18. Bölüm

2.geçmiş

Manjima Manjima
manjima068

Güneşin en tepede bekleyip canlılara vitamini ve sıcaklığını bahşettiği günlerden biriydi. kadınlar yüzlerini peçeleriyle örtüp hem evlerinin önünü temizliyor hem de muhabbet ediyorlardı. yaşlı amcalar kahvelerde vakit öldürürken, işçi adamlar tüm sıcağa rağmen evlerine götürecekleri ekmek için çalışıyorlardı. erkek çocuklar topları ile oynarken, kız çocukları ip atlıyordu. gelecek zaman için cahil olan toplum her şeye rağmen mutlu olabiliyor, doğallığı iliklere kadar hissettiriyorlardı.

 

Her insan farklı farklı durumlardayken bir de iki kişi vardı. Civarın en büyük erik ağaçlarından birinin altında, gölgeliğe saklanan iki kişi...

 

derin bir nefesi içine çekip oflayarak geri bıraktı küçük Ahter. Buna rağmen yanında duran Ares'in dikkatini çekemediğini anladığında küçük sırtını ağacın gövdesinden ayırıp Ares'e yaklaştı.

"Aresciğim, sen neden geldiğinden beri o defterlere bakıyorsun ki?"

 

Ahter'in mıymıy sesi kulaklarına ulaştığında hafifçe gülümsedi Ares. babasının kendisine verdiği işlere o kadar yoğunlaşmıştı ki yanındaki küçük, ancak bir o kadar da büyük huzurunu unutuvermişti. evet, aradan geçen zaman içinde Ahter'i huzur olarak tanımlamıştı. Ahter, onun için konaktan, laflardan ve babasından kaçabileceği en masum yerdi.

 

başını önündeki dosyalardan kaldırıp Ahter'e baktı.

ailesi dışında kimseye göstermeyeceği yumuşaklığını ona gösterip naifçe yanıtladı çocuğu. "üzgünüm Ahter, ödevlerimi yetiştirebilmem gerekiyor. beni anlıyorsun değil mi? ödevlerimizi ertelememeliyiz."

 

Ahter aldığı yanıt karşısında sinsice gülümsedi.

bir elini beline yerletirip diğer elini Ares'e doğru kaldırıp işaret parmağını salladı. "Aresciğim sen çok şakacı olmuşsun yaa. ben şapşal mıyım? bunların ödev olmadığını biliyorum ki. bizim evdeki adamlar sürekli böyle defterleri alıp iş yapıyorlar. biliyorum ben bu defterler ödev için değil, iş için."

 

Ares, Ahter'in çokça kullandığı mimikleri ile başını sallayıp ufak bir gülüş sundu henüz kirlenmemiş çevreye. Ardından kendisine tebessümle bakan kızın başına bir elini yerleştirdi. saçlarını okşarken bir yandan da "evet Ahter, sen ne de akıllı bir çocuk olmuşsun böyle," diyerek küçük Ahter'in kendisinden büyük insanlardan bile daha büyük olan kalbini heyecanlandırdı. başını hızla aşağı yukarı sallayıp "evet, çok akıllı olmuşum di mi Aresciğim?" dedi.

 

Ares başını usulca sallayarak küçük kızı memnun etti. Ahter daha da heyecanlanıp yeni sorularını teker teker dizdi. "yaa... peki, peki çok güzel de olmuş muyum?"

 

"her çocuk güzeldir Ahter, sen de çok güzelsin."

 

aldığı cevap kendisini pek mumnun etmese de bozundaya vermeden devam etti Ahter.

"peki çok mu tatlıyım? ama sadece ben."

 

Ares bir kez daha kıkırdayıp bu kızın asla akıllanmayacağını düşündü. "evet çok tatlısın, ama sadece sen."

 

Ahter utanırmış gibi yapıp 'yaa' diye mırıldanarak başını abartılı şekilde omzuna yatırdı. "peki bir kerecik öpebilir miyim? korkma yanaktan."

 

Ares'in gözleri dehşetle açıldı. bu asla izin vermeyeceği bir durumdu. Ahter ile olan arkadaşlığının, arkadaşlık olarak kalma zorunluluğu vardı. hem o çocuktu bir kere!

 

Ahter'i kırmayacak ancak çokta kibar olmayan bir ton ile "olmaz Ahter, bu çok yanlış. hatta sadece benim için değil, herkes için öyle. eğer küçük arkadaşlarını öpmek istersen, yanaktan öpebilirsin. ama kendinden büyük kişileri eğer ailenden değilse öpmemelisin." kelimelerini tane tane anlattı.

 

Ahter duruşunu düzeltip alttan alttan Ares'e baktı. onun haklı olduğunu bildiği için sadece "off peki seni öpmem, arkadaşlarımı öperim ben," diyerek Ares'in başını iki yana sallamasına neden oldu. ancak kendi söylediklerine uyduğu için de Ahter'e daha fazla bir şey diyemedi ve önündeki dosyalara döndü. babası bu akşam bitirip kendisine teslim etmesini söylemişti, bu yüzden kafasının en rahat olduğu yerde bitirip götürmesi gerekiyordu. henüz 16 yaşında olabilirdi ama evin büyük torunu oydu.

kimse kardeşinden sorumluluk beklemesin diye olur olmadık her işe kendisi koşuyor, kardeşinin çocukluğunu elinden geldiğince kendisine yaşatmak istiyordu.

 

Ahter de daha fazla konuşmayan Ares ile ona yaklaşıp anlamadığı yazıları okumaya başladı.

Ares'in ödevlerine hiç benzemiyordu ve iş olduğu için onu rahatsız etmemek için hiç soru sormadan uslu uslu bekledi. eğer ödev olsaydı bir sürü soru sorup anlıyormuş gibi yapardı, daha öncelerde yaptığı gibi.

 

böyle böyle zaman geçerken ikilinin ayrılma zamanı da gelmişti. Ahter, elinde Ares'in onun için topladığı yeşil eriklerle eve dönerken mutluydu.

 

Ares, bir kez daha Ahter'in masumluğundan ayrılıp

kasvet barındıran konağa döndüğü için huzursuzdu.

 

iki ayrı can bir süre beraberlikleri yaşayıp tekrar kendi hayatlarına döndüler, büyüdüklerinde aynı yuvayı paylaşana dek birbirlerinden ayrı kalacaklardı, birinin kasveti varken diğerinin sevgi dolu kalbi vardı. sevgi, sevgisizliğin önüne geçebilir miydi?

 

 

 

Bölüm : 15.01.2025 18:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...