
Karanlık odada gözlerimi açtığımda oda kadar içim de karanlıktı. O video yüzünden yattığımdan beri sürekli kabuslar görüp uyanmıştım. Hâla hatırladıkça kalbim sıkışıyordu. Unutmaya çalıştıkça her şey üzerime üzerime geliyordu. Ama en azından katil hakkında ufak da olsa bir bilgi öğrenmiştik. Bu gerçek biraz da olsa beni rahatlatıyordu . Saat neredeyse bire geliyordu. Şimdi ise katili bulduğum yere göz atmak için gidecektik. Okula gidersek geldiğimizde saat geç olacağı için okula gitmemiştik. O yüzden karanlık olmadan arama yapacaktık ama işimizin ne zaman biteceği belli değildi akşam bile bitirebilirdik . İyi ki bütün herşeyimiz hazırdı. Yarına bırakacak vaktimiz yoktu çünkü bir yandan da katili bulmamız için bize verilen süre azalıyordu. Bugün hava soğuk olduğu ve işimiz akşama kadar sürerse diye kalın bir tayt ve yünlü bir kazak giymiştim . Rahat hareket etmem gerekiyordu bu yüzden böyle giyinmiştim . Her şeyimle tam hazır olduktan sonra savcıyı beklemeye başladım. Bugün bir şeyler bulamazsak delirecektim . Bildiğim tek şey katil hakkında ufak bilgilerdi. Zaten boynumdaki katilin kolyesinin ne olduğunu da çözememiştim. Kolyenin içindeki bu resimi annemin mektuplarını bulduğum yerde de bulmuştum. Bu yüzden katilin benim hakkımda birçok şey bildiği düşüncesi beni tedirgin ediyordu. Ben bunu yenmeye çalışırken çalınan kapı ile irkilerek kapıya doğru ilerledim. Gelen savcıydı ve hemen konuya girdi "Hazırsan geç olmadan hemen çıkalım. " kafamı salladığımda koşar adımlarla dışarı katili gördüğüm yere çıktık. Herşey normal gibi gözüküyordu ama derin bir sessizlik vardı parkurda kimse yoktu. Parkur kısmını es geçerek tesisin arkasına dolandık. Etraf ağaçla dolu olduğu için detaylı bir şekilde arama yapmak gerekiyordu. Etraf sessiz olduğu kadar da ıssızdı. Ortada bir şeyler dönüyorsa çok kötü söverdim. Ağaçların dibine ve gövdesine göz gezdirirken dikkatimi çeken şey ike duraksadım " Savcı şuna bir bakar mısın? Burada belili belirsiz harfler mi var yoka ben mi yanlış görüyorum ?" " Evet doğru görüyorsun şu harfin ne olduğu anlaşılıyor ama diğeri ne bende çözemedim." savcının eliyle gösterdiği harfe odaklandım harf E harfiydi ve altında değişik çizgiler vardı. O anda aklıma katilin isminin E harfi ile başladığını hatırladım. Katil adının baş harfini ve imzasını ağaç kavuğuna kazımıştı. Aslında her olayda katil bize ufak ufak detaylar vermişti. Katilin adının E harfi ile başladığını kanıtlamıştık ama bu bir kandırmaca da olabilirdi. Savcıyla uzun süre incelediğimiz ağaç kavuğuna işaret koyup fotoğrafını çektikten sonra kenarlara doğru gitmeye başladık. Katilin buraya nasıl girdiğini bulmamız gerekiyordu. Ve bunun için iki seçenek vardı ya içerden biriydi ya da dışarıdan girmişti. Bunu anlamak için tesisi çeviren duvara bakmamız gerekiyordu. Tesisin etrafındaki duvarı turlamamız biraz uzun sürecekti ama eminim ki bir şey çıkacaktı.
1 saat sonra
Neredeyse bir buçuk saattir tesisi turluyorduk ve dikenli tellerde hiç bir zarar yoktu bu o kişinin içerden olabilme ihtimalini arttırıyordu. Bu gerçekle sinirlerim gerilirken savcıya döndüm "Bok çukuruna düştüğünde bile daha iyiydi . Bune böyle boş boş tesisi turluyoruz. " kaşlarını çatarak bana baktı " İyi ki bir çukura düştük sen düşsen böyle yapmazdım. Ayrıca ne var tesisi turlama bahanesiyle spor yapmış oluyorsun." Ufak bir tebessüm ettiğimde konuşmamı sürdürdüm " Tabii tabii öyle bir şey olsa bir ay boyunca dalga geçeceğine kalıbımı basarım. Hem ben senin gibi değilim önüme bakıyorum yani sandığın gibi öyle kolay kolay düş…" daha cümlemin devamını getiremeden yere yapışmam bir oldu. Savcı bu halimi görerek uzun bir kahkaha atmaya başladı. Oturduğum yerde duruşumu düzelterek daha sağa oturdum. Bende gülmek ve laf yetiştirmek için ağzımı açacağım sırada elime takılan şeyle yarım kalan tebessümüm ağzımda asılı kaldı. Elime değen soğuk şeyin ne olduğunu gayet iyi biliyordum. Ve yine bir şey çıkacak derken yanılmamıştım. İçimden kocaman bir şekilde sövdükten sonra savcıya döndüm. Oda benim gibi gülmeyi kesmişti. Bir şeyler olduğunu anlamıştı ve benim gülüşümün solduğunu görünce o da tedirginlik maskesine bürünmüştü. Böyle güzel bir ânı katilin yaptığı şeylerin bozması sinirlerimi iyiden iyiye bozuyordu. Elime değen şey bir insan cesediydi. Arkamı döndüğümde gördüğüm şeyle gözlerimi kapadım. Tekrar açtığımda ise bu görüntü gitmemişti. Toprağa gömülü ceset ve kokusu her şeyi altüst etmişti. Cesete kısa bir göz gezdirdiğimde toprağın dışarısında olan kısımları elleri ve bacaklarıydı. Tırnaklarının içi çamurla ve toprakla dolmuştu büyük ihtimalle katile karşı bir direniş göstermişti . Ayaklarında ise bir ayakkabısı yoktu. Bacaklarında ise yer yer kesikler ve yırtıklar vardı. Elime aldığım eldiveni parmaklarımdan geçirirken savcı adeta donmuş gibiydi hareket etmiyordu. Toprağı yavaş bir şekilde kazmaya başladığımda kürek getirmediğimiz için pişman olmuştum. Toprak kısım azalınca yüz ortaya çıkmıştı. Tanıdık bir yüzle karşılaşınca ufak bir şok yaşasam da soğukkanlı olmam gerekiyordu. Savcıya döndüğümde o da dikkatli bir şekilde yerde yatan Melih'i inceliyordu. Yerde yatan kişi Melih'ti. Birini daha kurtaramadığımız için büyük bir vicdan azabı çekiyordum. Açık alanlaydık ama nefes alamıyordum. Melih'i burada yanlız bırakamazdık o yüzden tesisten Birini çağırmamız gerekiyordu. Otopsi yapılması lazımdı bunun için hızlı olmalıydık. Rasim başkanı arayınca telefon uzun bir süre çaldı ama açan kimse olmamıştı. Bu sefer de Cihangir 'i aramak için isminin üstüne tıkladım yine uzun uzun çaldı açan yoktu işte şimdi sıçmıştık endişelenmeye başlıyordum. Tek tek ekipteki herkesi aradım yine bir sonuç yoktu üstlerimi de aramıştım yine bir şey çıkmamıştı. Artık yapmamız gereken savcıyla birlikte tesise gitmekti. Belime yerleştirdiğim silah artık elimdeydi savcıda bir benzeri vardı. Temkinli adımlarla ana binaya girince karşılaştığım manzara ile tam olarak sıçtığımızı anladım. Karşımda elleri bağlı oturan ekip üyeleri ve Rasim başkanın önünde duran katil ile ufak ve sessiz bir şekilde küfrettim. Bu kadar da olmazdı ama . Daha önce tesisin içine kadar girmişti. Şimdi ise olayı daha da ilerleterek tesisin üyelerini rehin almıştı. Bizi görmesi ile yüzünde gülücükler saçmaya başlaması bir oldu. Bir insan bu kadar acımasız olmamalıydı ama bize de böyle bir varlık düşmüştü. Katilin ağzını açması ile sert bir şekilde bakışlarımı ona kilitledim. Artık ona meydan okuayan ben olacaktım. Bulmam gereken bir ufak bilgi vardı bu bilgi beni katile götürecekti. Bu sefer plan sırası bendeydi. Hiç plan yapmasam bile. " Evet Ada bugün öyle çok bir sey yapmayacağım sadece bir soru soracağım o kadar . Zaten bahçedeki olayı görmüşsündür. Umarım şaheserimi uzun bir şekilde incelemişsin ve beni taktir etmişsindir. " bu cümleye karşı tek cevabım bulanan midem olmuştu. Katilden iğreniyordum bu kadar zalim olmasından nefret ediyordum . Konuşmasına hız kesmeden devam etmek için uzun soluklu bir nefes aldı " Şimdi sana iki seçenek sunacağım sende birini seçeceksin ve bu seçtiğin kişilerden biri ölecek ama kimin öleceğini ben seçeceğim sana ise ölecek iki kişinin isminden birini söylemek düşüyor. Cihangir mi Rasim mi?" Ben yapacağım şeyi düşünüp keyiflenirken kafama dayanan soğuk namlu ile olduğum yere çivilendim .
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 647 Okunma |
174 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |