29. Bölüm

YENİ GÖREV

Elif Eylül Özmen
margaritga_okur06

Ekrandaki yanıp sönen kırmızı ışık ile Pelin'e ait olduğunu bildiğim resmi incelemeye devam ettim. Üzerindeki kıyafetler tesisten kaybolmadan önce giydiği kıyafetler ile aynıydı. Üzerindeki siyah kot pantolon ve onun üzerine giydiği beyaz boğazlı kazak ile şıklığını korumaya devam ettiği söylenebilirdi. Ancak yüz ifadesi bu şıklığına meydan okuyacak kadar katıydı . Fotoğrafın çekilme bilgilerine göre iki gün önce böyle yakalanmıştı. Elindeki filtre kahve olduğuna neredeyse emin olduğum bardak ile gizli bir şekilde kaldırımın en karanlık köşesinden bir sokağa dönerken yakalanmıştı. Halinden anlayacak olursak katı ifadesinin arasında gizlenmiş tedirginlik ve endişe oldukça derinden geliyordu. Pelin'in acele etmesine rağmen Yavuz 'un böyle bir kareyi yakalaması işinde bu kadar iyi olduğunu için beni açıkçası gururlandırmıştı. Bunun için onu tebrik etmeyi bir kenara bırakarak asıl mevzumuza odaklandım. Pelin bu fotoğrafa göre katilden kurtulmuş olmalıydı ama neden buraya gelmemişti? Yoksa bu da bir aldatmaca mıydı? Bunlar bende bir soru işareti bırakırken gözlerim masanın önündeki resmi dikkatle inceleyen ekibine kaydı hepsi büyük bir ustalıkla ekrana odaklanmıştı. Tam bende ekrana tekrar dönecekken telefonumdaki titreşim bütün dikkatleri üzerime çekmişti. Hemen elim cebimdeki telefonuma giderken bana gelen mesajlar kısmına girerek geçenki gibi olan şifreli mesajı gördüm.

 

Karanlığın içinden bana bakıyorsun. Saç tellerin rüzgârda değil, hatıralarımda savruluyor. Gözlerini tekrar görene kadar uyumayacağım.

Kendini ve onun da gerisini hatırlarsan, beni bulursun.

Sonsuz sessizlikte buluşacağız.

Gölgelerin en koyusunda bekliyorum.

F-13-14

Sesini duymadan gitmeyeceğim.

 

İmza:F

 

Yine anlamak ister gibi tekrar tekrar okudum ama bir çok anlamı olabileceği gibi benim de anlayabileceğim gibi değildi. Yanlış okuduğumu ya da bir yerlerde bir detayı kaçırdığımız düşünürken bu sefer olaya bütün bir şekilde bakmaya karar verdim. Ancak yine de anlamadığıma kendimi ikna ederken bana bakan ekibe doğru döndüm. Hepsi elimdeki telefondan bakarken tek yapabildiğim bir anlam çıkarmaya çalışmaktı. Bu F imzalı kişi ikinci kere karşıma çıkarak mesaj atıyordu hem de en kritik anlarda. Bu kişinin kim olduğunu anlamasam bile çok yakınımdaki biri olduğuna dair olan inancım tamdı. Yine kendi kendime dalmışken elimdeki telefonun titremesi ile bir anlığına irkilirken acele etmeden yavaşça beni arayan kişinin aramasına yanıt verdim. Arayan Rasim başkandı o yüzden biraz olsun rahatlamıştım. Telefonu kulağıma yaslarken pür dikkat Rasim abinin diyeceklerine odaklandım.

 

" Ada yeni bir göreve çıkmanız gerekiyor bu görev sizin üzerinizden alındı. "

 

Duyduğum şey ile algılarımı sorgularken bir anlık aydınlanma ile şoka uğramıştım. Ne demek bu görev bizden alınmıştı! Uğruna savcının atandığı ayrıca bir çok bilgi yakaladığımız üstüne üstlük benimle alakalı olan bir olay nasıl başkasına verilebilirdi! Birden sandalyeden sandalyeyi düşürecek bir kuvvetle kalktığımda endişeli bakışlar bu sefer de bana dönmüştü. Herkes ne olduğunu merak ederken bu tepkim ile oldukça tedirgin olmuşlardı. Öfkemi içimde tutmaya çalışırken yüksek çıkmasını umursamadığım sesim ile yanıt verdim.

 

" Ne demek başkasına verildi! Buna nasıl izin verebilirsiniz! Sona bu kadar yaklaşmışken nasıl böyle bir şey olabilir!"

 

Nefeslerim boğazıma dizilirken sakin olamayacağımı fark ettiğimde az önce düşürdüğüm sandalyeye hokkalı bir tekme geçirdim. Ortada bir şeyler döndüğü kesindi ama ne olduğunu çözmek bizim elimizdeydi. Cihangir bana yaklaşmak için bir adım atmaya yeltendiğinde elimle onu durdurdum.

 

" Bende anlamadım ancak size verilen süre azaldığı ve hâla bir sonuç çıkmadığı için görevden alınmışsınız. Bunu düzeltmeye çalışacağım ancak ben bunu halledene kadar size verilen diğer bir görevi yapmanız gerekiyor. Görev üç gün sonra başlayacak iki gün sonra yanıma gelin detayları konuşalım. Ama sana şunun garantisini verecek olursam geçici bir görev kısa sürer o yüzden rahat ol."

 

Rasim abiyi onaylayan bir mırıltı çıkardığımda sakin olamıyordum . Ne yapacağımı bilemez bir şekilde elindeki telefonu sertçe masaya attığımda elime geçen ilk ne varsa yere firlatarak kısa ama oldukça sesli bir çığlık attım. Odadaki ekip kulaklarını tıkarken tek yapabildiğim sakinleşmek adı altında aldığım nefesleri kontrol altında tutmaya çalışmaktı. Bunda pek başarılı olduğum söylenemezdi ama bir plan yapmak ya da daha mantıklı düşünmek için buna ihtiyacım vardı. Herkes ben sinirliyken yanıma yaklaşmaması ve bana bir şeyler sormaması gerektiğini bildiği için odadan çıt çıkmıyordu. Sessizlik bizi kaplarken odadaki tek ses benim derin nefes alışverişlerime aitti. Tam o sırada korkusuz bir şekilde ben sinirliyken bana yaklaşmaktan asla tereddüt etmeyen savcı bir kolumdan tuttu.

 

" Ne oluyor da bize de anlatacak mısın ? Şuraya otur sakinleş sonra da bize anlat!"

 

Daha az önce aldığım mesajı sindirememişken her şeyin böyle üst üste gelmesi beni tepetaklak ediyordu.

Oturmuştum ama yine aynı sinirli ifadem sürüyordu. O sırada ekip de biraz olsun tedirginliğini yenmiş olacak ki az önceki oturdukları sandalyelerine oturmuşlardı. O anda ben sadece dönüp cevap verdim.

 

" Sakin mi !Neden bahsediyorsun sakinlik mi kaldı Allah aşkına! Hayatımızın içine ettiler daha da etmeye devam ediyorlar ! Sakin olamayacağım galiba biri beni durdursun!"

 

Savcı bana beni anlıyormuş gibi dikkatle baktığında gözlerimi ona kilitledim. Onun varlığı biraz olsun beni sakinleştirirken konuya odaklanarak onu dinlemem gerçeklik ile yüzleşmemi yüzüme vurdu.

 

"Tamam biraz daha nefes al ve hiçbir şey düşünmeden sadece olanları anlat ."

 

Dediği benim için zordu ama deneyebilirdim. Az önce yüksek çıkan sesimi normal tonuna ayarlamaya çalışırken biraz da olsun hiç bir şey düşünmeden konuya girdim.

 

" Bu görevi bizden alıp başkasına devretmişler! Bize de şimdilik geçici bir görev vereceklermiş! "

 

Herkes şaşkınlıkla açılan gözleriyle bana bakarken bu sefer ayağa kalkıp saçını yolan Çınar olmuştu. Büyük bir hiddetle konuştuğunda diyecek sözler de yok olup uçmuştu .

 

"Ne demek görev başkasına verildi! Nasıl yani nasıl! Bizim burda götümüzden terler akarken hatta bazılarımız ölecekken bunu nasıl yapabilirler! "

 

Artık sinirli olan sadece ben değildim ekibin gözlerindeki sinirle parlayan yok etme arzusu gözümden kaçacak gibi değildi. Herkeste haklı olarak bu olayı sorgulama durumu vardı ve bu oldukça yerinde bir hareketti. Kim bizim yerimizde olsa aynı tepkiyi hatta daha fazlasını verebilirdi buna emindim . Neredeyse tesisin en iyi ajanlarını içeren bir ekip olmamıza üstelik bir de sahada görev almamıza rağmen bizden kime devredildiğini oldukça merak etmiştim. Bizden bir başkasına devredildiğine göre ya bizde sorun vardı ya da durum sandığımızdan daha ciddiydi. Olaya bütün çerçeveden bakınca aslında tek bir şeyle uğraşmadığımız için katili yakalayamamamız normaldi. Sadece katili bulmakla uğraşmıyorduk Pelin'in kaybolması , bana gönderilen mesajlar, çözülmesi gereken gizemli mektuplar ve geçmişten gelen sırlar gibi birçok açığa çıkması gereken gerçek vardı . Buna rağmen bizim sadece katili yakalamamızı ve bize verilen bir kaç ay kadar çabuk bir sürede halletmemizi istemişlerdi. Durum böyleyken daha biz katili yakalayamamışken diğer ekibin bu kadar çabuk bu olayları çözebileceğine kesinlikle ihtimal vermiyordum. Çözecek olursa da haklarını yemeyeyim iyi iş başarmış olurlardı. Ama şu anda bu durumu gerektirecek bir şey yoktu çünkü yerimize geçecek ekibin eksikliklerle devam edeceğini sanmıyordum . Çünkü aslında o yapbozun en önemli parçalarından biri de bendim. Olayın benimle ilgili olması ve beni de ilgilendirmesi diğer ekibin kaybedeceği en büyük şeylerden biriydi. Sonuçta olayın ana parçası yanlarında olmadan olayı çözmeleri pek mümkün olmayabilirdi .

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 17.08.2025 15:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...