
Oy ve yorum ♡♡

Sonunda bitti, lütfen gizemli okuyucular oy verin 40 oy sınırı koyuyorum tamamlanınca bölüm gelecektir. ♡♡
☆▪︎☆▪︎☆
Berzan'ın ağzından...
Kollarımın arasında uyuyan kadındaydı bakışlarım. Sanki gördüğü rüya üzerine ince kalem gibi çizilmiş kaşları iri kapalı gözlerini kısmıştı. Kıvırcık kestanesinin bir tutamı yaramazca yanağının üzerine yerleşmiş sinirini şimdi fark ediyordum.
Dudaklarım kıvrılırken yeni yeni fark ettiklerimle ne kadar da gülümseyen bir insan olmuştum, daha bir ay kadar önce mapusta demir parmakları ardında bu kadını gözlerdim, şimdi kollarım da mışıl mışıl uyuyordu. Kaderdi bizi yazıp çizen, hileli bir oyun gibi kaderimi kaderime cizmişti.
Parmaklarımın tersi ile yüzüne yerleşmiş kestane tutamını yanağından nazikçe ittim. Oysa bir çok insanın yüzüne acımasızca geçirdiğim ellerim bu kadına karşı fazlasıyla nazikti. Narin beyaz teni dokunulmaya bile kıyamayacağım kadar güzeldi.. Bedenim kas katı kesilirken aklıma üşüşmeye başlayan düşünceler kaşlarımı çatmama sebebiyet vermişti.
Babasının hiç acımadan vuruşu, annesinin umrunda olmayışı, insan kendi çocuğuna dahi bunları reva görmemeliydi. Evli bir adama vermek istedikleri aklıma geldikçe daha çok çıldırmama sebebiyet veriyordu.
Neyse ki son anda yetişmiştim! Benden bile kaçmak isteyişi düşüyordu aklıma. Ne yaşattılar da insanlardan bu kadar kaçmak istiyordu. Ben masum muydum? Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım, en çok zararı da ben vermiştim koynumda uyuyan kadına...
Başka bir adamı seven kadın koynumda uyurken onu ben öldürmüştüm Yusuf'u ben öldürmüştüm yaşadığım bu vicdan azabı yüreğime kör olup oturmuşken o gece onun haykırışları hiç aklımdan çıkmazdı. Bana nefret dolu bakışları, unutmadım! Unutamıyordum en çok bu yüzden kendimi affedemiyordum. Belki sonuna kadar da affedemeyecektim.
Herşey gelip geçecekti, zamanı geldiğin de bunu ona kendi ağzımla söyleyecektim zor olacaktı. Belki beni hiç affetmeyecekti bu yüzden birazda olsa hayatını güzelleştirmek için elimden geleni yapıyordum. Benden kaçmaya çalışsa dahi sanki yine sonu kollarımın arasında buluyordu.
Dudaklarım yukarıya kıvrılırken çocuksu halleri çok hoşuma gidiyor bazen onunla uğraşınca çıldırması ayrı Bi hoşuma gidiyordu. Kıpırtısı ile bakışlarım hızla ona dönerken hafif kımıldamayan gözleriyle hemen gözlerimi kapatarak sessizce ne yapacağını görmek için kapalı gözlerimle bekledim.
Kendini kollarımın arasından zorlasa da çıkmayacağını anlayınca nefesini yüzüme üfledi. Kaşlarım yaptığı bu hareketle çatılırken, onun bedeni kımıldamayı kesmişti, uyanmamı istemez gibiydi. Bir süre ne yapacağını beklerken anlım ve kaşımın tam ortasına yerleştirdiği parmağıyla çattığım kaşlarımı düzeltmeye çalışıyordu.
Hiç bir tepki vermemeye dikkat ederek aynı pozisyonda hiç kımıldamadan beklemeye devam ettim. Paralarının sıcaklığı yüzümde gezinirken en sonunda dudaklarımın üzerinde durunca kaskatı kesildim. Napıyordu? Kalemle çizer gibi etrafında gezdirdiğinde hızla elini tuttum, tehlikeli sularda yüzüyordu.
Gözlerimi açtığım da onun şaşkın bakışları tutulan bileğinde ardından kahve harelerini harelerime tutundurdu. "N'apıyorsun?" Tek kaşım merakla havalanırken şaşkınlığını hala giderememişti. Kolumun üstünde olan bedenimi hafif kendimi yan yaparak üzerine doğru yaklaştım. "B-berzan!" Titrek bir şekilde ismimi fısıldadığında az önce dudağıma dokunmamış gibi utanmıştı.
"Efendim.." Yüzüne doğru fısıldadığım da kızaran yanaklarıyla dudağım kenarıya doğru kıvrıldı. "Korkma seni yemem!" Yüzünü yüzüme doğru biraz daha yaklaştırdım bedeni resmen donup kalmıştı. "Yada kork yiyebilirim!" Yanağına minik bir buse kondurarak üzerinden kalktım. Yaşadığı şokla hala aynı durumda kalmaya devam ederken başımı iki yana sallayarak banyoya girdim.
Ben kendimi affedemezken, içime yeşermeye başlayan sevgisini bile farkına varamamıştım...
☆▪︎☆▪︎☆
Araba hızla ilerlerken sessiz olan Efnan'a döndüm meraklı bakışlarıyla etrafı izliyordu. "Sevdin mi?" Daha önce gelmiş bile olsa gezmemişti. "Güzel şehir ama çok kalabalık." Bakışları saniyelik bana dönüp geri dışarıyı izlemeye başlamıştı. "Kalabalık aileleri sevmez misin?" Tek kaşım merakla havalanırken onun bakışları tekrar bana dönmüştü. Omuzlarını silkerek, "fark etmez aslında, çok kalabalık boğucu olur." Başımı salladım sakince.
"Ha o yüzden sıkıntı değil, on çocuk büyütünce alışırsın." Saniyesini bile kaçırmadığım yüzünde kalem gibi çizilmiş kahve kaşları başta havalandı, ardından birden kahve harelerinin üzerine düşüp gözlerini korkutucu denecek derece de büyüttü. "Ne!" Diye küçük bir çığlık kopardığında arabada Ferhat'ın saniyelik bakışları üzerimize dönse de geri önüne dönmüştü.
"Ne var bunda?" Meraklı soruma eş değer olan tek kaşım havalanmıştı. "Ne mi var?! On tane çocuk var Berzan daha ne olsun!" Sitemli bağırışı eskiye nazaran sesini kısmıştı. Gülmemek için dudaklarımı bir birine bastırırken nedense Efnan'ı sinir etmek fazlasıyla hoşuma gidiyordu. "Çok mu?" Alay eden sesimle gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Az mı?" Bakışları hızla bana dönerken gülmemek için kendimi tuttuğumu o an fark etmişti.
"Senin bana ne garezin var!" Kahve hareleri gözlerimin içine sinirle bakarken kıvrılan dudaklarım sinirli haline tabi tutulmuştu. "Hoşuma gidiyor..." Başını hafif yana yatırıp tek kaşını kaldırdı. "Ne hoşuna gidiyor!" Bakışlarımı saniyelik arabayı süren Ferhat'a döndü ne yaptığımı merakla izleyen Efnan'a dönerek yüzümü yüzüne yaklaştırdım. "Sen hoşuma gidiyorsun!" Yüzümüzde milimlik olan mesafe kızaran yüzüne fazlasıyla yakındı.
Alt dudağımı ısırdığım da bakışları dudaklarıma kaydığında yanakları sanki ne kadar kızaracağını bilemez gibi daha da bir kızarmıştı. Hareleri harelerime değdiğinde dudaklarımdaki gülümseme yavaş yavaş son buldu. Hızla atan kalbim sanki göğüsümden fırlayacakmış gibi burnuma dolan toprak kokusu bedenimi gererken kokusunun yakınlığı garip bir şekilde beni kendine daha çok çekerek.
"Nereye gidiyoruz!" Nefesi dudaklarımı ezip geçtiğinde kendime gelerek hemen geriye çekildim. "Burda yaşayan bir dostum var, kahvaltıda onunla buluşacağız. Sevgilisiyle gelecek, seni onunla beraber bırakacağım! Belki biraz gezersiniz." Boğazımı temizleyerek önüme geri dönmüştüm, onun bu tepkileri hoşuma gitse de kendi bedenimde çözemediğim bu durumlar sinirimi bozmaya başlamıştım.
"Geldik ağam." Ferhat'ın söylediği ile kendime gelirken başımı salladım. "Tamam koçum." Arabadan ilk ben indiğim de öbür tarafa dolandım inmeye çalışan Efnan ince belinden tutarak inmesi için yardımcı oldum. "Teşekkür ederim." Bakışları etrafta tararken başımı salladım. Ondan uzaklaşmadan beraber yürüyerek kafeye girmiştik.
Çatık kaşlarım etrafta tanıdık bir yüz ararken gördüğüm Alp ile Efnan'ı da kendimle beraber sürükledim. Oda bizi fark ettiğin de hızla ayağıya kalkarken sert bakışları üzerimde gezinirken dudağının kenarı hafif bir şekilde kıvrıldı.
"Hoş geldiniz kardeşim!" Benim de dudağım kenarıya doğru kıvrılmıştı. "Hoş bulduk dostum." Bir birimizden ayrıldığımız da sessizce bizi izleyen Efnan'a döndüm. "Eşim Efnan!" Alp'e Efnan'ı tanıtırken Alp hızla baş selamı vermişti. "Hoş geldin." Dedi ona. Oda yanında duran genç kadına dönmüştü. Benimde, Efna'nın da bakışları o kıza çevrildi böylece. "Nişanlım." Dedi. Kaşlarım hayretle havalanırken gülümsemeden edemedim.
"Esra." Kız gülümseyip kendini tanıtırken gözlerindeki ışıldamayı görmüştüm. "Memnun oldum." Efnan'da başını sallarken. "Ayakta kaldınız buyrun." Esra eliyle sandalyeleri gösterirken Efnan Esra'nın tam karşısında otururken bende Alp'in tam karşısına oturmuştum. "Evlendin düğününe çağırmak aklına gelmedi mi?" Alp tek kaşını kaldırmış bana soru dolu gözlerle bakıyordu.
Omzumu kaldırıp indirdim. "Aniden oldu." Mahcup bir şekilde söyledim. Başını hafifçe sallayarak konuyu daha fazla uzatmamıştı. Ortam sessizleştiğinde kızlar kendi aralarında konuşurken bizde kahvaltıyı sipariş etmiştik.
☆▪︎☆▪︎☆
Üzerime giydiğim takımın yakasını düzelterek açık olan göğüsümü biraz daha çekerek kapattım. "Adamların bir uyarıya ihtiyacı var!" Alp'in ruhsuz bakışları üzerimde gezinirken tek kaşımı ağırca kaldırdım. "Esra'yı öğrendikleri zaman zarar vermekten kaçınmayacaklar." Boş gözleri öylece boşluğa bakınırken bir elini dudağının kenarına yerleştirmiş ruhsuz bakışları dalıp gitmişti.
"Göz dağı vermen yeterli olmaz mı?" Meraklı sözlerimle daldığı düşüncelerden sıyrılırken imkanı olsaydı, insanları bile bakışlarıyla öldürebilirdi. "Yeterli olmayacak Berzan! Daha önce kaçırdılar Esra'yı elimden geleni yapmam lazım." Derin bir nefes alarak başımı salladım. Kapı sertçe açıldığında bakışlarım oraya çevirilmişti. "Abi herkes toplandı." Alp'in adamının sözlerinden sonra yerinden kalkarken bende kalkmıştım.
Yan yana kahve tonlarının bezeli olduğu, koridordan ilerlerken kaşlarımı çattım! Mafya babalarının hiç acıması yoktu hele ki açıkta gördükleri bir masum varsa ellerinde oynayabileceği bir masumun olması yeterliydi. Acı çektirdikçe zevk alırlardı, acımak nedir bilmeyen insanlar zaaflar konusunda bir ustalık sergilerlerdi.
Düşmanın varsa bu hayatta zaafın olacak bir insan olmamalıydı. Eğer bir zaafın varsa işte bu ortamda senin çekeceğin acının sonu olmazdı. Büyük kapı adamlar tarafınca açıldığında kaşlarım kendiliğinden çatılmış uzunca masanın etrafında it sürüsü olan adamlarda gezindi. En başa Alp oturduğun da yanındaki sandalyeye de ben yerleşmiştim.
"Toplanma sebebinizi merak ediyorsunuzdur." Bir bir adamlarda boş bakışları ile gezdirirken. "Benim yanımdakine zarar verenin eceli olurum." Korkusuz bakışlarıyla tüm adamları tehdit ediyordu.
Kimisi en acımasız, kan dondurucu vicdansız insanlardı. "Bu karanlıktaysan karanlığının, içine çektiğin herkes katlanmak zorunda Alp Soydan!" Kaşlarım daha da çok çatılırken bakışlarımız alayla gülen adama dönmüştü, açıkça tehdit ediyordu.
Avuçlarını yumruk yapmış iyiden iyiye beyazlayan Alp'in bileğini tuttum, gözlerinin beyazı kızarmışken bakışları bana dönmüştü. "Sinirlerine hakim ol, amacı seni çıldırtmak ve bunu başardı. Eğer sen şimdi kalkıp ona zarar verirsen! Düşman olanlar Esra'yı koz olarak kullanmak için elinden geleni yapacak." Sadece ikimizin duyacağı şekilde fısıldadım. Bakışlarım hala sırıtmaya devam eden adama dönmüştü.
Bu tehditinden dolayı Alp onu tamamen kıskacına almış, hiç çekmediği bakışlarıyla mezar kazıyordu. "İyi ya işte! Bende çakallar sürüsünü uyarıyorum, kadınıma dokunanın değil bu dünyada! Cehennemde bile rahat uyku yok!" Birkaç adamın gözünde gördüğüm korku beni gülümsetirken az önce konuşan adamın hiç bir korkusu yokmuş, hata Alp'i bu duruma sokmak ayrı bir hoşuna gitmişti.
Oturduğu sandalyeyi sertçe iterken. "Beni karşısında bulmak isteyen, bana bulaşır. Ama eminim olun ki! Karşılığını zevkle veririm." Masaya sert bir şekilde vurarak bakışları bana döndüğün de hiç acelesiz yerimden kalktım.
"Cesareti olan varsa, yerimiz belli!" Alay eden sesim sona erdiğin de oturmaya devam eden adamları bırakarak ordan ayrılmıştık...
☆▪︎☆▪︎☆
Bölüm hakkında fikirleriniz?
Berzan, Efnan?
Alp, Esra? Bu karakterlerimiz başka bir kitapta varlar. Yazarı arkadaşım ortak olarak düşündük. Babamın günahı burda yayında değil! İkna edebilirsem inşallah gelir.
Wattpad 'de mevcut ordan okuyabilirsiniz ♡♡
Allaha emanet ♡♡
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 54.14k Okunma |
4.29k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |