3. Bölüm

3. Kanlı Maske

Luna Senpai
lunasenpai25

merhabalar uzun zaman oldu öncelikle canım arkadaşım Şevval beni öldürmeden önce size bir duyurum var! Ben üçüncü kitaba başladım!!!!! 🎊🎉

 

nerdeyse bir yıl aradan sonra geri geldim!!!!👋👋

 

Son bir şey daha bu bölümü adadığım kişi Canım arkadaşım Mert.🙂🙂

 

Mert gör bunları bak senin için bölüm atıyorum!

 

öhöm beleş bir kahveni alırım Mert.😌😌

 

sıcak çikolatada olur canım arkadaşım benim.☕

 

 

 

3.BÖLÜM.
Kanlı maske
“Ölü bedenler vardı, korkan küçük bir kız. Kanlar içinde ölü bedenlerin arasında yatıyordu ölü gibi. Ölü değildi ya da ölüydü. Artık o bile kendini tanıyamıyordu. Kanla kaplanmış yüzü vardı. Kan onun maskesi”

 

 


İlk cinayeti kimse asla unutmaz. Bun bende dahildim annemin katili bendim. Annem olsaydı belki her şey daha güzel olurdu ama ben kimim ki.

Motora bindim ve hızlı bir şekilde evim gittim kendime ait olan deniz kenarındaki lüks villama gittim.

Kendi param ile aldığım lüks bir villa ama içerde kimse yok, ben tektim aslında bu evde de o kadar kalmadım genelde Mahzende yaşıyorum.

Burası benim gizli yerim, cinayetlerin bazıların bu evde yapıyordum bir ya da iki cinayet işledim bu yerde kim bilir ben bile saymadım kaç cinayet işlediğimi.

İçeri girdim, ayakkabımı çıkarmadan içeri daldım umursamadan salona doğru geçtim.

Odama çıkmak için merdivenlere doğru yürüdüm, merdivenlerden yukarıya doğru çıktım merdivenlerin karşısında ki oda benim odamdı kapıyı açtım ve kendimi içeriye bıraktım.

Oda camdı, karşısında ise deniz manzarası vardı ve çok güzeldi odanın ışıklarını açtım.

Üzerimdeki cropu çıkarıp yere attım. Üzerimde sadece siyah sütyen ile kaldım, botlarımı çıkardım ve yatağa yattım, altımdaki eteği bile zar zor çıkardım ve ere attım çok yorgundum. Telefonu komodinin üzerine koydum.

Uykum vardı ve bir kadar yoğundum, üzerime yorganımı çektim ve gözlerimi kapattım kendimi uykunun atlı kollarına bıraktım.

☠☠☠

Gözlerimi açtım, etrafa bakındım komodinin üzerinden telefonu aldım iki saat uyumuştum o kadar yorgun olmama rağmen sadece iki saat uyuya bilmiştim.

*Renkli sizi *Çakma Askerler* gurubuna aldı*

Yiğit; bu kim aq.
Renkli; fuck body benim.
Cihangir; oğlum deli misin?
Uğur; Sen kimsin amk


Ne çene varmış sizde de amına koyayım ya.


Yiğit; Dedi çakma johnny sins seni.
Renkli; Lan rahat bırakın benim grey’m
Aras; Lan Pamir seni ben sikeceğim şimdi he!
Renkli; Üçlü olsun güçlü olsun.
Doruk; Lan mal, sen aptal mısın?
Renkli; Evet.
Kağan; bırakın bu andavalı.
Alperen; Andaval senin babandır len.
Uğur; Amk ne oluyor lan.
Kağan; Sana demedik yat zıbar sen.
Arda; Evet arkadaşla Yiğit Pamir’i öldürüyor.
Cihangir; Ruhuna bir fatiha okuyalım.


Fotoğraf attı Arda, Yiğit yastık ile Pamir’i boğuyordu.

Doruk; Allah rahmet eğlesin.
Arda; jsjsjsjsj
Yiğit hemen bırak o suç aletini.
Yiğit; Sen kimsin lan!

 

 


Asıl sen kimsin?


Yiğit; adres ver geliyorum lan.

 

 


Okey, gel bakalım veriyorum.


Yiğit; ver lan!

Evime biraz uzak bir yer verdim, onunda geleceği benimde gideceğim ortada bir yer.

Yataktan çıktım ve gardırop doğru gittim ilk iş üzerimi giyindim, rahat bir şekilde giyindim, siyah sıfır kollu üst ve altına siyah rahat eşofman gidim ve üzerime siyah fermuarlı hırka aldım.
Vücut hatlarımı beli etmiyordu, yüzüme maskemi taktım, saçlarımı gizlemek için bir şapka aldım.

Aşağıya indim ve Motoruma bindim ve mesaj geldi.

*Çakma Askerler gurubundan mesaj var*

Yiğit; geldim lan!

Yiğit hep olduğu gibi yine aynı, motora bindim ve o yere gittim motoru biraz uzak bir yere çektim.

“Ooo hoş geldin.” Tüm ekip buradaydı, Konuşmadım susmak bazen en güzel cevaptı.

“Dilini mi yuttun lan.” Dedi göz devirdim Pamir titriyordu soğuktan değil, korkudan titriyordu.

“Yiğit bence hala geri dönme şansın var!” dedi Pamir uyarıcı bir ses tonu ile Yiğit Pamir aşağılayıcı bakış gönderdi Yiğit üzerime doğru yürüdü.

Yüzüme doğru bir yumruk savurdu, yumruğunu havada yakaladım ve bileğini büktüm karnına sert bir tekme attım. Geri çekildi.

Dönmeye başladık bir çember çizdik ve o çemberi takip ettik, durdu tam karşımda ve tekrar bir yumruk savurdu bu sefer geriye doğru çekildim, arda arda yumruk atıyordu karnın boşluğuma sert bir tekme attı, işte şimdi beni sinirlendirdi.

Kollarımı kafamın iki yanında sabit bir şekilde tutum her yumruğunu kolum engelliyordu ta ki yakamdan tutup beni Timur’un üzerine atana kadar, Timur’un kaşları çatıldı.

Tamam, şimdi sinirlendim işte. Ayağa kalktım kendimi biraz esnedim Yiğit’in üzene doğru koştum Yumruklarından eğilerek kurtuldum ve yüzüne sert bir yumruk attım. Affaladı ne olduğunu anlayamadı yakasından tutup onu yere fırlattım.

Yerden destek alarak ayağa kalktı gülümsedi ve yere kan tükürdü “Dişliymiş.” Dedi ah be Yiğit benim Tilki olduğumu bilsen kaşımda bile duramasın ama neyse.

Ayağa kalkmadı onun yerine bana çelme attı ve beni yere düşürdü Yiğit şanslı çünkü ona savaşta olduğu gibi sert davranmıyordum yoksa çoktan karşımda acı içinde kıvranıyor olurdu.

Üzerime çıkacağı anda ayağım ile yüzüne sert bir tekme indirdim, kafası geriye giderken ben saniyeler içine ayağa kalktım ve hazır pozisyona geçtim.

Yiğit’in burnundan kan akıyordu elinin tersi ile sildi burnundan akan kanı, yüzüne düşen siyah saçlarını eli ile geriye savurdu “Off erkek yağğğ!” dedi Pamir ince bir ses tonu ile ikimizde aynanda göz devirdik.

Yiğit ayağa kalktı, üzerime doğru gelirken Timur Yiğitti tutu ve geriye doğru çekti, tüm ekip Yiğit tutuyordu ama asıl tutulması gereken kişi bendim.

“Yoruldun mu küçük kedicik.” Dediğim anada tüm ekip bana döndü.

“Yok vallahi kaşınıyor bu, anlayamıyorum da cılız bir şey nasıl bu kadar güçlü.” Dedi Doruk, cılız senin anandır piç.

“Benim için kavga etmeniz çok hoş.” Dedi Pamir, göz devirdim Yiğit’in gözleri beni izliyordu siyahı andıran koyu kahverengi gözleri vardı.

“Çok Yavaşsın,” dedim soğuk bir ses ile “Karın boşluğunu koru, ilk vuran sen olma her zaman son ol ve unutulamaz ol.” Dedim yanına yaklaştım burunu hala kanıyordu. Cebimden mendil çıkartım ve Yiğit’e uzatım, elimden almadı şok içinde bana bakıyordu mendili burnuna tutum “Fevri olmak hiçbir zaman işe yaramaz her zaman sakinliğini koru Yiğit.” Dedim Yiğit şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

“Sen-sen kimsin?” dedi sesimden kadın olduğumu anlamıştı büyük ihtimalle Yiğit’in yüzü hafif kızarmıştı maskemi ve şapkamı çıkardım başımı sağa sola salladım saçım eski halini aldı.

“Hassiktir lan, inanmam!” dedi Arda, herkes şok içinde bana bakıyordu ta ki telefonum bir mesaj gelesiye kadar.

*Bilinmeyen*

Bilinmeyen; Aramıza tekrar hoş geldin.
Benim Lotus Çiçeğim.

Oooo bakın burada bir piç varmış. Ben kolay kolay ölmem seni piç, merek etme sen beni, asıl kendin için endişelen.

Her zaman olduğu gibisin, uyurken çok masumsun ama gerçekte...
Her neyse kokunu hissetim.
K9 köpeği misin lan sen!
Sadece senin köpeğinim.
Kiraz çiçeğini andıran kokunu seviyorum.
Siktir git, seni sapık.

Telefonu cebime koydum herkes meraklı gözler ile bana bakıyordu “Ne var lan!” dedim hepsi aynanda konuştu.

“Sevgilin mi var Tilki!” dedi Yiğit.
“Kim?” dedi Cihangir.
“Yakışıklı mı?” dedi Alperen.
“Zengin mi?” dedi Aras.
“Siki büyük mü?” dedi Pamir

Herkesin gözleri Pamir döndü, buna bende dahilim herkes sustu Pamir ellerini havaya kaldırdı.

“Ne sikini büyük olması önemli bir şey bence, çocuk nasıl yapacaklar sonra,” Dedi Allahtan Peygamber sabrı diledim “Hayır yani, siki büyükse çok güzel sevişir hem.” Dedi an Pamir öldürecek gibi baktım ve Pamir sustu.

“Neden kendiniz sormuyorsunuz?” dedim hepsi bir birbirlerine baktı, telefonumu çıkardım ve o piçi aradım direkt olarak cevap verdi.

“Evet, Benim Lotus Çiçeğim.” Dediği an herkes bana baktı Doruk güldü.

“Sanırım arkadaş kör.” Dedi Doruk bey, herkes kıkırdadı.

“Ben körsem sende aptalsın.” Dedi ses değiştirici cihaz sesini kalınlaştırıyordu gerçek sesini asla duymadım uçurumdan aşağı düşerken bile.

“Ooooo Tilkinin sevgilisi 1-0 Doruk.” Dedi Pamir gülme sesi geldi telefondan.

“Sen kimsin?” dedi Timur en mantıklı soruyu soran her zaman olduğu gibi yine Timur oldu.

“Bilmem, Benim Lotus Çiçeğim bana Piç diyor ya da Sapık, o ne derse oyum ben.” Dediği an gözlerim büyüdü madam bunları burada söylemeseydi aptal.

“Piç…” derken herkesin gözleri beni buldu yutkundum onlara beni tanıdığını söyleyemem derin bir nefes aldım.

“Tilki ile bir görevde tanıştık.” Dediği an gözler telefona geri döndü “Kendisi ile Ukrayna tanıştık, gözleri beni benden aldı tabi ki seri bir katil olduğunu sonradan öğrendim.” Timur’un kaşları çatıldı ve sözü o devraldı.

“Bildiğime göre Tilkinin sevgilisi yok!” dedi şüpheci bir tavır ile telefondan nefes verme sesi geldi.

“Ben zaten sevgiliyiz demedim.” Dedi sesi ne kadar değişirse değişsin o soğukluğu hissediyordum sesi bir insanı öldüre bilirdi hatta dondura bilirdi.

“Öhöm öhöm Sikin ne kadar büyük? Sex yapmakta iyi misin?” diyen Pamir’e döndü gözler telefondan kalın gülme sesleri geldi Yiğit Pamir’in ensesinden tutu.

“Benim Lotus Çiçeğim lütfen telefonu hoparlörden alır mısın?” dedi telefonu hoparlörden aldım ve kulağıma yasladım.

“Pamir’in sorusunu sen cevaplamak ister misin?” dedi kurnaz bir ses ile gülümsedim.

“Pamir siki küçükmüş, ama seninle sevişmek istiyor.” Dedim telefondan gülme sesleri geldi.

“Ay cidden mi, ben okeyim.” Dedi telefonu geri hoparlöre aldım telefondan ses gitti, tüm ekip gülmeye başladı.

“Adam bile Pamir istemedi.” Dedi Doruk herkes gülüyordu ben ise bir şey olduğunu anlıyordum çok ani kesilmişti ses hem de çok ani kesildi.

Telefonu hoparlörden aldım, ses gelmesini bekledim kaşlarım çatılmıştı tam iki dakika boyunca ses gelmedi ta ki “Ben seni daha sonra arayacağım.” Dedi ve telefon kapandı ne olduğunu anlamaya fırsat bile bulamadım.

“Tamam toplanın eve geri dönüyoruz.” Dedim evin ne olduğunu bilmeyen ben dedim bunları asla ama asla eve döneceğimi hayal ederek gezmezdim her hayalin bir sonu olduğu gibi bu hayalinde bir sonu olacaktı.

“Tilki, bulduk.” Dedi Timur, onara hep güvendim ama güvenmediğim şeylerde vardı “Tilki, bırak sana yardım edelim!” dedi gülümsedim.

“Timur, ben senden sadece adamın yerini bulmanı istedim,” dedim ona doğru bir adım attım, benden uzundu ama benden çevik değildi benim kadar mükemmel değildi, ona doğru yaklaştım kulağına “Bir daha işime burnunu sokarsan o zaman sana dahi acımam, baden benim kim olduğumu unutuyorsun hatırlatmamı istersen çok güzel hatırlatırım.” Dedim belindeki silaha gitti elim çok yakındık bir birimize, nefesimi hissediyor bende onun nefsini hissediyorum, kokusu beyaz sarmaşık çiçeğini andıran kokusu belindeki silahı aldım.

Timur'a silah çektim ve herkes benimle birlikte Timur'a karşı silah çıkardı tüm katliam timi, Timur gülümsedi ama bir şey söylemedi sadece güldü ve bu bana çok yanlış geldi.

Bir insanı öldürürken eli titremezdi, Tilki'nin eli titredi ilk defa elim titredi, silahı Timur'un tam alnına doğru tutum o ise silahı elimden almak için hiç çaba göstermedi.

Yiğit bana baktı, herkesin gözler ben ve Timur da idi nedeni ise benim elimin titremesi elim ilk defa bu kadar titredi ilkti.

“Tilki, biliyorsun her zaman senin yanındayım. Merak bazen bizi bile ele geçiriyor.” dedi herkes bana döndü “Tilki, neden elin titriyor.” dedi elimi sabitledim ve namluyu alnına dayadım.


“Keyifimin içine ettiniz sağ olsun, bu arada elim titriyor çünkü kafam güzel.” dedim silahı indirdim benimle birlikte herkes indirdi, silahı belime yerleştirdim ve arkamı döndüm ve yürüdüm.

Hayır değildi ben asla sarhoş olmazdım, bu imkansızdı.

Adımlarımı hızlandırdım, arkamdan birinin geldiğini hissettim ve elim direkt olarak belimde olan silaha gitti.

Silahın emniyetini açtım ve direkt arkama doğru tutum arkamdaki kişi ise...

Küçük bir kızdı.

Kız korkmasın diye hızlı bir hareket ile silahı belime geri koydum “Kimsin velet?” çocuk sevdiğim pek söylenemez ama seviyorum ama anne olmak istemiyorum.

“Annen nerde.” dedim konuşmadı cevap vermedi, üzerinde elbise vardı pembe bir elbise çok güzel gözüküyordu ama elbise kana bulanmıştı, kızıl saçları vardı yeşil gözleri ama gözleri garipti.

“Annem... ” dedi küçük kız elimi tutarak kızın üzerinde alkol kokusu vardı gözlerinde ise yaş “Annem...” dedi gözlerinden akan yaşları durduramadı, omuzlarından tutum kızı sakinleşmesi için.

“Nerede küçük kız?” dediğim anda ağlamaya başladı gözlerinde küçüklüğü mü gördüm, bende böyleyim ama hayır ben daha acımasızdım, dünya bana acımadı ben dünyaya acımadım.

“Annem... o hareket etmiyor.” dediği an duraksadım ellerim dondu hatta ellerim buz kesti.

“Benimle gelmek ister misin çocuk?” başı ile onayladı kızı kucağıma aldım telefondan Timur'u aradım ikinci çalışta açtı “Hemen, her dönün.” dedim ve telefon kapattım kızın pembe elbisesine baktım arka kısmı kan içindeydi yutkundum.

☠☠☠

Sonunda gelmişlerdi çocuğu gören herkes bana bakıyor sonrada çocuğa bakıyordu çocuk korktuğu için bana sarıldı, herkes bana ve çocuğa bakıyordu ta ki Pamir herkesin aklındaki o soruyu sordu.

“Tilki, Ne ara çocuk yaptınız? Daha biz gideli beş dakika olmadı!” dedi gözler çocuğa kaydı.
“Saçmalama Pamir, çocuk beş yaşında, yani Tilki aslında evli.” Dedi beyin yoksularından Yiğit, bunları Allah bana sıra ile mi gönderiyordu.

“Onu mahzene götürün.” Dedim, Timur kıza kucak açtı ve eliyle gelmesi için işaret etti.

“Hadi gel küçük kız.” Dedi Timur, kız bana daha çok sarıldı Timur ellerini geri çekti “Tilki, sende bizimle gel.” Dedi bunu dedikten sonra tüm ekip Timur döndü.

“Tamam.” Dedim siyah minibüse binerken çocuğu kucağımda daha sıkı tutum, kanın o metalik kokusu beni kendine çekti yutkundum kan kokusu asla değişmiyordu, hep aynı ama kişiler her zaman değişiyor.

Mahzene doğru yol aldı, peşimizden gelen tam beş tane siyah araba vardı. Sanki önemli bir şey taşıyorlar gibi, bizim minibüs ortadaydı, dört yanda arabalar vardı ve en önde bir araba daha vardı.

Camlar siyahtı kimse beni ve çocuğu göremezdi, çocuk kucağımda uyuya kalmıştı daha rahat etsin diye başını göğsüme yasladım.

Mahzene vardığımız andan kızı kucağıma aldım, çok ufak ve kırılgandı, onu farklı bir odaya götürdüm ve oraya yatırdım, küçücük ve kırılgandı.

Sabaha kadar kızın başını bekledim, en ufak kabusta onu sakinleştirdim, ona giyinmesi için elbiseler aldım yeşil elbise tam onun göz renginde, yanımdaki içki şişesinden büyük bir yudum aldım şişe bitince yere koydum.

Sabah olmuştu gün doğmuştu, saat 07.34 geçiyordu ayağa kalktım günlük sporumu yapma gerek.

Tam odadan çıkacağım anda kız cırlayarak uyandı “ANNE!” dedi bağırarak, her ne yaşadıysa çocuğun piskolojisi altüst olmuştu ve ben buna bir çare bulamam.

“Üzerini giyin ve benimle gel.” Dedim odadan çıktım tam bir pislik gibi davranıyordum biliyorum ama mecburdum, bana bağlanamazdı ben normal değildim.

Bana güvenmek canavara güvenmek demekti.

Kız on dakika içinde odadan çıktı ve ben bu küçük kızı kapının önünde bekledim.

Küçük kız odadan çıktı yeşil onun için aldığım elbiseyi giymişti ama arkasını kapanmamış, fermuar çekmemişti “Şey...” çekiniyordu ve benden korkuyordu haklı ben bile kendimden korkuyordum o korkmasa kötü olurdu.

Elinize ona çok yakıştı tıpkı gözleri gibi elbise açık yeşildi kocaman gözleri vardı çok sevimli bir kızdı. Fermuar çektim, onun boyuna erişmek için yere oturdum “İsimin ne?” dedim kız suratıma baktı.

“Çok güzelsin...” dedi sonrada elini ağzına götürdü, sanki yanlış bir şey söylemiş gibi, göz devirdim güzel değilim demeyeceğim çünkü güzelim biliyordum.

Belirgin yüz hatları, dolgun göğüs, dolgun kalçam ve kum saati bir fizik birazda kas vardı bende.

“Benim adım Nehir.” tamda ona uyan bir isimdi “Senin isimin ne?” dedi kız baktım küçük ve kırılgan kıza baktım.
.
“Benim ismimi merek mı ediyorsun?” dedim kız başını salladı “Ne derler bilirsin merak insanı öldürür yani bir insanın başına ne gelirse oda meraktan.” dedim kız gülümsedi.

“Peki, sen benim ismimi sordun bende senin ismini soruyorum.” dedi gülen bir yüz ile bana bakarak.

“İsmim; Ölüm, Azrail, Ölümün sesi, Canavar.” son cümleyi söyledim anda yutkunamadım, güldüm canavar mıydım? Evet, ben bir canavardım ve bunu asla inkar etmedim, şimdi olduğu gibi.

“Neden sana öyle diyorlar?” dedi soğuk ve küçük ellerini hissediyorum yanaklarımda iki elinde iki yanağımda.

“Çocuk, çok kolay güveniyorsun!” dedim ayağa kalktım kız kocaman gözler ile bana bakıyordu “İsimim; Luna.” dedim yalan olsa da sorun değildi.

“Çok güzel bir isim.” dedi küçük kız telefonumu çıkardım ve tüm ekibe tek bir mesaj attım.

İsimi Nehir, tahminimce 5 yaşında.


Kızla birlikte aşağıya indik, herkes bize baktı Timur'un gözleri küçük kızın tutuğu elimdeydi, kaşları çatıldı ve gözleri beni buldu küçük kız bana daha çok sokuldu.

Timur'un gözleri açıldı, herkesin gözler ben ve küçük çocuğun elindeydi el ele tutuşmamız herkesi şok etti.

“Hadi küçük kız yemek yiyelim.” dedi Cihangir, kız bana baktı o kocaman mavi gözleri ile elini bıraktım.

“Hayır beni bırakma!” dedi bacağıma yapıştı herkes şok olmuştu.

“Bana bak, sana az önce ne dedim ben, ben bir canavarım!” dedim kız konuşmadı ama bacağımı da bırakmadı “Her neyse, beni bırak ve otur.” dedim bir masaya doğru yürürken kız benim sağ yanıma oturdu.

Aras televizyonu açtı. Evet yemekhane televizyon vardı, küçük kız için yemek aldı Pamir.

Pamir şu an ilgi odağı olmadığı için kollarını bir birine bağladı ve yerine oturdu, kız ise sağ yanım Timur'un yerine oturmuştur ne kadar belli etmesede Timur buna sinirlendi.

“Bana bak velet beni sinir etme seni kurşuna dizerim.” dedi Timur herkes gülüyor eğleniyordu, ben hariç herkes küçük kız Timur'a dil çıkardı.

“Denesene hadi, Luna senden daha iyi.” dedi masanın en başındaki bana bakarak.

“Luna böyle ufak şeyleri umursamaz ve sen nasıl büyüğün ile böyle konuşursun!” dedi Timur, kızın karşısında oturuyordu ve kedi köpek gibi kavga ediyorlardı.

Cebimden sigara paketini çıkardım ve bir dal aldım, cebimden çıkardığım zippo ile yaktım sigaranın ucunu.

Derin bir nefese çektim içime, daha dün uyandım ara arada başım ağrıyordu, kaburgalarım, Kolum, bacağım ve sırtım ama pek önemli değildi.

Televizyonda bir haber çıktı.

“üzücü olay İstanbul'dan...” herkes habere odaklandı “Kocası karısını tam on iki kere bıçakladı...” dedi derin bir nefes aldım “Yirmi sekiz yaşındaki Ebru Özgür kocası tarafından tam ön iki kere bıçaklandı...” kızın elimdeki kaşık bir anda yere düştü “Kocası Akif Ertaş göz altına alındı...” kızın gözlerinden yaşlar almaya başladı ama haber devam etti “Göz altına alınan Akif Ertaş açıklaması çok kolaydı ‘Sarhoştum, ne yaptığımı bilmiyordum.’ dedi ve serbest bırakıldı...” haberin devamını dinleyemedim çünkü kız hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

“Anne...” tek kelime bile herkesin susmasını sağladı, kadını bir mezarlığa gömüşlerdi, kız hıçkıra hıçkıra ağladı tüm tim yere baktı. Kimsenin kızın suratına bakacak yüzü yoktu nedeni ise belliydi, olmayan adalet sisteminin içindeydik.

Olmayan adalet sadece can yakar…

 

selamlar canlar ben Lunasenpai 👋👋

uzun bir süredir yoktum çok meşguldüm. (Yalan göt gezdiriyordum.)😊😊

 

Buradan canım arkadaşım Şevval'e selamlarımı sunuyorum umarım beni öldürmez. Neyse. 😊

 

umarım bölümü beğenirsiniz bu arada ben 2. kitabı bitirdim sonu müq oldu o yüzden yavaş yavaş atacağım müsait olduğum sürelerde. İnşallah🙏

 

Bölüm : 25.02.2025 21:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...