
Queen - You're My Best Friend
" baba bir masal anlat bana , içinde denizler balıklar , yağmurla kar olsun güneşle ay ."
" anlatırken tut elimi, Uykuya dalıp gitsem bile , bırakıp gitme sakın beni ..."
Uzaklardan gelen o boğuk ,ürkütücü , naif ve özleyip kaçtığım her şeyi söyleyen o ses . Rüya ile gerçeklik arasında sıkışıp kalmışken boğazıma bir el sarıldı sanki ve beni hapsolduğum araftan kurtardı. Burnuma ise uğruna her şeyi feda edebileceğim o koku doldu . Babamın kokusu . Gözlerimi açtığımda evimde değil ama evim yapmak isteğim yerdeydim . Işık yoktu . Işık olmasa ben uyuyamam ki . Korkarım ben karanlıktan . Yanı başımda duran gece lambasını açmaya çalıştığımda yanmadığını fark etim . Elektirikler gitmiş olmalıydı . Yastığımın altında duran telefonumu aldığımda saatin üçe geldiğini gördüm . Kulağımda hep aynı melodi , hep aynı sözler vardı ve bana tek bir şeyi hatırlatıyordu , babamı ne kadar özlediğimi . İçimdeki özlemi daha fazla tutamadım ve elim o bilindik numarayı tuşladı . Türkiye de saat şu anda iki sularındaydı . Telefon çaldı ... çaldı ... çaldı ve çaldı . En sonunda tam kapatmak üzere olduğumda telefonun diğer ucundaki babam konuştu .
" efendim ? " uykulu , boğuk ,yorgun ve telaşlı bir ses . Hıçkırıklarım tam ağzımdan kaçmak üzereyken elimle hemen kapatım ve içime içime ağladım .
" alo kimsiniz ? " diyordu babam fakat hiçbir cevap veremiyordum .
" orada mısınız , alo ? " telaşlı çıkan sesi kalbime bir yerlere baskı yapıyor ve bağıra çağıra ağlama isteği doğuruyordu bana .
" kızım sen misin ? " benim babacığım . Benim . Ne olur bana bir kez daha kızım deme yoksa dayanamam ...
" ah benim güzel kızım . Korktunmu sen yoksa ? " sustum . Susmak zorundaydım . Beli etmemek zorundaydım . Seni bırakmamın bir sebebi olmalıydı , mutlu olmalıydım baba .
" korkma babacım ben buradayım . Ellerinden tutuyorum ve sen uyuyana kadar da yanında gitmeyeceğim . " buraya gelmemizin üzerinden günler geçmişti ve babamı bir kez olsun aramamış mesajlarına geri dönmemiştim . Şimdi ilk kez konuşuyorduk fakat o , onu neden aramadığımı , mesajlarına neden dönmediğimi sormak yerine beni sakinleştirmeyi seçmişti. Gözlerimden akan yaşlarla yattım yatağıma tekrar dayadım kulağıma telefonu ve babamın sesini dinledim . Çünkü birazdan bana ne zaman korksam ve uyuyamasam söylediği o niniyi söyleyecekti .
" Karlı kayın ormanında ,Yürüyorum geceleyin , Efkarlıyım, efkarlıyım, Elini ver nerde elin. Memleket mi yıldızlar mı, Gençliğim mi daha uzak ,Kayınların arasında . Bir pencere sarı sıcak . Ben oradan geçerken biri, Amca dese gir içeri
Girip yerden selamlasa, Hane içindekileri .Yedi tepeli şehrimde Bıraktım gonca gülümü. Ne ölümden korkmak ayıp , Ne de düşünmek ölümü..."
Nasıl olurda özlemezdim , nasıl olurda sesini duymadan hayatıma devam edebilirdim ? Keşke hep o konuşsa ve ben dinlesem . Çocukluğumdan bu yana bir çok şey yaşamış hiç susmamış ve hep mücadele etmiştim . Yaşadıklarımın çoğunda annemin payı olsa da dolaylı yoldan ucu babama da dokunuyordu ama o hep beni nasıl seveceğini , nasıl yaklaşacağını , nasıl dinleyeceğini biliyordu . Keşke annemde bunu biraz deneseydi , kırmadan , dökmeden sevmeye çalışsaydı . Belki de o zaman bu kadar eksik hissetmezdim kendimi . Belki o zaman hayallerimi gerçekleştirirken bu kadar buruk hissetmezdim . Beki o zaman ailemi feda etmek zorunda kalmazdım. Babamın boğuk ve hırıltılı çıkan sesi her an ağlayabileceğini yada ağladığını gösteriyordu . İkimizi de daha fazla üzmemek adına konuştum .
" seni çok özledim baba ..." ağzından kaçırdığı hıçkırıktan hemen sonra ...
" bende babacım , bende çok özledim ." hemen sonra devam ettim.
" ama üzülme ben burada çok mutluyum . Sadece seni çok özlüyorum o kadar . "
" hep mutlu ol Lidyam . Beni özlediğinde , üzüldüğünde , ağladığında , kırıldığında ya da çok mutlu olduğunda ara tamamı ? Beni ara Lidya sesini duymaya ihtiyacım var ara sıra , merakta bırakma olur mu ? " Tamam diyemedim , hep arayacağım diyemedim onun yerine .
" kayla nasıl , o iyimi ? " diyebildim .
" kardeşin iyi sadece oda benim gibi seni çok özlüyor ama benden daha çok ihtiyacı var sana biliyorsun ..."
" biliyorum ... biliyorum . Böyle olsun istemezdim . Onu arkamda bırakmayı , en ihtiyacı olduğu dönemde yanında olmak isterdim . Ama bazı şeyler için fedakarlık yapmam gerekiyordu baba ."
" sen iyi ol , mutlu ol o bize yeter kızım ."
" teşekkür ederim baba , her şey için . İyi ki varsın . Hoşça kal .
" sende kızım sende iyi ki varsın hoşça kal ."
Ay gökyüzünü ter ketmiş yerini Güneşe bırakmıştı . Kuş cıvıltıları odama dolmuştu beni uyandırmak istercesine . Dün geceden sonra içimde hala bir burukluk olsa da kendimi daha iyi hissediyordum . Bu yüzden yatağımdan hızlı adımlarla kalkıp ayağıma terliklerimi geçirdim ardından banyonun yolunu tutum . Eve taşınma sürecimiz neredeyse bitmişti . Artık her şey yerli yerindeydi . Küçük ama biraz romantize edilmiş ve şirin banyomuzda gerekli şeyleri yaptıktan sonra çıktım ve bu sefer mutfağa yöneldim . Bu günkü kahvaltıyı hazırlamak üzere malzemeleri tek tek çıkartıp büyük bir özen ile hazırladım . Öncelikle avakado kesip onu püre haline getirdim ve içine çok yakışacağını düşündüğüm birkaç baharat ekledim hemen ardından kızartığım ekmeğin üzerine labne sürüp bir güzel yaydım ve avakadonun üzerine koydum . Bir dilim hindi fümeyi de üzerine koyup son olarak yağda pişirdiğim sahanda yumurtamı da dikkatlice koydum . Hazırladığım iki tabağın yanlarına ortadan böldüğüm domateslerimi de ekleyip bitirdim . Oldukça lezzetli ve iştah açıcı kahvaltımızın yanına dumanı üstünde tüten espressolarımızı da masaya koydum . Kahvaltının görünüşü beni tatmin ettikten sonra Helini uyandırmak üzere odasına girdim . Dün yorulduğu için hala uyuyordu . Yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum .
" uyan bakalım güzel uykucu sabah oldu . " gözlerini aralayıp etraına baktı kayda değer bir şey olmadığını görünce ise tekrar gözlerini kapattı . Eee napalım güzellikle olmuyorsa o zaman ... geriye sadece perdeleri sonuna kadar açmak kalmıştı . Helinde zaten saniyeler sonra oflaya puflaya uyandı .
" ila o perde açılacak , o güneş benim gözüme hücum edecek değilmi Lidya hanım ! " ona arkamı dönüp odasından çıkarken konuştum .
" söylenmeyin Helin hanım söylenmeyin KALKIN !" şu sesiminde hiç ayarı yok gerçekten ... kendi kendime gülüp mutfağa gittim ve sofraya oturdum . Helinde ayılmış bir şekilde dakkikalar sonra gelmişti . Kahvaltımızı sohbet ederek yapmış sonrasında ortalığı toparlayıp okula gitmek üzere hazırlanmaya odalarımıza geçmiştik . Kıyafetlerim dolap yerine açık bir şekilde astığım askılıklarda duruyordu bu yüzden bütün kıyafetlerim gözlerimin önündeydi . Gözüme kahverengi penye bir kumaştan yapılmış göğüs kısımları danteli olan bir elbise çarpmıştı . Onu elime alıp yatağıma atım ardından kahverengi oversize , deri ceketimi de alıp yatağa koydum . En alta duran uzun ,deri , yine kahverengi olan topuklu çizmelerimide aldım.
Kombinimi yaptıktan sonra giyinip takı çekmecemden altın sarısı birkaç kolye ve küpe alıp taktım . Belimde biten kendinden dalgalı olan saçlarımı uzun uğraşlar sonucunda tarayıp önce iki yandan ince tutamlar alıp onları ördüm ve üsten biraz daha fazla saç alıp yarım , dağınık bir topuz yaptım . Saçlarımla işim bitince kahverengi uzun ve buğulu bir eyeliner çektim gözüme daha sonrasında içinde altın beyaz ve altın sarısı simler olan bir far uyguladım ve kirpiklerimi kıvırıp maskara sürdükten sonra makyajımda bitmiş oldu . Kahverengi küçük çantamı ve gerekli olan kitaplarımı da alıp odamdan çıktım . Helin hazır bir şekilde salonda oturmuş beni bekliyordu .
" ben hazırım gidebiliriz . " başını telefonundan kaldırıp bana baktı .
" tam 47 dakkika 54 saniyede hazır oldun ." yüzüme buruşturup onu ayıplarcasına suratına baktım .
" birde dakika mı tutun Helin ? Aferim sana !" göz ucuyla onu süzdüğüm de kombini inceledim . İçine siyah bir crop altına parlament mavisi , bol paça , ve siyah bir kemer ile tamamlayan yüksek bel pantolon crobunun üzerine ise yine parlament mavisi kısa bir ceket giymişti . Ayağındaki stiletolarıy ile tam bir bütün gözüküyordu . Omuzlarına gelen saçlarını düzleştirip arkaya atmış boynunu ön plana çıkartmıştı ve bu görüntü onu daha da hoş kılıyordu .
" çok baktın , ne oldu beğenmedin mi yoksa . " dedi Helin .
" güzel olduğundan bakmışımdır belki Helin hanım ." tam yanımdan geçeceken omzuma dokundu .
" ama seni hiçbir zaman geçemiyoruz Lidya hanım zirve sizin ." o giderken arkasından güldüm. Arada böyle güzellikler de yapabiliyordu işte .
" sen delisin Helin Alev ! "
" sen kadar Lidya Mercan ! "
~
Aradan saatler geçmiş biz okula gitmiş ve ben dört dersten sonra çıkmıştım . Fakat Helin seminer olduğu için kalmıştı . Ben ise Roma sokaklarının manzarasını çıkarmak istercesie kahvemi yudumluyor bir yandan da kitabıma bölüm yazıyordum . Belki de size kendim hakkında en önemli detayı vermedim . Ben bir yazarım . Yaklaşık 6 yıldır hiç durmadan ,bıkmadan sadece yazıyordum . Beni ben yapan ve belki de şu anda burada olmamı sağlayan en büyük neden buydu . Türkiye de birkaç kitabım çıkmış okurlar tarafından çok sevilmişti . Şimdi ise çıkacak olan yeni kitabım için son hazırlıkları tamamlıyorduk . Masanın üzerinde duran telefonum çaldığında arayan kişinin bu yolda en büyük destekçim , menejarim Emre Duman olduğunu gördüm . Heyecanla aramayı hemen yanıtladım .
" Efendim Emo ! "
" sakin ol , çıldırma , ayılıp bayılma amaaaa KAPAK ÇIKTI ! "
" HADİ CANIMMMM ! " masadan aniden kalktığımda bütün gözler bana çevrilmişti . Ama o sıra bunu bile önemseyememiştim.
" GÖRMEN LAZIM LİDYA ÇOK ÇOK İYİ OLMUŞ !"
" EMREEE İNANAMIYORUM ! "
" inanmalısın Lidya Mercan çünkü bu senin eserin. "
17 yaşında bir bahar ayında ilk kitabım çıkmıştı . Bu beni tanıyan herkes için imkansız bir hayaldi fakat ben bana inanmayan herkese ve bütün imkansızlıklara karşı başarmıştım . Yılarca hayalini kurduğum kitabımı çıkartmış ellerimin arasına almış ve kendi cümelerimin içinde kaybolmuştum . Sonra herkese ikinci bir şoku yaşatarak br kış ayında ikinci kitabımı çıkartmıştım . Böylece kendimi kanıtlamış oldum . Şimdi ise bir sonbahar ayında üçüncü kitabımı çıkartıyordum . Yaralı Notalar . Hayalerine giden yolda bıkmadan , usunmadan bütün engelere karşı ruhunu bir beste yapıp kemanı ile çalan bir kızı anlatıyordu bu hikaye . Belkide içinde en çok kendimi bulduğum kitabım buydu . O yüzden kalabim daha çok atıyordu bu kitap için .
" heyy oradımısın Lidya . " boğazımı temizletip yüzümdki güümse ile Emreye cevap verdim .
" evet evet buradayım . Sadece çok heycanlıyım . "
" sakin ol , bu daha başlangıç herşey çok daha güzel olacak emin ol . "
" 2 yıl öncede aynı şeyleri demştin Emre ve dediğin gibi oldu her şey çok daha güzel ."
" ve olmaya devam edecek ."
" iyi ki bu yolda yanımdasın Emre , gerçekten teşekkür ederim ."
" her zaman burada olcağım Lidya ..." sesine yansıyan gülümsemesi , şevkati bana hiç olmayan abim gibi hissettiriyordu .
" bu kadar duygusalık yeter Miss Mercan sana kapağı atıyorum . Sende ne zaman istersen sosyal medya hesaplarında paylaşabilirsin . "
" tamamdır bekliyorum ,hoşça kal seni seviyorummm !"
" bendee ,hoşça kal . " Telefonu kapatıp eşyalarımı toparladım ve hesabı ödeyip dışarıya çıktım . Telefonum tekrar çaldı bu sefer araya kişi Helin di .
" ben çıktım canım neredesin ?"
" şimdi markete gidiyorum bende akşam büyük kutlama var o yüzden birkaç bir şey alacam ." sesimdeki heyecan ve mutluluk Helinede geçti anında .
" Aaaa neyi kutluyoruz , hayırdır ?"
" gelince söylerimm , çok güzel şeyler oluyor sadece bunu bil ."
" insanı merakta bırakmakta üzerine yok Lidya gerçektennn ."
" doğam bu bebeğim . " telefonu kapatıp onu daha da çok kızdırdım . Bu sırada Emreden gelen msajada bakmıştım . Kapak o kadar iyi olmuştu kii hayallerimin birebir aynısıydı eksiksiz fazlası olan bir kapaktı . Bir kez daha iyi kişilerle çalıştığımı anladım .
Marketen gerekli olan her şeyi alıp iki büyük poşetle evin yolunu tutum . Eve az bir mesafe kala gözlerimi kamaştıracak kadar renkli ve güzel olan çiçekler çarptı . Her renkten ,her çeşiten çiçek vardı . Çiçeklern başında ise dünya tatlısı küçük bir kız .
" Ciao , buona giornata ! " garip aksanlı İtalyancama kız gülümseyerek cevap verdi .
" ciao buona giornata a te, signora . Cosa ptterresti ? ( merhaba sizede günler hanımefendi . Ne alırdınız ? " küçük kız son derece düzgün aksanı ile beni selamadığında gözlerimi ondan alıp çiçeklerde gezdirdim .
" questo giorne é molto speciale e importante perme , ho realizzato il mio sogno piu grande , quindi voglio che tu faccia un bouquet molto bello per me . ( bu gün benim için çok özel ve önemli bir gün çünkü en büyük hayalimi gerçekleştirdim bu yüzden senden benim için ço güzel bir buket yapmanı istiyorum ." Kızın gözleri ışıltı ile parladı ve hemen işe koyuldu . Eline pembe bir çiçek aldı .
" questo fiore rosa rappresenta l'eleganza penso che t si addice perché sei una donna molto elegante . ( bu pembe glayör çiçeği zarafeti temsil eder . Sizde çok zarif bir kadın olduğunuz için size yakışacağını düşünüyorum . " gözlerini asla çiçeklerinden ayırmıyor onları özenle ellerine alıyordu . Sözlerine istinaden hiçbir şey diyemedim sadece onu izledim .
" questo tullipano bianco simboleggia la purezza . ( bu beyaz lale saflığı sembolize der . ) quest camelia si addice a uno donna orgogliosa . ( kamelya , mağrur bir kadına yakışır .) questo fiore é il calice d'oro pwr darti speranza . ( bu çiçek size umut olması için altın kadeh çiçeği .) E infine ıris per ricordre smpre questa tua felicita.( ve son olarak ıris çiçeği bu mutluluğunuzu hep hatırlamanız için .)"
Hayata bazı çok özel anlar vardır ve üzerinden yılar geçse de bu anları asla unutamazsınız işte ben şu an o anın içine sıkışıp kalmıştım . Her bir çiçeği sadece benim için özenle seçip onları büyük bir zevk ve şevkatle buket yapan bu küçük kız benim kalbime işlenmiş , kaç yıl geçerse geçsin silinmeyecek bir iz bırakmıştı ... italya 'ya geleli henüz birkaç ay olmuştu ve italya daha şimdiden bana tüm güzeliklerini gösteriyor buraya gelmek için verdiğim kararda beni asla yanıltmıyordu . Şimdi elimde koca bir buket çiçek ile evimin yolunu tutmuştum .
" OOOH YOU'RE THE BEST FRİEND THAT I EVER HAD ... I'VE BEEN WİTH YOU SUCH LONG TİME ..."
" GÜN IŞIĞIMSIN VE BİLMENİ İSTİYORUM Kİ , TÜM HİSSLERİM GERÇEK ..."
" I REELLY LOVE YOU ... OOOH YOU'RE MY BEST FRİEND ..."
" OOOBENİ YAŞATIYORSUN ! " biraz kekik , biraz taze nane ve biraz da fesleğen son olarak üzeri için parmesan .
" beni yaşatıyorsun ..." dedim Helin in gözlerinin içine bakarak . Bir an için gözlerinin içindeki ışıltıya kapıldığımı hissetim . Yüzünde koskocaman bir gülümseme ve ışıl ışıl gözler ile bana bakıyordu .
" pizza yapmanın hiç bu kadar zevk vereceğini düşünmemiştim . " dedi hala gülümseyerek .
" içinde sevgi olan her şey zevk ve mutluluk verir bir tanem . " yanağına bulaşan unu silip gülümsedim ona .
" iyi ki biz Lidya iyi ki ..." pizzayı fırına verirken bir yandan da kahkaha atım .
" hayatımızda bir anda ne kadar çok iyi ki birikti farkında mısın ?"
" sen benim hep iyi kimdin ama ." dedi oda bir yandan mutfağı toplarken .
" Kelebek kozasından çıkmayı beklerken kurduğu hayalleri ve gördüğü rüyaları bir bir yaşıyordu ve bunu derin suların altında boğulmak üzere olan balık ile yapıyordu . " dedim kendimi tutamayarak
" Lidya Mercan ve onun sadece bize özel olan metaforları ..."
" hoşuma gidiyorrr ! " dedim yanağından öperek . Birlikte sofrayı hazırlayıp tekrar mutfağa gittik ve fırının başında durduk .
" sence pişecek mi ?" dedi Helin eli belindeyken . Kendime baktığımda bende aynı pozisyonda durduğumu fark etim .
" pişer niye pişmesin ? "
" bilmem ki belki pişmez . " dedi yersiz bir ümitsizlikle . O an aklıma gece babam ile konuşmamız geldi .
" biliyor musun ? Ben gece babamı aradım . " Helin bir anda şokla bana döndü .
" nasıl yani , nasıl aradın ? " bir anda oturmak istemiştim bu yüzden Helini kolundan çekiştirip yere otuturdum . İkimizde fırının önüne bağdaş kurup oturduk .
" ben rüyamda babamın sesi duydum . Bana çocukken bizim olan şarkımızı söylüyordu hani var ya bir şarkı ' baba bana bir masal anlat ... ' diye o . " Helin kafasını salayıp beni onayladığında anlatmaya devam ettim .
" bende ürktüm bu sebeple uyandım . Sonra bir baktım her yer kapkaranlık . Biliyorsun karanlıktan zaten çok korkuyorum ve o an gördüğüm rüyanın da verdiği duygu yoğunluğu ile kendime daha fazla hakim olamayıp babamı aradım . Biliyor musun Helin bana hiçbir şey sormadı . Neden onu aramadığımı , nerede olduğumu ... Sadece korkmamam gerektiğini söyleyip bana nini söyleyerek uyutu . Kendimi o kadar güvende hissetim ve ne yapacağımı bilemedim ki ... şimdi bile sürekli o ana geri dönüyorum . " ellerim tir tir titriyor gözlerimden birkaç damla yaş düşüyordu . Helin hiçbir şey demedi sadece beni kendisine çekip sımsıkı sarıldı.
" sen hayallerin için çok büyük bir fedakarlık yaptın Lidya . Arkanda bu hayata en çok sevdiğin kişiyi bıraktın ama kötü bir şey için değil bunu sadece geleceğin için yaptın . Artık bunu kabullenmeli ve hayatımıza böyle devam etmek zorundayız . Biz neler neler başardık , ne yolardan geçtik . Hiç düşünebiliyor musun en kötü zamanlarımızda şu an burada beraber kendi evimizde şarkılar söyleyerek pizza yapacağımızı . Kötü günler geride kaldı Lidya . Ben senden öğrendim ' ne olursa olsun yolun sonunda ışık vardır . Umudunu kaybetme . Kaybettiğin zaman bir mum yak . ' Geçti , geçecek bir tanem . Babana şu anda sarılamasan da sarılacağın zamanda olacak . " Helin den ayrılıp sulu gözler ile ona baktım .
" teşekkür ederim . Yolun sonunda ışık olduğunu hatırlatığın için . Sen benim ışığımsın , umudumsun , yuvamsın Helin . İsmin gibi . " gözleri gözlerimde takılı kaldı ve dediğimi tekrar etti.
" yuvamsın ... "
" yuvamsın ..."
" bir koku geliyor , ne bu ? " ikimizin de gözleri bir anda fırına kaydı .
" PİZZALAR YANMIŞŞŞ !
1 hafta sonra
" ecco a voi signore cosa comprereste ? ( buyrun efendim ne alırdınız ? ) "
" possiamo avere croissant alla crema ed espresso . " ( ben bir tane kremalı kuruvasan ve espresso alabirmiyim ? "
" ovviamente lo porto subito . " ( elbette , hemen getiriyorum . " )
Bu gün bizim işimizde ilk günümüzdü sabah okuldan çıkıp öğlen buraya gelmiştik . Türkiyedeyken bir çok yerde garsonluk , baristalık gibi şeyler yapmıştık bu yüzden alışıktık . Çalıştığım kafenin sahibi Callisto abi çok iyi ve tatlı bir adamdı . Henüz otuzların sonu kırkların başındaydı . Bir karısı birde küçük bir kızı vardı . Arada sırada eşi Emma buraya geliyor mutfak kısmı ile ilgileniyordu bildiğim kadarıyla da çok iyi bir aşçıydı . İstenilen siparişleri hazırlanması için verdikten sonra cebimden telefonumu çıkartım ve kısa bir ara vererek Helini aradım . Birkaç çalıştan sonra açtı .
" To subito tra un minuto ! Ciao ... Ay pardon canım senmi ydin ? "
" senin hatlar baya bir karışmış kankacım . "
" off sorma ya ! Bu günden beyri kaç kişiyle uğraşıyorum . "
" normalde bünyenin alışık olması lazım senin Türkiyedeyken her şey , herkes daha fazlaydı ."
" yok ya alışığım ama hamlamışım biraz . " kahkahama engel olamayıp kıkırdadım .
" ne yapıyoruz , çıkışta gidiyor muyuz ? "
" gideriz herhalde ya zaten üç saat falan kaldı çıkmamıza . "
" tamam süper . Önce eve uğrayalım ama üzerimizi bir değiştirelim , temizlenelim sonra çıkarız ."
" geç kalmaz mıyız ? "
" randevu kaçta ? "
" 7 : 50 ' de . "
" tamam tamam yetişiriz o zamana kadar . "
" tamam canım hadi görüşürüz o zaman , kolay gelsin . "
" sağol canım sana da . "
Helin Alev ' den ...
" Mona esco buonasera ! ( Mona ben çıkıyorum iyi akşamlar ! ) " mutfaktan çıkan kafenin sahibi Mona teyze gülümseyerek yanıma geldi .
" buonasera mia bella , vai con attenzione ! ( iyi akşamlar güzelim , dikkatli git ! ) " ona el sayıp beni kapının önünde bekleyen Lidyanın yanına hızlı adımlarla yürüdüm gülümseyerek .
" Ciao bellezza ! ( merhaba güzellik ) " bozuk İtalyancasına gülmeden edemedim ve elinden tutup cadde de yürümeye başladık .
" Ciao brutto ! ( merhaba çirkin ) " kaşlarını çatıp bana ters ters baktı .
" questo é un insulto e non sara mai accettato ! ( bu bir hakaretir ve asla kabul edilemez ! ) "
" ŞAKAAA . "
" tabikide şakaaa . " dedi gülerek . Bu gün Lidya hanımın isteği üzerine nail art yaptırmaya gidiyorduk . Neymiş efendim bir kadının tepeden tırnağa her yeri bakımlı olmak zorundaymış , kime göre neye göre ! Bunu büyük ihtimalle Lidya duysaydı BEN VE YASALARIMA GÖRE ! diyip beni sustururdu . Bazen çok inatçı ve cazgır olabiliyordu .
" nerde sade bir şey var sen oradasın . Ne güzel sana bir sürü model gösterdim gittin en sadesini seçtin . " diyordu bir yandan yürüyüp bir yandan da söylenerek .
" hayır yani neye söyleniyorsun ki her zaman en sadesini seçeceğimi biliyorsun ! " bana ekstra abartılı şekilde gözlerini devirdi .
Hemen saçlarımı tarayıp tepeden bir atkuyruğu yaptım ardından biraz parfüm biraz lipgloos .
Eve geldiğimizde hemen üzerimizi giyinmek için odalarımıza dağıldık . Bu gün işte çok yorulduğum için dolapta en rahat ve en şık olan parçaları giyip hazırlandım . Saçlarımı tepeden sıkı bir atkuyruğu yapıp yüzümü biraz maskara , alık ve ruj ile renklendirdim . Ayakkabılarımı da giyip odamdan çıktım ve her zaman olduğu gibi Lidyayı beklemeye koyuldum. Tabi bu sırada da ağzım boş kalmıyordu Lidya 'nın yaptığı pastadan bir dilim kesip yedim . 15 – 20 dakkikanın sonunda Lidya da hazırlanmıştı tabi o benim aksime rahatlığı ikinci plana atmış daha çok şık olmak istemişti . İkimizde hazır olduğumuzda çantalarımızı alıp evden çıktık . Kısa bir taks yolculuğundan sonra nail art salonuna gelmiştik . Çalışanlar bizi sevecenlikle karşılayıp hiç vakit kaybetmeden işlerine koyuldu .
" okulun nasıl geçti bakalım bu gün ? "dedim Lidya 'ya tırnaklarımız yapılırken . Heycanla bana döndü .
" bu gün resmen bütün dersi aşkla dinledim . Hele Klasik Mitoloji dersi o kadar güzeldi kii ! Saatlerce dinleyebilirdim."
" ne güzel . Zaten Mitolojiye bayılıyorsun senin için harika olmuş o zaman . "Lidya bana parıldayan gözlerle bakarken konuşmasına devam eti .
" gerçekten de öyle . En sevdiğim ders şu diyemem çünkü hepsi ayrı ayrı güzel ." bu heyecanına gülümseyerek karşılık verdim .
" hatırlıyor musun bu bölüme girerken çok şüphelerin vardı . Acaba yapabilecek miyim ? Sınavı kazanabilecek miyim diye çok endişe duymuştun . Hatta ve hatta az kalsın vazgeçiyordun . " Lidya buruk bir gülümse ile bana baktı ve ardından yapılan tırnaklarına .
" o zamanki Lidya yapamamaktan çok korkuyordu haklısın . Çünkü arkasında senden başka 'yapabilirsin diyen biri yoktu . ' Sanki tüm dünya ona karşıydı . Ama çok düşündüm , çok çalıştım ve şimdi bunları diyebilmek için kazandım Helin . Ve bu yolda bir şey öğrendim ' tüm dünya yapamayacağını söylese de sen yapacağım de ...' " Yaşanmışlığın verdiği hüzün ile tekrar gülümsedi Lidya bana .
Bir saatin sonunda nihayet tırnaklarımız bitmişti . Ben oldukça sade ve klasik bir model tercih etmiştim .
Helin ise yine şıklığı ve abartıyı ön plana çıkartacak bir model tercih etmişti . Her ne kadar abartılı şeyleri sevse de tarzı herkesi geçer nitelikte güzeldi .
Navona Meydanında akşamın getirdiği derin bir huzur ve neşe vardı . Her zaman olduğu gibi insanlar büyük bir neşeyle şaraplarını yudumluyor , pizzalarından bir dilim alıyor ve eşlerine , dostlarına bir şeyler anlatıyorlardı . Burayı bu kadar romantize etme sebebimiz neydi bilmiyordum ama sanki ünlü bir ressamın çizdiği ve insanda baktıkça bir çok duygu hissetiren o tablonun içinde gibiydim .
" Helin sana sesleniyorum ! " kolumdan tutup beni kendisine çeviren Lidyaya baktım şaşkınlıkla . Ne ara bu kadar kopmuştum gerçek dünyadan !
" efendim ... dalmışım da . "
" şuraya baksana diyorum . Bu gece Carpe Diem adında bir müzenin açılışı varmış hem de bizim olduğumuz yere oldukça yakın . Gideli mi beraber ? " Lidyanın elinde tutuğu broşüre baktım . Ben müze gezmeyi hiç sevmezdim çünkü pek ilgi alanım ve beni cezbeden bir şey değildi .
" ben müze gezmeyi sevmem ki Lidya . Biliyorsun pek benlik değil . Birde bu gün çok yoruldum eve gidip biraz dinlenmek istiyorum ... başak bir zaman gitsek olur mu ?" Lidya her ne kadar suratını asa ve bu duruma üzülmüş olsa da dediklerimi onayladı . Beraber meydandan uzaklaşıp daha ıssız bir sokağa girdik . Hiç kimse olmamakla beraber ışıkları da yoktu sokağın .
" ya boş..."
" AİUTO,PER FAVORE AUİTO !!! ( imdat , yardım edin lütfen !!! ) " şehrin gürültüsünü bile delip geçen bir kadının çığlık sesi kulaklarımıza doldu anında . İkimizde yerimizden sıçrayıp birbirimize baktık .
" nereden geldi o ses ? " dedi Lidya telaşla . Etrafımıza baktığımızda aynı sesin bir kez daha çığlık çığlığa bağırdığını duyduk ve hiç düşünmeden sesin geldiği yere doğru koştuk . Cadde de iki ayrım noktası vardı .
" sağ mı , sol mu ?" Lidya bir şey söylemeyip sol saptığında bende arkasından gittim . Çok kısa bir süre sonra bir adamın zorla bir kadını duvarla kendisi arasında sıkıştırdığını gördük . Bir an için durdum ne yapmam gerektiğini anlamak için o esnada yanıma baktığımda Helin in koşarak adama doğru ilerlediğini gördüm ve şaşkınlıkla ona baktım . Adama öyle sert bir tekme geçirmşt ki adam adeta 3 metre öteye savrulmuştu . Yerden kalkmaya çalıştığında bende koşarak yanına gittim ve yerde debelenen adama bir tekmede ben atım .
" ŞEREFSİZ NE YAPIYORSUN SEN ! " adam haddiden fazla sarhoş olduğu için müdehale edemiyordu bu yüzden onu etkisiz hale getirmek daha kolay olmuştu . Lidyayla beraber duvarın dibine korkudan çökmüş ve hıçkıra hıçkıra ağlayan kızın yanına gitmiştik . Bizde onun gibi yanına çöküp temkinli bir sesle konuştuk .
" iyi misin ? Bir yerine bir şey oldu mu ? "
" sana bir şey yaptı mı ? " Kız italyanca konuştuğumuzu duyuca derin bir nefes aldı . O kadar kötü görünüyordu ki ... saçları dağılmış ,makyajı akmış , gömleğinin yakası yırtılmıştı .
" ben ... ben ... ya..." hıçkırıklarının arasından bir şeyler anlatmaya çalıştığında onu biraz sakinleştirdik ardından polisi aradık . Yerde baygın halde yatan adamın yanından uzaklaştırdık kadını biraz . SU verip kendisine gelmesini sağladığımda biraz daha iyi görünüyordu .
" daya iyi misin ? " diye sordu Lidya . Kadın başını salayıp bizi onayladı .
" size çok teşekkür ederim gerçekten . Siz ... siz olmasaydınız ne yapardım bilmiyorum . "
" ne demek insanlık görevimiz . Sana bir şey yapmadı değil mi ? "
" hayır yapmadı , tam o esnada siz geldiniz . " içimden Allaha dua ettim .
" polisler birazdan burada olur merak etme ... " dedi Lidya sorarcasına Genç kadına hitap edecek bir şey bulamayınca . " Kadın ikimizin de ellini sıktı ve gülümsedi elinden geldiğince .
" benim ismim Yeona ... Choi Yeona . Ya sizin ki ? " çekik gözlerinden tahmin ettiğim üzerine Koreliydi .
" ben Helin buda Lidya . " dedim Yeonaya kendimizi taktim edercesine . "
" çok memnun oldum Helin ve Lİdya hayatımı kurtardınız . Borcumu nasıl öderim bilemiyorum ." hala bir yaprak gibi tir tir titriyordu . Elini sıkıp onu sakinleştirdim .
" bize borcun falan yok biz yapmamız gerekeni yaptık sadece"
" sizi Tanrı karşıma iyi k çıkartı . O kadar iyisiniz ki ... dedi Yeona minnetle gülümseyerek .
Polisin siren sesleri kulaklarımızı tırmaladığında artık gitme vaktinin geldiğini anlamıştık .
" o zaman korkarsan yada kendini rahatsız hissedersin mutlaka bizi ara biz elimizden geldiğince sana yardımcı olmaya çalışırız olur mu ? "dedi Lidya . İkimizin de numaralarını genç kadına verdik ve polis gelene kadar orada bekledik .
Hayattın karşımıza ne çıkaracağı beli olmuyordu . Hiç kimse bir saniye sonra ne olacağını bilmiyordu . İşte tamda bu yüzden anı yaşamak ve ona göre davranmak gerekiyordu . Carpe Diem müzesi bize aslında tamda bunu söylüyordu ...
Carpe Diem : Anı Yaşa
Son.
~ Bazen en sıradan şeyler bile , doğru kişi ile birlikte yapıldığında sıradışı olur .
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |