
Oy ve yorum ♥︎
Evet daha oy sınırı dolmadan bölüm geldi.
Oy sınırı; 50
Yorum sınırı; 25
Inst hesabım ; MatmazellYaziyorr Takip etmeyi unutmayın.
♥︎•♥︎•♥︎
Berzan'ın ağzından..
Kendime verdiğim bir zaman dilimi vardı, affedilmeyi beklemediğim bir zaman dilimi, yapmak istediğim ne iken olanlara mani olmamıştım. Ben hapisten çıkarken kendime verdiğim söz onu daha güçlü yaptıktan sonra hayatından tamamen çıkacaktım, ama şuan olan şey tamamen hayatımda yer edinmeye başlamıştı.
Kaçmak istesem de olmuyordu, sanki uzaklaştıkça daha fazla ona çekiliyordum. Affedilmeyecek kadar büyük bir hata yapmıştım! Ben kendimi affedemezken onun da beni affetmesini nasıl bekleyebilirim ki? Daha bir yıl önce beni affetmesini dahi beklemediğim kadını hayatımın tam ortasına koymuş tek rotam yapmıştım.
Şaka gibi olan bir gerçekti, olmaması gereken olmuştu. Dişlerimin baskısı çeneme acı verirken kendime gelmek için gözlerimi kapatarak başımı oturduğum koltuğa yasladım. Gözlerimin önüne gelen kahve hareleri, dudaklarının arasına yerleşen minik tebessümleri, mutluluktan çok acı dolu bakışları.
Yumruk olmuş elimi yüreğimin üzerine sert bir şekilde geçirdim. Neyin nesiydi, bu kadar hızlı çarpmasının sebebi! Çözemediğim bir gerçeklikle yüzleşiyordum. Ben seviyorum yalanını atarken şuan ki olan şey neydi? Aşık mı olmuştum!? Hayır, hayır! Böyle bir durum söz konusu dahi değildi.
Ben onun sevdiği adamı öldürmüştüm! Ben bir katildim, ve bir katilin hayatını kendi hayatım bilemezdim! Ya bunu Efnan öğrenirse? Bedenim acıyla kasıldığın da nefesimin düzensizliği her şeye rağmen korkuyu hissetmiş olan kalbimin çarpıntısı...
Allah kahretsin ki bedenimde olan tepkileri aklıma yerleşenlere kalbime ulaşan düşüncelere engel olamıyordum. Yutkundum gerçeği öğrendikten sonra ne olacaktı, beni bırakacak mıydı? Hakkı değil miydi? Buna hakkı vardı, ve ben gidişini izlemekten başka bir şey yapamayacaktım.
Gidişinin olacağını bile bile ben bu kadına attığım yalanın gerçeğini yaşıyordum. Aklım kabullenmemek için savaş açarken kalbimin sahibi çoktan olmuştu bile...
Belki de birini öldürmenin bedeli buydu, onun gidişi ile yaşarken ölmekti... Soluklarım daha da hızlanırken başımı hızla iki yana salladım. "İzin vermem!" Kendi kendime kurduğum cümlelerin hedefi yine ben olmuştum. "Gitmene izin vermem!" Sanki kendimi inandırmak istiyordum, biliyorum gitmek isterse elimden bir şey gelmezdi...
Ve buna izin verirdim, hızla oturduğum yerden kalkarak boydan camın önüne geldim. İnsanların telaşlı hallerini izlerken camın ardından karınca gibi duruyordu. Buğulaşan bakışlarımla kaşlarımı çattım, onun gidişi canımı yakmamalıydı. O yokken ben neysem o olmaya devam edecektim.
'Ama vardı, hemde bir yıldır..' Zihnimde fısıldayan sesi boğmak isterken haklı olduğu gerçeği vardı. Hızla cama yumruğumu geçirdiğim de kalbimin acısına yetişmemişti. Parmaklarımın arasından sızan kan damlalarını fark ettiğim de umursamadan elimi yanıma düşürdüm boşlukta sallanırken parmaklarımın arasından sızan kanın sıcaklığını hissediyordum.
Acınası bir adama dönüşmüştüm onun gidişi beni kahredecekti. Kapı bir anda açılınca dönememiştim arkama adım sesleri yaklaştığında camdan yansıyan Miraç'ı gördüm. "Ağam Efnan hanımağamı istediği yere götürdüm." Çatılı olan bakışlarımı Miraç'a çevirdiğim de korku dolu bakışları parmaklarımın arasından sızan kanda geziniyordu.
"Neden burdasın Miraç! Yanında kimse yok!?" Sinirle bağırdığımda başını eğerek ellerini önünde kenetlemişti. "Ağam kız arkadaşıyla döneceği söyledi. Size haber verecekmiş!" Sabır diliyerek başımı bir sağa bir sola salladım. "Kız arkadaşıyla çıkana kadar takip et Miraç! İşini sana ben mi, öğreteceğim?" Başını salladı birkaç adım geri gittiğin de adımlarımı ona doğru attım.
"Hemen gidiyoruz!" Ondan önce çıktığım da Miraç'ta ardımdan bana yetişmeye çalışıyordu. Asansöre bastığın da gelmesini beklemiştik "Ağam elin hanımağam böyle görmesin." Söylediği şeyle yeni yeni fark ettiğim elime kaymıştı. Kanaması durmuş, ve kurumaya yüz tutmuştu.
Başımı salladığım da komutumla Miraç arkamdan ayrılmıştı. Gelen asansöre vakit kaybetmeden binip otogar katına basmıştım, sabırsızca inen katları izlerken içime yerleşen garip bir his vardı. Ne olduğunu bilmiyordum, ama sanki onun iyi olduğuna emin olmam gerekiyordu.
Asansör kapısı sonunda açıldığında zaman kaybetmeden arabaya ilerlemiştim ardımdan gelen adım sesleriyle dönüp bakmamıştım bile açılan arabayla Miraç olduğunu anlamıştım. Hızla arka kapıyı açtığın da vakit kaybetmeden bindim Miraç elinde tuttuklarını ban uzatınca sinirle yüzüne baksam da elinde olanları almıştım.
Parmaklarımın kanı iyice kurumuştu. Bana getirdikleriyle kendi yaramı sararken araba hızla ilerliyordu. Kalbime yerleşen acı kadar canım yanmıyordu. İşim bittiğin de boş bakışlarım bu sefer dışarıyı hedef almıştım araba hızla gitse de sanki çok yavaş ilerliyordu zaman geçip gitmek bilmiyor gibiydi.
Anılar yerleşiyordu, onun bana kinli bağırışları yankı yapıyordu kulaklarımda. Affetmeyeceğini ve acımadan beni öldüreceğini söylediği gerçeği geliyordu. İzin vermek istemesem de onun ellerimin arasından kayıp gideceğini biliyordum..
Araba ani fren yaptığın da daldığım düşüncelerden hızla sıyrıldım. "Geldik ağam." Saniyelik bakışlarım Miraç'a kaysa da arabanın kapısını açarak hızla indim vakit kaybetmeden mekana ilerlerken sakinlik vardı ortamda içeriye girdiğim de gözüme ilk çarpan bir sima olmuştu.
Efnan'ın arkadaşı Şilan oturduğu sandalyede sıkılmış gibi oflayıp duruyordu. Göz göze geldiğimiz de şaşkınlıkla bana baktı. Oturduğu yerden kalktığın da adımlarımı ona doğru atmıştım. "Enişte hoş geldin." Afallamış sesine umursamadan. "Efnan nerde?" Bakışlarıyla ileriyi gösterdiğin de o tarafıya dönmüştüm. "Lavaboya kadar gitti, ben bir bakayım." Kaşlarım sözleri üzerine daha da çok çatılırken.
İlerleyen Şilan'ın ardından gitmiştim. Lavaboya girdiği zaman dışarıda beklemeye başlamıştım bir süre sonra hızla çıktığın da telaşlı sesi kulaklarımda yankı yapmıştı. "Efnan yok!" Hızla ilerleyip lavaboların her birini tek tek duvara çarptığım da onun olmayışı yüreğimi sanki derinden kazılıyormuş hissini kaplamıştı.
"Miraç!" Ordan ayrıldığım da çokta uzakta olmayan Miraç hızla yanıma gelmişti. "Efnan'ı buraya getirdin mi?" Korkutucu bakışlarımın hedefi oydu. "Evet ağam içeriye kadar girdikten sonra çıktım.." Korku dolu sesiyle bana açıkladığın da bakışlarımın hedefine uğrayan kameraları gördüm. "Kamera kayıtlarını istiyorum hemen!" Başını sallayarak yanımdan ayrılmıştı.
Endişe dolu bakışlarla bana dönen Şilan'a baktım. "Enişte Efnan nerde?" Kaşlarını çatarken meraklı bakışları gözlerimi hedef almıştı. "Nerde olursan ol, seni bulacağım Efnan." Kendi kendime konuştuğum da Şilan içeriye geri gitmiştim. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken kalbim de hissettiğim garip bir sızı yerleşmişti.
Geçmemek için ısrar ediyordu. Miraç'ın gittiği yerden ilerleyerek korktuğumun başıma gelmemesi için içimden dualar ederken sert yıkılmaz halim çatlaklarla dolmaya başlamıştı, ya ona biri zara verdiyse nefesim bana yetmiyordu. Hayatımda ilk defa nefes almak neden bu kadar zor olmuştu, anlayamıyordum.
Bir odaya girdiğim de bilgisayar başında ilgilenen adamın başında Miraç duruyordu. Dik durmak sandığımdan da çok zordu. Bakışlarımın buğulu halini yok etmek amaçlı parmaklarımı göz kapaklarıma bastırdım, insan kabullenmek istemediği durumla yüzleşmesi çok acı bir gerçekti.
Kendimi sakinleştirdikten sonra uzun bir soluklarla savaşımı verdim adımlarım durduğun da keskin bakışlarımın hedefi bilgisayar olmuştu. "Hazır ağam." Başımı salladım görmek hiç istemesem de izlemek zorundaydım. Ekran oynamaya başladığın da ileriden gelen Efnan'ı gördüm onu gören gözlerim kalbime haber vermiş gibi hızla atamaya başlamıştı.
Düşünceli hali kaşlarımı çatmama sebep olurken sabırla ekranı izledim. Adımları ağır olsa da arkasında gördüğüm suliet ile kaşlarımı daha da çattım, çok uzak olmasam da adımlarımı hızla bilgisayar önünde olan adamın yanına attım. Yüzün de olan maskeden dolayı net olarak göremiyordum.
Bi anda Efnan'ın arkasından dudaklarına ellerini bastırmasıyla sinirle ellerim yumruk olmuştu. Korku dolu halleri çırpınışı adamın dudakları oynamıştı, bir şeyler söylemişti. Korkuyla bakan bakışlarını görmüştüm! Adamın cebinden çıkardığı iğneyi boynuna saplaması ile dişlerimi bir birine bastırdım.
Saniyeler sonra bedeni serbest kalan Efnan'ı bir çırpıda kucağına almış ve ordan hızla uzaklaşmıştı. "Devamı nerde!" Sinirle bağırdığımda oturduğu yerden sıçrayan adamı hiç umursamamıştım. "M..maalesef bu kadar kayıt var, dış kapının kayıtları nasıl olduysa silinmiş..." Korku dolu cümleleri kuran adama çevirdim bakışlarımı. Sanki burdan kaçmak için bir yer arıyor gibiydi.
"Nasıl silinmiş lan!" Elimi sertçe masaya vurduğum da korkuyla geriye giden adamın üzerine ilerleyecekken. "Ağam onun suçu yok. Silmiş kim yapmışsa!" Omzuma yerleştirilen ele ölümcül bakışlarım kaydı. Ardından kolun sahibine Miraç'tı haklı olsada kendimi durduramadığım bir öfke içimde büyümüştü.
"Kimin suçu var Miraç! Bana o adamı bul, bul ki cezasını vereyim. Benim olana elini sürmek ne demekmiş öğrensin!" Sinirle kükrediğim de Miraç dahi gözlerinde gördüğüm korkuyu umursamamıştım. "Ağam aklıma gelen bir tek kişi var." Söylediği cümle ile gözlerimi gözlerine çevirdim.
Dişlerimi bir birine bastırmaktan çenem sızlarken aklıma kazınmış bir tek isim vardı. "Sezer!" Uslanmak bilmeyen bir köpekten farksızdı, ama ben onu uyarmıştım dokunmaması gerekiyordu. Benim olana bir daha el sürmeye cesaret etmemesi gerektiği ona zevkle gösterecektim.
Hızla ordan ayrıldığımız da Miraç şoför koltuğuna geçmiş acı fren yankı yaparken bu sefer o adam elimden kolay kurtulamayacaktı. Buna bu sefer izin vermeyecektim, Efnan'ın kılına dokunan olursa ölümü benim elimden olurdu.
Bu savaşta ya kaybedecek, yada kazanacaktım! Ve benim hiç kaybetmeye niyetim yoktu...
♥︎•♥︎•♥︎
Ve bölüm sonu!
Fikir ve düşünceleriniz?
Bu bölüm Berzan'ın ağzından, sizce nasıl oldu?
Yeni bölümde görüşmek üzere.
Allaha emanet.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 54.07k Okunma |
4.28k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |