
Oy ve yorum lütfen ♡♥︎
'Zaman su gibi akıp giderken ömrümün bu kadar çabuk tükeneceğini nerden bilebilirdim ki...'
●♡●♡●
25 nisan perşembe 2024 ilk ay
Bedenimin yorgunluğu üzerime bir ağırlık gibi çökerken saatler önce yaşadığım ameliyat beni fazlasıyla yormuştu. Ağırca gözlerimi araladığım da ilk beyaz tavanla karşılanmıştım aklıma üşüşmeye başlayan anılarla bakışlarım aşağıya kaymıştı.
Elim yavaşça sargılı olan bacağıma gittikçe ilk bir ince bir boruya denk gelince derin bir nefes aldım. "Sakin ol kan torbası, bugün çıkacak." Berzan'ın yan tarafımda gelen sesiyle bakışlarım oraya dönmüştü. Uzanmış olduğu koltukta beni seyrediyordu. İri bedeni küçük koltuğa sığmamıştı. "Sonunda uyandın.." Kaşlarım merakla havalanırken hafif kıvrılan dudakları ile onu izlemeye devam ettim.
"Bir gün nerdeyse uyudun." Şaşkınlıkla havalanan kaşlarım ben sadece saatlerce uyuduğumu sanırken ertesi güne geçmiştik bile. "Ağrın var mı?" Meraklı sorusuyla başımı iki yana salladım bedenim garip bir şekilde uyuşmuştu. "Hayır yok ama garip hissediyorum." Uzandığı koltukta oturur pozisyonuna geldiğin de saçları bir birine girmiş ve bu görüntü garip bir şekilde çok hoştu. "Nasıl garip, açlık mı? Belki ağrın var?" Endişe sesiyle elini saçlarına götürüp daha fazla karıştırdı.
'İnsafsız boşuna demem bro!' İç sesimin söyledikleri ile yutkunarak bakışlarımı ağırca çektim. "Efnan iyi misin?" Soruyla bakışlarımın hedefi tekrar o olurken kalın kara kaşları kara harelerini pranga altına almıştı. 'Biraz daha zorlarsan olacak be abim! Dur tövbe de! Kocacım.' Isınan yanaklarımla hala ona cevap vermediğim için endişelenen Berzan'da gezindi bir süre.
"S..sorun yok!" Tekleyen cümlelerimle oturduğu yerden hızla kalkıp dibime kadar geldi. "Neden kekeledin canın mı yanıyor?" Olay bam başka iken adam benim için endişe ediyordu. Başımı hızla iki yana salladım sakin olmak için bir kaç nefes alış verişi yapıp tekrar bakışlarımı ona çevirdim. "Sorun yok cidden!" Benim için endişelendiğini bilmek kalbimi hızla artırırken endişeli olan yüzü biraz daha sakinleşmişti.
"Peki doktorlar birazdan gelecek bu yüzden bir şeyler yemen gerekiyor." Başımı ağırcana salladım canım pek bir şey istemese de önüme getirdiği masayla üzerinde olan birkaç bir kahvaltıyı yedirmeye çalışmıştı. "Sen yedin mi?" Meraklı sorumla bakışları ağzıma uzatmaya çalıştığı ekmekten çekip gözlerimin içine baktı. "Seni doyurduktan sonra yerim." Başımı salladım bana uzatacağı bileğini tutarak durdurdum. "Ben yiyorsam sende ye!" Emir kipi olan cümlelerimle başta çattığı kaşları kızgınlığı taşımıyordu.
"Önce seni doyuralım." Papağan gibi aynı şeyi tekrarlayınca gözlerimi devirdim. "Ben doydum bile ağam, sende ye." Kızgın çıkan sesime bulaşmış ağam cümlesini bastırmıştım. Benimle baş edemeyeceğini anlayıp bir bana bir de kendi yiyordu. Bir süre böyle sessiz geçmişti sonunda bittiğinde masayı önümden çekmişti.
Kapı tıklatıldığında bakışlarımız oraya dönmüştü birkaç iki doktor ve yanında olan asistanlarla durumumdan bahsederken Jessica hanımla göz göze gelmiştik. "Nasıl hissediyorsunuz?" Meraklı sorusu üzerine tebessüm ettim. "Nasıl hissetmem gerekiyorsa bende öyle hissediyorum.." Başını anlayışla sallamıştı. "Ameliyatınız çok iyi geçti. Gerekli bilgileri Berzan beye ilettik destek ile yürüyeceksiniz bugün ayağıya kalkacaksınız." Kalbim hızla atarken hiç bir şey söylemeden başımı salladım. "Birazdan kontrol için asistanımız gelecek, sizi ayağıya kaldıracak geçmiş olsun." Diyerek bakışlarını yanında konuşan asistana dönmüştü bir süre daha konuştuklarında sonunda hepsi tek tek gitmişti.
Derin bir soluk içime doldurup korkuyla verdim başarabilecek miydim? Bir gün ardından hemen ayağıya kalkmak her iki ayağım da yere gelecekti...
Dakikalar geçmişti ki asistan bir doktor içeriye girmişti. "Merahaba dikişlerinizi kontrole geldim." Gülümseyerek kendini açıklayan asistan doktorla başımı salladım. Kapı tekrar açıldığında önünde sürüklediği sağlık eşyaları ile yardımcı gelmişti yan tarafıma geçmişti asistan doktor. "Müsaadenizle." Yavaşça yan tarafıma geçtiğin de üzerimdeki örtüyü kaldırmıştı. Bedenim Altan çıplak olduğu için sargılı olan ayağımı açığa çıkarmıştı.
Bakışlarım oraya döndüğün de sessizce asistan doktoru izliyordum. Yeni yeni fark ettiğim kan torbasını dikişin bir iki tık üzerinde bedenime saplı iken yavaş çektiğin de hafif bir canım yanmıştı. Boruyu çıkardığı yerden kan akmaya başladığın da yanına aldığı gazlı bezleri bastırmıştı. Oraya bezi yapıştırdıktan sonra asıl dikişin olduğu yeri yavaşça açmıştı boydan boya olan dikişler gözlerimin önüne gelirken derin bir nefes aldım.
Tedavi için bir çok defa ameliyathaneye girmiş olsam da bedenimde hiç bir dikiş izi yoktu! Taki şimdiye kadar. "Gayet iyi durumda." Başımı salladım gözlerimi çekmek istesem de pansuman edip kapayana kadar izlemiştim. "Şimdi sizi kaldıracağım." Gözleri gözlerimin içindeyken kızaran yanaklarımla bakışlarımı Berzan'a çevirmiştim dikkatle bizi izlediği için göz göze gelmiştik.
"Beyfendi eşiniz mi?" Asistanın meraklı sorusu ile başımı salladım. Bedenimin altı kısmı çıplak olduğu için ona dönünce merakla sorduğunu anlamıştım. "Öncelikle pijama giysem?" Çekingen sorum ile başını anlayışla salladı. "Peki eşiniz sizi giydirince haber edersiniz." Ayağıya kalkıp dışarıya çıktığın da bu sefer bakışlarım Berzan'a dönmüştüm.
'Sıçtık Cafer bez getir...!' İç sesimin haklılığı ile yutkundum. Alt dudağımı ısırarak ona bakmaya başladım. Elinde tuttuğu pijama ile yanıma geldi. "Ayaklarından geçirirken sen kendin çekersin çarşafı." Kısa bir açıklama yaptığın da anlayışlı olan bu adamın gerçek olması... Başımı salladım harekete geçtiğinde ısınmaya başlayan yanaklarım ile ilk bileklerimi geçirmişti. Tenime değen teni ile yutkundum.
Ağır ağır çarşafı çekerken o da yukarıya kadar çekmişti. Son kısım da gözlerini gözlerimden hiç çekmemişti. "Bedenini kaldır!" Kara hareleri gözlerimden çekmezken ellerimi iki yana koyarak destek verip bedenimi hafifçe kaldırdım o da yavaşça yukarıya çekmişti tenime değen eli ile ısınmaya son vermeyen yanaklarım daha da bir yanmıştı.
'Adam totomuza dokundu, artık helalimiz!' Gözlerimi sıkıca yumdum. Iç sesimin boş halleri beni daha da çok utandırıyordu. "Asistanı çağırıyorum." Ben konuşmadan başımı aşağı yukarı salladım. Konuşmaya çalışsam da sesimi bulabiliceğimi sanmıyordum.
O kapıya ilerlediğin de ellerimle yüzüme hava yapmıştım, hiç bir faydası olmamıştı. Asistan içeriye geldiğin de yanımda durdu. "Öncelikle yavaşça ayaklarınızı indirelim." Başımı salladım ayaklarımı yavaşça yataktan sarktığım da garip bir his bedenimi kaplamıştı. Ayaklarım yataktan sarkarken sanki asistan beni tutmasa düşecek gibiydim. Berzan'da öbür tarafımda dururken derim bir nefes aldım.
"Şimdi tutunun ve yavaşça kalkın." Dediğini yapmak için kendime telkin ederken yanımda olan Berzan'a elimi uzattım. Vakit kaybetmeden elimi tuttuğun da sıkı sıkıya tutundum. Ağırca bir yanımda Berzan bir yanımda asistan doktorun desteği ile ayağıya kalktım. Garip bir şeydi ama yıllarca parmak ucunda olan ayağım artık topuğuma kadar basıyordum! "Adımınızı atın." Heyecan her tarafımı kaplarken sertçe yutkundum yavaşça ayağımı sürükledim.
Hızla atan kalbimle başlıklarım Berzan'a kaymıştı. Dudağına yerleşmiş tebessümü ile sürüklemi olduğum ayağımdaydı. "Sıra diğerinde." Asistan doktorun söylediği ile başımı geri önüme çevirdim. Ve sağlam olan ayağımı sürttüm bu sefer gözlerim hızla dolarken yutkunarak tıkanan boğazımı geçirmeye çalıştım.
"Harikasınız!" Başımı salladım birkaç sürükleme ile biraz yürütmüştük. "Elinizden geldiğince yürüyün." Başımı salladım asistan doktor bir süre daha durduktan sona odayı terk ettiğin de yatağa geçmiştim hayatımın ilk adımları gibiydi.
Düşüp kalacağımı bilsem dahi heyecan için de atmaya devam edecektim, binlerce şükürler olsun rabbime...
25 temmuz perşembe 2024 üç ay
Adımlarım artık eskisine göre daha iyiyken Berzan ile doktor kontrolüne gelmiştik. Üç ay önce hastahanede sadece üç gün kalmış ardından taburcu olmuştum o günleri hiç unutamayacağım kadar acı çekmiştim bedenime verilen ilacın etkisi geçtikten sonra dayanılmaz bir ayak ağrısı başlıyordu. Sıradan bir ameliyat olmamıştım kemiğime platin yerleştirilmişti. Bu ağrı dış ağrısından bile beterdi elden hiç bir şey gelmiyordu ilaç verilince ağrım kesiliyor ardından birkaç saat sonra yeniden başlıyordu.
Eve geldikten sonra neyse ki artık ağrım eskisi kadar kalmamıştı. Yatakta yatmayı sevmediğim için sürekli destekli yürütecek ile yürüyordum alışmam kolay olmuş ayağımın uzunluğu hevesimi daha diri tutmuştu. On beş gün sonra gittiğim de dikişlerimi almak için gelmiştim ve resmen kalp krizi geçirecektim çok korkuyordum ama neyse ki korktuğum kadar olmamıştı dikişlerim kendi kendine hafif atmış olduğu için küçük iğne batmaları ile alınmıştı biraz tırsak bir insandım hele ki iğneden! Ah uzaktan gördükçe korku dolu bakıyordum.
Doktor yolculuğa izin vermediği için geri dönememiştik umudum bugün dönmemize izin vermesiydi. Daldığım düşüncelerden ismimi seslenen doktor ile oturduğum yerden yavaşça kalkıp ilerlemeye başlamıştım. İçeriye girdiğim de Jessica hanım beni görünce tebessümü genişledi. "Hoş geldiniz!" İçeriye girmiştik. "Hoş bulduk." Berzan'da ardımdan kapıyı kapattığı zaman oturmak için sandalyeye ilerlemiştim.
"Durumunuz nasıl?" Tebessüm ettim. "Çok şükür iyi, sadece ayak tabanım her sabah kalktığımda ağrıyor sebebi nedir?" Dedim merakla bilgisayardan bakışlarını çeker gözlerimin içine baktı. "Uzun süre ayak tabanınıza basmadığınız için yeni yeni basıyorsunuz buda ağrı yapması çok normal." Başımı yavaşça salladım yıllarca basmadığım için garipsemişti ve bu yüzden ağrıyordu.
"Ayağınız iyi durumda fizik tedaviye başlayabilirsiniz." Başımı ağırca salladım. "Ama lütfen doksan dereceyi geçmeyin." Kaşlarım çatılırken. "Doksan derece?" Saniyelik bakışları Berzan'a dönmüş ve hemen ardından bana bakmıştı. "Dirseğinizi kırıp kendinize çekemezsiniz daha yeni kaynaşmaya başladığı için yerinden çıkabilir." Kaşlarım kalkarken hızla başımı sallamıştım. "Dikkat ederim, teşekkür ederim." Bunca yıl bu ameliyatı beklemişken hayatta riske sokmazdım.
"Bu arada yolculuğa izin var mı?" Bu sefer soruyu Berzan sormuştu. Jessica hanım başını salladı. "Tabiki üç ay olduğu için izinin vardır ama lütfen dikkat edin. Altı ay sonra görüşmek üzere." Oturduğum yerden yavaşça kalkarken. "Teşekkür ederim, görüşmek üzere." Diyerek hastahneden ayrılmıştık.
●♡●♡●
Gecikme için kusura bakmayın...
İstanbul da deprem olunca 'çok şükür iyiyiz.' Ama insan da psikolojikmen etki bırakıyor rabbim bir daha yaşatmasın yaşayanlara da çok geçmiş olsun. 🤲
baya uzadı bölüm part iki olarak ikinci bölümü yazıp atacağım. Asıl bölüm orda yine geçişler yapacağım tabi olanları kısaca geçeceğim...
Allaha emanet 🫠
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 54.14k Okunma |
4.29k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |