
23 yıl önce
"Sen şimdi kaç yaşına gireceksin Adacık? " diyen adama baktı küçük kız ve anlık bir heyecan ile tatlı tatlı cevap verdi. "Yaa Tayık amca daha dün söyledim akyında tutamıyor musun?" "Ben yaşlı bir adamım sürekli unutuyorum. " " Ya tamam tamam sen yaşlı değilsin ayyıca ben daha döyt yaşındayım ." diyen kız yarın beş yaşına girecekti ama hâla bazı kelimelere ağzı tam olarak dönmüyordu. Adam kızın bu tatlı hallerine içi eriyerek baktı evlenmişti ama hiç çocuğu olmamıştı çocuk özlemi günden güne artıyordu ama çocuğu olamayacağını öğrendiği günden beri Ada ile daha sık vakit geçirmeye başlamıştı içindeki çocuk özlemini böyle geçirmeye çalışıyordu. Kız tam evlerinin bahçesinden içeri girecek iken kapıdan çıkan annesini görünce onun üzerine doğru koşmaya başladı ve annesine ulaştığında kucağına doğru atladı. Annesi küçük kızı kucaklayarak yanağından öptükten sonra yere indirdi " Ada siz parktayken arkadaşın geldi sen onun yanına git ben gelene kadar çizgi film izleyin sonra birlikte bahçeye çiçek ekicez." annesinin dedikleri kızı daha da heycandırmıştı hızlıca koşarak salona girdi ve arkadaşını görerek yanına oturdu hemen çizgi film açarak izlemeye başladılar. Annesinin içinde ise bir sıkıntı vardı her zaman içini döktüğü gibi yine sırdaşı Tarık 'a anlatmaya başladı. " Ayak üstü konuşmak doğru değil ama anlatmam gerekli yoksa içim içimi yer." Diyerek gözlerini içerideki kızının yanındaki diğer kıza çevirdi. "Onu başka bir aile istiyormuş ama tedavi olduğundan haberleri yok tedavi bitmeden ve bittikten sonra da onu kimsenin almasına izin veremem." kadın dertli bir nefes verdi omuzları çökmüştü adam arkadaşının omzunu sıvazlayarak cevap verdi "Ben o yetimhane ile konuşacağım gerekirse aile ile de konuşurum sen canını sıkma Ada'ya iyi bak şimdi benim gitmem gerekiyor." kadın arkadaşını kafasını sallayarak onayladı arkasını dönerek kapıyı kapattı. Hevesle içeride oturan iki kızın yanına gitti "Hadi gelin bakalım şimdi bahçeye gidiyoruz ." iki kız ele ele tutuştular ve çığlık atarak arka bahçeye koşmaya başladılar. Arkadan gelen kadın çiçek ekmek için bütün gerekli eşyaları hazırlamıştı ve hemen hazırladığı eşyaları aldı kızlara anlatarak kazmaya başladı küçük kızlar da kazmayı denedi. " Hangi çiçeği ekeceğiz Aynur teyze. " dedi küçük kızın arkadaşı. " Beyaz gül ekeceğiz tatlım ." " Beyaz gül mü? Her çiçeğin anlamı olduğu gibi bunun da anlamı var mı anne." " Tabii ki var beyaz gülün duruluk ve masumiyet gibi anlamları var Adacım ." diyen kadına merakla baktı Adanın arkadaşı " Masumiyet ne demek Aynur teyze. " "Masumiyet bir kişinin masum ve suçsuz olması demek mesela siz çocuklar çok masumsunuz." " Anladım teşekkür ederim ama benim şimdi gitmem gerekiyor görüşürüz Ada." bunu dedikten sonra küçük kız koşarak kendi kaldığı yere doğru koşmaya başladı kadının anlattıkları kızı çok etkilemişti kimse kıza masum dememiş onu hep suçlamıştı . Kız çocukluğunu yaşamadan büyümeye zorlanmıştı. Acı bütün bedenine hükmederken kız soğuk yetimhane koridorlarında koşmaya başladı. Koşarken terlikleri ayağından çıkmıştı artık bütün bedeni soğuk zemin ile bütünleşmiş ve kızda bir ürperti hissi oluşturmuştu .
Günümüz
Ada
Boğazımda başlayan o kuruluk hissi nefes almamı zorlaştırırken kanın metalik kokusu midemi bulandırmaya başlamıştı . Odanın içini kan kokusu doldurmaya ve her yere dağılmaya devam ederken kafamı hareket ettirdiğimde boynuma saplanan sızı beni daha fazla zorladı. Bu acı ile bulanık olan zihnim daha da bulanıklaştı. Beyaz gül anlamı duruluk ve masumiyet olan o gül beyaz gül annemin en sevdiği çiçek bunu katil nereden biliyordu aklımdaki silik hatıralar vardı evet ama beyaz gülü sadece annem ile biz ekmiştik o zaman anlamını öğrenmiştim . Yalnızca annem ve ben vardı zihnimde, tanımadığım kişiler zihnimde yer edinmiyordu , hatırlamıyordum kendimi zorlamaya çalıştım ama annemin en sevdiği gülü sadece babam ,ben ve annem bilirdi katilin bunu bilmesi aslında hakkımda birçok şey bildiğini kanıtlar niyelikteydi. Ben bunları düşünürken boynumdan yere damlayan kan damlaları yerde kandan bir gölcük oluşturmuştu artık dayanacak gücüm kalmamıştı kafam sağa doğru kayarken sandalyenin de benim ile birlikte yana yatması bir oldu bu sefer iki acı vardı kafamda ve boynumda,düşerken dolabın sivri köşesine kafamı vurmuştum. Gözlerim kapanmak için direnirken ben kapatmamaya çalıştım ama kazanan gözlerim oldu ve kapanmaması için direnmekten acıyan gözlerim yavaşça kapandı. Arkadan duyduğum sesler ile gözlerimi açmak istedim ama hem aklım hem de gözlerim buna engel oldu. Etraf karanlığa gömülürken sesler sustu sadece boşluk kaldı.
20 dakika sonra
"Çok kan kaybetmiş nabzı düşük durumu stabil acil ameliyata alınması gerekiyor ameliyathaneyi hazırlayın Doktor Levent hocaya haber verin ameliyata hazırlıklı olsun." diyen hemşireler ile birlikte Volkan da hızlıca sedyeyi ilerletmeye devam etti. Ada ile aralarında kimsenin bilmediği bir bağ vardı ama Ada bu bağı unutalı yıllar olmuştu ama bu bağ Volkan'ın dün gibi aklındaydı . Ada'nın çoğu şeyi hatırlamaması birçok şeyi zorlaştırıyordu. Buna rağmen Volkan Ada'nın her şeyi yeniden hatırlayacağına dair inançlıydı. Ada'yı bir kapıdan içeri soktuklarını gören Volkan kendinde değildi sedyenin nereden içeri girdiğine bile dikkat edememişti tek düşündüğü Adaydı . Kızın her bir gülüşü Volkan 'ın içinin erimesine sebep oluyordu şimdi ise saçının bir telinin incinmesine bile ölebilecek adam o kızın gülmesini değil ölmemesini bekliyordu ama kız ölüm ile yüz yüzeydi. Volkan sıkıntılı bir şekilde koltuklardan rastgele birine oturdu bir daha birini kaybetmeye dayanamazdı ikinci kere çok sevdiği bağlandığı birini kaybetme düşüncesi nefes almasını engelliyor daha kötü hale gelmesine sebep oluyordu. Koltukta oturan adamın yanına Ada'nın ekibi Çınar,Cihangir ,Yavuz ,Pelin, Kardelen ve Rasim bey girmişti herkesin düşünceleri karmakarışıktı. Ada'nın ölebilme ihtimali herkesi deli ediyordu. Bu duruma en çok üzülen Cihangirdi çünkü Ada ile neredeyse çocukluktan beri beraberdi Ada'ya abilik taslaması koruyup kollaması bundandı. Ada onun için kardeşten öte canının bir parçası haline gelmişti. Cihangir o koridordaki sessizlikte kalbinin atışını dinledi acaba Ada'nın da kalbi böyle atıyor mu diye düşünmeye engel olamadı keşke Ada'nın yerinde ben olsam diye içinden geçirdi hem artık Ada'dan başka kaybedek bir şeyi kalmamıştı. Herkes farklı bir alemde takılırken koridordan koşarak ameliyathaneye gelen doktor ve hemşirelere doğru kafalarını çevirdiler. Kesin bir şey olmuştu Ada'ya bir şey olmuştu herkes bunun farkına varınca koridorda acı bir feryat kulakları sağır edecek çığlıklar yankılanıyor ortalık acıya bulanıyordu. Cihangir ayakta kalmıştı anlık sinir ve kaybetme korkusu ile kendini harap ederken ardı arkası kesilmeyen yumrukları duvar ile buluştu. Savcı kafasını ard arda duvara vururken Pelin ve Kardelen Birbirine sarılmış bir şekilde ağlıyordu,Çınar yerde oturmuş elinde Ada'nın hangi kıyafeti olduğunu bilmeden kıyafete sarılmış ve olduğu yerde sallanırken Yavuz ise oturduğu yerden kalkıp geziniyor geri oturuyor ve sürekli aynı şeyi tekrar ediyordu. Rasim başkan ise bayılma noktasına gelmişti gözü kararıyordu her an bayılabilirdi onu gören hemşire Rasim'i alıp rahatça kalabileceği bir odaya götürmüş ve sakinleştirici vermişti. Volkan kafasını vurduğu duvarda sola doğru dönüp Cihangir'e doğru baktı elini Cihangir'in eline uzattığında kemiklerinin görünecek noktaya ulaştığını ve kanların giderek attığını fark eden Volkan hemşireye haber vermişti. Cihangir her ne kadar elinin sarılmasını istemese de zorunda kalmıştı. Koridordaki herkes birbirini çok iyi anlıyordu çünkü her birinin kalbi acı ile yoğrulmuştu. Hemşire Cihangir'in elini sararken tam o sırada ameliyathanenin kapısı açıldı .Herkes o yöne dönerken doktor yüzü asık bir şekilde duruyordu. Aslında hepsi ne olduğunu anlamıştı ama duymak istemediler kabul etmeseler bile doktora kulak verdiler.
" Maalesef hastayı kaybettik." Acı yakarışlar koridoru inletirken yağmur yağmaya başladı. Yağmur her ölen ile yağar o kişi için ağlardı her bir yağmur damlası ölen kişiyi dünyadan silmek için yağardı. O gün yağmur Ada'yı dünyadan silmek ve veda etmek için yağmıştı. Vedalar ölümün getirdiği her bir feryattı. Ama kız doğum gününden önceki günde hayata veda etmişti yirmi dokuz yaşına yarın girecek iken o veda etmeyi seçmişti. " Ölüm tarihi : 26 Ekim 2024 ölüm saati: 16.19 " diyen doktor üzgün bir şekilde koridordan ayrıldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 647 Okunma |
174 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |