mantıklı gelmişti. Hemen bavuluma ilerledim, o da kıyafetini almış banyoya girmişti bile. Bende bavulumdan takım olan lila renkli geceliğim çıkardım ve hızla üzerime giyindim. Saçlarımı da üstten dağınık bir topuz yaptım.

Tam o sırada Maran banyodan çıkmıştı. Beni hafifçe süzüp yanıma geldi. Sonra birlikte terasa ilerledik. Perdeyi çekince terasın aslında ne kadar büyük olduğunu görmüş oldum. Çok rahat bir iki tane yorgan sermişlerdi. Sanırım burası otelin en güzel terasıydı ve burdan yıldızlar mükemmel gözüktüğü için çiftlere bu şekilde jest geçiyorlardı.

Manzarasından bahsetmiyorum bile. Deniz ve şehirin birleşmiş manzarası âdeta büyülüyordu insanı. Deniz tam görünmesede gece olduğu için hissedilebilirdi.

" Burası çok güzel." Dedim gülümseyerek Maran'a dönüp.

" Sen daha güzelsin." Gelen iltifat ile başımı utançla eğdim. O da kıkırdayarak elini elime doladı ve beni yorganınların üzerine oturtturdu. " Hadi uzan." Dedi.

Hemen yorgana doğru uzantım. O da benimle birlikte uzanırken aslında yer yatağının rahatlığının hiçbir şeye değişmeyeceğini anladım. O kadar rahat ve huzurluydu ki.

Başımı yukarı kaldırıp gökyüzüne baktığımda hayallerimden bile daha güzel olan yıldızlara baktım. Muazzam duruyordu gerçekten.

" Maran, manzara çok güzel değil mi?" Dedi büyüleyici sözlerle.

" Hı hı."

" Yıldızlar ne kadar güzelmiş meğersem."

" Hı hı."

Başım bir anda ona döndü ve Maran bana bakıyordu. " Neden bana öyle bakıyorsun?." Dedim. Cidden sol.elini basının altına koymuş beni izliyordu.

" Hiçbir manzarayı sana değişmem güzelim."

" Gerçekten mi?" Dedim inanamayarak. Bu kadar iltifata alışık değildim, kendimi garip hissediyordum.

Kafasını onaylarcasına salladı. Bende utanmak istemediğim için konuyu değistirmeye karar verdim.

" Biliyor musun, sakin ve sessiz bir yerde uzanıp yıldızları seyretmek benim en büyük hayallerimden biriydi."

" Ne kadar saf ve güzel bir hayal bu." Dedi.

" Senin sayende gerçekleşmiş oldu. Çok teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek. Başım tekrar gökyüzüne çıktı ve sessizce izlemeye devam ettim.

" Seni sevindirdiysem ve mutlu bana." Dedi. Bir anda boynumdan bir dudak hissettim. Anın etkisiyle gözlerimi kapatırken Maran'ın sıcak nefesi boynumu talan ediyordu. " Bu benim için onur verici."

" Maran." Dedim hafif inleyerek. Artık kendimi bu kadar üzmenin anlamı olmadığını anlamıştım. Bu adam bana iyi geliyordu.

" Maran ölsün sana." Boynundaki yolculuğu nefes kesici bir şekilde devam ederken ben elimi boynuna sarmıştım. Göğsüm inip kalkarken nefes almakta zorluk çekiyordum.

Boynumdan ayrılıp hafifçe üstüme çıktı ve elini çeneme yerleştirdi. " Ahsen, bebeğim." Bunlar bana çok fazlaydı. " İzin verir misin?"

İzin alması bile izin vermem için bir sebep.

O Demir değil Ahsen. O seni kötü hissettirmez, sana zarar vermez, seni mutlu eder ve seni huzurlu hissettirir. O senin kocan, ona güvenebilirsin artık. Maran seni incitmez. Geçmiş geçmişte kaldı. Sen ana ve geleceğe odaklan.

Kendimi motive ederken artık bundan emindim.

Maran bana ilaçtı.

Rabbimin bana verdiği ilaca tabiki güvenecektim.

Sorduğu soruyu onu beklet

meden kafamı sallayarak onaylad8m. Yüzünde memnun bir ifade yer aldı.

" Pişman olmayacaksın güzelim."

 

SON...

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Bir sonraki bölüm için düşüncelerinizi alabilirimm

 

Bölüm : 24.06.2025 16:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...