" Gönül yangını yanar da söndüren olmaz mı ? "
Yazar'dan
Kaybetmek ve ölüm arasında ki fark neydi ?
Açıkçası ikisinin de insan üzerindeki etkisi aynıydı . Bu kelimeleri duyunca bile insanın gözünün önüne sevdiği gelir , bir an da olsa onu kaybettiğini veya öldüğünü düşünürdü . Peki Hikaye neden bu kelimelere karşı bir şey hissetmiyordu .
Veya bulunduğu ortam buram buram ölüm kokuyorken neden bir damla yaş akıtmıyordu gözleri . Etrafındaki ağlayan kadınları hissediyordu veya önündeki mezarın üzerine toprak atan adamları .
Başındaki siyah örtü yavaş yavaş saçlarından aşağı kayıp yere düşmüştü . Öyle ki yerden alıp geri kafasına takmaya mecali yoktu . Gerçekler ona yük olmuştu saatler önce . Yalnız hissediyordu . Her bir mezara toprak atılmasıyla sanki kendisi gömülüyormuş gibi hissediyordu .
Nefesi daralıyor , etrafı kararıyordu .
Sahi onun babası ölmüştü değil mi ?
Saatler önce o hastane de gözü önünde babası son nefesi vermişti . Hem de özür dileyerek . Son kelimelerinin bu olması tuhaftı onun için . Sanki o an karşısındaki özlediği , hasret kaldığı babasıydı . Ya da bir zamanlar masum olan bir yabancı ...
Ama kirlenmişti o kişi . Hem de ikinci kızını terk ederken .
Sahi onun birde kardeşi vardı değil mi ?
Babasının kaybı ona kardeşini kazandırmıştı . Öldü bildiği kardeşini . Bu gerçeklerin ağırlığı ile hemen yanı başında dikilen adama yaslandı . Yaslanmasıyla baba bildiği kişi hemen kolları arasına almıştı onu .
Hamdi Bey kızının bu çökmüş hallerine dayanamıyordu . Tabi ki de Şevket Bey'in ölümünü beklemiyorlardı . Kim beklerdi ki daha onunla bir kaç hafta önce konuşmuştu . Şimdi ise sonsuzluğa uğurluyorlardı .
Bu düşüncelerle kollarındaki kıza daha sıkı sarıldı . Yalnız hissetmesini istemiyordu . Öyle ki oğlu Ateş saatlerdir ortalarda yoktu . Ne kadar arasa da cevap vermiyordu .
****
Yanından her geçip gidenin Başın sağ olsun diyişine artık dayanamıyordu Hikaye . Şu an kollarında olduğu Hamdi babası da olmasaydı ne yapardı düşünmek bile istemiyordu .
-" Hikaye güzel kızım bak yüzün bembeyaz olmuş . Al bir kaç yudum su iç . " Makbule ninenin o naif sesi ile ona döndü . Elindeki şişe ile ona beklentili bakışlar atıyordu . Yavaşça kollarını kaldırarak şişeyi aldı ve bir kaç yudum içti .
Boğazının ferahladığını hissediyordu .
-" Teşekkürler Makbule Nine . Ateş gelmedi mi hala ? " sorusunun cevabını biliyordu aslında . Ama yine de bir umut gelmiştir diye düşünüyordu ta ki Makbule Ninenin bakışlarını görene kadar . Hala yoktu ortalıkta hem de söz vermesine rağmen . Ona söylemişti . O odadan çıktıktan sonra ona ihtiyacı olacağını söylemişti .
- "Babanla konuşmak istediğini söylemiştin . Birazdan tabi sende istersen hemşireler seni hazırlayacak . "
-" Evet isterim . Bu arada teşekkürler . Ama sen beni burada bekle . Onunla konuşmam bittiğinde sana ihtiyacım olacak ."
-" Burada seni bekliyor olacağım . "
Ama o odadan hemşirelerle beraber çıktığında o yoktu . Delirmiş gibi önüne gelen hemşireye onun nerede olduğunu sorup durmuştu . Fakat aldığı cevap hep aynıydı .
-" Anladım. Hala gelmedi. Oysaki ona ihtiyacım olacağını söylemiştim ."
-" Kızım o şimdi gel- " Makbule Ninenin hızlı hızlı söylediği cümleyi bitirmesine izin vermemişti .
-" Sorun değil Makbule Nine. Sen bile eminim ki bu söyleyeceğine inanmıyorsun . Ne de olsa o Ateş istediği gibi davranır . Tıpkı şimdi ki gibi . Zaten aptallık bende ."
Makbule Hanım karşında ki kıza bir şey diyememişti . Haklıydı çünkü . Eşek torunu yine yapacağını yapmış , karısını yalnız bırakmıştı . Hem de böyle acı , kayıp dolu bir günde .
Uzaktan yavaş adımlarla genç bir adam elinde bir kürek ile Hamdi Bey'in yanına gelmesiyle Hikaye tüm dikkatini oraya yöneltti .
-" Hamdi Bey sizde mezara toprak atmak ister misiniz ? " genç adam söylediği cümle ile durduğu yerde kasım kasım kasılıyordu fakat sormak zorundaydı . Hamdi Bey ona yönelik soruya hafifçe toparlanıp cevap verecekken kollarındaki kız ondan uzaklaşarak
-" Ben yapmak istiyorum . " Adamın elindeki küreği alarak yavaş adımlarla üzerindeki bakışlara aldırmadan mezarın yanına yaklaştı . Üşüyordu . İçinin buz tuttuğunu zannetti bir an . Titreyen ellerini harekete geçirerek kürekle toprak atmaya başladı .
Her toprak atışında eski anıları geldi aklına . Her anıyı anımsayışında küreği tutuşu sertleşti .Öyle ki bir süre sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı . Sanki o anları tekrar yaşıyor gibiydi . Annesini kaybedişi , yediği ilk tokat , okuldan alındığı gün , evlendiği adamın sözleri bir bir geçiyordu gözlerinin önünden .
Sonra bir feryat koptu ağzından .
-" Seni asla affetmeyeceğim . " Bacaklarının bağı kopmuş ,bedenini taşıyamaz hale gelmişti .Olduğu yerde dizlerinin üzerine düşüverdi . Ellerinin altındaki toprak babasına aitti . Hırsla ellerinin altındaki toprağı avuçlayarak sıkmaya başladı .
-" Seni . asla . affetmeyeceğim . " bu cümleleri sanki kendine söylüyor gibiydi . Yanaklarını ıslatan göz yaşlarını ellerinin toprak olmasına aldırmadan sertçe sildi . Hafif hafif titrek nefesler alarak nefesini düzenlemeye çalışıyordu ama içindeki ağlama hissi o kadar fazlaydı ki .
Hikaye'den
Dizlerimin üzerinde kaç dakika ağladım bilmiyorum . Öyle ki bana asırlar gibi gelmişti . Artık ağlamaktan boğazım acıyordu . Çevremden muaf olmuştum . Hiçbir şey duymuyordum . Sadece ellerimin arasındaki toprağa odaklanmıştım .
Sonra burnuma o tanıdık koku geldi .Hemen ardından da o sıcacık kolların beni sarmalayıp ayağı kaldırması ile gözlerim istemsizce yarı kapalı hale geldi . Yorulmuştum .
Bütün ağırlığımı ona vererek adımlarına ayak uydurdum . Bir yandan ona kırılmıştım . Evet o kötü biriydi fakat en azından yanımda olmalıydı . İlk defa birine bu kadar ihtiyacım olmuştu . Güvenmişti .
Siyah son model büyük bir arabanın yanına gelmemizle takım elbiseli bir adam koşturarak yanımıza gelip kapıyı açtı . Açılan kapı ile içeriye geçip oturdum . Ateş'te onca koltuk olmasına rağmen yanıma oturmuştu .
Dışarıdaki takım elbiseli adam kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti . Arabanın hareket edip ilerlemesinin ardından yanımda oturan Ateş cam kenarında ki bir düğmeye basmasıyla bir cam çıkmış , artık ne biz sürücüyü görüyorduk ne de o bizi .
Ama Ateş bir türlü rahat oturmamış bu seferde dolap gibi bir şeyden beyaz bir havlu ve kırmızı bir kutu almıştı . Onlar ne yapacaktı ki ?
Bu duruma hiç takılmadan başımı cama yaslayarak geçip giden yolu izlemeye başladım . Her araba sarsılışında başımda sarsılıp cama çarpıyordu . Sonra ılık eller iki yanağımdan da tutarak başımı camdan uzaklaştırmıştı .
Şu an tam karşımda bana çok yakın bir mesafede duruyordu . Gözlerini kırpmadan öylece yüzümü inceliyor , arada büyükçe yutkunuyordu . Sağ yanağımdaki eli önüme gelen saçlarımı acıtmak istemezcesine kulağımın arkasına koymuştu .
-" Şu gözlerinin haline bak . Kendini bu kadar yıpratmandan nefret ediyorum . " sinirle dişlerini sıkarak sarf ettiği cümlenin ardından dudaklarını anlıma yaklaştırıp uzunca öpmüştü .
-" Yanakların hep toprak olmuş , ellerinin halini ise konuşmak bile istemiyorum . " Gözlerime bakmadan tüm yüzümü inceleyip bunun gibi binlerce şey söylemişti . Arada beyaz havlu ile yüzümü temizlemiş , ellerime krem sürerek yara bandı yapıştırmıştı .
O sırada ben ne mi yapmıştım ?
Hiçbir şey söylemeden öylece onu izlemiştim . Hareketleri izlemiştim . Bana söylediği şeyleri tepki vermeden dinlemiştim .
-" Kaybın için üzgünüm . Sana yalvarıyorum daha fazla kendini üzme , yıpratma ." O ne zannediyordu ki ? Bu üzüntümün Babam için olduğunu falan mı ?
-" Sen bu üzüntümün babam için olduğunu mu düşünüyorsun ? " benim sorum ile yüzündeki emin duygusu sarsılmıştı . Gerçekten babam için olduğunu düşünüyordu .
-" Onun için değil üzüntüm . Benim , benim kardeşim yaşıyormuş Ateş . Benim üzüntüm buna , kardeşimi terk etmesine . Utanmadan benden Özür dileyip onu bulmamı istedi . Hayatını mahvettiği kardeşimi bulmamı istedi benden . " dolu dolu gözlerimi , derin yaramı görmesin diye başımı eğdim .
-" Ben nasıl bulucam onu . Nasıl yanıma alıcam annemin emanetini , canımı . " Daha yeni pansuman yapılmasından dolayı sarılı olan elimin üzerine düşen yaş kim bilir kaçıncıydı .
-" Beraber bulucaz onu Orkide . Seni kardeşine kavuşturucam sana söz veriyorum . " çenemden tutarak başımı kaldırmış göz göze gelmemizi sağlamıştı . Ne demişti o ? Benim için gerçekten böyle bir şey yapar mıydı ki ?2
Kardeşime kavuşmama yardım eder miydi ? Kardeşimi gerçekten merak ediyordum . Bana mı benziyordu ya da anneme mi ? Anneme benzemesini o kadar çok istiyordum ki her ona bakışımda annemi görmek beni mutlu ederdi .
Çünkü neredeyse unutmak üzereydim yüz hatlarını şu sıralar rüyalarıma da gelmiyordu annem. Beni terk etmişti . Onun emanetini bulucaktım . Ateş'in de yardımıyla .
-" Hayır teşekkür etme bana . Ben senin kocanım değil mi ? Bunu tabi ki de yapıcam . Ne de olsa sende benim karımsın . "
Karşı koltukta oturan tanımadığım kadının okuduğu Yasin Süresi içimi ferahlatmıştı . Her bir kelimesi ile bütün dertlerimden arındığımı hissediyordum . Öyle ki kadının sesi muhteşemdi .
-" FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey'in ve iIeyhi türceûn. " son ayeti de okumasıyla ellerini açarak bol bol dua etmişti . Her bir hareketini kaçırmadan izliyordum. Nedense ondan gözlerimi çekemiyordum .
Bana tanıdık geliyordu . Sesi , yüz hatları , hareketleri bana birini anımsatıyordu . Ne kadar hatırlamaya çalışsam da yok olmuyordu . Bir türlü hatırlamıyordum .
-" Ağzınıza sağlık Zeynep Hanım . " Zerrin Hanım elindeki helva tepsisinden bir tabak verirken bu cümleyi kurmuştu . Zeynep , adı buydu .
İsmi bile tanıdık gelmişti . Zeynep Hanım helvadan bir kaşık almış , Zerrin Hanım 'a sadece kafa sallayarak cevap vermişti . Ardından o gözleri odada dolandığında bana bakıp devam etmişti ki şaşkınlık içinde geri dönmüştü .
Neden bana şaşkın şaşkın bakıyordu ki ? Öyle şaşkındı ki elindeki kaşık tabağın içine düşmüştü . Bütün bakışların ona dönmesiyle yüzündeki o şaşkın ifade ile kendini zorlayarak hafifçe gülümsemişti .
-" Hikaye Kızım , mutfaktan bir kaç tabak daha helva getirir misin ? " benim ona bakışımı kesen Zerrin Hanım'ın elinde boşalmış tepsiyle bana seslenişi olmuştu . Oturduğum sandalyeden kalkarak mutfağa doğru yürümeye başladım.
Sırtımda ki bakışları hissediyordum. Arkamdan bana bakıyordu . Ben de mi ona tanıdık gelmiştim acaba ? Belki de aramızdaki tanıdıklığın nedenini o biliyor olabilirdi .
Mutfak kapısından içeri girerek tezgah üzerinde bulunan helva dolu tabakları bir tepsiye tek tek dizmeye başladım . İçeride bir sürü kadın vardı anca yeterdi . Henüz bu helvaların tadına bakmamıştım açıkçası bakmayı da düşünmüyordum .
Kim babasının helvasını yiyebilirdi ki ?
Yapılırken bile mutfaktan uzak durmuştum . Önünden bile geçmemiştim . O hazırlanana kadar odada öylece yatağa uzanmış tavanı seyretmiştim . O an düşünceler içindeydim fakat kendime geldiğim bile ne düşündüğümü hatırlayamadım .
Son bir defa tepsiye göz atıp hazır olduğunu gördüğüm de elime alacaktım ki arkamdan gelen sesle durdum .
-" Bana bir bardak su verir misin acaba ? " Zeynep Hanım' dı gelen . Onu daha fazla bekletmemek için bir bardağa su doldurup ona uzattım . Titreyen elleri ile bardağa alırken daha ağzına götüremeden yeri boylamıştı .
Ani korku ile hafifçe geriye kaçtım. Karşımdaki kadın ağlıyor muydu ? İyi de neden ? Bir bardak kırdığı için mi ağlıyordu ?
Yere çömelerek yerdeki cam kırıklarını toplayacakken hemen öne atılıp buna engel oldum .
- " Hayır dokunmayın , elinizi kesersiniz . "Onu çömeldiği yerden kaldırarak hemen arkada kalan sandalyeye oturttum . Hala elleri titriyor , ağlamaya devam ediyordu . Yavaşça yanaklarında ki gözyaşlarını silerek
-" Lütfen ağlamayın Zeynep Hanım . Alt tarafı bir bardak . " hafifçe burnunu çekmiş , ardından önüne gelen saçlarını düzeltmişti . Ama gözyaşları dinmek yerine daha artıyordu .
Kafasını kaldırarak bana baktı . İlk önce saçlarıma baktı derin derin , ardından gözlerime . Elinin birine kaldırarak saçlarıma dokundu . İçimdeki sıcacık his beni dumura uğratmıştı .
-" Sen çok büyümüşsün be Hikaye'm . Öyle ki bir an seni tanıyamadım . Sende beni tanıyamadın . " sonlara doğru sesi kısılsa da ben duymuştum . Düşündüğüm her şey doğrulanmıştı söyledikleriyle .
Ben bu kadını daha önce görmüştüm ama nerede ? O da beni tanıyordu . Babamın bir yakını mıydı acaba ?
-" Sizi daha önce görmüş gibiyim fakat çıkaramadım kusura bakmayın . Hem büyümüşsün dediniz beni daha öncede mi tanıyordunuz ? " bu sorum ile kafasını sallamıştı .
-" Evet daha önceden de seni tanıyorum . Bir insan yeğenini tanımaz mı ? "
*****
Hikaye'nin babası öldü neler düşünüyorsunuz ?.
Zeynep Hanım , Hikaye'nin neyi oluyor ?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
181.44k Okunma |
7.74k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |