
İnsan yediği bütün o kazıklardan sonra herkesten her şeyi bekleyeceğine dair söz verir kendi kendine. Emindir ki herkes hayatını çıkmaza sokacak kadar sarsabilir onu. Artık içgüdüleri gelişmiş, bir yetişkine dönüşmüştür. Gelecek darbelere karşı her an hazır bir şekilde bekler. Av zannedildiği her an aslında bir avcı olduğunu varsayıp pusuya yatar. Gözlemler herkesi ve her şeyi...
Bitmek bilmez saçmalıklar dünyasında kendi aptal rolüne bürünse de gelecek olana hazırlanır musibetin yaklaştığını hissettiğinde... Kendini en güçlü sandığı anda ise en hafife aldığı yerden vurulduğunda yer en ağır tokadını...
Nereye gidecektir o kibirle beslediği bilge ruhu? Kendiyle yüzleşeceği zaman geldiğinde insan anlar ki aslında hala çiğdir. Artık piştiğini sandığı ruhunun eski toy zamanlarından tek farkı arada bir akledebilmesidir belki de...
Soyunup girdiği düşünce denizinden sıyrılmaya çalışan Flora sessizce söylenmeye başladı.
"Aynada yüzleştiğin surat 19 yıl yaşlanmış olsa da hiç mi ders almadı şu küçük beynin be kızım?"
Kendisini Eliza ile geçirdiği gençlik yıllarında kaybolmuş hissediyordu. Günlerdir başını duvarlara vurduracak kadar çok ağrıyan kafasını ellerinin arasına alıp sıkmaya çalıştı.
"Herkesten her şeyi bekliyordum. Eliza'nın tekrar karşıma çıkabileceğini, beni alt edip kutsal nesneyi almaya cüret edebileceğini biliyordum. Tıpkı yalnız gelmeyeceğini bildiğim gibi... Ama asla düşünemeyeceğim şey, bir öğrencimin velisi olarak buraya elini kolunu sallayarak girebilmesiydi. Bütün o melez kızları biz özenle seçmemiş miydik? Nasıl oldu da içlerinden biri hain çıkabildi, nasıl?"
Pomerta'da hatta dünyanın her yerinde yaşanabilecek tüm kaosun sorumlusu olarak kendini görüyordu. Hayatının en zor anlarından birini yaşıyordu.
"Daha kötü ne olabilir ki?" diye içinden geçirdiği sırada kapının tıklanma sesi ile irkildi. Ateş Ejderi'nin bulunması konusunda Ankara'dan yardıma gelen ekibin başındaki 2 Ajan odaya girdiler.
Uzun boylu, zarif giyimli, güzel bir kadının arkasından heybetli görüntüsüyle bir adam içeri girdi. Adamın beyaz teni ve koyu renkli gözleri Flora'nın anlık bir şok geçirmesine sebep oldu. Birkaç saniyelik tepkisizlikten sonra ayağa kalkıp karşısındaki kişilere "Hoşgeldiniz." diyebildi.
"Seni tekrar görmek çok güzel Flora. Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu değil mi?" samimi bir gülümseme hafif çekik olan koyu kahverengi gözlerin iyice kısılmasına sebep oldu.
"Hala aynı gülüyor." diye geçirdi içinden Flora.
"Ben, sizi beklemiyordum. Yani gelenlerin siz olabileceğini hiç düşünmedim. Kusura bakmayın, sadece biraz şaşırdım. Lütfen oturun." diyebildi.
Aybars Giray teşkilatın çeşitli mevkilerinde görev almış hatırı sayılır bir mevkiye yükselmişti. Metafizik İstihbarat Dairesi Başkanlığına atandığında yardımcısı İlbilge ile iyi bir ekip olduklarından söz etti. İlbilge yorum yapmayıp sessizce gülümserken ikilinin arasındaki çekim Flora'nın gözünden kaçmamıştı. Yıllar önce ilk görevi sebebiyle Pomerta'ya gelen o genç yoktu artık karşısında. İşinde başarılı, profesyonel olan bambaşka bir adamdı Aybars artık.
Flora'nın gözleri İlbilge'nin elinde parlayan bir ışık huzmesine gidince 'Daha kötü ne olabilir?' diye düşünmenin nasıl bir hata olduğunu anladı. İlbilge'nin sağ yüzük parmağında tam tur pırlanta yüzüğü parlıyordu. Aybars'ın aynı parmağında ise ince gümüş bir alyans vardı. İlk bakışta aralarındaki enerjiyi fark etmiş olsa da nişanlı olabileceklerini hiç düşünmemişti. Yine beklemediği yerden gol yemiş olmanın verdiği üzüntü ve utanç hissi tüm düşüncelerinin önüne geçiyordu. Konuyu derinlemesine anlatmaya çalıştıysa da başaramadı.
"Kendinizi yormayın lütfen. Zor zamanlar geçirdiniz, dinlenmelisiniz. Buraya gelmeden önce dosyayı detaylıca inceleme fırsatı bulduk. Ekibimiz ile derin bir araştırmaya başlayacağımızdan emin olabilirsiniz."
İlbilge'nin zarif sesinin kendinden emin tonlaması Flora'nın tepesini attırmaya yetmişti. Sertçe cevap verdi.
"Bu kendi kafanıza göre hareket edebileceğiniz sıradan bir adli vaka değil."
Durumun ters bir yöne gittiğini anlayan Aybars araya girdi.
"Biz de sıradan polisler değiliz. Pomerta Meclisi'nin atadığı ekip ile kendi ekibimizi birleştirip önemli bir operasyon yapacağız. Sizi ziyaret etmemizin sebebi yaşanan olayların ayrıntısını öğrenmektir sizden icazet almak değil."
Sert bir şekilde ayağa kalkan Aybars'a eşlik eden İlbilge sakince konuştu.
"Lütfen daha sakin bir zamanda tekrar bir program yapalım. Operasyon sırasında vereceğiniz destek ekibimizin en önemli başarı unsurlarından biri olacaktır."
İkili Flora'nın odasından ayrıldığında Flora hatasının farkına vardı. İlbilge'yi bu şekilde terslemeye kalkmasını kendine yakıştıramasa da bu hareketin basit bir kıskançlıktan ileri geldiğini biliyordu. Başını masasının üzerine dayadığı kollarının arasına bıraktı. Gözünden süzülen yaşı saklamak için çaba harcamayacaktı. Bundan 19 sene önce ilk aşkı olan o genç adamı düşündü. Onunla yaşadıkları o kısacık zaman dilimindeki aşkı nasıl olup da kaybettiğini tekrar hatırladı. Bunca sene sonra tekrar karşılaşmaları kader bile olsa adam artık başkasına aitti. Onu tanımıyor olsaydı yanındaki kadını bu kadar sert bir şekilde savunmasını kendisine olan kızgınlığına bağlardı. Ama biliyordu ki Aybars bir kere sevdi mi sevdiği için her şeyi yapabilecek biriydi. Bir de gururu vardı ki... Bunu hatırlamak bile istemiyordu.
İçi acıyan güçlü insanlara mahsus olan o şeyi yaptı. Başını dayadığı masadan kaldırıp gözündeki yaşları sildi. Geçmişin bulanık suyunda yıkanmak ona göre değildi. Toparlandı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.39k Okunma |
209 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |