
-yazardan devam
"Esma, yavrum çayları getir de kahvaltımıza başlayalım."
Furkan'ın itirafının ardından günler geçmişti, Esma Furkan’a kızı rahat bırakmasını söylediğinden hiçbir şey yapmamıştı. Ne kadar bir an önce olmasını istese de Esma’nın bir bildiği var diyerek ne dediyse yaptı, zaten ona bir söz vermişti, Esma’nın direktifleri doğrultusunda ilerleyecekti, aslına bakarsanız Furkan'ın tek derdi Merve'yi kaybetmemekti, onu ömrüne katmak için beklemesi gerekiyorsa mecbur dişini sıkacaktı.
"Geldim yengecim, geldim." Esma çayları doldururken aynı zamanda da bahçenin o eşsiz güzelliğine bakıp tefekkür ediyordu.
"Varya kırk yıl düşünsem Furkan'ın bu bahçeyi adam edeceği aklıma gelmezdi."
Furkan yine kendisine takıldığını bildiğinden hiç üstüne alınmayıp besmele çekti ve kahvaltısına başladı.
"Kızım bu hayırsızın bana bir şey söyleyeceği yok, içimden bir ses senin her şeyden haberdar olduğunu söylüyor, malum kaç gündür benden gizli bir şeyler yapıyorsunuz, artık anlatın da ben de rahat edeyim valla."
Zehra hanım bir şeyler olduğunu elbette ki seziyordu ama bunların anlatmaya niyeti olmadığını anladığından sormaya karar vermişti.
"Hayırsız kelimesini duymamış sayıyorum sultanım." Furkan annesinin yanağından küçük bir makas alıp çayını yudumladı.
"Diğerlerini kabul ediyorsun yani." Annesinin söylediğiyle çay boğazına kaçınca öksürmeden edemedi. Zehra hanım tam da istediği yerden vurmuştu, Esma'nın kıkırtısı artarken Furkan daha da gerildi, nihayetinde annesinin haberi olacaktı nasılsa ama tepkisini de merak ediyordu.
"Hadi ama oğlum ne zamandır bir şeyin olduğu belli, sürekli dükkandasın, yüzün hep düşünceli, sana bakınca içim acıyor ve sen de daha önce hiç görmediğim haller mevcut, her ne kadar sebebini anlasam da senin söylemeni isterim, o yüzden dökül bakalım."
Esma yeniden kahkaha atınca Furkan ona döndü, ellerini ben masumum diye kaldırıp muzipçe dudak büktü.
"Anne sana bunu daha önce de söyleyebilirdim belki ama takdir edersin ki acele işleri sevmem."
Esma Furkan'a imalı bakışlarını çevirince ne demek istediğini gayet iyi anladı.
"Tabi yengecim hiç sevmez." Esma çok eğlenmişe benzese de Furkan için aynı şey söz konusu bile değildi.
"Esma!" Esma ağzına eliyle hayali bir fermuar çekip sustuğunu belirtti.
"Hayatımda ilk kez bir şeyin bir an önce olmasını istiyorum, neden bu kadar acele ettiğime gelirsek...." Annesi Furkan'ın nereye varacağını bildiğinden sözünü kesti.
"Oğlum anlaşılan sen lafı eveleyip geveleyeceksin, en iyisi ben sana sorayım, sen cevapla." Furkan onay verdiğinden kafasını evet anlamında salladı.
"Kim bu kız?" Sakallarını kaşıyıp derin bir nefes verdi.
"Merve." Annesi hiç şaşırmışa benzemiyordu.
"Anladım." Furkan annesinin tepkisizliğine şaşırdı.
"Şaşırmadın mı?" Bunu diyen Esma'ydı.
"Yok kızım, neden şaşırayım, her ne kadar oğlum ilk başlarda inkar etse de bunun olacağını tahmin etmiştim." Furkan annesinin her kelimesini şaşkınlıkla dinledi, o kadar mı belli ediyordu?
"Vay yengeme bak sen, valla Furkan ben senin yerinde olsam gizli işlerden uzak dururdum, baksana istihbarat gibi kadın Maşallah."
"Anne, lafı uzatmaya gerek yok bence de, senin de onayını almak isterim, kararın nedir?" Zehra hanım başından beri ölçüp biçtiğinden Merve’yi kabul etmemesi olanaksızdı.
"Oğlum ben ne diyeyim? Merve'yi tam olarak tanımıyorum ama çok güzel, edepli, ahlaklı bir kıza benziyor, hem de islama uygun giyiniyor, sen beğendiysen diyecek lafım yok, kararımı merak ediyorsan; Allah her şeyin hayırlısını nasip etsin oğlum."
Furkan'ın gözlerinin içi parladı, annesinin olumlu yaklaşması onu daha çok sevindirdi.
"Aslında tam da dediğin gibi islama uygun giyinmiyor.” Bu sefer şaşırma sırası Zehra hanımdaydı.
"O ne demek oğlum?" Furkan’ın nasıl cevap vereceğini bilmediğini anladığından Esma söz aldı.
"Yengecim Furkan biraz tuhaf konuşarak aklını karıştırdı herhalde, en iyisi ben söyleyeyim, Merve aslında şu an söylediğin üzere islama uygun giyinmiyor yani ben görmedim ama Furkan anlattı bana da, onu sonradan gördüğünde açılmıştı ama ön yargılı yaklaşmak yerine onun için dua etmekle yetindi, takdir edersin ki bir insanın bu kararı alması çok zordur, eminim ki bu aşılamayacak bir sorun değil."
Zehra hanım Merve adına çok üzülmüştü, Allah’tan ona hidayet bahşetmesini niyaz etti.
"Ne desem bilemedim, pırlanta gibi bir kız, onun adına çok üzüldüm, Rabbim onu düştüğü yanlıştan bir an önce çıkarsın, oğlum bu konuda dua edecek kadar önemsiyorsan, fazla uzatmaya gerek yok, gelinimi bir an önce olması gereken yerde görmek isterim."
Bu kadar anlayışlı ve merhametli bir anneye sahip olduğu için Allah’a bir kez daha şükretti Furkan.
"İnşallah sultanım, inşallah." Kahvaltılarını bitirdiklerinde masadan kalkıp hazırlandılar, Esma ve Furkan arabaya binip kitabevine doğru yol aldılar.
"Ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?" Esma'nın sorusuyla Furkan ona döndü.
"Önce onunla konuşup yanlış anlaşılmaları düzeltmem gerek, nasıl yapacağım bilmiyorum, ev adresi var bende ama evine gitmek ne kadar mantıklı bilemedim."
Esma dikiz aynasından başörtüsünü düzeltip Furkan’ın telefonunu eline aldı.
"Telefon numarası var mı sen de diyeceğim ama pek sanmıyorum." Furkan biraz düşündükten sonra cevap verdi.
"Numarası yok bende ama Büşra internetten mesaj atmıştı, ona sorabilirsin sanırım." Esma uygulamaya girip mesaj kutusunda Büşra ismini görüp tıkladı.
gönderilen:Büşra Duman
Selamun Aleyküm, ben Esma, Furkan'ın kuzeniyim, seninle Merve hakkında bir şey konuşacaktım, müsaitsen buluşabilir miyiz?
Arabadan inip kitabevine geçtiler, Esma burayı çok seviyordu.
"Hadi bana bir kitap öner.” Kolunu tutup kitapların tarafına doğru çekiştirdi.
…
Gelen bildirim sesiyle elindeki bardağı bir kenara alan Büşra mesajı okumaya başladı, kaç gündür arkadaşının perişan halini gördüğünden bu mesaja çok sevinmişti, hızla cevap yazdı.
Gönderilen:Furkan Solmaz
Tamam. Nerede buluşalım?
Odasına çıkıp hazırlandı.
Gönderen: Furkan Solmaz
Manolya sokakta gökkuşağı kafe var, biliyorsan orada buluşalım...
Gönderilen:Furkan Solmaz
Tamam biliyorum, ben çıktım, yarım saat sonra buluşuruz.
Esma Furkan’a çıkacağını söyledi, adeta bir çocuk gibi heyecanlıydı Furkan, kendisine acele etmemesini ne kadar tenkit etsede içi içine sığmıyordu.
Gönderen:Furkan Solmaz
Tamam...
Esma Furkan'a görüşürüz deyip kitabevinden çıktı, kafe onlara çok yakın olduğundan hemen gelip gözüne kestirdiği bir masaya oturdu, garson yanına geldi, menüyü bırakıp gitti, o da Büşra gelmeden başlamak olmaz deyip hiç açıp bakmadı, biraz daha bekledikten sonra kapıda bir kız belirdi, etrafına bakıyordu, Büşra’nın fotoğraflarına baktığından tanıyıp elini kaldırdı, o da kaldırdığı elini görüp yanına gitti.
"Esma?" İşaret parmağıyla kendisini gösterince Esma da olumlu anlamda kafasını salladı.
"Evet, sen de Büşra olmalısın." El sıkışıp oturdular.
"Ta kendisi." Büşra’nın samimi tavırları Esma’yı rahatlatmıştı.
"Ne içersin?" Esma nazikçe sorusunu yöneltti.
"Ben bir sade kahve alayım." Büşra çantasını sandalyenin kenarına asıp saçlarını düzeltti.
"Tabi, bakar mısınız? Bize iki sade kahve." Garson siparişleri alıp gidince Esma uzatmaya gerek olmadığını anlayıp konuya girdi.
"Seninle niçin konuşacağımı elbette anlamışsındır, Furkan hayatında ilk kez böyle şeyler yaşıyor ve hissettikleri de basit denilemeyecek kadar yoğun, kendisi Merve'nin de onu sevdiğini söylüyor ama ben bilmiyorum tabi."
Büşra olumlu anlamda kafasını sallayıp konuşmayı devraldı.
"Merve de onu seviyor, hatta sırf zarar görmesin diye ondan uzaklaşacak kadar, kendi çok büyük bir tehdit altında ve sevdiklerinin zarar görmemesi için kendini feda etti."
Esma bu detayları Furkan’dan dinlememişti.
"Çok özel değilse açar mısın?" Büşra nefesini düzene sokup sandalyesine yaslandı.
"Tabi." Kahveler geldikten sonra konuşmaya başladılar, bütün olanları Esma'ya anlattı, Esma her seferinde ağzı açık dinlerken hayır dualarını da eksik etmedi, kimse böyle şeyler yaşamayı hak etmezdi.
"Dediklerin akıl alır gibi değil, Merve’ye de hak veriyorum ama sorun şu ki Furkan ondan uzak kalmak istemiyor, hatta aramızda kalsın ona evlenme teklifi etmeyi düşünüyor, ne kadar kafa karıştırıcı bir olay olsada her şey takdir-i ilâhi, yazılan elbet olur, ne desem bilemedim?"
Büşra evlilik teklifine şaşırsada bir yandan da onun için güzel olacağını biliyordu, Merve mutlu olmayı hakediyordu.
"Merve'nin mutlu olmasını çok istiyorum ve bu mutluluğu ona Furkan'ın fazlasıyla vereceğinden hiç şüphem yok ama Merve kendi aklınca bir şeyler yapmaya çalışıyor."
Esma konu ilerledikçe içinin rahatladığını hissetti, her ne kadar Furkan’a inansa da Merve’nin duygularından tamamiyle emin olmak istemişti.
"Nerede şu an, buraya geldiğini biliyor mu?" Büşra kafasını sallayıp kahvesinden bir yudum daha aldı.
"Hayır bilmiyor, zaten çok görüşemiyoruz, ve o, şey, nasıl desem?" Esma Büşra'nın bu hallerini pek sevmemişti.
"Kötü bir şey mi oldu?" Esma endişelenmeye başlamıştı.
"Hayır, aslında bana kimseye söyleme demişti ama bence söylemek en iyisi." Esma ne duyacağını bilmediğinden rahatsızca sandalyesinde kıpırdandı.
"Korkmaya başladım!" Büşra her ne kadar Merve’ye söylememek için söz verse de bunun onun için daha iyi olacağını biliyordu.
"O gitti!" Furkan çok üzülecek diye düşündü Esma.
"Nereye?" Konuşurken sesindeki endişeye hakim olamıyordu.
"Memleketine gitti, Rize'ye, orada saklanmayı planlıyor, kendince bir şeyler yapmanın peşinde, ne kadar ısrar etsem de vazgeçiremedim onu."
Esma üzülerek başını salladı.
"Anladım ama benim bunu Furkan'a söylemem gerekiyor." İkisinin de canı sıkılmıştı.
"Zaten bunu bildiğimden söyledim sana. Dediğim gibi Merve'yi çok seviyorum ve onun artık mutlu olmasını istiyorum."
Büşra’nın içinde Merve’ye dair hep bir umut vardı, biliyordu, o da mutlu olacaktı, bu hayat elbet onun da yüzüne gülecekti.
"İnşallah canım,İnşallah." Esma içten bir dua bahşetti Furkan’a, çektiği bütün ızdıraplar Merve’yle son bulacaktı.
"Kalkalım mı artık?" Ümitle baktılar birebirlerine, değer verdikleri iki insan içindi bu uğraşları.
"Tamam, olur." Masadan kalkıp hesabı ödediler. El sıkışıp vedalaştıktan sonra ayrıldılar.
Tabi onları takip eden Emre’den bi'haberdiler. Uzun zamandır Merve'den haber alamayan Emre Büşra'ya sorduğunda da cevap alamadığından, illaki bir gün buluşurlar diye onu takip ediyordu. Merve'nin gittiğini öğrenmesi kötü olmuştu. Hele ki o çocuğun ona evlenme teklifi etmesi... Hele hele Merve'nin de o çocuğa karşı boş olmadığını öğrenmek hiç hoşuna gitmedi. Telefonu eline alıp numarayı çevirdi, kulağına götürüp beklemeye başladı.
"Alo." Aslı hiç bekletmeden cevap verdi aramaya.
"Merve gitmiş." Emre’nin sesinde safi öfke vardı.
"Nereye?" Aslı her ne kadar bu işin içinde olmak istemese de Emre’yi seviyordu ve ne derse yapmak istiyordu.
"Babasının memleketine." Emre amacına ulaşmak için her yolu denemeliydi.
"Ne yapmayı düşünüyorsun?" Telefonu sıkmaktan parmak boğumları beyazlasa da sinirlerine hakim olamıyordu.
"Sence?” Aslı Emre söylemese de ne demek istediğini anlamıştı.
"Anlaşıldı! Bileti saat kaça ayarlayayım."
"Hemen bugün ilk uçakla gideceğiz!"
"Gideceğiz?"
"Sen de geliyorsun."
"Peki, sen nasıl istersen." Emre telefonu kapatıp arabasına bindi, artık Rize'ye gitme vaktiydi, amacına ulaşmasına az kaldığını hissediyordu, bu hisle dudağının yan tarafı kıvrıldı, arabayı çalıştırıp eve doğru sürdü.
…
Esma doğruca kitabevine gitti, Furkan'ı arka tarafa çekip konuşmaya başladı.
"Beni iyi dinle, Merve gitmiş." Şaşkınlık ve korku içinde kala kaldı.
"Nereye?" Esma elini Furkan’ın omuzuna koydu.
"Rize'ye." Furkan’ın kaşları havalanırken kafası iyice karışmıştı, sakallarını kaşıyıp istiğfar çekti.
"Rize mi? Allah aşkına Esma şu işi adam gibi bir anlatsan." Esma konuya pat diye girdiğini anlayınca açıklama yapması gerektiğini anladı.
"Bak! Merve senin zarar göreceğinden korktu ve çareyi kaçmakta buldu." Furkan ayakta daha fazla duramayacağını anlayınca yandaki pufa oturdu.
"Peki Rize ne alaka?" Esma da peşinden yanındaki pufa serildi.
"Memleketiymiş."
"Anladım." Furkan bir süre hiç konuşmadı, Esma da bu suskunluğa eşlik etti.
"Ne düşünüyorsun?"
"Yapmam gereken şeyi." Furkan'ın gözlerinin içi parlıyordu, Esma ne demek istediğini gayet iyi anlamıştı, gülümseyerek yüzüne baktı, Furkan söylemeden kendisi söze atladı.
"E hadi o zaman, hemen kalkalım!" Gülme sırası Furkan’a geçti.
"Sen nereye?" Tek kaşını sinsice kaldıran Esma Furkan’a yukarıdan bakmayı da ihmal etmedi.
"Ne demek nereye? Rize'ye tabiki de!”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |