
Aşk kalbi,mantık ise yolu gösterir;en güzel yolculuk ikisini dengeleyebildiğinde başlar...
Derin düşüncelerden çıkmamı sağlayan şey kapının çalması oluştu yattığım yerden doğruldum yatağın uç kısmana doğru oturdum 'gel' kapı hafifçe aralandı zayn gelmişti içeri girdi kapıyı arkasından yavaşça kapattı,yanıma oturdu uzun bir süre birbirimize baktık daha fazla dayanamarak 'neden' diye sordum ''senin için'' dedi aldığım en saçma cevap bu olmalıydı 'benim için mi, birini bıçaklıyor ve ölüümle tehtit ediyorsun?' dedim öfkelenmiş yada sadece öyle hisettmek istiyordum zayn sessizliğini korurken ağlamak üzereydim göz yaşlarımı tutmak'ta zorlanıyordum ben ağlamamak için savaşırken göz yaşlarım akmak için savaşıyordu ve ben mağlup oldum sadece ağladım öfkemi çıkarmak için ağladım yaşadığım garip,tuhaf duygulara bir isim bulmak için ağladım,sadece ağladım daha sonra göz yaşlarım yumruğa dönüştü,yumruklarım zayn'in göğünü buldu ve tek bir ses yankılanıyordu odada 'NEDEN' ben sormaya devam ettikçe zayn'in sesizliği daha derinleşiyordu göz yaşlarımın ve öfkemin yarattığı acıyı zayn'den çıkarıyordum ardı ardına göğsüne vuruyor 'NEDEN' diye soruyordum yumruklarım durmuştu ama göz yaşlarım artmıştı ama hala bir cevap alamamıştım ve tam o sıra zayn beni kollarına sardı göğsüne bastırdı 'bırak' dedim kurtulmak için çabaladım sonsuza kadar kalmak isteyeceğim göğsünden kurtulmak için çabaladım ama zayn bırakmadı ''şşş,ben burdayım,hep burda olacağım,gördüğün şeler için özürdilerim ama sana bişey olmasından kortuğum için fazla ileri gittim,özürdilerim'' dedi ağlamaya devam ediyordum çabalama yada öfkem yoktu artık sadece ağlıyordum o gece göz yaşlarımla zayn'in göğsünü,kendi kalbimi ıslattım ben soğuk kanlı bir adama aşık olmuştum ve bunu bedelini yaşayarak öğrenecektim,sabah olmuştu benim tek hatırladığım zan'in göğsünde ağladığımdı dün gece çok fazla ağladığım için gözlerim acıyordu,kalbim bir bilinmezlikteydi elimi yüzümü yıkadım,aynada kendime uzun uzun baktım ardından alt kata indim herkes yine kahvaltı için toplanmıştı 'herkese günaydın' dedim ve oturdum be sefer zayn'in yanına değil cyrus'un yanına oturmuştum masada yine o kahverengi deri kitap vardı bakışlarımı kitaptan ayırıp aleck'e döndüm 'birşeymi buldun' dedim aleck gülümsedi ve başını olumlu anlamda salladı ''BEYAZ ATEŞ'in yerini bulmuş olabilirim'' dedi içimde bir ümid belirdi hevesli ve heyecanlı bir şekilde 'nerdeymiş peki' dedim aleck bir harita açtı harita dört ana kısımdan oluşuyordu bunlar;
-CENNET
-CEHENNEM
-ARAF
-TARAFSIZ TOPRAKLAR(büyücü,cadı ve büyülü yaratıkların bulunduğu kısım)
şeklindeydi ve ''Tarafsız topraklar''ı gösterdi 'bir efsaneye göre beyaz ateş,bundan yüz yıllar önce insan oğlunun yaradılışında kullanılan ateş'i üfleyen ejder kralın ruhunda bulunuyormuş,onun ruhundaki yaşam ateşi hala yanmaya deva ettiği söylenir,ateşin beyaz renkli olduğu ve sadece hak edenlere göründüğü söylenir' dedi ''ne bekliyoruz gidip alalım o zaman'' dedim zayn araya girerek ''tarafsız topraklarda kural yoktur bir çok büyülü yaratığa ev sahipliği yapar ve çok tehlikeli bir yer'' dedi bakışlarımı ona çevirerek ' iyi ya sen varsın işte,nasıl olsa canlı öldürmekle bir derdin yok' dedim belki haksızlık yapıyordum ama dün maze'e karşı davranışı insanlık dışı bir davranıştı ve bunu kabul etmemi bekleyemezdi zayn tekrardan bana döndü '' güvende olucaksan kim olsa öldürürüm'' dedi ciddi bir sesle, 'senin için hiç bir canlının canı önemli değilmi?'dedim '' herkes ölmek için yaratılır ben sadece onlara verilen zamandan önce yaşamlarına son veriyorum''dedi,dediği şeyler kanımın donmasına neden olmuştu 'maden öyle benim canımıda al' dedim ardından zayn öfkeli bir şekilde ayağa kaltı ''Lina beni amacım seni korumak ve sen güvende olduğun sürece kimin yaşadığı yada öldüğü umrumda değil'' dedi ardından üst kata çıktı aleck bize dönerek '' ne kaçırdım'' dedi cyrus aleck'e yanıt olarak ''boşver baba her zaman ki zayn''dedi ve o da masadan kalktı sadece ben ve aleck kalmıştı aleck bana dönerek ''Lina kızım zayn ne yaptı bilmiyorum ama seni korumak için yaptığından eminim zayn ilk defa birini bu kadar önemsiyor,sana değer veriyor'' dedi ve o da masadan kalkmıştı yine tek başıma milyonlarca soru ile tek başıma kalmıştım ama şuan bunlara ayıracak vaktim yoktu bir an önce eve gitmem gerekiyordu zaten yaklaşık bir hafatadır evde yoktum ve annem çoktan kafayı yemiştir o yüzden malzemeleri olabildiğince erken bulacak ve eve gidecektim bende masayı topladıktan sonra odama çıktım artık beyaz ateşin nerde olduğunu ve nasıl bulacağımı biliyordum bundan sonra tek yapmam gerek onu almak ve en kısa sürede yola çıkmak olucaktı haritadan anladığım kadarıyla tarafsız topraklar burdan yani cennetin en uç kısmında bulunan evelador'dan epey uzaktı,uzun bir yolumuz vardı.
3 Gün sonra...
O gün gelmişti ''Tarafsız toraklar''a gideceğimiz gün gelmişti ben,zayn,cyrus ve maze gidecektik maze neden geliyordu? anlamamıştım ama cyrus onuda çağırmıştı o sabah çok gergindim ve korkuyordum ama yinede bunu yapmak zorundaydım çantamı sırtıma alarak alt akta indim herkez çoktan hazırdı zayn hariç ' sen neden yanına bişey almadın' dedim alaycı bir tavırla ''benim büyüm var,bişey taşıyacak kadar aptal değilim'' dedi zayn fazla egoist olabiliyordu cyrusta büyü yapabiliyordu ama onda bu kadar ego yoktu ardından bakışlarım maze'e döndüm yine üzerinde siyah dar bir takım vardı bu kızın neden bu kadar dar giydiğini ve o kadar dar kıyafetlet ile nasıl o kadar çevik olduğunu merak ediyordum en son zayn ile yaptığı kavgada'da dar bir takım vardı ona rağmen çevik'ti siyah deri takımı ile uyumlu topuklu ayakkabıları vardı herkez üzerine rahat birşeyler giymişti zayn her zaman olduğu gibi siyah bir tişört,siyah bir pantalon giymişti cyrus ise beyaz bir tişort ve siyah bir pantalon giymişti bense zayn'in benim için odama bıraktığı kıyafetlerin arasından yolculuk için en uygun olduğunu düşündüğüm mor bir tişört ve mavi bir pantalon giymiştim saçlarımı sıkı bir topuz yapmıştım herşey ve herkez hazır gibiydi bir kaç dakika sonra aleck geldi bir kaç bişey söyledikten sonra bana bir harita veri ona teşşekkür ettikten sonra evden ayrılmıştık zayn'e dönerek 'nasıl gideceğiz' dedim zayn gülümsedi ve ''uçarak'' dedi ardından kanatlarını açtı,siyah göz alıcı kanatlarını ikinci defa görüyordum ve zayn ani bir haraketle beni kucağına aldı istemsizce dudaklarımdan bır çıklık kaçtı buna karşılık olarak zayn güldü kollarımı onun boynuna sardım ve gök yüzüne doğru yükselmeye devam ettik arkamızda cyrus vardı ama maze yoktu zayn'e bakarak 'maze nerde' dedim zayn başını bana doğru eğdi ve ''o kendi yöntemleri ile gelmek istedi,sen sadece manzaranın tadını çıkar ve bana güven'' dedi ona güvenebileceğimi biliyordum ve kollarımı daha sıkı sardım başımı göğsüne yasladım onun okyanus kokusunu içe çektim tüm yol boyunca çeşitli hayeller kurdum ve hepsinde zayn vardı hep en başta o vardı her ne kadar ona ızgın ve kırgın olsamda kalbime söz geçiremiyor ve ondan uzak duramıyordum onu kendi içimle haklı çıkarmaya çalışıyordum belki böyle yaparsam kalbime daha az yüklenirdim,zaten matığın aşkta ne işi vardı uzun bir yolculuk olucaktı ve bu yolculuk zayn'in kollarında geçecekti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
