13. Bölüm

BÖLÜM/13

Kübra Aksu
loyaezmoce

 

-yazardan devam

 

Sabah gözlerini daha bir umutla açtı Furkan. Kesin kararını vermişti çünkü. Merve'yle konuşacaktı. Adını aklından bile geçirmek dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu lakin bu gülüş buruk bir tebessümden öteye gidemiyordu, onun bu hale gelmesi kendisini bir hayli üzüyordu, yataktan kalkıp lavaboya gitti, abdestini aldıktan sonra kahvaltıya geçti, annesi her zaman ki gibi döktürmüştü, yanağından bir makas alıp sofraya oturdu, aklına Merve'yi burada otururken gördüğü gün geldi, hep bugünün geleceğinin hayalini kuruyordu, ektiği çiçekleri bile onun görebilmesi ümidiyle büyütüyordu, hayalleri arasında böyle bir karşılaşma olmasa da kaderin onlara nasıl bir yol çizdiğini kimse bilemezdi. Ne kadar da yakışmıştı bu eve diye düşünmeden de edemedi hani!

 

"Oğluuum?" Tabi Furkan kendisini çağıran annesinden bihaberdi, annesinin dürtmesiyle kendine geldi.

 

"Bir şey mi dedin Sultanım?" Düşünceli gözlerle oğlunu inceledi Zehra hanım.

 

"Ne bu halin evladım? Kaç saattir sesleniyorum."

 

Furkan boğazını temizleyip sandalyesinde diklendi.

 

"Dalmışım anne kusura bakma, ne diyorsun?"

 

Zehra hanım oğlunda bir haller olduğunun pekala farkındaydı.

 

"Rümeysa...." Furkan konunun nereye gideceğini anladığından annesinin lafını bölüp direkt konuya girdi.

 

"Annecim, sen istedin diye onunla görüştüm ama olmadı, ona da kesin bir dille olmayacağını söyledim, üzülmeni istemiyorum ama sen üzülmeyeceksin diye de istemediğim biriyle evlenemem."

 

Zehra hanım her ne kadar yüzü düşsede ısrar etmenin bir anlamı yok diye düşündü.

 

"Peki oğlum, sen bilirsin. Ben isterdim ki ölmeden..."

 

Furkan annesinin sözünü bıçak gibi kesti, normal de karşısındaki insanın sözünü kesen biri değildi ama ölüm kaldırabileceği bir konu da değildi.

 

"Anne, ne demek o? Allah gecinden versin. Hadi ama yemeğini ye, sabah sabah böyle kötü konuşma, işe geç kaldım zaten."

 

Annesi omuz silkti, bir türlü şu evlilik işini ciddiye almaması canını sıkıyordu.

 

"Aman oğlum! Kendi dükkanına geç kalsan ne olacak? Sanki bir saat geç gitsen kimse kitap almaya gelmeyecek."

 

Furkan annesine muzip bir bakış attı, elini annesinin yüzüne koyup okşadı.

 

"Zehra sultan, sen benim kitabevimi hafife mi alıyorsun bakayım, ha?"

 

Muhabbet ve gülücüklerle biten bir kahvaltının ardından evden çıkıp arabasına bindi.

 

...

 

Büşra üstünü değiştirip eve geçti, Melike de vedalaştıktan sonra bir taksiye atladı. Büşra'nın evinde kimse yoktu, neyseki babasına yakalanmadan günü bitirmişti, odasına çıkıp uzandı, gözlerini kapatıp düşüncelere daldı, Merve'ye çok üzülüyordu, bu sokakta yaşananlar dehşetti, yanan araba aklına gelince gözlerini acıyla sıktı, arkadaşının o hali, arabadan çıkan ateş bir bir gözünün önüne gelmişti, tek düşündüğü Merve'ydi, bu olanlardan sonra kendini her şeye kapatmıştı, yaşamına devam etmek için hiçbir şey yapmıyordu, arkadaşına hak vermiyor değildi ama sonuçta onunda bir hayatı vardı ve en güzel şekilde devam etmeliydi, Merve Büşra'nın her zaman yanındaydı, Büşra da bunu çok iyi bildiği için ona yardım etmek istiyordu. Galiba ne yapması gerektiğini biliyordu, telefonunu eline alıp instagrama girdi, arama butonuna Furkan Solmaz yazıp bekledi, bir sürü kişi çıkmıştı, acaba bunlardan hangisiydi, tek tek hepsine bakarken bir profil fotoğrafı dikkatini çekti, bir masanın üstünde bir kitap, yanında kahve fincanı ve kitabın üstünde gelişi güzel duran bir kuş tüyü, tıklayıp kim olduğuna bakmak istedi, neyse ki hesabı kapalı değildi, sonunda aradığını buldu, kesinlikle oydu, bir evin bahçesinde tek dizinin üzerinde çiçeklerle uğraşırken çeken kişiye gülümseyen bir fotoğrafı vardı, incelemeye gerek yoktu, nerede görse tanırdı, hiç düşünmeden mesaj attı.

 

gönderen:Büşra Duman

Müsaitsen konuşabilir miyiz?

 

Heyecanla beklemeye başladı.

 

 

Furkan kitabevine girdi, burayı seviyordu, kitapları seviyordu, alabildiğince uzanan bir koridor, koridorun ortasında bölümlere ayrılmış, insanın boyunu geçmeyecek olan raflar, bir köşesinde deniz manzarası olan,insanların rahatça içeçeklerini içerken kitap okuyabilecekleri rengarenk puflarla, masa ve sandalyelerle dolu bir bölüm.

 

"Hoşgeldin Furkan Abi." Furkan ışıldayan gözlerini çırağına çevirdi.

 

"Hoşbulduk Samet." Samet henüz 13 yaşındaydı, ufak tefek i, cılız bir çocuk olmasına rağmen çok atikti, kitaplara olan merakı da onu burada çalışmaya itmişti.

 

"Nasıl gidiyor?" Elindeki toz bezini kıvırıp beline sıkıştırdı, baş parmağını havaya kaldırıp öne doğru uzattı.

 

"Mükemmel, her yer pırıl pırıl." O sırada Furkan’ın telefonundan bildirim sesi geldi, eline alıp açtı.

 

gönderen:Büşra Duman

Müsaitsen konuşabilir miyiz?

 

Kimdi şimdi bu? Profiline girip baktı, profili kapalıydı, neyse ne diye düşünüp telefonu cebine attı, bu sırada yine bildirim geldi, gelen mesaja bakmak için yeniden telefonunu açtı.

 

gönderen:Büşra Duman

Seninle çok önemli bir şey konuşmam lazım. Ben Merve Yılmaz'ın arkadaşıyım. Seninle onun hakkında konuşmak istiyorum. Lütfen!

 

Furkan aslında düşünüp öyle karar veren birisiydi ama Merve adını duyunca zihni işlevini kaybediyordu.

 

gönderilen:Büşra Duman

Ne konuşacaksın?

 

Merakla söyleyeceği şeyi beklerken dükkanın içinde sağa sola volta atmaya başladı.

 

gönderen:Büşra Duman

Buradan olmaz. Buluşmamız lazım acilen, lütfen! Şahmeran sokaktaki mezarlığa gel. Seni orada bekleyeceğim. Neden mezarlık diye sorma. Hemen gel. Lütfen! Bak ben oraya gidiyorum ve seni bekliyor olacağım. Ne olur acele et!

 

 

Büşra Merve'yi de çağırmayı düşünüyordu gidecekleri yere ama Merve'ye ulaşamadığından en iyisi onun yanına gitmek diye düşündü, hem onu orada görürse morali düzelirdi belki, ne zaman annesiyle babasının mezarına gitse çok kötü olurdu. Evden çıkıp taksiye bindi.

 

Furkan hayatında ilk kez düşünmeden bir iş yapıyordu , sadece oraya gitmek istedi, nedensiz, sebepsiz, sadece istedi.

 

"Samet, benim işim var, çıkıyorum, burası sana emanet.” Eli ayağına dolaşmasın diye ekstra çaba sarfediyordu, içini heyecanın yanı sıra endişe de kaplamıştı.

 

"Tamam abi. Allah'a emanet ol."

 

"Sende."

 

Arabasına atlayıp doğru mezarlığa sürdü, kader ilmek ilmek ağlarını örüyordu, onu kitabevinde gördüğü ilk günü hatırladı, ne de heyecanlı bir hali vardı, kitapların içinde ışıl ışıl bakan gözlerle ahenkle dans ediyordu, kalbi yine ve yeniden müthiş derecede atıyordu, derken kötü anılar kafasında canlanıverdi, babasının başına gelenler, olayları çözmesi, en önemlisi de her şey için çok geç olması…Olan biten kendine reva mıydı? Öfke kendisini esir almıştı, öylesine ki direksiyonu sıktığını parmak boğumları sızlayınca farketti, kafasını iki yana sallayıp Merve’yi düşünmeye devam etti, gülümsemesi yeniden yüzünde belirdi, böyle olmaması lazım diyemiyordu, tam da böyle olmasını istiyordu, onu düşününce bütün sıkıntılarını unuttuğunu bildiğinden yüzü hep gülüyordu, bunun haram olduğunu tabiki de biliyordu, bildiği için bir an önce olmasını istiyordu, onu düşünmekten ne zaman geldiğini farketmemişti bile, arabasını parkedip indi, karşıda bir kız bekliyordu, saniyelik baktı ve ardından hemen gözlerini yere indirdi, yanına yürüdü.

 

"Büşra Duman siz misiniz?" Büşra hafifçe kıkırdadı.

 

"Evet de! Bu sizli bizli konuşmaları bırakabiliriz."

Furkan Büşra'ya bakmadan cevapladı.

 

"Ee beni neden mezarlığa çağırdın?" Büşra bunun sadede gel demek olduğunu anladığından uzatmadı.

 

"Gel benimle." Büşra mezarlığa doğru yürüdü, arkasına döndüğünde Furkan'ın ona sadece baktığını gördü.

 

"Hadisene, neyi bekliyorsun?"

 

Furkan cevap vermeden yürüdü, kızın ne yaptığını anlamaya çalışıyordu, kontrolü elinden bırakmak hiç tarzı olmasada konu Merve olunca kendinden hep ödün veriyordu, az bir mesafe katettikten sonra bazı sesler duymaya başladılar, bağıran bir erkek sesi ve ağlayan bir kız sesi vardı.

 

"Kes sesini! Sus dedim sana."

 

"Neden, söylesene, neden?" Büşra kim olduğunu anlayınca dehşete düştü.

 

"Bu Merve!"

 

İkiside hiç beklemeden koşmaya başladı, Merve'nin olduğu yere geldiklerinde hiçte hoş bir manzarayla karşılaşmadılar, elinde silahı Merve'ye doğrultan bir adam vardı, Büşra bu adamın kim olduğunu gayet iyi biliyordu, öte yandan sevdiği kızı bu kadar çaresiz bir halde görmek Furkan’ı mahvetmişti, ayak seslerini duyduklarında dedesi de Merve de bakışlarını onlara çevirdi.

 

 

Bölüm : 25.11.2024 23:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...