
“Atilla hemen devamını anlat.”
Atilla derin bir nefes aldı sofrada duran sudan birkaç yudum alıp konuşmasına devam etti.
“Sakin ol devam ediyordum. Adamları zorda olsa öldürdüm ve oradan uzaklaştım, yolda bir yerde bayılmışım bir kadın beni alıp ablasının evine götürdü. Beni bulan kadın hemşire ablası ise genel cerrah, ben o can havliyle beni hastaneye götürme diye seslenince kadında korkmuş ablasının yanına getirdi. Sabaha kadar sürmüş ameliyat öyle söylediler…”
İdil hızlı bir şekilde lafa atıldı.
“Uyandıktan sonra arabaya atlayıp buraya mı geldin? Seni öldüren kişilerin buradan olduğunu ya da emirin buralardan verildiğini düşünüyorsun?” Atilla lafa atılacağı sırada Yavuz söze girdi.
“Şimdi Atilla seni tanıyan herkes senin öldüğünü biliyor. Seni öldürmeye kimse gelmez buradan ölüsün sen ölü. İdil senin helvanı yapıp dağıttı bile.”
“Umarım cevizli yaptınız. Buradan önce Sürmeli’ye uğradım Saffet Abi’nin yanına halen ilk günkü gibi bana hürmetli ve saygılı.” Atilla’nın bu sözleri söylerken bastırarak ve yüzünün şeklini değiştirerek söylüyordu. İdil ve Yavuz birden ayağa kalktılar, üstlerini düzeltiler boğazlarını temizlediler. Hafif öne doğru eğilerek ve tok bir sesle konuştular.
“Özür dileriz, Hoş geldin Atilla.” Her ikisi de bir anlığına Atilla’nın kim olduğunu unutmuşlardı. Eski arkadaş mevkisinde konuşmaya başlamışlardı. Atilla’nın sözlerinden sonra eskiden yaptıkları Atilla ya karşı saygı hürmet göstergesi şeklinde dizleri üzerine oturdular.
“Biraz geç oldu ama neyse tamam şimdi gelip oturun.” Her ikisi de komut almış asker gibi kafalarını salladılar. Atilla’nın yüzü ciddi bir hal almıştı.
“Şimdi bana güzelce cevap verin laubalilik bitti. Beni burada halen tanıyan ya da öldürmek isteyen kimse var mı?”
Karı koca aynı anda konuştular.
“Senin burada yaşadığını bile bilen kimse yok, herkes için sen ölü birisisin.” Atilla aldığı cevaptan her ne kadar memnun gibi gözükse de onu öldürmeye çalışan kişinin eskiden birisi olmasını düşüncesi daha cazip geliyordu yeni hayatı ve yani işlerini kimsenin bilmediğini biliyordu.
“O zaman beni öldürmeye çalışan adamlar kimlerdi?” Yavuz hemen lafa atıldı.
“Ortadan kaybolduğun zaman yaptığın birkaç işten bahsettin acaba onlarla mı bir olay yaşadın. Ya da eski olaylardan sana kin güden yaşadığını bilen birileri mi var?”
“Bende zaten onu araştırıyorum. Sürmeli zaten artık eski bıraktığım gibi değil. Şehir yeni yetme cahillerle dolu ama beni öldürmeye buralardan kimse değilse nereden.”
“Atilla sen Hakkı ile görüştün mü? Onun olmadığından emin misin?” Diye lafa girdi İdil. Atilla’nın kafasının içerisinde durmadan dönen cümleler aslında bunlardı.
“Emin değilim, nasıl emin olacağımı da bilmiyorum. Saffet Abi’nin söylediklerine güveniyorum o bana yalan söylemez.”
“Haklısın…” dedi ve durdu İdil. Sözlerini yarıda kesmiş gibi bir tonda durmuştu Yavuz fark etti Atilla fazla üzerinde durmak istemedi ama konuştu.
“Sen halen bu Saffet Abi’yi sevmiyor musun? Halen mi hain olduğunu söylüyorsun.”
“Atilla beni yanlış anlamanı istemem sana destek olan ve senin için çabalayan birisiydi ama şunu bilirim şunu söylerim. Hakkı’nın yanındaki birisi asla değişmez şerefsiz her daim şerefsizdir. Saffet senin tarafın da diye şerefsizliği geçmiş olamaz.”
Atilla İdil’in sözlerinin kulak arkası etmese bile eskiden gelen bir sorun olduğu için böyle yaptığını kendisi de biliyordu. Fazla üzerinde durmadı kısa kesip kapattı.
“Haklı olabilirsin.” Dedikten sonra sofradan birkaç parça ekmek alıp yedi. Halen eski evde olmalarına şaşırmıştı. En son gençlik zamanında Yavuz’un babası Mükremin tefeci gibi adamlar arasında geçen diyalogdan sonra zorla almak için büyük uğraşlar vermişlerdi. Adamın birisinin devlet eliyle sahtecilikle evi ellerinden almaya çalışmıştı. Atilla adamı korkutarak evi geri almasına çok şaşırmışlardı.
“Halen bu ev, halen bu eşyalar aynı bıraktığım yerde duruyor. Şaşırdım, benden sonra para kazanamadın mı?”
“Senden sonra hayatlar değişti tıpkı senden önce hayatların değiştiği gibi. Fazla bir eşyaya ya da başka bir şeye ihtiyacımız yok. Böyle yaşamayı seviyoruz, zaten çokta darda değiliz Allah’a şükür.”
Yavuz konuşmaya devam ederken İdil hemen lafa atıldı.
“Fazla para, fazla eşya biz yokluğun içerisinden geldik. Sende biliyorsun Atilla.”
Atilla aklı yeniden eski zamana gitse bile hemen geri geldi. Kafasını sallayarak konuşuyordu.
“Haklısın İdil, zamanın da çektiğimiz çile şimdinin en güzel duyguları oldu.” Atilla eski zamanda konuşmak istemiyordu çektiği çile ve yaşadıkları her zaman canını sıkıyordu. Buralarda neler olduğunu da öğrenmek istiyordu.
“Benden sonra kimse kalmamış her halde burada ve Sürmeli de. Herkes öldü mü sürüldü mü?”
“Sende görmüşsündür Sürmeli’yi yeni yetmeler var sadece Hakkı’ya biat eden. Eskiler senden sonra orada fazla tutunamadılar. Herkes çocuklarını korumak için vazgeçtiler ata topraklarından. Göç etmeye başladılar bazıları da isyan etti Hakkı’nın adamları infaz etti. Açlık sınıra dayanan insanlarda artık göç etmeye başladı.”
Yavuz’un konuşmasını İdil devam etti.
“Burası diğer taraflara göre daha güvenli hale geldi. Sürmeli düştükten sonra burası daha fazla değer kazandı. Eski yapıtların çoğu restore edildi, biliyorsun kimse buraya uğramaz ve buraya bakmazdı burası ceza merkeziydi. Kimsenin fazla düşünmediği yer daha bir refah yeri yüksek oldu.”
“Anladım.” Dedi Atilla. “Benden sonra baya bir değişiklik olmuş her yerde.”
“Evet, senin başlattığın isyan ateşi buralarda baya bir ses getirdi. Sürmeli’nin düşmesiyle de herkes değişmeye başladı.”
“Ben isyan ateşi yakmadım, sadece ölümlerin içerisinde ölümler yaşattım.”
Atilla geçmişte yaptıkları birçok insana hem korkuyu hem de yaşamak için isyan etmeyi öğretmişti. Atilla kafasının içerisinde yeni sorular vardı. İdil ve Yavuz’un gözleri yavaş, yavaş kapanmaya başlamıştı ama Atilla’nın sorusuyla her ikisi de birden irkildiler.
“Sason İlçesini kim yönetiyor?” Hiyerarşik düzenin elbette birisi ve birilerinin elinde olacağını düşünüyordu. Sorduğu soru her ikisinin de dikkatini çekti birbirlerine uzun bir süre baktılar. Her ikisi de cevabı biliyorlarmış gibi bir tavır ve netlik içerisindeydiler.
“Şey Atilla. Burayı ve diğer yerleri her zaman Patron Hakkı yönetirdi ama şimdi burayı yöneten kişi oğlunun kafasını kestiğin Kör Ahmet. Patron Hakkı gücü azalınca, buraya da sahip çıkan kimse olmadı senden sonra, Kör Ahmet geldi yağmalamadan güzelce konuşarak bütün herkesi himayesine aldı. Hakkı’dan sonra herkes perişan hale geldi ve kabul etmek durumunda kaldılar.”
İdil hemen lafa atıldı.
“Fark ettiysen Hakkı’dan daha iyi şekilde buraya baktı, halen dışarıdan ceza için insanları alıyor ama bu sefer çekeceği cezayı Ahmet karar veriyor...”
Atilla eliyle susturdu her ikisini de yerden kalkıp koltuğa oturdu. Derin bir nefes aldı.
“Şimdi size göre Ahmet kendisi karar veriyor suçlulara öyle mi?”
“Evet, tecavüz suçlularını direk idam ediyor ve yakıyor küllerini de şehrin dışına toprağa döküyor.”
“Burada bizden öncede var olan yerler ve bizden sonra da var olacak yerler. Burada kurulu bir düzen ve işleyen bir sistem olduğunu her ikinizde biliyorsunuzdur. Hakkı bile cezaya göndereceği kişilerin aldıkları cezalara bile kendisi karar vermezdi. Koyulan bir kural var ve uyulması gerekenler var derdi.”
Yavuz ve İdil şaşkın şekilde Atilla’ya bakıyorlardı. Anlamadıkları yüzlerinden belli oluyor zaten, anlamak için konuşmaya devam ettiler.
“Şimdi nasıl yani. Koskoca zamanın Patron Hakkı’sı buradan ve birçok yerden sorumlu olan kişi kendisi kara veremiyor mu?”
Atilla sadece gülümsedi.
“Kendisi karar veremiyor değil kurulu bir düzen var. Sen herkesi benim ile karıştırıyorsun galiba Yavuz.” Sözlerinde ki öfke ithamını anlamıştı Yavuz.
“Hayır estağfurullah, senin yerine kimse geçemez bunu biliyoruz. Lakin, bu kurulu düzeni kuranlar kim onu bilmiyoruz. Senin bir bilgin var mı?”
Atilla’nın soracağı soruyu Yavuz sormuştu…
“Zaten bilsem şu an burada bunları düşünüyor olmazdım ama bu düzeni kuran illa ki birileri var. Kör Ahmet halen evlat acısı yaşıyor mu yoksa unuttu mu?”
“Hayır unutmadı ama senden korkusundan dolayı hiçbir şey yapamıyor. Gerçekten sen nasıl şehre girdin. Kolay kolay dışarıdan kimseyi içeri almazlar?”
“Geldiğim araç galiba polis aracı o yüzden kapıyı açtılar. Halen polise para veriliyor galiba? Alkol ve silah işleri halen devam ediyor mu?”
“Senin dediğin gibi Atilla kurulu bir düzen var ve kimse onu değiştirmek istemez. Herkes düzene boyun eğip devam ediyor. Senin de geldiğin araca para koydular mı?”
“Evet, zaten ondan soruyorum, ilk gördüğümde para dolu zarfı anladım ama eski zamandan kalma şeyler değişmiştir diye düşünüyordum.” Atilla biraz daha sakin ve dikkatli konuşmaya çalışıyordu.
“Para her zamanki gibi her olayı çözüyor anlaşılan.” Söylerken bile nefret ettiğini belli ederek söylüyordu. Gözleri kısılmış, yüzü tiksinti gibi bakarak söylüyordu. Yavuz kafasını iki yana sallayıp ellerini iki yana açtı. Öyle anlamında olduğunu anlamıştı Atilla. Daha fazla konuşmak istemedi. Konuşmayı kısa kesmek ve uyumak istiyordu.
“Müsaade ederseniz.” Diye lafa başladığında, İdil ve Yavuz anlamışlardı İdil hızlıca yerde serili olan sofrayı kaldırdı Yavuz içeri odadan getirdi yorgan ve yastığı hemen koltuğun üzerine serdi.
“İyi geceler P… Atilla” dedi ve odadan çıktı. Atilla ters şekilde bakıyordu kapıya doğru. İdil, mutfaktan Yavuz’un konuşmasını duymuştu. Hızlıca yanına geldi.
“Sen kafayı mı yedin Yavuz. Kendini öldürmek mi istiyorsun, yıllar önce söylenmemesi gerektiğini sana söyledi ama sen yine ağzında kaçıracaktın. Sakin ol yaşamamız gereken bir hayat var.”
“Biliyorum. Zaten söyledikten sonra hemen odadan çıktım.” Yavuz konuşurken bile ayakları halen titriyordu, eski bir hatıra gözünde canlanmış gibi hissediyordu. İdil bir bardak soğuk bir su doldurup Yavuz’a doğru uzattı. “Al şu suyu iç derin nefes al. Halen değer vermesine şükür edelim.” Dedikten sonra odalarına geçip kapıyı kapattılar.
Atilla serili olan koltuğa uzandı, üstünü zaten çıkarmıştı. Dışarıdan seslerin gelmesine şaşırmış gibi yerinden kalktı camdan dışarıya baktığında birkaç kişinin kavga ettiğini gördü.
“Neresi olursa olsun, kim yönetirse yönetsin bazı şeyler ve yerler değişmez. Gerçek sultan gelmedikten sonra.” Koltuğuna geri döndün, kafasını tavana dikmiş şekilde bakıyordu, aklının içerisinde bir şeylerin geçtiği belliydi öylece tavana bakarak uyuya kaldı…
BÖLÜMLER OKUMANIZI VE YORUM YAPMANIZI RİCA EDİYORUM.
KELİMLERDE HATA BULURSANIZ LÜTFEN SÖYLEYİN BAZEN YÜKLERKEN BAZI KELİMELERDE KAYMA VE HARF SİLMELER OLABİLİR.
İYİ OKUMALAR DİLERİM.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |