
2011-ANTALYA (KÖRFEZ)
" istemiyorum" dedim tek tek cümleleri bastırdım ."is-te-mi-yo-yum allah allah zorla mı ? muhasebe okumak istemiyorum ." dedim
keşke bunu iki yıl önce söyleseydin be kızım her şey daha kolay olabiliri , evet kesinlikle daha kolay olurdu .
evet muhasebe okuyordum ve hiçte bana göre değildi.
Babam bir anda lafa girdi arka odadan "kızım muhasebe okumak istemediğin iki koca yıl sonramı dank etti kafana " bu adam benim içimi okuyor yemin ederin
evet ama güzel bir soruydu bu hemen cevap vermek için başımı babamın olduğu odaya çevirdim . kırk elli yaşlarında , siyah saçlarına aklar düşmüş, kahverengi göz ve yüzü ve elleri yılardır sanayide çalışmaktan yorgun ve sert duruyordu. Ama babam hiçte sert biri değildi .
yüzünün ve burcunun aksine neşeli ,şakacı ve en önemlisi hep benim yani kızının arkasında duran bir adamdı kendisi .onun yokluğunu düşünmek dahi istemiyordum. Ki zaten düşünmüyordum .
Babamın olduğu odaya doğru bağırdım. " baba sen dedin lisedesin daha hem en kötü muhasebeci olurun diye " babamdan ses çıkmayınca devam ettim "hem ben asker olucağım ne yapıyım Allah'ın dağında toplamayı, çıkarmayı ,sayıyı." dedim
annem girdi bu sefer lafa " hı hı aynen askermiş " dedi kelimelerini uzatarak "bak bakıyım bende seni asker edicek göz varmı " dedi
sinirlendiğini anlamıştım .Tatlı bir ciddiyet ile "aaa zümroş bak bir ayda bir arayacaktım , iki ayda bir ararım bak " dedim ve devam ettim "hem bakıyım gözüne ,var var sende o göz , tam asker annesi gözü bu nerde görsem tanırım " dedim bu bahane ile annemin suratına baktım kahverengi saçı ve yeşil gözleri vardı Ve onu da yıllar yormuştu ama annem babamın tersine sinirli ama şaka kaldıra bilen bir kadındı.
Ve babam gibi onunda yokluğunu düşünmek dahi istemiyordum .ben annemin yüzüne bakarken annem sakin bir sesle aradığımda "o telefon açılmasında bak bakalım neler oluyor "dedi
Yüzümde bir anda başarmış gibi bir ifade belirdi . "bak senide alıştırdım bu fikre " dedim annem hiç beklemeden yapıştırdı cevabı " yok öyle bir şey , yok askerlik falan " dedi
Artık en net kozumu oynama zamanı gelmişti ve gereken hamleyi yaptım .Babam duysun diye arka odaya bağırarak " babam arkamda benim dimi baba "dedim
Dedim ya babam hep benim arkamda diye yine şaşırtmadı beni . Ve arka odadan ses yükseldi "aynen kızım arkandayım ben sonuna ka
0dar , ben zaten senin için yaşıyorum " dedi ve zafer benimdi . hahah anne kusura bakma baba diye bir koz vardı ve ben omu çok iyi kullanıyordum .
"neyse bırakın onu bunu ya " dedim ve en hevesli şekilde babama bağırdım " baba hazır arkamdayken şu okulu da değiştirsek "dedim . "ne dersin babam " diye devam ettim .
arkadan yükselen sesle bütün hevesim kırıldı. babam arka odadan " hayır derim" diye bağırdı . kırıcıydı bu hem de çok.
en üzgün halim ile odama gidip giyinecektim ki neşem yerine geldi çünkü daha vakit vardı ve salak kardeşim giray kapıyı çaldı .
kardeşim dediğime bakmayın benden üç yaş küçük ama bu onu ablası olduğum gerçeğini değiştirmiyordu . çünkü ilk ben gelmiştim .
yani onun ablasıydım ve bunun bana verdiği bazı haklar vardı. mesela kapıyı tam şöyle açmak gibi " evet " dedim kapıyı açarken uzata uzata "benim salak, mal , aptal gerizekalı , canım kardeşim gelmiş oldu " dedim canım kelimesini bilerek bastırarak .
ama giray mutsuzdu bir abla olarak sordum . " ne oldu lan mal , neyin var " dedim.
yandan koluma bir şamar yedim . evet bu şamar annem tarafından atılmıştı. "mal diyorsun ama senden bin kat daha iyi puan aldı , hem senin gibi her gün yanımıza gelip ağlamıyor artık ders çalışımak istemiyorum diye." dedi ve yine haklıydı .
ama yılmadı " anne lütfen kardeşimle arama karışma hem kar-" diyordum ki lafımı giray tamamladı" kardeşler ablaları için hep maldır "dedi. gülerek sonradan anladım ki mutsuz değil yorgunmuş yani bize boşuna edebiyat yaptırmış mal .
neyse sonradan anladım çünkü ben giray la konuşurken babam bi anda "lavin tamam seni sağlık lisesine aldıralım ama orda da mızmızlanırsan askerliği de unut " dedi.
ben emredesiniz komutanım der gibi elimi başıma götürdüm . koşa koşa üstümü değiştirdim okula gittim ama bir daha askerlik ile ilgili konuşmadım konuşamadım ...
...
günümüz-istanbul
" komiserim valla ben yapmadım " diyen bir adam vardı karşımda otuz yaşların da siyah saçlı kahverengi gözlü orta boylu ama çok zayıf bir adamdı tam karşımda bana bakıyordu .
ve evet komserim diye bana diyordu evet asker olamamıştım ama polis olmuştum en azından yaklaşmıştım hedefime neyse .
yavaş yavaş sinirleniyordum çünkü yalan söylüyordu. "aaa öyle desene ya bizde seni hapse atacaktık seni suçsuz yere" dedim sakin kalmaya çalışan bir ses ile " çocuk mu kandırıyorsun lan sen olay yerin de cesedin yanında , cesedin kanı üstünde bulundun ama senin suçun yok öylemi " dedim bağırarak kendimi tutamıyordum çünkü kadın cesedinin daha doğrusu hamile bir kadın cesedinin yanında bulundu.
yani bu haysiyetsiz ,şerefsiz , namusuz hamile karısını öldürmüş ama hiç bir şey hatırlamıyordu.
"ulan , ulan hadi kadına acımadın ,karnındaki bebeğe demi acımadın lan göt. "
adam hala "ben yapmadım "diyordu.
" kim yaptı o zaman " diye kükredim evet kükredim bağırmak yanında az kalırdı çünkü.
bir an aklıma madde etkisinde olabileceği geldi öyle bir tipide vardı zaten o sırada adam "komiserim valla bilmiyorum " diye ağlamaklı konuşuyordu daha fazla dayanamadım ve odadan çıktım .yoksa ben de katil olacaktım .
odadan çıkar çıkmaz "songül" diye bağırdım "içerdeki adamın kanına bakın madde kullanımı var mı " dedim "ha bide kamera görüntüleri geldi mi?" dedim bu sırada koridorda ilerliyorduk.
"kamera kayıtları geldi arkadaşlar inceliyor komiserim, kan testi işini de hemen hallediyorum" dedi
kısa ama net bir cevap verdim "güzel" polis olduğumdan beri pek konuşmazdım ve onlarda bunu sıkıntı etmezlerdi yani bence
songül " bu arada ali müdür sizi çağırdı komiserim " dedi ama sesinde ve yüzünde unutmuş gibi bir ifade vardı.
" ne zaman çağırdı " dedim
utanan bir sesle " iki saat olmuştur komiserim" dedi durdum yüzüne baktım uzun uzun .kıvırcık kahve rengi ve uzun saçlı ,ela gözlü orta boylu ve zayıf çok güzel bir kızdı . kızamazdım hata bu hayata kızamayacağım iki kişi vardı biri biri tahmin edebileceğiniz gibi songül diğeri ise mal kardeşim giray . . .
sakin bir şekilde "ve sen bunu bana şimdimi söylüyorsun , öylemi güzelim" dedim .mahcup bir şekilde kafasını salladı "tamam " dedim "sır bu " diyerek göz kırptım "ama bir daha unutma " kafasını salladı ben ise ali müdürün odasına ilerledim .
neden beni çağırıyordu?
bir hatamı yapmıştım? hayır , birini mi dövmüştüm hayır ,
eee neden çağrıyor o zaman ?
kafamda bu sorular varken odanın kapısına geldim ve içeri girer girmez sindire sindire laf sokacağını biliyordum öyle de oldu zaten "ooo lavin hanım hoşgeldiniz " dedi ve devam etti ali müdür " keşke biraz daha geç gelseydiniz iki saat az oldu" dedi haklıydı hem de çok halıydı.
"sorgudaydım içeri kimseyi almadım , bu yüzende songül geç söyledi kusura bakmayım müdürüm " dedim en donuk halim ile çünkü bunu zaten biliyordu .
neyse ben bana söyleyeceği şeye odaklandım " bir şey mi oldu mürdür üm" diye sordum.
direkt cevap verdi "evet gidiyorsun " dedi.
BEN ŞOK BEN İPTAL
" ne ?ne zaman? nereye? neden? kiminle? " diye 4 n 1 k sorularını sormaya başladım .
"bi dur motorun soğusun be kızım dur ya " dedi ali müdür ve devam etti " kızım sen kardeşinin yanına gitmek için hakkari' ye tahin istemiyor muydun al sana fırsat " dedi.
" kiminle gidiyorum, nasıl gidiyorum, ne zaman gidiyorum " diyerek sorulara devam etim evet konuşmazdım ama bu önemli bi konuydu ben gidiyordum .,
" songül ile gidiyorsun ,nasıl gidersen git , bir hafta içinde başaka soru ?" dedi.
"son bir soru daha müdürüm bi sorun mu var yoksa gerçekten tahin mi? "dedim .
hiç beklemeden cevap verdi " alında sınır da hareketlilik varmış polis ihtiyacı varmış sözde " dedi tekrarladım " sözde?" .
" ya kızım polise ihtiyaçları var ama iki polis alıyorlar sence böyle bir şey olabilirmi iki polis dayanamayıp kaçmıştır yerine boşluk olmasın diye burdan kişi istiyorlar işte ."dedi
doğru olabilirdi zaten girayda sorun var buralarda diye anlatmamıştı ki giray ne zaman bir operasyondan yada görevden dönse bana noktasına kadar yaptığı kahramanlıkları anlatıp sende istanbulda öyle minicik şeylerle uğraş derdi .
bunu hatırlatığın iyi oldu güzel beynim gidince bi döviyim onu benle dalga geçmek ha yaktım çıranı giray.
"songül kabul etti mi " diye bir soru daha sordum
"etti "dedi "şimdi odadan çıka bilirsin bir hafta içinde hazır ol gidiyorsunuz " dedi
odadan çıktım, girayı aradım
" canım kardeşim yanına geliyorum .ve hazırlıklı ol çünkü bu güzel beynim benimle çok güzel dalga geçme anılarını hatırladı . " dedim
giray şaşırmıştı çünkü söylemiştim biliyordu ama bu kadar kısa sürede olucağını değil
, " güzel nerde kalmayı planlıyorsun " dedi
"ondan aradık zaten mal bilgilendirme içinmi aradım sanıyorsun "
" evet " dedi sinir bozucu ve alaysı bir şekilde bir şekilde
dayaklıktı ama hem de bordo bereydi ama hiç umrumda bende onun ablasıydım yani evet dövücektim .
evet giray bi bordo bere yani askerdi . benim hayallerimi onun yaşaması sinirimi bazen bozuyordu ama onun böyle olması benim eserimdi . tamam çok küçük değildi o olay yaşandığında ama olsun .
" ufff boş yapama bana ev bul 2 kişilik bir arkadaşımla geliyorum "dedim
"kiminle geliyorsun "
" sanane sen işine bak"
" erkek mi"
" sen işine bak ve biraz daha meraket ve kudur giroş " dedim bu sefer alay sırası bendeydi . ve yüzüne kapadım . evet şak diye
bu hayata girayın sevmediği üç şey vardır .
bir giroş denmesi
iki merakta bırakılması
üç ve en önemlisi telefonun yüzüne kapatılması .ve ben en iyi abla bu üç şeyi aynı anda yaptım.
bir kaç kere aradı açmadım çünkü ablayım , eve gittim bavul hazırladım toparlandım önemli ne kadar eşya varsa aldım çünkü artık beni istanbul'a bağlayan bir şey yoktu...
...
selammm sevdiyeniz devam edebilirim
bunun için yorum bırakın yada yıldıza basıp beğenin
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |