
Okulun yıl sonu etkinlikleri her zaman eğlenceliydi ama bu yıl her zamankinden daha büyük bir heyecan vardı. Öğrencilerin dört gözle beklediği geleneksel su savaşı günü sonunda gelmişti. Bahçenin dört bir yanında su tabancaları, şişeler ve balonlarla donanmış öğrenciler bekliyordu. Herkes hazırdı.
Baran, 12. sınıfların kaptanı olarak ekibini son hazırlıklar için topladı. Strateji yapmayı seviyordu. Son sınıftı ve bu onun son su savaşıydı. Kaybetmeye hiç niyeti yoktu.
Öte yandan Ülkü, 10. sınıfların en enerjik öğrencilerinden biriydi. Su savaşlarını çocukluğundan beri çok severdi. Sulu şakalar yapmak, kahkahalar atarak kaçmak ona hep keyif verirdi. Ama bu kez karşısında Baran vardı ve onun hakkında az çok şey biliyordu. Baran, kolay pes eden biri değildi.
Ve savaş başladı!
Havada çığlıklar yankılandı. Patlayan su balonlarının sesi, kahkahalara karışıyordu. Bahçede bir köşeye sığınanlar, birbirini kovalayanlar, sırılsıklam olup pes edenler... Kimin kimi vurduğu belli değildi ama su savaşının ortasında herkes çocuk gibiydi.
Tam o sırada…
ŞLAAKKK!
Bir su balonu patladı ve Baran baştan aşağı su içinde kaldı.
Yüzünü silerken şaşkın bir şekilde etrafına baktı. Ve onu gördü.
Ülkü, birkaç metre ötede kahkahalar atıyordu. O yapmıştı!
Baran gözlerini kısıp sinsice gülümsedi. “Tamam, küçük hanım… Şimdi yandın.”
Ülkü’nün yüzündeki gülümseme bir an yerini şaşkınlığa bıraktı. “Dur, Baran! Sakın! Şaka yaptım!”
Ama çok geçti…
Baran hızla elindeki su tabancasını kaldırdı ve Ülkü’yü baştan aşağı ıslattı!
Ülkü çığlık atarak geriye doğru kaçmaya çalıştı ama çok geçti. Bütün saçları, yüzü, kıyafetleri su içindeydi. Ama onun pes etmeye niyeti yoktu.
Hızla yere eğildi, eline geçen su balonlarını toplayıp Baran’a fırlattı. Baran, hızla sağa sola kaçtı ama birkaç tanesi tam isabet etti. İkisi de kahkahalarla birbirine saldırıyordu.
Sınıflar birbirine karışmış, kim kimin tarafında belli olmamıştı. 10. sınıflar ve 12. sınıflar birbirine girmişti. Ama bu savaşta Ülkü ve Baran’ın kendi küçük dünyası oluşmuştu.
Tam o anda…
Baran elindeki su tabancasını doldurmaya çalışırken Ülkü sessizce yaklaşarak son kozunu oynadı.
Büyük bir kovayı iki eliyle kaldırıp Baran’ın başından aşağı döktü!
Buz gibi su!
Baran anında donakaldı. Nefesi kesilmişti, şok olmuştu.
Ülkü kahkahalarla geriye çekildi. “KAZANDIM!”
Baran gözlerini kısıp yavaşça ona doğru yürüdü. “Öyle mi?”
Ülkü, onun yüzündeki ifadeyi görünce biraz korktu, ama aynı zamanda heyecanlandı. Kaçmaya çalıştı ama Baran çok hızlıydı. Bir anda onu belinden yakalayıp havaya kaldırdı!
“Şimdi ne yapacaksın bakalım, küçük su savaşçısı?”
Ülkü çığlık atıp gülerek kollarını ona vurdu. “Baran, indir! Hayır, hayır! Şaka yaptım!”
Ama Baran dinlemiyordu. O an her şeyi unutmuştu. Savaşın galibi kimdi, 12. sınıflar mı yoksa 10. sınıflar mı kazanmıştı, umursamıyordu. Çünkü kollarının arasındaki kızın kahkahası, tüm kazançlardan daha değerli gelmişti.
Onu yavaşça yere bıraktığında, göz göze geldiler.
Kahkahalar yavaş yavaş durdu. İkisinin de nefesi hızlıydı. Yüzlerinden süzülen su damlaları, kahkahalarla ıslanan dudaklarına karışıyordu.
Ülkü gülümseyerek gözlerini kaçırdı. “Kazandım, Baran.”
Baran hafifçe kaşlarını kaldırdı. O an Ülkü’nün gözlerindeki ışık, su savaşından daha farklı bir savaşı başlatmış gibiydi.
“Göreceğiz bakalım, Ülkü. Daha bitmedi.”
Ama belki de, asıl savaş şimdi başlıyordu.
Su savaşı değil aşk savaşı başlıyordu...
Sevgili arkadaşlar,
Bir yolculuğun sonuna geldik. Bu hikayede birlikte güldük, ağladık, öğrendik. Her anı paylaştık, her duyguyu yaşadık. Şimdi burada, bir dönüm noktasına gelmişken, hepinizle bu yolculuğu yapmış olmak benim için çok değerli. Yeni başlangıçlar için hazır olun, çünkü her bitiş yeni bir şansı getirir. Teşekkür ederim, birlikteydik, birlikte güçlüydük. Hoşça kalın!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 37.81k Okunma |
1.72k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |