
Boynumdaki kolyeye uzun bir süre baktım. Kafama vurulduğu zaman göründüğümden şimdi daha İyi göründüğüme emindim . Ama gözlerim içimdeki vicdan azabını ve bıkmışlığımı ele veriyordu. Dün hatırladıklarımı hâla aşamamıştım . Hatırladığımı Cihangir'e söyledikten sonra bakışları her şeyi açıklar nitelikteydi. Şimdi ise bu halimle Melih'in verdiği partiye gidecektim. İnsanları anlamıyordum. Etrafta bir katil varken nasıl birçok insanı açık hedef haline getirebilirlerdi . Buna sinirlensem de derin nefesler alarak bu düşüncemi dizginledim . Bu yemekhane alanı uzun bir süre için araştırmaya alınmıştı. Katil tesisteki yemeklerin içine ilaç katacak kadar ileri gitmişti. Onu geçtim odama kadar girmişti. Biz siber açıdan saldırı beklerken ummadığımız yerden vurulmuştuk. Normalde olsa katil bu partiyi kaçırmazdı . Ancak biraz zarar verdiğim için kendisine gelmesi uzun sürecek gibi gözüküyordu. Bana yaptıklarını sayarsak bu bir hiçti. Bunu fark etmenin verdiği keyifle akşamki parti için dolabıma yöneldim. Dolaptan uzun kollu mini bir siyah elbise aldım elbisemin kolları tüldendi. Elbisemin altına dizime kadar olan ince topuklu siyah bir bot giydim. Elbisemin üstüne siyah blazer ceket alarak kombinimi tamamladım. Geriye saç ve makyaj kalmıştı. Hızlıca saçıma maşayla şekil verdikten sonra yarıdan topladım. Biraz da göz makyajı yaptıktan sonra kırmızı rujumu sürerek minik bir çanta aldım.
Çantama ihtiyacım olan her şeyi koyduktan sonra aynada kendime son bir kez baktım. Gözlerimde yorgunluk ama içimde savaşma isteği vardı. Derin bir nefes alıp savcının yanına gitmek üzere odadan çıktım. Karşımda dikilen savcı kumralın en güzel tonu olan o saçlarını güzelce taramıştı. Üzerindeki siyah gömleği ve siyah kumaş pantolonu ile oldukça şık görünüyordu. Yapılı vücudu gömlek olmasına rağmen kaslarını belli ediyordu. O anda savcıya hiç böyle bakmadığımı fark ettim . Ben hep etrafımda olanlara odaklanırken savcıyı görmemiştim. Şimdi dikkatli bakınca savcının aslında çok yakışıklı olduğunu fark etmiştim. Yanına gidip dikilince gözlerine bakmamak için kafamı sağa doğru çevirmiştim. Bakacak yüzüm yoktu en azından hatırladıklarıma alışana kadar böyleydi . Vicdan azabımı ancak böyle dizginleyebilirdim. Ben bununla baş ederken çenemi kavrayan kocaman elleri ile kafamı kendine doğru çevirdi. Şimdi kafalarımız aynı hizadaydı. Ancak hâla bakmamaya çalışıyordum tam o anda dudaklarıma doğru fısıldadığı cümle ile ona bakmak zorunda kaldım "Bana, gözlerime bak!" gözlerimi ona çevirince karşılaştığım ela gözleri ile kafamı bulandırdı. Öyle bakıyordu ki özlemle ,sevgiyle ama bir şey yapamıyordu. O anda merak ettiğim ama sormamam gereken şey dudaklarımdan kaçtı. " Savcı sevgilin , nişanlın ne bileyim başka bir ilişkin var mı?" şu anda ağzıma vurmak istiyordum. Keşke yer yarılsa da içine girseydim. O bakışları beni bu soruyu sormaya itmişti . Cevaplamayacağını düşünüp ilerlerken verdiği cevapla durdum. " Hayır . Bu ömrümde sadece bir tane ciddi ilişkim oldu . Ama sonra o kız ellerimden kayıp gitti . Yıllar sonra buldum dedim ama yanılmışım . Ben onu buldum o ise beni bulamadı." bahsettiği bendim . O anda kalbim daha da sıkışırken sadece " İyi. " diyebildim. Nefes alamıyor ona bilmeden çektirdiğim acılar için daha da kötü oluyordum. Bu cevapla derin nefesler aldım. Yürüyemediğim gibi ayakta da duramıyordum . Dengemi kaybederken hızlıca duvara tutundum. Bunu farkeden savcı hızlıca koluma girdi . " Acaba gelmeyip dinlensemiydin ? " hızlıca kafamı salladım olmazdı gitmem gerekiyordu. Biraz sonra toparlanarak yürümeye başladım. Bunu da en yakın zamanda sindirecektim ama biraz zamanı vardı. Aşağı inince yıllardır yaptığım gibi umursamaz maskemi taktım. Güçlü olmalıydım kimse yıkık dökük olduğumu anlamamalıydı. Bu olayı düşünmeden başka bir şeyler ile uğraşmaya başladım. Ekibin geri kalanı bizi takip edecekti . Eğer yapabilirlerse fark ettirmeden içeri gireceklerdi. Savcıyla arabaya binince artık daha rahattım.
1 saat sonra
Kalabalık kahkahalar müzikle beraber çınlarken, içimdeki huzursuzluk her geçen saniye artıyordu. Katil, burada bir yerdeydi. Belki de bizi izliyordu. Gelen yüksek sesli müzik ile daha da gerilirken içeriye doğru girdik. Volkan, Kerim ve Melih ile sarılıp tokalaştıktan sonra bana doğru gelmeye başladılar. Onlara oldukça sahte bir gülüş sürdükten sonra benle de tokalaştılar. Onlar bana sarılmaya yeltendiği sırada savcı önüme geçti ve içeri geçmemiz için bizi yönlendirdi. Bu parti saçmalığına katlanmak için bir uğraş bulmam gerekiyordu. Dans eden insanların yanindan geçerken savcıyı da kaybetmemeye çalışıyordum. Bir yer bulunca hızlıca oturdum bu sırada etrafa göz gezdirmeyi de unutmadım. Salon oldukça büyüktü. Ve ev oldukça şık dekore edilmişti . Ev iki katlıydı her yer insan kaynıyordu. Ancak bize verilen görevi yapmamız kolaylaşacaktı.Yavuz yazılım sistemi ile uğraştığı için gören kimse olmamıştı ve onu da içeri almayı başarmıştık. O bana bakarken gözümü kırparak işaret verdim. Yavuz ses sisteminin başındaki adamın yanına giderken yeni oturduğum koltuğa iyice yerleştim. Yavuz adamın kulağına bir şey fısıldadıktan sonra müzik kesildi. Herkes oflar gibi değişik sesler çıkarmaya başlamıştı. Tam o anda Yavuz söze girdi " Hey millet buraya boş boş dans etmeye gelmediğinizi düşünüyorum. Bırakın dans etmeyi de hadi oyun oynayalım. " işte şimdi başlıyorduk . Katil burada bir yerlerdeydi, bundan emindim. Amaç, onu ortaya çıkarmak ya da bir hata yapmasını sağlamaktı. Bu yüzden herkesin dikkatini dağıtmak ve onları oyuna dahil etmek şarttı.Tam bu düşüncelere dalmışken, Yavuz mikrofona doğru eğildi ve sesi yankılandı:"Bir oyun oynayacağız. Adı ‘Kim Daha İyi Yalan Söyler.’ Basit bir oyun ama zekânızı konuşturmanız gerekecek. Şimdi kuralları açıklıyorum: Hepimiz sırayla bir cümle söyleyeceğiz. Ama bu cümlenin bir yalan mı yoksa doğru mu olduğunu karşı taraf tahmin edecek. Yanılan kişi bir içki içecek. Anlaştık mı?"Ortam, onaylayan mırıltılarla doldu. İnsanlar meraklanmıştı, ki bu tam da bizim istediğimiz şeydi. Ben, Yavuz’un neden böyle bir oyunu seçtiğini biliyordum: Amaç, katili kışkırtmaktı. Çünkü bir katil, genelde bir yalancıydı. Onun oyun sırasında kendini belli etmesini sağlamalıydık. Herkes oyunu anladığını belirtirken mutfağa giden bir kaç kişi elinde tepsilerdeki yüzlerce shot bardağı ile geri döndüler. Herkes yuvarlak bir şekilde oturunca ortaya konulan tepsiden bir shot bardağı aldık.Yavuz oyuna başlamak için bir şey uydurdu "Evet ben başlıyorum . Ben daha önce hiç öğretmenime aşık olmadım." bu uydurmaya iki saat gülebilecekken ifadesiz kalmaya çalıştım. Ben bununla cebelleşirken neredeyse yarıdan fazla kişi içince daha da fazla gülesim geldi. Belki komik değildi ama Yavuz'un bunu uydurması komiğime gitmişti çünkü öğretmenlere fantezisi vardı. Yavuz benden bir yaş küçüktü. Babası annesini gözleri önünde öldürmüştü. Bunu gören Yavuz babasından kaçmıştı ve yıllarca yetimhanede büyümüştü. Aslında Yavuz'la tanışmamız bir öğretmen olayı ile ilgili olmuştu. Bunu hatırlarken derin nefesler almaya çalıştım bu örneğe daha sonra gülecektim . Sıra bana geldiğinde herkes bana dönmüştü. Savcıyla göz göze gelmemeye çalışarak bir şey uydurdum:"Ben daha önce hiç tehlikeli bir durumda panik yapmadım."Bir süre sessizlik oldu. Bazıları içki bardaklarına uzandı, bazıları sadece bakıyordu. Bunu söylerken omuzlarımın kasıldığını fark ettim. Çünkü söylediklerim doğru muydu, yalan mıydı, bilmiyordum. Ama kimse bir şey anlamadı. Oyunun amacı da buydu zaten.Bir süre sonra oyunun temposu arttıkça insanlar biraz daha rahatladı, hatta çoğu çakırkeyif olmuştu. Ama ben tetikteydim. Melih’in hareketlerini izlerken savcı kulağıma eğildi ve alçak bir sesle fısıldadı:"Şimdi harekete geçmeliyiz. Bunu daha fazla uzatamayız."Onaylarcasına başımı salladım. Oyunun amacı tamamlanmıştı: İnsanların dikkatini dağıtmıştık ve kimse bizden şüphelenmemişti . Biz hızlıca ayaklanırken Yavuz onlarla oyuna devam ediyordu. Bomboş koridorlarda gezinirken her bir kapıyı açtım ama aradığımız odanın burada olmadığını anlayarak yukarı kata çıktık.
10 dakika sonra
"Sence bu taktığımız maskeler biraz fazla olmadı mı? Kendimi hırsızlık yapıyormuşsunuz gibi hissediyorum. " "Öyle zaten Ada gizlice bir odaya girmeye çalışıyoruz bu hırsızlık da ne ?" "Ya tamam da maskeleri çıkaralım bari . Ayrıca sen bunları nereden buldun? " Evet odaya girecekken ve yanımda silah varken tekrar ediyorum yanımda silah varken acemi biri gibiymişiz gibi kafama bu maskeyi geçirmişti. Yakalanma ihtimalimiz çok düşüktü çünkü herkes aşağıdaydı ve neredeyse sarhoşlardı. Tabii katil burada değilse. Savcının da aklına bu gelmiş olacak ki maskeyi çıkardı. " Doğru maske takmaya gerek yok . Ayrıca ben ne bileyim her gün birinin odalarına gizlice mi giriyorum? " bu ufak sistemine kahkaha atarken çıkardığım maskeyi savcıya doğru fırlattım. Hızlıca fırlattığım maskeyi tutup odaya girdi. Odaya girdiğimizde bizi mavi ışıklı bir oda karşılamıştı. Işık gözlerimi kamaştırmıştı ama odaya göz atmaktan geri kalmadım. Duvarda gitarlar ve posterler asılıydı odanın bir köşesinde çalışma masası vardı. Ve kapının hemen yanında yatak bulunuyordu. Hemen göz kestirmeyi bırakıp aramaya girmiştim. Savcı da aranırken camın kenarında bir şey buldu. " Ada buraya bakmalısın. " dediğinde hızlıca yanına gittim. Elinde bir kağıt parçası vardı ve bir adres yazılıydı. "Hemen bu adrese gitmeliyiz." Beni onaylayınca kapıya doğru ilerledik . Tam çıktığımızda merdivenlerden çıkan evin hizmetçisi görmem bir oldu. Buraya geliyordu ve bizim bu odadan çıkmamız gerekiyordu. Odadan çıkarsak bizim odadan çıktığımızı görürdü . Ve Melih'e söyleyebilirdi . Başka bir çıkış yolu yoktu. Hizmetçi bizi görürse kesinlikle şüphelenirdi. Tek çarem, ona tamamen farklı bir izlenim yaratmaktı.Hızlıca düşündüm ve aklıma ilk geleni yaptım. Odadan çıkarken savcının yakasını bir elimle kavrayarak diğer elimle de kapıyı kapadım ve savcıyı duvara yasladım. Ellerim yanaklarını bulurken dudaklarım dudaklarına kapandı. Bir eliyle belimi kavrarken diğer eli yanağımı buldu. Öpüşüme bir o kadar istekli ve yavaş bir şekilde karşılık verdi . İçimde bir şeyler olmuştu . Nefesime karışan nefesi kalbimi harekete geçiriyordu . Uzun bir süredir böyle hissetmemiştim. Hızla atan kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu . Ve uzun bir süre öylece kalmak istiyor dudaklarımı dudakları ile dinlendiriyordum. Bir süre öylece kaldıktan sonra bizden uzaklaşan ses ile savcıdan ayrıldım. İkimiz de nefes nefes kalmıştık nefeslerimizi düzene sokmaya çalışıyorduk. Nefesim kesilmişti, ama bu sadece kaçıştan değildi. Hissettiğim şey beni korkutuyordu. Kendime itiraf edemediğim bir şeyler vardı ve bu, onu her görüşümde daha da büyüyordu.Bu saatten sonra hareket etmek çok zor geliyordu . Bir anda yaptığım şeyin farkına vardım . Biraz daha düşünürsem yakalanacağımızı fark ettim .Bu sırada savcının hareket etmeyeceğini anlayarak bileğinden tuttum ve aşağı kata doğru sürüklemeye başladım. Bu adrese bir an önce gitmeliydik. Az önce yaşanan şeyi düşünmeden hareket etmeye devam ettim. Kapının dışına çıktığımızda arkamızdan gelen Yavuz'a doğru döndüm hızlıca arabaya ilerliyordu . Tam arabaya binecekken karşımdaki görüntüyle duraksadım. Katil tam karşımda duruyordu. Kafamdan kaynar sular dökülürken tekrar aynı yere odaklandığımda katili göremedim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 647 Okunma |
174 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |