
Adam yerinde duramıyordu derin nefesler alıyor korunun en derin hissiyatı içerisinde yaşıyordu. Gözleri bir olayı hatırlar gibi canlanıyor ve ölüm korkusu içerisinde Atilla’ya doğru bakıyordu.
“Dur hemen o kadar korkma şu an orası için sen bir noktasın. Sana şunu anlatayım istersen ya da tek bir şey söyleyeyim.” Adam geriye doğru adımlar atıyordu ama elindeki silahı bırakmadan konuşmaya devam ediyordu.
“Sen, sen kimsin ve bunları, bunları nereden biliyorsun. Korkutmaya çalışıyorsun beni eski bir hikâye ile patron Hakkı senin gibi birçok kişiyi öldürdü.”
“Öf…Yeter artık patron, patron, patron korkak bir köpeği bana gelip patron diye anlatmaya kalkman bile canımı sıkmaya yetiyor. Sen hiç b aşka bir isim duydun mu köpekçik?”
Adam heyecan ve korku içerisinde Atilla’ya doğru bakıyordu. Atilla’nın ağzından çıkacak olan kelimenin ne olacağını düşünüyordu. Atilla adama doğru yaklaştı, cebinden çıkardığı bıçağı önce karnına sonra bacağına kadar her yerine ufak çizgiler atmaya başladı. Adam acı içerisinde Atilla’ya doğru bakıyordu. Atilla adamın kulağına yaklaştı.
“Benim kim olduğunu halen anlamadın mı? Ben A-T-İ-L-L-A. ATİLLA.”
Heceleyerek söylediğinde, adamın göz bebekleri birden büyüdü korkuyu anlıyordu.
“Sen, sen olamaz sen, sen… O, sun eski Sürmeli’de herkesin dilin de olan kişi ATİLLA.”
“Ha, ha, ha… sen, sen… Hayatında yaptığın belki de en büyük hatayı yaptın bugün. Aç gözlülüğüne uydun, sana anlattım oysa ama sen anlamdın. Azrail’i arabaya aldın ve ondan para kopartmak istedin. Şimdi Azrail yaşamana müsaade eder mi?”
“Yapma yalvarırım yapma. Beni öldürme çoluğum çocuğum var, onlara bakıyorum yapma. Bir anda nefsime uydum, aç gözlü oldum lütfen yapma. Senin kim olduğunu bilmiyordum yapma bağışla beni.”
“Affetmek Allah’ın bileceği bir şey. Bu dünya da ölümün var olduğunun kanıtıyım ben. Senin gibi birçok kişi para için can alan kişiler için varım ben.” Dediği gibi adamın boğazına arka cebinden çıkardığı bıçağı geçirdi ve çevirmeye başladı adamın ağzından kanlar gelmeye başladı Atilla her bıçağı çevirdiğinde adamın ağzından kanlar geliyordu. Bıçağı çıkardığı gibi kanlar direk men yere doğru fışkırmaya başladı.
Atilla’nın yüzünde sadece ufak bir tebessüm belirdi adamın can çekişerek ölmesine bakarken. Adamın bedenindeki kanların yere doğru akması saatlerce sürecek bir şeydi. Atilla adama doğru bakmaya devam ediyordu. Yerde öylece duran ceset saniyeler önce hayatta ve Atilla’ya karşı geliyordu. Adamı yerde sürükleyerek, köşeye doğru götürdü. Yerdeki vahşi otların arasında kimsenin göremeyeceğini biliyordu. Arabanın anahtarını aldıktan sonra arabaya doğru ilerledi. Bindiğinde derin bir nefes aldı, direksiyon yanındaki su şişesini gördü birkaç yudum aldı. Kapıyı tekrar açtı arabadan indi. Su ile önce yüzünü yıkadı, yaralandığı yerler kanamaya başlamıştı tekrardan. Elindeki suyun birazını daha içip geri kalan kısmını da başından aşağıya boşalttı. Etrafın bu kadar sessiz ve kimsenin olmamasına şaşırmıştı. Nerede olduğuna dair hiçbir ipucu olmaması Atilla’yı düşündürdü. Eliyle yüzündeki suları sildikten sonra arabaya bindi, yolla koyuldu…
Birkaç saat içerisinde varacağı yerin adını dahi bilmiyordu ama bedeni durma noktasın yakın bir yerdeydi. Açlık, susuzluk ve bedeninden dışarıya doğru akan kanlar hem fiziki hem de zihinsel olarak düşürüyordu. Hız sırının altında hareket etmeye başlamıştı bedeni ve gözleri kontrol edemiyor ara ara bayılıyormuş gibi bir var bir yok şekilde ilerlemeye devam ediyordu. Gittiği yolda kendinden başka birçok araca çarpışmaya yakın alanda kendine gelip arabanın yönünü hızlı düzeltmişti. Yol kenarında durmak için yavaşlamaya kalktığında arabanın benzinin azaldığını fark etti. Yol boyunca kendine geldiği zamanlarda etrafa bakındı bir benzin istasyonu ya da bir market için ama hiçbiri yoktu. Çölün ortasında uhreviler gibi geziyordu. Ölümün içerisinde başka bir ölüme doğru ilerleyişinin sonucunda artık bedeni dayanamadı. Bayıldı, karşıdan gelen araba ile kafa kafaya çarpacağı anda karşıdaki araba durdu…
Şoför hızlıca inip diğer arabaya doğru bağırmak kavga etmek için geldiğinde Atilla’nın bayıldığını fark etti. Hemen hızlıca arabanın el frenini çekip durdurdu. Atilla’nın nabzına bakmadan önce korktu.
“Acaba ölmüş mü bu adam? Bu üstündeki kanlarda ne?” kendi kendine konuşurken Atilla’nın birden derin bir nefes alarak gözlerini açtığı an Şoför çığlık atmaya başladı.
“Allah.”
Atilla gözlerini açtıktan sonra kadına doğru baktı yüzünü net bir şekilde olmasa da gördüğü an bedeni ve gözleri tekrardan kendisini bıraktı. Şoför Atilla’nın bayılmasından dolayı korkusunu gizleyemedi. Atilla kendini bıraktığı an Şoför kendine gelebilmişti.
“Bu adam neden böyle zombi gibi gözlerini açtı şimdi.” Atilla’yı kenara doğru itekledi. Arabayı çalıştırdığında benzinin azaldığını fark etti. Atilla’yı kendi arabasına doğru taşımak istedi ama Atilla’nın bedeninden akan kanlar yerinden kıpırdatamayacak kadar çok kaybediyordu. Şoför hemen hızlıca kendi arabasını köşe tarafta duran marketin önüne doğru çekti. Arabasını arkasında her zaman yol için ayırdığı benzin bidonlarını çıkartıp Atilla’nın arabasına doğru ilerledi. Hızlı arabanın deposunu doldurduktan bidonları arabanın arkasına yerleştirdi. Arabaya bindi ve son sürat bir şekilde Atilla’yı hastaneye yetiştirmeye çalışıyordu.
Yol boyunca kafasının içerisinde “acaba halen yaşıyor mu?” diye düşünüyordu eliyle nabzını biraz kontrol ettiğinde nabzının yavaş attığını anladı. Arabanın her yerinde kan izleri vardı, direksiyon, vites topuzu, el freni ve koltuklar torpidoya kadar her yer kanlar içerisindeydi. Atilla’nın kaybettiği kanın ne kadar olduğunu anlayamadı.
“Bu adam birisini mi öldürdü yoksa birilerinden mi kaçıyor?” düşüncesi ne kadar doğruya yakın bile olsa, önce ne olduğunu anlamak istiyordu. Atilla’nın yol boyunca arada gözlerini açıp “sakın, sakın” değip duruyordu. Şoför bu duruma şaşırmıştı, Atilla’nın neden durmadan gözlerini açıp “sakın” dediğini merak ediyordu. Yol boyunca Şoför durmadan hem yolu hem de Atilla’ya bakıyor ve dikkati her daim Atilla’nın yüzündeki öfkeye bağlı durmasın şaşırdı. Atilla yeniden gözlerini açtı bu sefer de “Sakın” der gibi bekliyordu şoför ama bu sefer Atilla şoföre döndü.
“Hastane olmaz, hastane olmaz” dedikten sonra derin nefes alıp tekrardan bayıldı. Bedenindeki kanlar azalmıştı artık son damlalar şeklince ince bir çizgi üzerinde aşağıya doğru akmaya başladı. Ağzından kan gelmemesi için Şoför dua ediyordu, birkaç kilometre daha gittiklerinde polis barikatını fark etti. Aklında durursa başına bir şey geleceğini düşünüyordu ya da Atilla’nın başına gelen bir olay yüzünden diye kafasının içerisinde tekrar ve korku içerisinde polis barikatına doğru ilerliyordu.
Polis önce eliyle arabayı durdurmak için köşeye sola doğru yönlendirdi. Arkadan bir polisin yanına gelip kulağına bir şeyler söylemesinden sonra hemen yol açıldı ve hızlıca yol verildi. Şoför şaşkın şekilde hem polislere hem de Atilla’ya doğru bakıyordu.
“Sen kimsin be adam. Polisler bile arabayı durduramadı.” Şaşkın şekilde Atilla’ya doğru baktığında Atilla tekrardan gözünü açtı.
“Hastane olmaz Hastane olmaz.” Diye tekrar etti. Şoför, yolun yarısına gelmişti sol tarafta hastaneye giden 2 kilometre yol, sağ tarafında Doktor ablasının evine giden 1 kilometrelik yol iki arada kalmıştı Atilla zorda olsa konuştuğu zaman. Şoför hemen sağ tarafa doğru direksiyonu kırdı.
“Merak etme Doktor Ablama gidiyoruz. O seni iyileştirir.” Atilla sadece sızlanıyordu yarı baygın halde. Şoför arabanın devrini artırıp dahada hızlandı. Ablasının evine geldiğinde, kornaya aralıksız şekilde birden fazla kez bastı. Ablası bir türlü kapıyı açmıyordu biraz daha kornaya bastıktan sonra Ablası sesi duydu ve kapıyı açtı. Eski bir ev, yıkılmaya yüz tutmuş gibi gözüküyor yolu yoldan değil toprakla kaplı. Etrafta ışık sadece ayın ışığı var, iki katlı müstakil bir ev avlusu geniş 3 araba sığa bilecek kadar.
Şoför hemen arabayı içeri aldığı gibi ablasına doğru bağırıyordu.
“Abla, Abla… Hemen buraya gel hemen… birisi yaralandı sana getirdim koş gel hemen buraya.”
Ablası şaşkın şekilde hem kardeşine hem de Atilla’ya doğru bakıyordu. Bir şey demek için lafa girdiği sırada Şoför hemen Ablasını susturdu.
“Abla şu an konuşmanın sırası değil adam yaralanmış can çekişiyordu yolda, baksana bedeni tamamen kan araba tamamen kan olmuş görmüyor musun? hemen yardım etmez isen adam ölecek.”
Ablası daha fazla kardeşine ve Atilla’nın öyle kanlar içerisinde olmasına dayanamadı. Hemen arabadan indirip, evin alt tarafında ki kendisine ait ameliyathaneye doğru kardeşi ile beraber götürdüler. Aşağıya doğru ilerlerken Kardeşine sorular sormaya başladı.
“Sen bu adamı nerede buldun? Araba adama mı ait? Sen neden adamı buraya mı getirdin yolun karşısında hastane var neden oraya götürmedin?”
BÖLÜMLER OKUMANIZI VE YORUM YAPMANIZI RİCA EDİYORUM.
KELİMLERDE HATA BULURSANIZ LÜTFEN SÖYLEYİN BAZEN YÜKLERKEN BAZI KELİMELERDE KAYMA VE HARF SİLMELER OLABİLİR.
İYİ OKUMALAR DİLERİM.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |