32. Bölüm

32.Bölüm

Canan Eliş
mahvolmusbiri

Düşün Fisun. Yaptığın hatayı düşün. Kendini nasıl affettireceksin onu düşün. Bir çözüm yolu bul çünkü başka çaren yok. Hiçbir ilişkimde hatalı olan taraf ben olmamıştım. Bu ilk defa başıma geliyordu ve ne yapmam gerektiği hakkında ufacık bir fikrim yoktu.

"Ben demiştim eniştem yapmaz diye." Uzun sessizliği bozan kuzenim olacak şahıstı. Berna ile aynı anda "sus!" diye bağırdık. Ayrıca eniştesi değildi artık. Aras'ın affetmeyeceğini biliyordum. Onu suçlamıştım. Emre gibi beni aldattığını sanmıştım. Hızlı başlayan ilişkimizi kendi kafamda fazla büyütmüş ve güven sorunu yaşamaıştım. Tam bir aptaldım.

Kalpli balon alıp evine gitsem olur muydu? Ya da sürpriz bir akşam yemeği falan? Kesinlikle olmazdı. Eğer ufacıkta olsa içinde bana kalan bir sevgi taneciği varsa özel bir şeyler yapmalıydım. Saatlerdir kafamı yoruyordum.

"Bence affeder. Evet, yaptığın olmadı ama bir yanlış anlaşma yüzünden her şeyi silip atmaz. Senin için yeni olabilir ama sen onun hayatında iki yıldır varsın Fisun." dedi Berna.

"Olurda barışmazlarsa eniştem benle de küs kalır mı acaba?" diyen soran Alp'e ölümcül bir bakış atmıştım. Neyseki susup çenesini kapamıştı.

"Onu şimdiden özledim." dedim ve yanımdaki yastığa kafamı gömdüm.

Aras

Onu şimdiden özlemiştim. Kendime hakim olmak çok zordu. Video internete düşmüş ve milyonlarca kişi tarafından anında izlenmişti. Yüzlerce yorumun arasına girip ne yazdığını bir kere okumamıştım. Zaten yorumlara asla önem vermezdim. Fisun videoyu görmüş müydü? Görsede ne düşünmüştü? Barışmaya çalışacak mı? Yine ben mi dayanamayacağım? Hayır. Bu kez yapamazdım. En kötü ihtimalle uzaktan sevmeye devam ederdim. Yapmadığım şey değildi.

"Akşam kulübe gidiyoruz, o zaman. Bekarlığa geri dönüş!" diye bağırdı koltuğun yan tarafından Semih. Anlamsız bakışlarla onu süzdüm.

"Saçmalama istersen. Kulüp falan hiç çekemem."

"Oğlum, sen iki yıldır hayattan uzaksın zaten. Ne yapıyordun ne ediyordun konuyu Fisun'a getiriyordun. Her şeye Fisun Fisun. Şimdi ki bahanen ne olacak. Fisun'da olmadığına göre." Fisun hiç olmamışki. Hiç güvenmemişki.

Reddettiğim projeler veya babam önemli değildi. Onun bana hemen güvenmesini zaten beklemiyordun ama beni ihanetle suçlamıştı. Çalan zille beraber Semih'le olan yalnızlığım bitttiği için mutluydum. Kapıyı çalışanlardan biri açmaya gitmişti.

"Görkem Bey, Murat Bey geldi."

İçeri giren Murat ile kısaca bir selamlaştık. Murat sektörün en derin çalışanlarındaydı. Oyuncu bulma konusunda üstüne kimse yoktu ama asıl önemlisi son dört yıldır benim menajerimdi.

"Olanları gördüm. Neyseki endişelenilecek bir şey yok. Aksine bu görüntüler kariyerinize iyi geldi, Görkem Bey."

"Sana söylediğim diğer şeyi yaptın mı?" diye asıl mevzuya girdim. Semih hiçbir şey anlamayarak bize bakıyordu.

"Fotoğraflar konusu, evet. Biraz zor oldu ama neyseki çevremiz geniş. Fotoğrafları çeken kişi Emre diye bir adam-"

"Ne?" Bu merakla sorulan bir "ne?" sorusu değildi. İçinde tamamen sinir barındırıyordu.

"Tanıyor musunuz? Belki de başka bir Emre'dir."

"Ben gösteririm ona hangi Emre'ymiş!"

Murat beni sakinleştirmeye çalışsada asla başarılı olamadı. Zihnimden Emre'yi nasıl yok edebileceğime dair çeşitli planlar dolaşıyordu. Semih ise kahkahalar eşliğinde benimle eğleniyordu. Nasıl evden çıktığımı ve arabaya nasıl bindiğimi bilmiyorum. Semih'i bile yanıma almadan o şerefisizin evinin yolunu tuttum. Kırmızı ışıkta geçtiğimi fark edince okkalı bir küfür savurdum. Ceza yemekten nefret ediyordum ama Emre'yi dayak manyağı yapma fikri daha önemliydi.

Kaldığı apartmanı çok iyi biliyordum. Fisun buraya sık sık gelirdi. Buraya gelir ve apartmana girerdi sonra bende arabama biner uzaklaşırdım. Zihnime düşen görüntüler daha çok delirmeme neden oluyordu. Hızlı adımlarla apartmana girdim. Hiç düşünmedim. Kariyerimi, etrafımdaki insanları hiç düşünmedim.

Katının önüne gelip zile bastım. "Kim o?"

"Celladın."

Kapıyı açtı. Tam karşımda duruyordu pislik. Pişkin pişkin sırıtıyordu birde. Sakin mi olmalıyım yoksa direkt dalmalı mıyım?

"Vay, vay, vay kimleri görüyorum... Aşkı için babasını harcayan adam gelmiş."

"Ben seni bir harcayacağım göreceksin o zaman!"

Emre kaşlarını çattı ve ben bir saniye bile düşünmedim. Sol yanağına şiddetli bir yumruk attım. En azından yanağına attığımı sanmıştım. Dudağı patladı. Eliyle kanı sildiğinde ben duracak gibi değildim. Yakasını tutup dışarıda ayakkabılağa doğru kaldırdım. Neyseki komşular derin bir uykuda. "Sen kendini ne sanıyorsun lan!" diye hırladım yüzüne doğru. Elleriyle beni itemeyinde karnıma bir tekme attı. Bu daha çok delirmeme sebep oldu. Ayakkabılığa fırlattım. Kafasından kanlar aksada ciddi bir şey yoktu. Çabuk toparlanıp dudağıma bir yumruk attı. Ağzıma gelen metalik kan tadı gram umrumda değildi. Bir tekme atarak onu kapıya doğru düşürdüm. Bu sefer kalkamadı şerefsiz. Dudağımı sildim ve kendimi son kez sakinleştirip arabaya döndüm. İçim soğumamıştı ama biraz olsa da su serpilmişti. Arabama doğru yürürken cebimde ki telefon titredi.

Deniz gözlü Fisun'um

Attığım konuma gelebilir misin? Lütfen.

___________________________

Bölüm geciktiği için sorry....4

 

Bölüm : 02.04.2025 01:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...