7. Bölüm

İKİNCİ BÖLÜM

Mustafa BAR
m.barr

Yol boyunca durmamak ve bedeninde ki acıyı dindirmek için daha hızlı sürüyordu. Bir taraftan da onu öldürmek isteyen kişinin Sürmeliden birisi mi olduğunu merak ediyordu.

Bu kadar çok düşman edinmem çok kötü bir şey.” 3-4 saat sonra Sürmelinin girişine vardığından yoldaki kazıkları gördü. Aklının içerisi ve bedeni sanki derin bir nefes alıyormuş gibi hissediyordu Sürmeliye girdiği zaman. Kazıkların üzerindeki insanlar değişmişti ama kazıklar yıllarca ve yıllarca da orada kalmaya devam edecekti. Atilla şehrin girişinde kocaman yazılı tabelayı görünce bir duraksadı.

Hakkının Şehri Sürmeliye Hoş Geldiniz yazıyordu. Hem şaşkın hem de yazıyı anlamaya çalışan bir ses tonuyla okuyordu. Bu şehir de saçmalık halen devam etmekte.” Diye ağzına geleni söylemek istercesine kızıyordu Sürmeliye ve Hakkıya.

Sürmeli, eskiden herkesin korktuğu çevre illere kadar her tarafa alkol, silah satışına kadar her işin içerisinde olan bir yer. Şehrin girişinde silahlı adamların olduğu her yerde ellerinde silahlarla duran ve gezenlerle dolu bir yer. Fakirlerin fakir zenginlerin sadece Hakkıya yakın olanların olduğu bir yer. İçeri girdin mi çıkmak kadar zor ve başlı başına içerisinde farklı bir dümenin döndüğü bir yer. Kötülüğün 5inci sırada olan şehir şimdi kimsenin korkmadığı ve herkesin alaya aldığı kimsesiz kalmış bir şehre dönüşmüştü.

Arabası ile etrafa bakmadan sadece ilerlemeye çalışıyordu. Kendisini öldürmek isteyenin bu şehirden olduğunu akılına koymuştu. Birkaç metre daha gittikten sonra önüne kesen birkaç kişi peydah oldu birden. Hemen frene bastı Atilla, araba yavaşladı, içlerinden birisi kendinden emin ve kendini beğenmiş şekilde kemerine taktığı kelebek bıçağı sallayarak arabanın etrafına çizikler atarak ilerliyordu. Cama kadar her yeri çizmişti Atilla o ana kadar sakin bir şekilde duruyor ve davranıyordu karşısına karşı.

Genç Atillanın olduğu cama doğru yaklaştı. Bıçağı sallayarak Atillaya karşı konuşuyordu:

Kimsin ve neden buradasın?” Atila sadece gülümsüyor ve cevap vermek istemiyordu haddinden fazla kişide çok sormuştu Atillaya ki olduğunu. Herkese farklı cevaplar vererek insanı şaşırtıyordu ama o kadar tanıdığı esnaflar da vardı.

Sana söylüyorum lan takım elbiseli bisküvi çocuğu.” Atilla sadece tebessüm edecekti ama kimsenin bu kadar aşağıdayken kendisin aşağıda davranılmasına tahammül edemezdi. Atilla kapıyı açtı arabadan aşağıya indi. Birden bütün geçlerin elinde bıçaklar belirdi. Hepsi Atillaya doğru yürüyordu korkutma çabaları ile Atillaya doğru ilerlemeye başladılar. Sakin bir şekilde Atilla gencin elindeki bıçağı tek hamlede aldı. Kulağına doğru eğildi, tek bir cümle söyledi.

Atilla…” Genç ismi duyduğu gibi dizlerinin bağı çözüldü sanki diğer gençler ellerinden bıçakları bırakmamak ve Atillaya karşı durmak istiyorlardı. Atilla hepsine doğru döndü yerdeki genç kıpırdamadan öylece şaşkın bir şekilde nevri dönmüş bir vaziyette duruyordu. Atilla gençlere doğru hem hamle yapıp hem de konuşmaya başladı.

Aranızda şehrin girişindeki kazıkların nasıl olduğunu bilen var mı?” gençler şaşkın şekilde Atillaya bakıyordu. Hepsi bir ağızdan gülmeye başladı.

Biliyoruz, sende öğrenmek ister misin?”

Geri zekalı değilsen öğrenmek için sordum.”

Genç Atillanın lafına alınmıştı. Elindeki bıçağı sallayarak, herkes bir ağızdan anlatmaya başladı.

Zamanın birinde burada yaşayan bir korkusuz adam varmış, buraların sahibi patron Hakkının en güvendiği en sadık ve en cesur adamıymış. Buranın ismi SÜRMELİ herkes burası için can alır can veriri. Zamanın içerisinde Patron Hakkının koltuğuna şehrine göz diken bir adam varmış. İsmi Ahmet, o, adamlar ve oğlu burayı almak için gizlice şehre girmişler. Patron Hakkının adamlarını öldürüp her yerde Patron Hakkının sadık ve cesur adamını arıyorlarmış. Bir rivayete göre o mert ve cesur adam kimin yanındaysa şehir onun elinde olurmuş. Adamlar uzun bir süre sonra mert ve cesur adamı bir yerde yakalamışlar. Eski bir depo var şurada biraz ileride oraya götürüp iyice bir dövmüşler ama cesur adam Patron Hakkının şehrine göz diken adamları oracıkta öldürmüş, Kör Ahmetin geride kalan adamları şehre tamamen hâkim olmak için arabalarla sonrada gelirken cesur adam. Kör Ahmetin oğlunun ve diğer adamlarının başlarını kesip şehrin girişine her iki taraftan kazıklar dikmiş. Patron Hakkıya olan bağlılığını böyle tasdik ettirmiş. Şimdi sende dikkatli olmaz isen senin de kafan kazığa geçirilir.”

Atilla sadece bakıp gülümsüyordu, konuşan gence doğru döndü gözlerinde net bir ifade ile bakıp sorusunu sordu.

Bu Cesur, mert, sadık adamın bir ismi bir lakabı var mı?”

Herkes birbirine bakıyordu ismini bilen yok simasını bilen yok, sadece yaptığı bu olan ve diğer olayları var. İsmini bilmedikleri birisinin hikayesi ne kadar derin ve gerçek olabilir ki. Atilla konuşmaya devam edecekken. Yerde oturan oğlan ayağa kalkabilmişti Atillanın yüzüne uzun bir süre baktıktan sonra arkasını döndü. Gençlere baktı, eliyle gidelim anlamında işaret etti, kimse gitmek istemiyordu. Şehirli süt çocuğu zannettikleri Atillaya karşı bir şeyler yapmak istiyorlardı. Genç birkaç defa daha söyledikten sonra el mahkûm hepsi ilerlediler. Atilla arkalarından seslendi.

O kadar anlattınız, Patronunuz Hakkının mekânı ne tarafta?” yerde oturan geçen arkasını döndü geri kalan gençlerle birlikte. Eliyle köşedeki büyük şatafatlı binayı gösterdiler.

Son bir soru daha size Saffet abi nerede?” Gençler şaşırdılar, Saffet Amcayı soran kimse olmazdı.

Saffet Amcada orada olması gerek ama şimdi bizim depodadır. Depo hemen şurada zaten.” Genç önüne dönüp hep birlikte ilerlemeye başladılar.

Etrafında korumalar ve büyük bir bina şatoya benzeyen bir rengi vardı. Şekli eski zamanda kalma kraliyet ailesine benzeyen duvarları ve surlarla çevreli bir yer. Kapının önünde duran adamların ellerinden uzun namlulu pantolonlarının içerisinde ise küçük namlulu silahlar vardı bedenlerinin her tarafında el bombası vardı. Kapıda duran 2 adamdan farklı her katın teras ve balkonlarında aynı şekilde hazırlanmış 3er 4er adamlar vardı. Atilla mekâna doğru uzun bir süre baktı. Gözleriyle her taşın yerini ezberlermiş gibi öylece bakıyordu etraftaki halktan ona doğru bakmaya başlayınca araba ile gençlerin peşinden ilerledi, eskisinden daha beter olmuştu ve artık kimsenin onu tanımadığını anlamıştı.

Buraya kadar geldim şehre girdim ama beni öldürmeye çalışan adamlar buradan değiller. Şu halimle bile beni tanıyan yok. Adres verip mekân ayarlayabilecek ve benim resmimi fotoğrafımı verebilecek kimse yok gibi burada.”

Atilla eski deponun önüne gelmişti, kapının girişinde kimsenin olmamasına ve içeriden gelen seslerin bu kadar net duyduğuna şaşırmıştı. Kendi zamanında kapının önünde 2, 3 kişi silahla duruyordu. Gençlerin çoğunluğu hemen Saffetin yanına geldiler koşarak.

Saffet Amca dışarıda bir adam vardı. Patron Hakkıyı ve seni sordu. Saffet Abi nerede dedi.” Saffet şaşırdı, yerinden ayağa kalktı.

Nerede bu adam nasıl birine benziyordu? Sormadınız mı kimsin diye?”

Bir anda araba ile geldi. Batur adama önceden laf söylüyordu keserim seni bisküvit diyordu sonradan birden yere çöktü. Bizi alıp buraya getirdi adama da buranın yerini söyledi.”

Saffet anlamıştı, gelen kişinin kim olduğunu.

Siz adama bir şey söylemediniz değil mi? ya da küfür, öldürürüm gibi şeyler söylemediniz değil mi?”

Gençler hep bir ağızdan konuşuyorlardı Saffet anlamıyordu dediklerini.

Tek, Tek sakince anlattın.”

Yok Saffet amca bir şey söylemedik de sen neden bu kadar tedirgin oldun. Normal bir şehirli bisküvi çocuğu işte abartmamak gerekiyor.”

Batur gülümsedi, Patronun mekânını gösterdim sadece Saffet amca.”

Batur şimdi bana bak ve doğruyu söyle ne oldu orada o adam sana bir şey söyledi mi?”

Sadece bir isim söyledi ama dizlerimin bağı çözülmeye yetmişti.”

Saffetin kulağına doğru yaklaştı ismi söyledi. ATİLLA dedi ve o an Saffetin göz bebekleri birden büyüdü. Kekeleyerek konuşmaya başladı.

Sana ne, ne, ne de de dedi?”

Atilla dedi sadece.”

Sus sus, o adı bir daha söyleme, sus.” Baturun neden dizlerinin bağı çözüldüğünü anlamıştı tanımasa ya da bilmese bile tek bir isimin ne anlama geldiğini öğrenmişti burada. Saffet kafasını salladı sadece.

Patron Hakkının mekanına gittiğine emin misin?” Herkes Saffetin bu heyecanlı ve tedirgin haline şaşırmıştı. Yerinden duramıyordu. Batur yanına yaklaştı kulağına doğru eğildi.

Önce buraya gelir diye düşünüyorum ama bilmiyorum sen önce bir sakin ol ne oldu bu adam kim? Neden bu ismi söyleyemiyorum.”

Sen neden ismi duyduğun gibi dizlerinin bağız çözüldü.”

Batur önce bir durdu, sonra kendini o ismi söylendiği anı düşündü.

Çünkü öyle bir söyleyiş tarzı ve sesle söyledi ki bir anda öleceğimi zannettim.”

İşte şimdi anladın mı beni? Batur sakın kimseye söyleme bunlara da söyleme ve patron Hakkıya sakın ama sakın söyleme yaşamak istiyorsan.” Saffetin bu endişesi herkesi endişelendiriyordu. Saffet daha fazla orada durmadı yeni yetmelerden katil olanlardan birkaç tanesini yanına aldı, Patronun mekanına doğru hareketlenmeye başladılar. Adımları yere öyle sert vuruyorlardı ki boş depoda yankılanıyordu kapının önüne yaklaştıklarında. Bir ses yankılandı ıslığa benziyordu, herkes bir anda ceplerindeki silahlarını ve bıçaklarını kesici aletlerini çıkardı her yere bakıyorlardı. Gözleri hiçbir şekilde sesin nereden geldiğini göremiyordu. Saffetin sesi ile etraf birden sessizleşti.

Herkes çıksın dışarı, Batur sen yanımda kal geri kalan herkes depodan çıksın.” Herkes hep bir ağızdan ne olduğunu soruyorlardı. Saffet herkesi tek tek deponun dışına çıkardıktan sonra, deponun kapısını kapattı içeriden sürgü ile de sürgüledikten sonra içeri doğru ilerledi. Batur tedirgin bir şekilde Saffetin arkasından içeriye doğru ilerliyordu.

Saffet amca ne oldu, o mu geldi içeride mi?”

Sessiz olman senin için şu an daha hayırlı farkına var.”

Deponun içerisine büyük alana girdiklerinde, eskiden Süleymanın şimdilerde ise Saffetin dinlenmek için oturduğu koltukta oturuyordu. Saffet yanına yaklaştı, üstünü düzeltti, hafif bir şekilde kafasını yere doğru eğdi ve kısık bir ses ve güçlü bir ifade ile seslendi.

Hoş geldin ATİLLA.”

Batur şaşkın şekilde hem Saffete hem de Atillaya bakıyordu. Aklından Saffet Amca neden bu adamın önünde böyle hürmet eder gibi duruyor diye düşünüyordu. Hemen kendi üstünü düzeltti, Saffetin yaptığı gibi kafasını hafice eğdi. Konuşmadı sesi dahi çıkmadan öylece duruyordu. Atilla hafif bir tebessüm ve güçlü bir ses ile arkasını dönerken konuştu.

Hoş bulamadım ama Saffet Abi.” Sesi duyduktan sonra Batur tekrardan dizleri titredi. Öyle güçlü ve kuvvetli bir şekilde sesleniyordu ki Atilla, Saffet ve Batur orada öylece yere çökecek gibi dizleri titriyordu.

Senden sonra çok şey değişti ondandır.” Söylerken bile bir taraftan da titriyordu. Korkudan mı saygıdan mı? Batur ne olduğunu anlayamadı. Atilla yerinden kalktı Saffete doğru yaklaştı. Kollarından tuttu.

Hiç mi özlemedin kardeşini?” diye sordu. Saffet hem korku hem de özlem içerisinde kafasını yerden kaldırdı.

Özledim, özledim ama ne gelir elden.” Saffetin gözünden yaşlar akıyordu ama halen duruşunu bozmadan duruyordu. Batur ne olduğunu halen tam olarak kavrayamadı. Saffetin ağlaması ama bir taraftan da saygıyı elden bırakmamasına şaşırıyordu.

Şimdi ağlama sırası değil Saffet Abi. Beni öldürmeye çalıştılar ama başaramadılar karşındayım. Bana bunu yapan kişinin kim olduğunu biliyor musun?” Saffet bir anda saygı duruşunu bozdu, Atillaya doğru yaklaştı. Sesinde bir ürkeklikten çok güçlü bir nefes vardı.

Bunu sana yapabilecek kimse yok burada. Fark ettiysen senin burada esamen okunmuyor.”

Hakkı…” dedi Atilla ama Saffet onu durdurdu.

O bu duruma girebilecek kadar akılı değil ve seni tanıyor. Neler yapacağını da bildiği için bu topa girmez, giremez. Sen buraya onu öldürmeye geldiysen yapma…”

Batur hemen lafa atılmak için öne doğru atıldığında Saffet hemen eliyle onu geriye doğru itti. Kendini de geri çekip saygı pozisyonuna geri döndü. Atillaya doğru bakmadan konuşmasına devam etti.

Hakkıyı öldürmen hiçbir şeyi değiştirmez, zaten artık eskisi kadar gücüde yok, eski zamanda herkes korkardı ama artık sadece yeni yetmeler korkuyor.”

Yanında mı o şerefsiz halen?” söylerken bile yüzünde bir iğrenme ve tiksinme hakkimdi ama sesinde bir yumuşa olduğu hemen fark ediliyordu.

Yanında, yanında yıllardır nasılsalar öyleler halen.”

O şerefsizi oracıkta o gün yapmam gerekiyordu ama…”

Artık ona olan öfkeni bırak istersen. Zaten gözü ve ayağı...” dedi ve durdu, Atilla derin birkaç nefes aldı, gözlerinden dışarıya doğru fırlayan bir ateş vardı ve bunu Saffet fark ediyordu.

Sakin ol istersen, eskisi gibi olmasın bu sefer sakin ol.” Saffetin ne dediğini anladı. Yüzünde hafif bir tebessüm ile bakıyordu Saffete. Yanına yaklaştı yeniden iki kolunu tuttu.

Artık benim için yol gözüktü, Saffet Abi.”

Saffet hiçbir şey söylemedi başını yere doğru eğdi ve iki defa salladı. Atilla kapıya doğru ilerledi Saffet derin bir nefes aldı. Batur yerinde duramıyordu.

Saffet Abi sen beni neden durdurdun. Patron Hakkıya ve İlhan Abiye karşı nasıl böyle fütursuzca konuşabilir.”

Batur sen gerçekten kafayı mı yedin oğlum. Senin adımın atmadan ölebilirdin bunun farkına var. Adamın konuşmalarını fark edemiyor muydun? Ben karşısında nasıl duruyordum.”

Sen neden böyle davranıyorsun kim bu adam İlhan Abiye ne yapabilir ki?”

Saffet sandalyesine oturdu derin bir nefes aldı. Batura doğru döndü.

Senin o İlhan Abi dediğin adamın gözü ve ayağında ki aksaklıkları özürlerin nasıl olduğunu zannediyorsun.”

İlhan Abi, Patron Hakkıyı korumaya çalışırken, bir kansız yapmış ama İlhan Abi acılar ve kanlar içerisinde o adamı orada öldürmüş.”

Sana anlatılan bir hayal ürünü. Gözünü ve bacağını o giden kişi yaptı ve sadece elleriyle yaptı. Kendisine yapılan ihanet için yaptı. Şunu söyleyeyim yaparken yüzündeki öfkeyi silip yaptı tebessüm ve sakin bir şekilde yaptı.”

 

 

 

BÖLÜMLER OKUMANIZI VE YORUM YAPMANIZI RİCA EDİYORUM.

KELİMLERDE HATA BULURSANIZ LÜTFEN SÖYLEYİN BAZEN YÜKLERKEN BAZI KELİMELERDE KAYMA VE HARF SİLMELER OLABİLİR.

İYİ OKUMALAR DİLERİM.

Bölüm : 18.10.2024 17:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...