
Bu gün üç koca ama birileri için çocuk olan insanın en kara günüydü . kimse konuşmuyor ,nefes dahi almıyorlardı . üçünün de kalplerinde bir ağırlık , boşluk gibi tarif edemedikleri bir his vardı . bu gün üçünün de çocuk olma günüydü ama anneleri yoktu , bu gün ününde ağlama günüydü ama yaş akmıyordu .o zaman anladılar artık büyüme zamanı olduğunu .
şu an morgun önündeydik , Yıldız ablayı alıp son yolculuğuna uğurlayacaktık . Göktuğ'ya baktım i yüzündeki pişmanlığı okudum , sınırsız hayal kırıklığını gördüm , en çokta hüzün gördüm . sanki yıkılmaz dediği dağı yıkılmış ,gitmez dediği gitmiş gibiydi . yanına gittim ,elim ile sırtını okşadım yanındaydım hem de tüm benliğim ile bunu hissetmeliydi .
dönüp idil ablaya baktım . Ülküye sarılıyordu Ülkü oturmuş üçümüz yerine de ağlıyordu . evdeyken heberi almıştı büyük ihtimalle kendine kızgındı . gitmemesi gerektiğini neden onu yalnız bıraktığını düşünüyordu . hissetiklerini anlıyordum onunda yanına gitmek için hamle yapacaktım ki Göktuğ kolumdan tutu " gitme bırak ağlasın sakinleşmesin ."
"çok kötü oldu "
" başka türlü atlatamaz bırak " dedi daha fazla üstelemedim . sonrasında yıldız ablayı aldık. cenaze namazı kılınırken artık idil ablada kendini tutamamıştı . tabutun başında ağlamaya başladı etraftakiler onları sakinleştirmeye çalıştılar ama başaramadılar . bu sefer yanlarına ben gittim idil ablamın elinden tutum beni görünce evi burasıymış gibi sarıldı . "Lavin annem burada olmamalı o nelere dayandı babam gitti annem ayakta durdu bizi okuttu ülkü daha küçük ben ona nasıl bakacağım , " dedi artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. " sen söyle söyle kalksın yanıma gelsin ben yapamam lütfen Lavin söyle. " dedi bunun gerçekleşmeyeceğini farkındaydı ." ülküyüde alıp kenara çektim. yüzlerini yıkadım , sakinleştirdim ve Yıldız ablayı gömdük bizden öncemizin gittiği, bizim gideceğimiz ,bizden sonramızın da gideceği gireceği yere gitti kabrine girdi . hayatının en önemli sınavını vermeye gitti . üstüne toprak örtüldü ama en azından sevdikleri onun yerini biliyorlardı , yada vücudu tamdı parçalanmamıştı .
...
sen plan yaparken hayat gülermiş derdi hep annem gerekten de öyle . en basitinden eve gidince ona sımsıkı sarılmak istersin ama buna karşılık bırak onu evini bile bulamazsın . mezarlıktan döndükten sonra çıkmamıştı . 'sen bu odada kalabilirsin' diye bir oda göstermişlerdi bir etrafı gezinince Göktuğn'un odası olduğunu gördüm. üzerimi değiştirdim ve yatağa uzandım . ama uyuyamadım Göktuğ evde değildi ülkü kendi odasında hala ağlıyor ve odasına kimseyi almıyordu. idil abla kendi odasındaydı oda aynı şekildeydi .
bense tavana bakar şeklide duruyordum . bir anda ilk önce dış kapı aıldı sonrasında benim odamın kapısı açıldı . " pardon buradamıydın " dedi ve tam çıkıyordu ki ağa kalktım kolundan tutum " sevgilim iyi misin ? " dedim ve sarıldım . gitmedi sarıldı kırmaktan yada kaybetmekten korkuyormuş gibi. " lavin sen nasıl dayandın bana anlat " dedi nefes aldı ve " ben bunun eğitimini almadım ." dedi " dayanmadım sevdiklerime sarıldım. " dedim ve daha ok sarıldım "sende öyle yap dedim öylede yaptı ."hem siz şanslısınız " dedi
" şans ? " dedi
" annenizin nerde olduğunu yada vücudunun tam olduğunu biliyordunuz bende bunlar bile yok " dedim . o gün aramızda bir bağ sımsıkı bağlandı kopmamak üzere .
...
:)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |