5. Bölüm

HİS

Mertcan yıldız
m1rtc1n

 

Aşk bir kelebek gibidir; peşinden koşarsan kaçar, ama sabredersen usulca omzuna konar...

Zayn...

Nerdeyse gün doğmak üzereydi ama benim gözüme hala uyku girmemişti dün akşam Lina ile yaşadıklarım hala zihnimde dönüyordü yağmurun altındaki dansımız, ıslanmış kızıl saçları ve ayda parlayan mavi gözleri zihnimden çıkmıyordu elimi tutuşu, ona sarıldığım an hala aklımdaydı yüz yıldan üzün süredir böyle hissetmemiştim onda beni ona çeken birşey vardı beni etkiliyen bişey.

masumiyeti yada güzelliği değildi beni ona çeken başka bişeydi aşk'mıydı? sanmam ben aşka inanmam ona duyduğum hayranlık mı? daha ne olduğunu bilmiyorum ama onda beni çeken bişey vardı ve bu benim hoşuma gidiyordu güneş doğmak üzereydi sabah koşusu içi yatağımdan kalktım ve giysi dolabıma açtım üzerime gri bir tişört, altımada siyah bir şort giydim ardından alt kata indim ve onu gördüm çoktan kalkmış ve kahvaltı hazırlıyor ve melodi mırıldanıyordu dün akşam yağmurun ıkardığı melodi ile aynıydı omzumu kapıya yasladım ve onu izleme bşladım bir kaç dakika sonra arkasına döndö ve dönmesi ile elindeki tabak yere düştü beni gördüğü için korkmuştu ufak bir kahkaha atıktan sonra 'o kadarmı korkunç görünüyorum' dedim yerdeki kırılan parçaları aldı ve '' hayır sadece orda olmanı beklemiyordum'' dedi yaslandığı yerden ayrıldım ve onun yanına doğru gittim baş parmağım ile önüne gelen saçlarını kulağının arkasına attım ve gülümsedim bana tabağı göstererek 'özürdilerim kırıldı' dedi ''sorun değil düzeltiriz 'nasıl?' dedi ve barmağımı şıklattım ardından tabak eski haline geldi Lina tabağı eline alıp incelerken bende dş kapıya doğru ilerledim ve arkamda gelen ses ile geriye doğru döndüm 'nereye kahvaltı hazırladım' dedi gülümseyerek '' sabah koşusuna gideceğim gelince yerim'', 'o kadarmı kötü görünüyor' dedi ve istemsizce güldüm ardından''hayır çok güzel görnüyor banada bir tabak ayır gelince yiyeceğim'' dedim ve kapıyı ardımdan kapatarak çıktım uzun bir koşu değildi ama formda kalmak için hergün koşmam gerekti bir kaç kilometre koştuktan sonra tekrar ve döndüm herkes çoktan kahvaltısını yapmıştı bile masada sadece Lina kalmıştı beni beklediğini tahmin edebiliyordum arkasına doğru ilerledim ve sandalyesini hafifçe kendime doğru çektim sandalyesini çevirmemle başını yukaru doğru kaldırdı ben olduğumu gördüğünde yüzüne küçük bir gülümseme yerleşti ''bana kaldımı kahvaltıdan'' dedim olumlu anlamda başını salladı ve mutfağa doğru ilerledi elinde tabak ile tekrar geldi tabağı önüme bıraktı ve yanıma oturdu tabaktaki şeyleri ilk defa görmüştüm dünyaya özgü şeyler olduğu belliydi çatalımı yuvarlak hamurlu şeye batırdım tadı güzeldi Linaya dönerek yediğim şeyin ne olduğunu sordum ''krep'' dedi hoşuma gitmişti tabağımdaki kalan şeyleride bitirdikten sonra üst kata çıktım,duş aldım banyodan çktıktan sonra saçlarımı kuralım ardından alt kata indin ama Linayı göremedim bir kaç odaya baktıktan sonra kütüphanede buldum tekli deri koltuğa oturmuş ve kitap okuyordu bileğinde ona verdiğim bileklik hala takılıydı ona o bilekliği vermemin en üyük sebebi onu buraki kişilerden korumaktı bir nevi koruyucu tılsımdı ben yanında olmasam kendi rızasıyla bilekliği çıkarmadığı sürece kimse ona zarar veremiyecekti bir diğer nedeniyse onu bir kelebe benzetmemdi bir kelebek kadar güzel,özel ve hassastı kapıyı hafifçe tıklattım başını okuduğu kitaptan kaldırdı ve bana baktı ''eğer kitabın bittiyse seni bir yere götürmek istiyorum'' dedim başını olumlu bir anlamda salladı ayağa kaltı ve duraksadı bana dönerek 'ama kıyafetim yok ki nasıl geliyim' dedi masum bakışları bir bana bir üzerindeki kıyafetlere kayıyordu gözlerini kapatmasını istedim ve kapattı ona yakışacağını düşündüm bir kıyafet hayal ettm ve parmağımı şıklattım gözlerini açmasını istedim gözleri üzerindeki yeşil tişörtü ve mavi esofmanı inceliyordu uzun bir incelemeden sonra beğendiğini söyledi ve yanımdan geçerek dışarı çıktı peşinden bende çıktım evn kapısına geldiğimizde kapıyı onun için açtım kapıdan çıktıktan sonra bende çıktım ve ardımızdan kapıyı kapattım gideceğimiz yer çok uzak değildi yol boyunca ikimizde tek kelime konuşmamıştık sonunda istediğim yere gelince Linaya dönerek gözlerini kapatmasını istedim gözlerini kapattıktan sonra elini tuttum ve yavaşça ilerledik sonunda istediğm yere gelmiştik gözlerini açmasını istedim gözlern açtı ve etrafa bakındı şaşırmış görünüyordu bir kaç dakika etrafı inceledikten sonra bana döndü ve 'teşşekküler b hayatımda en güzel manzara' dedi gözleri dolmuştu beklemediğim bir anda sarılarak üzerime atladı iki elinide bana sarmıştı dümemesi için bende ellerimi onun beline sardım bir kaç dakika böyle kaldıktan sonra birbirimizden ayrılmıştık ardından ikimizde olduğumuz yere oturmuştuk güneş batmak üzereydi lina hayran bakışlar ile gün batımını ve havada süzülen kelebekleri izliyordu ve lina seszliği bozucak hamleyi yaptı 'biliyormusun kelebek benim en sevdiğim hayvan bana kısa hayatımızda ne kadar çok şey yapabileceğimizi ve ne kadar değerl olduğumuzu hatıyor' dedi başımı onu olduğu yere doğru eğdim ''gerçekten mi? '' dedim olumlu anlamda başını salladı ardından ona bir soru sordum '' sen ne zamandır şu kısa dünyada hayatını yaşıyorsun?'' bana baktı ve beklediğim cevabı aldım 'yirmi bir, ya sen ne zamandır ölümsüzsün?' dedi bir kaç saniye duraksadım gün batımına doğru döndüm '' yüz yirmi sekiz'' dedim 'NE??' diye bir ses yükseldi gülmeme neden olucak kadar şaşkınlık barındıran bu tepkiye nasıl bir karşılık vereceğimi bilmiyordum bir kaç dakika ikimizde tek kelime etmeden sadece manzarayı izledik ve yine sesizliği bozan taraf Lina olmuştu 'burası ve dünya neden bu kadar benziyor?' dedi başımı ona doğru çevirdim '' dünyadan önce burası yaratılmış bir kaç milyon yıl sonra dünya yaratılmış ve melekler dünyayı buraya benzer bir yapıda inşa etmiş burdaki herkes yarı fani yarı ölümlü o yüzde ya melek yada şeytan ruhlu sadece iki tane şeytan ve dört ulu melek var ve tek bir melez '' bunları neden anlattım bilmiyordum belki sadece içimi dökmek istemiştim Lina birşey demeden başını omzuma doğru yatırdı ve 'tek bir fani var' dedi ve o saniyeden sonra saatlerce kimse tek kelime etmedi sadece manzarayı izledi tek ses havada özgürce uçuşan kelebeklerin kanat sesleriydi...

Bölüm : 19.03.2025 21:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...