11. Bölüm

~11.Bölüm~

M. Yaprak Epli
m.yaprak_epli

"Şey kızlar... Yani Efendimiz (SAV) gibi olsun demek istiyorum işte."diye sonunda kurtarabildim.

Sonuçta Ahmet de Peygamber Efendimiz (SAV)'i örnek almıştır. Ha öyle söylemişim, ha böyle. Ne farkeder değil mi?

"Öyle mi? Sanki gerçekten aklına biri gelmiş gibiydi Ceylan."diye gülen Ela'yla tedirgince Mukaddes'e baktım. Kötü hissediyordum. Niye böyle oluyordu? Bunun sebebi neydi?

"Yok! Yok kimse..."diye söylenince kızlar gülmeyi kesip ciddileşen yüz ifademe baktılar. Evet, ben çok ama çok nadir ciddileşir ve sinirlenirdim. Onlar bana böyle korkuyla bakınca konunun acayipliğine rağmen gülmeye başladım. Sonra onlar da benimle gülmeye başladı.

"Ay Ceylan abla, ciddileşmek hiç sana gitmiyor vallahi. Bir an nefesimi bile tuttuğumu hissettim ya."diyen Hümeyra'yla gözlerimi kısıp ona baktım. Şimdi sıra onun ağzındaki baklayı çıkarmaya geldi.

"Ee Hümeyracığım? O kadar bize sordun madem, biraz da sen anlat bakayım."

"Ne anlatayım abla?"diye kollarını iki yana açıp gülmeye başladı.

"Evet Hümeyra. Ceylan haklı. Kesin sende de bir şeyler var. Hadi anlat."dedi Mukaddes de üstüne giderek.

"Abla olsa bir tek size anlatırım zaten. Sizden daha yakın olduğum mu var benim bu mahallede?"

"Benim pek inanasım gelmedi ama?"dedi Ela benim gibi gözlerini kısarak. Bunun üzerine Hümeyra daha da gülmeye başladı. Sanki söylediklerimiz hoşuna gidiyordu. Bu daha da şüphelenmeme sebep olmuştu.

"Yaw vallahi yok bir şey. Allah iyiliğinizi versin. Hiç güleceğim yoktu."deyip daha çok gülmeye başlayınca dayanamayıp biz de ona katıldık. Bu kız tatlının karşılığı olmalıydı kesinlikle.

"İyi iyi. Hadi dediğin gibi olsun. Şimdilik hiçbir şey yok diyoruz ama Allah büyük. Yakında dökülürsün nasıl olsa."

"Ay Ceylan abla. Ben ağabeyim miyim öyle sevdaya çocukluktan beri kapılayım?"deyip sinsice Mukaddes'e bakıp bize de göz kırptı deli kız. Mukaddes yine utanırken biz yine güldüğümüzle kalmıştık.

"Ne yani, ağabeyin de Muko gibi onu çocukluktan beri mi seviyormuş?"diye sordum.

"Evet. Hatta küçüklüklerine dair bir fotoğrafları bile varmış."

Üçümüz aynı anda "Cidden mi?"dedik. Hani bizi anlıyorum da Mukaddes niye şaşırmıştı? Onun bunu bilmesi gerekmiyor muydu?

Hümeyra bizim halimize gülüp "Cidden ya cidden ama ağabeyim kimseye göstermiyor o fotoğrafı. O fotoğraf çocukluğunun en özel hatırasıymış. Bir gün evlenirse bu fotoğrafı ilk önce eşine göstermek istiyormuş. Bunları hep Ömer'le konuşurlarken gizlice duyuyordum. Biliyorum yanlış ama ne yapayım? Kendime engel olamıyorum."diye tekrar güldü.

İşte şimdi çözmüştüm Hümeyra'nın meselesini. Ahmet'in Ömer adındaki bu arkadaşı her kimse Hümeyra hep onları birlikteyken gizliden dinliyor ve bize anlatıyordu. Benim çelişkili bulduğum kısım Hümeyra'nın ağabeyini sürekli arkadaşıylayken dinlemesiydi. Bu da ona karşı özel bir şey hissettiğini gösteriyordu. Ki Hümeyra bunu gülerek sanki hiçbir şey yokmuş gibi geçiştirmesini normal bulmuştum. Demek ki o da Ela gibi hâlâ hislerini kabullenmiş değildi. Şimdi Ömer... diye başlardım da Hümeyra'nın gücüne gitmesin diye konuşmayacaktım. O bizi kendisine yakın görüyorsa zaten anlatırdı. Bir de ağabey demek yerine Ömer demesi, ne bileyim? Şüphelerimi doğrular gibiydi.

Düşüncelerimi bir anda Ela'nın sorusu böldü.

"Ee Hümeyra? Nasıl bir fotoğraf bu? Yani ne özelliği var ki bu kadar önemli ağabeyin için?"

Evet. Bunu ben de merak etmiştim.

"Şimdi ağabeyimin anlattığına göre bir gün topluca bir okul fotoğrafı çekilmiş tamam mı? Ağabeyim daha o zamanlar 6 yaşlarındaymış. O sırada abim Mukaddes ablayla konuşuyormuş. Vedalaşırken yanağından öpmüş. Okulun toplu fotoğrafını bir çeken amca bunları böyle görünce çok etkilenmiş. Şirin, küçük çiftimizin fotoğrafını çekmiş ve ikisine de hediye olarak birer kopya vermiş."

Ela'yla biz bir "Ooo!!!"çekip gülünce Mukkaddes yine utandı. Sabahtan beri onlardan bahsediyorduk ama ağzını açıp da bir kere bile kendini övmemişti. Hatta utanmaktan başka hiçbir şey yapmamıştı neredeyse. İşte benim dostum!

"Yaaa ne kadarda romantik. Ben sizi yerim ama Mukocan."diye kalpli gözlerle sarıldım Mukaddes'e. O da yine utanıp bana karşılık verdi.

"Muko hemen eve gidiyorsun ve bize o fotoğrafı bulup getiriyorsun. Yoksa meraktan çatlayacağım. Hemen hemen hemen!"dedi Ela.

"İyi de Ela, fotoğraf albümlerini kim bilir annem nereye koymuştur? İki gün önce de köye gitmişti zaten. Ben eve gidince Hülya'yla bir etrafı karıştırayım. Bakayım, belki bulurum tamam mı?"

"Yaaa ama o zamana kadar çatlarım ben."

"Biraz dayan Ela. Gökten zembille inemez ya fotoğraf. Kız bir arayıp bulsun. Bize de gönderir değil mi Mukocan?"

"Ay ben de çok merak ediyorum o fotoğrafı. Ağabeyim göstermediği için nasıldır hiç bilmiyorum. Sadece anlattığı kadar biliyorum."

"Tabi ki de gönderirim ama bir sorun var."

"Ne oldu?"

"Ya Ceylan'ım, ben çocukluğumu çok iyi hatırlayan bir insan olmuşumdur hep aslında. Hümeyra'nın anlattığı hiçbir şey benim anılarımla uyuşmuyor. Ya Ahmet başka bir kızı öpmüşse?"diye bir anda üzüldüğünü görünce buna hafifçe gülüp "Aradan kaç sene geçti. Hatırlamaman çok normal kuzum. Sen bir evi ara, tara. Bak, nasıl çıkar o fotoğraf. Eğer dediğin gibi olsaydı Ahmet nasıl çocukluğundan beri seni sevdiğinden bu kadar emin olurdu?"diye avutmaya, rahatlatmaya çalıştım.

"Evet, haklısın galiba."

"Evet kızlar. İkindiye yarım saat kalmış. Ben ufaktan bir müsaade isteyeyim annem yakında aramadan."deyince kızlar gülüp benimle birlikte ayağa kalktılar.

"Yaaa ama ne güzel sohbet ediyorduk. Hem daha çok erken. Namazlarımızı da burada, hep birlikte kılarız olmaz mı?"

"Ela annemi tanımıyormuş gibi konuşma."diye kestirip attım. Annem her zaman 'ziyaretin kısası makbuldür' diye düşünürdü. Aslında o ziyaretin 'kıssası' idi lakin bizimkiler 'kısa' diye bilirdi. Aksi halde azarı yerdik. Küçüklüğümden beri ev ziyaretlerinde her zaman en erken ben kalkardım.

"Kızlar o zaman sonraki ev ziyaretine bana geliyorsunuz."diye konuşan Hümeyra'yla içimde anlamlandıramadığım bir korku oluştu. Sanki gitsem çok kötü bir şey olacakmış gibi.

"O zaman en son sıra bana düşüyor. Da tarihleri belirleyelim. Ki hazırlıklı olalım değil mi?"dedi Mukkaddes.

"Evet, katılıyorum. En önemlisi verimli geçirmeye dikkat edelim. Ceylan gidene kadar mümkün olabildiğince birlikte vakit geçirelim. Gitti mi bir daha gelmek bilmez de arkadaş!"diye beni iğneleyen Ela'ya gülüp omuzuna kolumu doladım.

"Kızlar söz açılmışken keyfinizi kaçırmak istemem ama annemler dün akşam köye gitmekten falan bahsediyordu."

"Ne zamana abla?"

"Yani bir-iki güne gidebilirmişiz."

"Önemli değil ya. Köyden geldikten sonra devam ederiz. Olmazsa hep birlikte gideriz köye olmaz mı?"dedi Mukaddes.

"Vallahi muhteşem olur."diye aynı anda konuşup gülüştük Ela'yla.

"O zaman gazamız mübarek ola."diye ellerini çırpan Hümeyra'yla hepimiz güldük. Sizi seven ve size Allah'ı hatırlatan dostlarınızın olması çok güzel bir şey. Elhamdülillah...

***

"Ceylan hadi kızım acele et. Ağabeyin beklemez biliyorsun."diye aşağıdan bağıran annemle hareketlerimi hızlandırdım.

"Anne çantama kitap koyup geliyoruuum."diye yanıt verdikten sonra kitaplığıma daldım.

Nerede şu kitap ya? Dün geceden beri arıyorum yok!

Bir gün önce Ela'lardan birbirimize ev ziyaretleri hakkında söz verdikten sonra ertesi gün full evde kalmış, tüm gün kitap okumakla geçirmiştim. Zaten geldiğimden beri yaptığım şeyler arasında ailemle-sevdiklerimle vakit geçirmek, kitap okumak vs. işler olmuştu. Çalışmayı özledim desem yalan olmazdı.

Bugün de kızlara daha önce bahsettiğim gibi köye gidecektik. Fakat benimle sadece Ela gelecekti. Hümeyra'nın ailesi izin vermemiş. Yani daha çok Ahmet istememiş herhalde. Sebebini bilmiyorum ama bundan dolayı kızmıyordum Ahmet'e. Ona güvendiğimi hissediyordum. Mukaddes'in gelememe sebebi ise cami ve dernekte artan işleriydi. Hepsini Hülya'ya bırakıp gelemezdi tabi, anlıyordum. Ela ise ailesinden kolayca izin almıştı. Zaten bir-iki gün kalacaktık köyde. Onun da sebebi ağabeyimin düğünü ve orada bulunan akrabalarımızdı. MaşaAllah! Bizim ne geniş bir sülalemiz var böyle.

Eve geldiğimden beri kitaplığımı karıştırmış, eski ve çok beğendiğim kitapları baştan okumuştum ama en sevdiklerimden bir kitabı nedense bulamıyordum. Annemler atmış olamazlardı. Çünkü kitaplarıma çeyizim gözüyle baktığımı ve çok değer verdiğimi bilirlerdi. O zaman nerede bu kitap?

En alt rafa başımı eğdiğimde aradığım kitabın kapağı gözüme çarptı. Rahatlayarak derin bir nefes verdim ve gülümsedim. Kitabı alıp çıkaracağım sırada elim yanındaki bir deftere çarptı ve kitapla birlikte yere düştüler.

Kitabımı alıp silkeledikten sonra defteri incelemek için elime aldım. Tahmin ettiğim gibi defter değilmiş. Bizim eski çocukluk fotoğraf albümümüzdü. Ayağa kalktığımda albümü ters tuttuğumu fark edip çevirdiğim sırada içinden eski bir fotoğraf yere düştü.

Yere eğilip ters dönen fotoğrafı aldım ve çevirip kimin fotoğrafı olduğuna baktım.

 

Allah'ım ne olur, rüya görüyor olayım ne olur!

O sırada ağabeyim Mukaddes ablayla konuşuyormuş. Vedalaşırken yanağından öpmüş.

Okulun toplu fotoğrafını çeken bir amca bunları böyle görünce çok etkilenmiş. Şirin, küçük çiftimizin fotoğrafını çekmiş ve ikisine de hediye olarak birer kopya vermiş.

Ben çocukluğumu çok iyi hatırlayan bir insan olmuşumdur hep aslında. Hümeyra'nın anlattığı hiçbir şey benim anılarımla uyuşmuyor. Ya Ahmet başka bir kızı öpmüşse?

Bu küçük kız bensem o zaman o fotoğraftaki çocuk...

Fotoğraf elimden kayıp düştü usulca. Beynime darbe yemiş gibiydim. Uzuvlarımı hissetmiyordum.

Demek sebebi buydu. Onu her gördüğümde hatırlayamamın sebebi demek buymuş...

-Bölüm sonu-

Bölüm : 24.09.2024 13:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...