
Elime aldığım dergi de incelediğim herşeye hayranlık ile bakıyordum. Çok güzel, minik ve oldukça şık duran tatlılar vardı. Limonlu, çilekli, orman meyveli, çikolatalı... Ve daha bir sürü çeşit.
Şuan bile hayallerine tutunduğum kafem için tatlı çeşitlerine bakıyordum. Beş gün önce kabul ettiğim anlaşmadan sonra iki katlı bir eve gelmiş, bana burda bir oda verilmişti. Bir de bir sürü etiketli kıyafet. Burdan bile benim bu eve gelişimin planlı olduğunu anlıyordum.
Evin kocaman bahçesi, havuzu ve çok güzel çiçekleri vardı. İtiraf etmem gerekirse bizim soğuk evimizin yanında böyle güzel bir ev beklemiyordum. Tabii etrafında ki korumaları saymazsak...
Evde olduğum beş gün boyunca Gerçek'i pek fazla görmemiştim. Babam da o günden sonra ne aramış ne sormuştu. Beklemiyordum zaten ama insan umut etmiyor değildi.
Kafamı iki yana sallayarak ondan gelecek olan bütün iyilikleri tamamen açılmamak üzere toprağa gömmüştüm.
"Efendim kahfaltı hazır" oturduğum bahçe de Mila'nın bana seslenmesi ile elimdeki dergiyi cam masaya koydum. Muhtemelen aramızda bir yaş olan Mila'ya döndüm. Kimsenin bana bu şekilde seslenmesinden hoşlanmıyordum.
Ayağa kalkarak karşısında durdum ve ellerini ellerimin içine alarak gözlerine baktım." Lütfen bana Elizan de. Ayrıca efendim, hanım efendi vb. Şeyler söyleme. Beni arkadaşın olarak gör çünkü ben burda çok yanlızım. Arkadaşım olur musun?"
Şefkatle gözlerine baktığım da, al al olmuş yanakları ile mavi gözlerini benden kaçırdı. Gerçekten çok tatlı ve utangaç bir kızdı. Çenesini tutup gözlerimizi birleştirdiğim de istekli gözlerle ona baktım.
"Tamam E-Elizan"dedi zorlayarak. Gülümsedim. Zamanla alışacaktı. Onun gibi bir kızın hâlâ nasıl bu evde çalıştığını anlayamamıştım. Ev çok büyük ve sessizdi, ayrıca korumalardan başka kimse yoktu.
İlerleyen zamanlarda bunu ona sormayı aklıma not ederek elinden tuttuğum Mila ile içeri geçtim. Kahfaltı masasına oturarak tüm ısrarlarım ila Mila'yı da oturttum. Beraber kahfaltı yaptıktan sonra Mila ne kadar istemese de ona yardım ederek masayı ve mutfağı topladık.
Yukarı çıkarak üzerime günlük siyah, dar bileklerime kadar gelen yırtmacı olan bir elbise giyerek, kombinimi beyaz spor ayakkabı ile tamamladım ve aşağı indim.
Gözlerim Mila'yı ararken evde bulamayınca bahçeye çıktım. Kırmızı güllerin yanında görünce gülümsedim. Bu kız çok başkaydı. Mesela diğer çalışanlar gibi siyah mini etek yerine siyah kumaş pantolon ve beyaz gömlek giyiyordu. Nedenini bilmesem içimde ona karşı oluşan sevgi ve şefkat vardı.
Düşüncelerden kurtularak yanına geldiğim Mila'ya," merhaba, ne yapıyorsun?"diye sordum çiçekleri suladığı halde.
Beni beklemiyor olacak ki konuşmam ile irkilerek bakışlarını bana çevirdi." Kusura bakma korkutmak istemedim"dedim, mavi gözlerine bakarken.
Mahçupca söylediğim sözlere hafif tebessüm ederek, "dalmışım önemli değil" dedi, son çiçeği de sulayarak ayağa kalktı." Çiçekleri suluyordum"
"Bende sulayabilir miyim?"dedim, büyük bir istekle. Onlara su verip toprağa çekmelerini izlemek çok güzeldi. Yanında duran diğer bitki suluğunu bana vererek,"tabii"dedi.
Aldığım bitki suluğunu kuru olan diğer çiçek köklerine dökerken bir taraftan çok güzel kokan gülleri kokluyordum." Bunlara sen mi bakıyorsun?"diye sordum, güllerin yapraklarını seven Mila'ya.
Muhtemelen gülümsediğinin farkında olmayan Mila," yok selim amca var bahçeyle o ilgilenir. Çiçekleri suluyacağı zaman arada rica ederek ben sulamak isterim." Diyerek açıkladı.
"Burda abi, bahçede"diyerek telefonla konuşan, korumaların başı olduğunu düşündüğüm Yusuf yanımıza gelerek durdu. Muhtemelen Gerçek ile konuşuyordu. "Tabii"diyerek telefonu bana uzattı.
"Elizan hanım abim sizi istiyor"dedi. Ellerimi çırparak ayağa kalktım ve elinde bana uzatmış olduğu telefonu aldım. Bana ne diyeceğini ya da neden telefon ile konuşmak istediğini bilmiyordum. Şimdi konuşmak istemesi de içimde garip bir his oluşturmuştu.
Kulağıma koyduğum telefonda ilk yarım saniye sessizlik oldu. Ardından diğer taraftan nefes verme sesi gelirken konuştu." Elizan beni iyi dinle"dedi, anlayamadığım bir tını ile." Sakın evden çıkma ve ne olursa olsun herhangi bir terslikte Yusuf'a haber ver"
Kaşlarım çatılırken,"neden, yani ne oluyor, Gerçek?"diye sordum, merakla. Söylediği kelimeler beni korkutmaktan öteye gitmiyordu. Şimdi durup dururken ne olmuştu ki?
"Elizan"dedi, sesindeki yorgunluğu saklamadan." Şimdi olmaz, yakında geleceğim sen sadece dediklerimi dinle olur mu?" Kısık çıkan sesi ile baş kaldırarak asi'lik yapmak istemedim. Yorgundu, bende yormak istemeyerek,"tamam"dedim.
"Güzel"dedi." Ben şimdi kapatıyorum, görüşürüz"bir şey dememi beklemeden kapattı. Sıkıntıyla nefes vererek telefonu Yusuf'a uzattım. Gitmediğini görünce ' ne var ' der gibi yüzüne baktım.
Ensesini ovalayarak bakışlarını kaçırdı. Utanmış mıydı o? Daha neler burda ki bütün insanlar utangaçtı sanırım. Boğazını temizleyerek," içeri geçer misiniz?"dedi, çekingen sesi ile.
Bakışlarımı Mila'ya çevirerek ona baktım. Çekingen bakışları aramızda mekik dokurken,"tamam"dedim." Hadi Mila gidelim"
Beni dinleyerek başını salladı. Beraber eve girdiğimiz de lavaboya giderek ellerimi yıkadım. Düşünceyle salona girdiğim de Mila elindeki kitabı okuyordu. Bu kız bu evde nasıl sıkılmıyordu?
Aklıma gelen fikir ile," Mila"diye seslendim, hâlâ beni fark etmeyip kitap okuyan Mila'ya. Kafasını kaldırarak bana baktı." Efendim Elizan ha-" sonda ki cümleyi bakışlarımı görerek tamamlamadı. Onun yerine," Elizan"dedi.
Memnuniyet ile gülümseyerek," film izleyelim mi?"diye sordum. Bir elinde ki kitaba bir de benim sıkılmış ve film izleyeceğimiz için istekli halime." Tamam"dedi.
Büyük bir mutlulukla," tamam o zaman ben mısır patlatıyım sen de film seç"dedim, mutfağa ilerleyeceğim sırada,"ama-"diyecekti ki,"aması yok Mila"dedim, itiraz istemeyen bir tınıda.
Başını ağır ağır sallayarak kabullendi. Mutfağa gireceğim sırada dışarda kopan gürültü ile olduğum yerde durdum." Bu seste ne?"diye sordum, tedirgince. Mila da benden farksız değildi. Korku dolu gözleri ile bana bakıyordu.
Dışardan duyulan sesler bir süre sonra kesilince bahçenin cam kapısı öyle bir gürültüyle tuzla buz oldu ki odayı çığlık seslerimiz doldurdu. Mila korkarak yanıma geldiğinde elinden tutarak üst kata çıkartmak için adımlar atmaya başladım.
Taa ki,"olduğunuz yerde durun!"diye arkamızdan bağıran adama kadar." Hemen arkanızı dönün, yanlış bir hareketiniz de kafanızı dağıtmaktan çekinmem"duyduğumuz sert ses o kadar kararlıydıki; bunu yapacağından şüphem yoktu.
Mila korkudan elimi sıkarken titrediğini hissede biliyordum. Güven vermek istercesine,"korkma"diye fısıldadım. Ondan farksız değildim ancak birimizin soğuk kanlı olup bu kim olduğu belirsiz adam ya da adamlardan kurtulmamız gerekiyordu.
Nefesini vererek,"tamam"diye fısıldadı benim gibi. Sesi deki korku gitmemişti ancak eskisi kadar titremiyordu.
Arkamızı döndüğümüzde tahim ettiğim gibi birden fazlaydılar. Sadece içlerinden biri öne çıkarak bize silah doğrulmuştu.
"Alın bunları"diyerek yanında ki adamlara emir verdiğinde Mila ağlamaya başlayarak daha çok sokuldu bana." Sakın dokunmayın"diye tısladım dişlerimin arasında.
"Kes sesini!"diye bağırarak silahı bize doğrulmaya devam etti. Diğerleri bize yaklaşırken direnmeye çalıştığımız dakikalarda boyunmda hissettiğim sızı ile, genç bir adam elindeki şırıngayı havaya kaldırarak sırıttı.
Hareketlerim kesilirken, artık Mila'nın sesi gelmiyordu. Yer ayaklarımın altından kayarken adamın bana yaklaşarak belimden tutmasını engellemek istediğim hareket ettirmediğim ellerimle birlikten gözlerimi karanlığa kapatmak zorunda kaldım.
***
Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın:)🌼🍁🔸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.82k Okunma |
199 Oy |
0 Takip |
16 Bölümlü Kitap |