
Başarmıştım.
kurtulmuştum.
Ben bugün uğruna savaştığım şeyi başarmıştım. Ama o uğruna savaştı şeyi kaybetmişti.
Beni...
Ben Piraye, ben bu gün kafesimi açan anahtarı bulmuş, hiç düşünmeden terk etmiştim bu esareti. Arkamda bıraktığım adama içim gidiyor ama sözcükleri yutmak zorunda kalıyordum. Çünkü doğru olanla, doğru hissettiren her zaman aynı olmazdı. Ben doğru olanı seçmiş, bana yaptığı yapay kafesin içinde onu orada bırakıp, ben gökyüzüne geri kavuşmuştum.
Soğuk duvarlar içimi titretirken ona bakmamaya çalıştım. Bakarsam olmazdı. Bana öyle bakmasına bu sefer dayanamazdım. Neden her şey şimdi daha zor olmuştu?
Karşımdaki kocaman kürsüden bir bana bir de ona bakan hakime döndüm.
Bitiyordu işte, mutlu olmalıydım. Son kozlar, son bakışlara dönüşüyordu.
Hakim kararını verdiğinde bileklerine kelepçeler takıldı. Onu almak için yanına gelen iki askerle beraber yürüdü, yürüdü, yürüdü. Durdu.
Askerler hakime baktıklarında onu bırakmasını söyledi. Bana yaklaştı. Gözlerini hiç çekmedi. Tıpkı en baştan sona dek yaptığı gibi.
Dokunmuyor, sadece gözlerimin içine eskiden aşina olduğum şekilde bakıyordu. Yabancı gibi, onu mahveden insanlara baktığı gibi, kırgın gibi, onun için artık yokmuşum gibi...
Çılgınca konuşan basını, Süheyl Hanım'ın ağlamalarını görmezden geldi. Bir elini sakince koluma sardı. Baş parmağı beyaz bluzumun üzerinden tenimi okşarken elinin soğukluğu, gözleri gibi dağladı içimi.
"Buna sen kendin pişman olacaksın Piraye. Ve ben sadece beni tıktığın dört duvar arasında yanıma dönmeni bekleyeceğim. Senin ihanetin bana, benim sadakatim sana. Varsın utanması gereken utansın."
Onu zorla karşımdan aldıklarında burnuma gelen kokusuyla dizlerimin bağı çözüldü, avukatım beni tutarken arkasından bakmaya bile cesareti olmayan bir korkaktım ben.
Her ne kadar yanlış bir şey yapmadığımı söylesem de artık onlardan ne farkım kalmıştı? Ben de onu sırtından bıçaklamıştım...
Nefes alamıyordum, içimde biriktirdiğim ne varsa boğazıma doluyor, nefesimi kesiyordu. Gözlerimdeki yaşlar görmemi engellerken aldığım biraz nefeste de onun adı vardı.
"Baybars"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |