
1 gün sonra
Beni arayan yıllardır görmediğim babamdı. Ölen sadece kendi karısıymış gibi davranmış ölen kişinin benim de annem olduğunu unutup yurttdışına gitmişti ne aramıştı ne de sormuştu. Ona kızgındım ama yaşadığı şeyi kaldıramayıp beni bırakmıştı. İnsan çocuğunu zor durumda kaldığında bırakır mıydı? Çocuğu ile birlikte yaşama tutunmaya çalışması gerekmezmiydi. Benim babam ise bunlara katlanamadığı için gitmişti hatta tedavi olmadan önce benden nefret eder gibi davranmış sesime bile katlanamayacak duruma gelmişti. Onu da suçlamıyordum sonuçta yaşadıklarını kaldıramayan oydu. Babam gidince bu süreçte bana Tarık abi destek olmuş gittiğimiz bir yerde de Rasim başkan ile tanışmıştım ve baba kız olmuştuk sonrasında ise zaten Rasim başkan ile ajan olma kararım daha da netleşmişti. Benim yaptığımı babam yapamamıştı hem de en ihtiyacım olduğum anda. O yüzden çok önemsemeyecektim tesise bir kaç kere gelir sonrasında eve giderdi yani onu çok görmeyecektim . Savcıya da babamı biraz anlatmıştım çünkü ortak olmak istiyorsak birbirimizi tanımamız gerekiyordu.Yerleştirdiğim dinleme cihazını Rasim başkana da söylemiştik. O da ondan başka kimseye söylemememiz gerektiğini söyleyerek dinleme odasına bizi götürmüştü. " Evet şu tuşa basarak dinleme sistemine ulaşabilirsiniz. " diyen Rasim başkanın eli ekrandayken telefonunun çalması ile birlikte ekrandaki eli telefonuna gitti bir süre konuşm yaptıktan sonra bize doğru dönüp " Şimdi benim gitmem gerekiyor siz bakın işiniz bitince sistemden çıkarak bu odanın kapısını kilitleyerek gidin. " kafamızı sağladığımızda kapıdan çıkmadan hemen Rasim başkanın yanına gittim " Peki bu kapının çipi ve anahtarı bizde kalabilir mi istersen bu anahtarları sana verip yedek anahtarları da alabiliriz. " biraz düşündü ama o beni kıramazdı " Tamam ama bu anahtarları sizden başkasının elinde görürsem kötü olur." " Teşekkür ederim Rasim başkan. " diyerek yanağından öptüm o da benim yanağımdan makas alarak kapıdan çıktı. Benim asıl babam bir başkası olmuştu insanın biyolojik olarak babası olması değil kalben onu anlayacak bir babası olması gerekiyordu o kişi de Rasim başkandı. " Hadi dinleyelim şunu ." diyerek koltuklardan birine oturdum savcı da yanımdaki koltuğa oturunca önümdeki bilgisayar ekranını açtım ve büyük hoparlörü bilgisayara bağladım. Mikrofonu beni bıraktığı odaya yerleştirmemiştim merdivenlerden çıkmış ve orada bir yerlere yerleştirmiştim çünkü beni bıraktığı odaya çok gittiğini sanmıyodrum çok kötü bir yerdi yaşayamayacak kadar. Dinleme cihazı merdivenlerin orada olduğu için koridordan geçerken söylediği şeyler ye da koridordaki konuşmaları duyulacaktı. O yüzden katil çıktıktan sonra iyiki o odadan yukarı çıkmıştım yoksa dinleme cihazı bir işe yaramazdı ama inşallah katil kamera koymamıştır yoksa ne yaptığımı anlayabilirdi ama ben bunu düşünerek belli etmeden yerleştirmiştim. Dinleme cihazından bir ses duyunca hemen odağımı ekrana verdim " İlk planımı yakın bir zamanda uygulamaya geçeceğiz ay çok eğlenceli." " Tamam sakin ol beni de heycanlandırıyorsun." Bir dakika ne planından bahsediyordu bunlar umarım bu seferde savcıyı ölü göstermezler . Ne?Az önce duyduğum ses bir kadın sesine aitti ne yani katil kadın mıydı ayrıca ortağı erkekti ve ortağının sesi bir yerden tanıdık geliyordu ama çıkaramamıştım. Savcıya doğru dönüp " Bu planı engelleyecek bir şey yapmamız gerekiyor. " " Haklısın ama sence başka bir katil olsa katil ne yapardı ?" "Başka bir katil derken aklında ne var dökül." "Yani diyorum ki okuldaki birini ölü olarak göstersek katil ondan başka katil olduğundan şüphelenir ve işine karıştıkları için sinirlenir ve diğer katili bulmak için odağını oraya yöneltir. " "Aslında çok mantıklı ama kim ölü görünmek ister ki. " " Ada'cım ben bu görevi yapacak birini biliyorum o iş bende." " Tamam sana güveniyorum. " tekrar konuşacakken yeniden bir hareketlenme oldu ve kulağımızı oraya verdik " Ortak azıcıkta Savcı ile konuşayım diyorum bu Ada ile aralarındaki bağı öğrenmem lazım. Sen bir şeyler biliyormusun Ada ve Volkan hakkında" " Volkan 'ı Ada'nın yanında ilk defa görüyorum aralarındaki bağ ne hatırlamıyorum ama araştırdığım Volkan tanımadığı kimseye yakın davranmaz. " "Neyse gel bakalım şu süs köpeğinin hakkında araştırma yapalım. " katil Volkan'a süs köpeği diyordu bunu fark edince gülmeye başladım ben gülmeyince başlayınca savcı" Gülmesene kızım bende fark ettim. " deyince daha çok güldüm o ise beni izliyordu kahkahalarım bitince savcıya döndüm " Bu aramızdaki bağ ne Volkan ben hiçbir şey hatırlamıyorum. " "Bak Ada anlatılatıcam ama biraz daha zamanı var benim için biraz daha sabredebilir misin?" " Normalde kabul etmem ama senin için sabredeceğim. " "Çok teşekkür ederim gerçekten en yakın zamanda anlatacağım. " kafamı salladığımda dinleme cihazından kapı kapatılma sesi duyuldu çıkmışlardı bizde bir süre bekledik ses gelmeyince ikimizde odadan çıktık. Ben odama gitmek için asansöre ilerlerken telefonumun çalması ile telefonumu açıp kulağıma götürdüm. " Alo Ada ben İstanbul'a geldim kızım şimdi eve geçeceğim sen gelecek misin yoksa ben mi geleyim. " bir süre sessiz kaldım onunla konuşmak istemiyodrum ama cevap vermek için ağzımı araladım "Ben gelirim merak etme hadi görüşürüz." diyerek hızlıca odama hazırlanmaya çıktım. Annemin ölümünden birkaç gün sonra bir iki kere eşyalarımı almak için gitmiştim ondan sonra da bir daha gitmemiştim şimdi ise on yıl sonra evimize gidiyorum. Değişik duygular içerisindeyken hızlıca hazırlandım ve kimseye görünmeden tesisten çıktım. O eve yıllar sonra annemsiz ilk gidişimdi o yüzden bir yandan kötü hissediyor bir yandan da iyi hissediyordum. Arabaya binince hızlıca sürmeye başladım tesis ile evin uzaklığı arası bir saat kadardı . Arabayı hızlı bir şekilde sürüp bir saatlik yolu kırk dakikada gelmiştim. Arabadan inip eve doğru ilerledim ev eskimişti ikinci katın pencereleri berbat bir haldeydi ve evin bahçesi de vasat haldeydi ama babam evi birkaç güne düzeltir eski haline getirirdi ben eve gelebilecek kadar yakınken yapamamıştım o evde sadece annem ile olan anılarımızın kalmasını istemiştim. Evin pencerelerinden bakınca perdelerin açık olduğunu görmüştüm demek ki babam eve gelmişti hemen zile bastım kapı açılınca karşımda yıllardır görmediğim sima ile karşılaşınca anlık bir bocalama yaşadım ama belli etmemeye çalıştım. Tedavi olmaya gitmeden önceki hali ile şimdiki hali çok farklıydı biraz kilo almış , az da olsa kas yapmış, sakallarını kesmiş ve her zaman dağınık olan siyah saçlarını düzenli bir şekilde taramıştı. Beni görünce yüzünde bir gülümseme oluştu ve bana sıkıca sarıldı ona karşılık vermek istemesemde kendimi sarılmak için zorladım zor da olsa kollarım sırtı ile buluşmuştu . " Seni çok özledim kızım senin de beni özlediğini düşünerek burada uzun bir süre boyunca kalmaya karar verdim. " "İyi yapmışsın bende seni çok özledim zaten." giderken çok özleyeceğimi düşünürken şimdi ise hiç özlemediğimi fark etmiştim. İçeri geçince uzun süredir oturulmayan koltukların üstündeki beyaz örtüyü kaldırdım ve kaldırdığım yerin köşesine oturdum babam da karşıma oturmuştu ama ev o kadar tozluydu ki ağzımı açmam ile üst üste bir kaç kere hapşırmam bir oldu elimi yüzümü yıkayınca kendime gelmiştim babam yurt dışına gidince ne yaptığını uzun uzun anlatmıştı bende o olmadan ne yaptığımı detaya girmeden anlatmıştım anlattığım kadarını bilse yeterdi. Bir süre daha konuşmaya devam ettik ondan sonra babam yiyecek bir şeyler ve temizlik eşyaları alacağını söyleyerek dışarı çıktı. Ben de hemen annemin çalışma odasının yolunu tuttum. Odanın kapısından içeri girince sol taraftaki masa ve sağ taraftaki kitaplık beni karşıladı her şey yerli yerindeydi hiç bir şey değişmemişti odadan içeri adımımı atınca hemen kitaplığın oraya doğru gittim kitaplık duvarın bir ucundan diğer ucuna kadar gidiyordu . Kitaplığa göz gezdirirken annemin en sevdiği kitabın yanındaki kutu dikkatimi çekti siyah kutuyu elime alınca masaya doğru ilerledim ve sandalyeye oturarak kutuyu kucağıma aldım . Daha önce bu yerde böyle bir kutu var mıydı hatırlamıyordum ya gözden kaçırmıştım ya da sonradan konulmuştu . Hemen kucağımdaki kutunun kapağını açtım beş tane eskimiş mektup vardı onları okumak için ceketimin gizlice cebine sıkıştırdım. Mektupların altında iki tane zümrüt yüzük vardı ve kutunun en altında ters bir resim çerçevesi vardı ve arkasında bir tarih yazıyordu hemen resmi kendime doğru çevirdim. Resimde çimlerin üzerindeki örtüye oturmuş ellerinde çiçek , kafalarınında papatya tacı olan ve gülümseyen üç kişi vardı bu üç kişiden ortada olan annemdi sağ taraftaki ben sol tarafta ise aynı benim gibi sarı saçlı kahverengi gözlü bir kız çocuğu vardı bu kız çocuğu kimdi? Ve bu fotoğrafta ne işi vardı ? Bu fotoğraf çerçevesini de çantama atarak hızlı bir şekilde aşağıya indim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 647 Okunma |
174 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |