24. Bölüm

KARANLIKLAR ŞATOSU

M. P. K.
m.p_korkmaz

 

Düşünülenin aksine bir yatay mimari projesi olan Karanlıklar Şatosu diğer adıyla Kronos’un Evi, yüksek duvarları bulunan tek katlı keskin hatlarıyla, altıgen beyaz bir binaydı. İhtişamı binanın büyüklüğünde saklı olsa da binanın asıl gizemi yerin altına doğru inen katmanlarında gizliydi. Yerin altında 33 katlık alanı daha bulunan binanın içi bembeyaz bir şekilde modern bir dekorasyon ile döşenmişti. Yerin altına doğru uzanan ilk katlar yönetim alanlarını oluştururken, alt katlarda 100 er m2 lik bağımsız daireler ile oluşturulan yaşam alanları vardı. Her daire zevkle döşenmiş olmasına rağmen içinde yaşayanların orada herhangi bir değişiklik yapması yasaktı. Binaya giriş kapısının açıldığı ilk kattaki büyük kabul salonundaki yapay ışıklandırmalar ile oluşturulan ferah görüntü alt katlara indikçe kademeli olarak azalıyordu. Binanın en alt katmanında yer alan Karanlıklar Lorduna ait olan bölge ise neredeyse hiç ışıklandırılmamış gibiydi.

 

Lord, Satürn'de bulunan dev altıgen fırtınanın içinde yaşadığına inandığı Kainatın Yüce Mimarı olan Efendisinin anısına bu yapıyı altıgen şeklinde yaptırmıştı. Dünyanın yaklaşık 30 katı büyüklüğünde olan bu fırtına Siyah Güneş olarak da adlandırılan bu gezegenin en büyük gizemlerinden biriydi.

 

Kainatın Yüce Mimarı, Ulu Tanrının kainatı inşa etmekle görevlendirdiği seçilmiş varlıktı. Görevini tamamladıktan sonra yaşamak için bu gezegeni neden seçtiğini bilmese de Yüce Mimarı burası ile özdeştirmesinin bir diğer nedeni dev gaz bulutu Satürn'ün kendi halkasından kopup gelen uydularını tüketircesine yok etmesiydi. Tıpkı hayranı olduğu Kronos'un kendi çocuklarını yemesi gibi o da kendi özüne ait parçaları hunharca yok ediyordu...

...

Geniş, günışığı rengi ile aydınlatılmış olan asansörün düğmesine basan bordo ojeli uzun tırnaklı bir parmak -13 yazan numaraya basılı tuttu. Aşağı katlara doğru ilerleyen beyaz metalden oluşmuş makinenin içinde gerginlik tavan yapmıştı. Mekanik kapının açılış sesi duyulduğunda daha genç görünen kadın konuşmaya hazırlanmıştı ki Eliza eliyle onun ağzını tuttu.

“Şimdi değil, kendi dairemizde konuşacağız.”

Girdikleri geniş toplantı odasında onları bekleyen kişi Eliza’nın uğruna ailesini ve eski yaşamını terk ettiği aşkı Zodyan’dı. Karanlıklar Lordu’nun en sadık yardımcısı ve yeni sağ kolu olan Zodyan iki kadını kendinden emin bir tebessümle karşıladı.

“Size güvenebileceğimi biliyordum. Nesneyi Lordumuza ben teslim edeceğim. Ama en kısa sürede sizi kendi karşılama odasında ağırlayacağını bildirmemi istedi.”

Devasa boyutlardaki odanın en uzak köşesinde ışıklandırma neredeyse kapalıydı. Eliza biliyordu ki odanın diğer ucunda tahtında oturan Lord onları dinliyordu.

“Lordumuz sonsuz olsun.”

“Lordumuz sonsuz olsun.” iki kadın aynı cümleleri tekrarlarken işaret ve orta parmaklarını kaldırıp, diğer üç parmağı birleştirdikleri sağ ellerini omuz hizalarına kaldırırken, sol ellerinin baş parmak dahil aynı parmaklarını aşağı doğru indirip bir selam verdiler. Bu selam sağ elleriyle negatif ve kötü enerjiyi alıp, sol elleriyle yeryüzüne dağıtmak anlamına geliyordu.

Odadan çıkan ikili tekrar asansöre bindiğinde hissettikleri korku ve saygı birbirine karıştı. Karanlıklar Şatosunun -20. katında yer alan doğu kanadının en uzak köşesindeki dairelerine varmak uzun sürse de genç kadın kendini tutabildi. Parmak izi ile giriş yaptıkları odalarına adım atıp da kapılar kapandığında kızgın bir boğa bütün kinini boşaltmaya hazırdı.

“Beni ifşa ettin. Oradaki görevim boyunca söylediğiniz her şeyi eksiksiz yaptım. Senden tek istediğim şey gizli kalmaktı. Ben orada senin Sofya'n değildim. Arkadaşlarım benim bir hain olduğumu düşünecekler.”

“Zaten öylesin Sofya. Kendini rolüne fazla kaptırdın. İlk kez gerçek arkadaşların oldu. Onlara bağlanmanı anlıyorum ama sen buraya aitsin ve onların düşmanısın. Bunu hatırlasan iyi edersin.”

“Hayır Eliza! Asla buraya ait hissetmediğimi çok, çok iyi biliyorsun. Ben senin gibi beyni yıkanmış bir aptal değilim.”

Şiddetli bir tokat sesi odanın yüksek duvarları arasında yankılandı.

“Bu ne cüret, seni asla istediğim şekle sokamadım. Ne babana ne de bana hiç mi hiç benzemiyorsun.”

“Ama Zodyan asiliğimin sana çektiğini söyler hep. Sen de ailene karşı gelip bu tarafa geçmedin mi?” Sofya konuşurken gözleri yuvalarından çıkmak üzereydi.

“Babana ismi ile hitap etmeyi bırak!”

“Neden? Aşağıda Lordunuz görecek diye korkudan gözünün içine dahi bakamadığım adama neden baba diyecekmişim?”

İkinci tokadın sesi daha şiddetli olsa da tüm duvarlar yalıtım kaplı olduğundan içeride olanlardan kimsenin haberi olmayacaktı.

“Bu son azgınlığın Sofya. Artık bitti. Bu daireden dışarı adımını atmayacaksın. Arkadaş sandıkların kim olduğunu öğrendiklerinde seni hala isterler mi sanıyorsun? Arkadaşlar yanılgıdan ibarettir Sofya. Bunu zamanla anlayacaksın."

Eliza hala konuşurken Sofya çoktan odasına kapanıp kulaklıklarını takmıştı. Sonsuza dek duymak istediği tek şey çalan elektronik gitar sesiydi.

Bölüm : 19.02.2025 01:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...