
Sabaha karşı koltukta uyuya kalmıştım. Üstümü örtmediğim için sabahın soğu ile titresem de yoğun olan uykumu bozmamaya niyetliydim.
Önce koltuktan havalandığımı hissettim ancak gözlerimi yine açmadım. Bulunduğum yerin sıcaklığından dolayı sindim ve başımı daha rahat bir konuma getirdim.
Hareket ettiğimi hissettiğimde uyku ve uyanıklık arasındaydım. Kafamı kaldırmak istediğimde," uyu" diyen Gerçek'in şefkatli sesini duymam ile rahatlayarak gözlerimi tamamen karanlığa yumdum. Son duyduğum hafif gülme sesiydi.
***
Çektiğim rahat uykudan dolayı dinç uyanmanın verdiği rahatlık ile gözlerimi aralayarak yataktan doğruldum ve üzerime örtülmüş olan yorgandan kurtuldum.
Sabaha karşı koltukta uyuduğumu hatırladığım da odama getirilmiş olmamı umursamadım. Banyoya girerek işlerimi hallederek çıktığım da dolabıma yönelerek üzerimi değiştirdim.
Hava da varlığını koruyan gri bulutlar zaman kavramını belirsizleştirdiği için komidinin üzerinde duran telefonumun ekranını açarak saate baktım.
16:32
Gördüğüm saat ile gözlerim şaşkınca aralandı. Sabaha kadar uyumamanın cezasını sabahtan akşama kadar uyuyarak çekmiştim. Derince oflayark telefonu tekrar komidine bıraktım.
Odamdan çıkarak merdivenlerden aşağı ineceğim sırada," hay böyle işin!"diyen Gerçek'in serzenişini duymam ile adımlarımı durdurdum ve aralık olan kapısından bakma ihtiyacı hissettim.
Sırtı bana dönük şekilde aynada yer yer yanmış sırtına krem sürmeye çalışıyordu. İçim bu görüntüyle kısa bir an sızlarken düşünmeden kapıyı çalarak içeri girdim.
Kapı tıklatma sesine arkasını dönen Gerçek," Elizan" dedi sorarcasına. Odaya dalar gibi girdiğimde dolayı utanç hissetsem de çok kısa sürdü. Boğazımı temizleyerek," yardım edebilir miyim?"diye sordum tereddütle.
Ne dediğimi anlamaya çalışır gibi kısık gözlerle bana baktığında, açıklama telaşesine girerek," kremi ben süre bilirmiyim?"dedim ona adımlayarak karşısında durduğumda.
Ne dediğimi anladığında elindeki kremi avucunda saklamaya çalıştığını fark ettim." Gerek yok bitmişti zaten"diyerek kestirip attı. Arkasını bana dönerek siyah tişörtüne uzanacağında ondan önce davranarak tişörtü aldım.
Tahammülsüz bakışları bıkkınlıkla ne yaptığımı izlerken," Elizan ne yapıyorsun?"diye sordu, alnına düşmüş saçlarını düzeltirken. Daha çok çekiştiriyor gibiydi. Muhtemelen çocuk olduğumu düşünüyordu.
"Lütfen sürmek istiyorum"diye direttim. Yoğun bakışları yüzümde dolaşırken," istediğini almadan gitmeyeceksin değil mi?"dedi, soru sormaktan çok bu gerçeğin farkında gibiydi. Başımı aşağı yukarı sallayarak dediğini onayladım.
"Al bakalım"diyerek kremi uzattığında zafer gülümsemesi eşliğinde kremi elinden alarak arkasına geçtim. Kremi aldığım için yüzümde olan gülümseme sırtını görünce dona kaldı ve yavaş yavaş yok oldu. Bunlar benim yüzümden olmuştu ve o bunu bir kere bile yüzüme vurmamıştı. Vurmayı bırak konusunu bile açmamıştı.
Duraksadığımı fark eden Gerçek," aklına gelen saçma sapan düşünceleri at ve kremi bir an önce sür. Daha fazla beklemek istemiyorum." Sesini kızgın çıkarmaya çalışmıştı ancak pek başarılı olamamıştı. Onun bu haline yüzümde olan hafif gülümsemeyle," tamam sürüyorum"
Elime aldığım bir miktar krem ile kızarmış olan omuzuna yavaş yavaş yedirmeye başladığım da, sırtı gerildi ve sertçe nefesini verdi. Bu işlemi yanık olan her yere yaptıktan sonra Gerçek," bu kadar yeter"diyerek arkasını dönerek elimden kremi aldı.
Tişörte uzandığında tekrar ondan önce davranarak aldım." Yine ne var, Elizan" bu sefer gerçekten bıkmış görünüyordu. Ama umursamadım." Krem biraz emilsin sonra giyersin"dedim, açıklayarak.
"Buna da tamam"dedi yüzünü sıvazlayarak. Şimdi ne olmuştu anlamamıştım." Şimdi beni yanlız bırakabilir misin?"dedi, düz bir sesle.
Haddinden fazla odasında bulunduğumun farkına vararak," tamam"dedim, ve odadan çıktım. Aşağı inmeden lavaboya girerek kremli ellerimi yıkadım.
Salona girdiğimde etrafta kimse yoktu. İçeri esen hafif rüzgar ile dışarı çıkmaya karar vererek bahçeye adımladım.
Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde korumardan birinin Doberman cinsi köpekle oynadığını görünce yüzümde istemsiz gülümseme oluştu.
Hayvanları çok severdim ve bu evde kaldığım süre boyunca gördüğüm tek hayvandı. Yanlarına yaklaştığımı anlayan Doberman sivri kulaklarını dikerek olduğum tarafa baktı.
Yanlarına o kadar yaklaşmışdım ki; beni fark eden koruma endişeyle," efendim-"diyecek oldu ki Doberman'ın hırlayan ve çatık kaslarına maruz kalınca yüzüm korkuyla kasılıp yerini endişeye bıraktı. Gözleri o kadar koyu bakıyordu ki yutkunamadım bile.
"Hareket etme Elizan!"diye bağıran sesi algılayamadım bile. Zira şuan beni tehtid olarak gören Doberman ile meşguldüm. Üstüme atlayacağını anladığımda korkuyla arkamı dönerek koşmaya başladım.
Bu sırada bana doğru koşan Gerçek'i fark etmem zor olmadı. Arkamda hissettiğim Doberman'ın varlığı ile hiç korkmadığım kadar korktuğumda ağlamak üzereydim. Ayaklarım titrerken ellerimin nasıl hareket ettiğini bilmiyordum.
Nefes nefese kendimi Gerçek'in kollarına bıraktığımda ayaklarımın yerden temasını kesti. Kollarımı sıkı sıkı boynuna doladığım da korkudan gözümden akan yaşın farkında değildim. Bedenim zangır zangır titriyordu.
"Sefa al şunu hemen!"diye bağıran Gerçek ile Doberman'ın bağırma sesleri çok yakından geliyordu." Şşş tamam geçti" Gerçek'in saçlarımı okşayarak sakinleştirme çabasına karşılık, tuttuğum gözyaşlarımı bırakarak ağladım.
Ellerimin boşaldığını hissettiğim de Gerçek'e tutunamadım bile. Beni yavaşça yere bıraktığın da ayaklarım yeni doğmuş ceylan gibi titriyordu. Bunu fark ettiğinde bir eli ile belimden tutarak aramızda ki mesafeyi açmadı.
Diğer eli ile göz yaşlarımı silerek," geçti sakin ol"dedi, kısık sesle. Ağlamam iç çekişlere döndüğünde Gerçek beni yavaşça kucağına alarak,"gel buraya"dedi. İtiraz etmedim, olayın şoku ile yürüyebileceğimi sanmıyordum.
"Ah be kızım ne diye gidersin ki bilmediğin köpeğin yanına"dedi, daha çok kendi kendine. Zira şuan ne hâlde olduğumu çok iyi görüyordu.
Bir şey demeden başımı sıcak göğsüne yasladığım da nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Gözlerimi derin bir nefes almak için kapattığımda içeri çoktan girmiştik.
"Ne oldu oğlum?"diye, endişeyle konuşan Gülsüm teyzenin sesini duymam ile kafamı kaldırmak istedim ancak bir milim bile kıpırdayamadım." Sonra anlatıyım Gülsüm teyze. Sen Elizan'ın odasına yiyecek bir şeyler getirir misin?"dedi ve yürümeye başladı.
"Tabii oğlum"diye gülsüm teyzenin parkede bıraktığı adım seslerini duydum. Üst kata çıktığımızda Gerçek benim odamın kapısını açarak içeri girdi ve ayağı ile kapattı.
Beni oturur şekilde yatağa bıraktığında komidinin üzerinde duran sürahiden bir bardak su doldurarak bana uzattı." Al iç biraz," dediğini yaptım. Suyu alarak hepsini içtim ve tekrar ona uzattım. Biraz daha rahatladığım da tamamen sakinleşmiştim.
Meraklı gözlerle beni izleyen Gerçek," daha iyi misin?"diye sordu koyu gözlerini muhtemelen ağladığım için kızarmış yeşil gözlerime dikerek. Başımı aşağı yukarı sallayarak," teşekkür ederim"dedim.
Kapı çaldığında Gerçek ayağa kalkarak gelen gülsüm teyzenin elinden tepsiyi alarak teşekkür etti. Gülsüm teyze bir şeye ihtiyacımız olduğunda ona söylememiz isteyerk gitti.
Gerçek elindeki tepsiyi komidinin üzerine bırakarak siyah gözlerini bana dikti." Bir şeyler ye sabahtan beri açsın"dedi, benim bile fark etmediğim gerçeği dile getirerek. Korkudan mıdır bilinmez ama aç bile hissetmiyordum.
Tam istemeyeceğimi söyleyecektim ki kapı ilk önce alacaklı gibi çaldı ardından da duvara sert bir şekilde vurarak açıldı. İçeri soluk soluğa kalmış Cesur girdi." Nerde bir şey oldu mu? Bir şeyi var mı!?"diye sordu telaşla.
Gerçek kaşlarını çatarak karşısında endişeden gözü hiç birşey görmeyen kardeşine baktı." Sakin ol Cesur!"dedi, uyararak." Ardından da o köpeğini alarak bu evi terk et"
Cesur daha sakin bir şekilde durum tespiti yaparak gözlerini üzerimde gezdirdi ve rahatlayarak nefesini verdi. Ardından suçlu gibi gözlerini etrafta gezdirdi." Bilmiyordum abi özür dilerim"
Gerçek taviz vermeyen bir sesle,"benden değil Cesur, Elizan'dan dile"dedi, Cesur'a delici bakışlar atarken. Cesur yüzünde oluşan mahcubiyeti saklamadan,"ben..."dedi, ancak cümlenin devamını getiremedi.
Bunun için ona kızmamıştım. Aksine onun bir suçu yoktu, huyunu bilmediğim köpeğin yanına yaklaşan ve fütursuzca davranan bendim." Özür dileme Cesur"dedim, içten bir sesle.
Hafif gülümsememe karşı yüzünde ki kararmış ifade dağılırken rahatladı ve," özür dilerim"dedi, suçunun olmadığını söylediğim halde." Başı boş bırakmamam gerekiyordu"
"Hatanı anladığına göre gide bilirsin" Gerçek, sert ifadesinden bir şey kaybetmeden konuştuğunda kaşlarım çatıldı. Yeşil gözlerimi ona dikerken," çocuğu göndermek için bahane arama"dedim, sinirle.
Benden bu sözleri beklemiyor olacak ki ne yapacağını bilemedi ve elini ensesine atarak ovuşturdu."ben sadece..."diyecek oldu ki izin vermedim." Cesur hiç bir yere gitmiyor"
Onun neden bu kadar gitmesine taktığını bilmiyordum ama böyle davranması hoşuma gitmiyordu. Gerçek ağzının içinde bir şeyler homurdansa da anlamdım." Bir şey demedik"diyerek geçiştirdi.
Cesur parlayan gözlerle bana bakarken," ben o zaman Lusi'yi götürüyüm"diyerek bir şey dememizi beklemden odadan çıktı.
Gerçek, Cesur odadan çıktıktan sonra yatakta yanıma oturarak zorla yemek yememi söylemiş ve yemekleri bitirmeden odadan çıkmamıştı. Hepsini yediğimi görünce tepsiyi almış ve dinlenmemi söyleyerek odadan çıkmıştı.
Banyoya girip dişlerimi fırçaladıktan sonra kendimi yatağa atarak soğuk havadan korunmak ister gibi yorgana sarılmış ve gözlerimi kapatmıştım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.82k Okunma |
199 Oy |
0 Takip |
16 Bölümlü Kitap |