6. Bölüm

☆Kan Damlası☆

Elif
mavii_bulutt345

"Çıkışta seni baban alacak canım, beni bekleme."

 

"Tamam anne," dedi Amelia. Arabadan inmeden önce, annesinin yanağına sulu sulu bir öpücük kondurdu ve üç yıldır, liseye gittiği okuluna doğru adımlamaya başladı.

 

Çantası her daim sevdiği gibi sol kolunda asılıyken gözleri yerdeki fayanslarda dolana dolana sınıfına geçti ve sırasına oturdu.

 

Can sıkıntısından dirseklerini masaya dayadı ve iki avcunun içine çenesini yasladı.

 

Her gün geç gelmesine rağmen bugün annesinin işi olduğu için erken gelmişti okula. Sınıfta iki-üç çantadan fazlası yokken sınıfın sessizliği huzurdan çok can sıkıntısı yaratmıştı Amelia'ya.

 

Başını kaldırdı ve çantasından resim çizdiği sarı defterini çıkardı. Can sıkıntısına iyi gelen en iyi şeylerden biri de resim çizmekti. Resim çizmeyi çok sevdiği için durumun böyle olduğunu düşünüyordu ama bu onun hoşuna giden bir durumdu.

 

Herhangi biri gibi o da can sıkıntısından kafayı yemek istemiyordu.

 

Çantasından, sadece boya kalemlerinin bulunduğu pembe ve fermuarı rengarenk olan kalemliğini çıkardı.

 

Her şeyin hazır olduğunu düşündüğünde, defterinin kapağını açtı ve onu mor kağıdın üzerine, bir mavi tükenmez kalemle yazılmış, kalp şeklindeki küçük not kağıdı karşıladı.

 

Mor kağıdın nasıl geldiğini alamazken, üzerindeki el yazısını tanıdığında kalbi ağzında atmaya başlarken şaşkınlıktan kocaman açtığı gözleri neredeyse göz yuvarlarından fırlayacaktı.

 

Bu el yazısı iki yıldır hoşlandığı, iki ay önce ise en sonunda kendine itiraf edebildiği, sevdiği çocuk, 'Jackson Miller'a aitti.

 

Jackson, mavi gözlü, sarı saçlı, sol yanağındaki büyük çukurla her kızın aşık olabileceği ya da hoşlanabileceği bir çocuktu.

 

İyi bir vücuda sahipti ve basketbol oynadığı için 1.85 boya sahipti. Okulun basketbol kaptanı olması da kızları kendine çeken başka bir etkendi.

 

Ayriyetten, Jackson okuldaki kimseyle çıkmamıştı. Çok kız peşinden koşsada onları umursamayarak görmezden gelmişti.

 

Belki de Amelia'nın şaşırmasının ve önündeki kağıdın gerçekliğini sorgulaması bu yüzdendi.

 

Titrek eli, mor kağıdı kavradı. Üzerinde, Amelia Waters'a yazıyordu.

 

Kartın arkasını çevirdiğinde, yine Jackson'a ait olan el yazısıyla karşılaştı. Beyni, hala daha olayları kavrayamazken, dudaklarının kıpırdaması kağıdın üzerindeki yazıları okuduğunun bir kanıtıydı.

 

Amelia, şu an şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş olabilirsin. Ama emin ol, ben Jackson Miller'ım. Sana itiraf etmem gerekenler var ve bu itiraf için en iyi zamanın cadılar bayramı olduğunu düşünüyorum. Üç gün sonra düzenlenecek partiye partnerim olman için sana teklif sunuyor seni üç gün sonra bekleyeceğimin teminatın veriyorum. Partinin düzenlendiği yerde seni bekliyor olacağım pamuk prenses.

Üç gün sonra görüşürüz. Belki üçüncü günün sonunda da görüşürüz ama her şey eskisi gibi olursa...

 

Dipnot : Benim kostümüm, kırmızı ve mor karışımı bir yelek ve beyaz bir gömlek. Altıma da siyah bir pantolon ve yine pelerinim siyah ve iç kısmı kırmızı. Farkındayım, vampir olmak biraz fazla sırdan. O yüzden beni bulman için kostümümü sana anlattım. Gelmezsen üzülürüm, haberin olsun pamuk prenses.

 

Kağıdı okumayı bitirdiğinde, şaşkınlıktan büyümüş olan gözleri, karşısındaki tahtayı buldu.

 

Amelia, anlamıyor, anlayamıyordu.

 

Peşinde koşan onca kız varken, Jackson Miller neden onu partiye davet ediyordu?

 

Üstelik, okuldaki tek bir kızla bile adı geçmeyen ve okulun bütün kızlarının deli gibi peşinde koştuğu çocuk?

 

Neden onu davet etmişti ki?

 

Kısa bir an düşündü Amelia. Onu çağırması için bir sebep aradı ama bulamadı. Büyümüş gözleri yavaşça kısıldı sonra da elindeki mor kağıdı buldu.

 

Jackson olmadığını düşündü ama bu el yazısı sadece Jackson'a ait olabilirdi.

 

Sonra Jackson'un yapacağı bir itiraf vardı.

 

Amelia, bunların anlamını bir türlü çözememiyordu.

 

Ve özellikle de son yazdığı cümle,Belki üçüncü günün sonunda da görüşürüz ama her şey eskisi gibi olursa...

 

Ne demekti bu? Her şey eskisi gibi olursa, demek ne anlama geliyordu?

 

Amelia, karışan aklıyla ve gerilen sinirleriyle derince ofladı. Daldığı için sınıfa yeni giren Connor ve Hannah'ı fark etmemişti bile.

 

"Karşında dağ olsa, yıkılır giderdi," dedi Hannah işi şakaya vururken. Yüzünden eksik bırakmadığı gülümsemesi daha da büyüdü.

 

Amelia, düşüncelerinden sıyrıldı ve onlara döndü. Onlara boş boş bakarken Hannah bir kahkaha patlattı. "O oflamanın karşısında dağlar bile yıkılırdı."

 

Amelia, elini 'boş ver' dercesine salladı. Gülümserken, "Günaydın," dedi ikiliye.

 

Connor, "Sana da günaydın," dedi.

 

İkiside Amelia'nın önünde oturduklarından Amelia' nın önüne çantalarını koydular.

 

Hannah, oturup arkasına döndüğünde,"Ee," dedi ve bir yandan da dirseğini masaya dayayıp çenesini eline yasladı. "Cadılar bayramı için düzenlenecek olan partiye gelecek misin?" diye sordu heyecanla.

 

"Geleceğim."

 

Connor, "İyi o zaman hanımlar. Sizin şahsi şoförünüz olmak benim için bir görevdir!"

 

Hannah, yanında oturan Connor'ın yanağına sulu bir öpücük kondurdu. "Ya sen sevgililerin en sevgilisi misin?!"

 

Connor, ona sarıldı ve yanağına küçük bir öpücük kondurdu. "Ben, senin yanında böyleyim. Başkalarının yanında değil," diye Hannah'ın kulağına fısıldarken, Hannah ise utandığından kızarıverdi.

 

Amelia, onları yüzünde oluşan hoş bir tebessümle izliyordu. Hannah ve Connor haricinde başka arkadaşı yoktu ve bu tamamen Amelia' nın seçimiydi. Liseye geçinceye kadar hiç arkadaşı olmamıştı ama bu tercihi Connor ve Hannah tarafından değiştirilmişti.

 

 

Üç Gün Sonra

 

Amelia, cadılar bayramı partisi için, dizlerinin biraz üzerinde biten, siyah kalın kemerli bir elbise almıştı. Cadı olmayı seçtiği için kafasına taktığı cadı şapkası, siyah eldiveni ve kalın, siyah botlarıyla aynanın karşısında dikiliyordu.

 

Aynadan kendine bakan Amelia, parti için tamamen hazır olduğunu düşündü. Dışarıdan korna sesi gelirken Connor ve Hannah'ın onu almak için geldiklerini fark etti. Çantasını ve telefonunu eline aldığında anne ve babasına çıkacağını söyleyip arabadaki yerini aldı.

 

"Çok güzel olmuşsun," dedi Hannah. Önde oturduğu için arka tarafa dönerken.

 

Amelia ona gülümsedi. "Sende çok güzel olmuşsun."

 

Hannah, hafif kızarırken partinin düzenleneceği yere varana kadar üçlü arasında ufak tefek konuşmalar haricinde çıt çıkmadı.

 

Amelia, Hannah ve Connor ile ayrılıp Jackson'ı partide aramaya başladı. Onun, notta bahsettiği gibi kostümü gözünde canlanırken bir türlü Jackson' u bulamamıştı.

 

İçinde içten içe bir korku var olmaya başlarken, karşıda gördüğü bedenle rahat bir nefes alıp içinde oluşan korkuyu kendinden uzaklaştırmaya çalıştı.

 

Adımları, gözlerinin hedefine yaklaşırken, karşısındaki bedenin birden ona arkasını dönmesiyle, o kişinin Jackson olmadığını fark etti.

 

Ayakları olduğu yerde, kimseyi umursamadan dururken Amelia kaşlarını çattı.

 

Bu kostümden kaç tane var?

 

Sorusuna cevap bulacak kimse yoktu.

 

Amelia, yine de umutsuzluğa düşmek istemiyordu ama içindeki umudun kırıntıları kalmıştı. Amelia, umudunun kırıntılarına sıkı sıkı tutunup Hannah ve Connor'ın yanına ilerledi.

 

Hannah, Connor ve arkadaşları muhabbet ederken Amelia aralarında kendini bir fazlalıkmış gibi hissetse de bunu kimseye belli etmek istemiyordu.

 

.... 

 

Aradan bir saat geçmiş ve hala daha Jackson, Amelia'nın yanına gitmemişti.

 

Amelia, Hannah'a yaklaştı ve kulağına, "Ben tuvalete gidiyorum,"dedi.

 

Hannah onu onayladığında, Amelia morali bozuk bir şekilde yavaş adımlarla tuvalete adımlamaya başladı.

 

Amelia, kendini kandırılmış hissediyordu. Jackson'un yanına gelmeyişi ve her saniye paramparça olan umudu,onu bu hislerle baş başa bırakıyordu.

 

Tuvalete girdi ve lavaboya eğilip yüzünü yıkadı. Akan makyajını sildi ve tekrardan yaptı. Mutsuz yüzüne son kez aynadan baktı.

 

Galiba eve gitsem iyi olacak.

 

Aklındaki düşünceyi gerçekleştirmek için ilk önce Hannah'a haber vermesi gerekiyordu.

 

İnce koridorda yürürken karşıdan gelen bedenle kalp atışları parladı.

 

Jackson olduğunu düşündüğü gencin kolundan tuttu. Başını kaldırıp gördüğü yüz ile yüzünde oluşan tebessüm yok oldu. Aklından yine Bu kostümden kaç tane var? sorusu geçerken hızla tuttuğu kolu bıraktı.

 

Blake, Amelia'ya kısa bir bakış attı. Birazdan yapacakları vicdanını okşarken kendini sakin olmak için zorladı.

 

Amelia,"Özür dilerim, sizi birine benzettim," dedi mahçupça kırgınca.

 

"Önemli değil," diye ağzında geveledi Blake. Sonra da hızla yoluna devam etti.

 

Amelia, omuzları düşük bir şekilde yürümeye başladı.

 

Hannah görüş alanına girdiğinde tam ona doğru gidecekken, kolunun tutulmasıyla yerinde durdu ve hızla arkasına döndü.

 

Jackson, Nefes nefese, saçları dağılmış bir şekilde onun kolundan tutuyordu. Amelia, ilk ne olduğunu kavrayamadı. Sonra da her şeyi idrak ettiğinde gözleri büyüdü.

 

"Jackson?" diye sordu.

 

Jackson, onun bu halini fark etti ve sol yanağındaki gamzesi belirginleşecek kadar gülümsedi.

 

Amelia, sevinçle kendini tutamayıp ona sıkıca sarıldı ve Jackson beklemediği bu hareket karşısında bir iki adım geriye doğru gitti.

 

Amelia, hızla kendini geri çekti ve kızaran yüzünü saklamak adına başını eğdi. "Ben, ben,"diye kekeledi.

 

Jackson onun bu haline kahkaha attı. Amelia ise ona utançla gülümsedi. Jackson, Amelia'yı kolunun altına aldı. Hannah'ların yanlarına ilerlerken," Seni çok beklettim mi?"diye sordu.

 

Amelia," Biraz, "dedi ve işaret parmağıyla baş parmağını yaklaştıp küçük bir boşluk bıraktı. Jackson görsün diye onun gözünün önüne tuttu.

 

Jackson, onun yaptığı gibi parmaklarını birbirlerine yaklaştırdı." Biraz mı? "diye sordu.

 

" Biraz, "dedi Amelia, kahkahasına mani olamayarak

 

İkili, Hannah ve Connor'ın yanlarına gittiklerinde boş bir yere oturdular.

 

Amelia, notta yazan ve Jackson'ın ona itiraf edeceği şeyi çok merak etmişti. Merakın engel olamayarak," Jackson, sen bana bir şey açıklayacaktın. Yani notta öyle yazıyordu."

 

Jackson, huzursuzca yerinde kıpırdandı. Açıklayacağı şeylerin Amelia'yı korkutmasından endişe ediyordu. "Ben, lavaboya gidip geldikten sonra her şeyi sana izah etsem olur mu?" diye sordu. İlk önce söyleyeceklerine kendini hazırlamalıydı.

 

Amelia, başıyla onu onayladı.

 

Jackson izin istedi ve tuvaletlere doğru yürümeye başladı.

 

......

 

Aradan kısa bir zaman geçmişti ve Blake, gözüne kestirdiği kurbanını, boş olan kızlar tuvaletinde avlamaya hazırdı. İçinde küçücük bir vicdan azabı çeksede yapacaklarının öne geçmesine izin vermeyerek sert adımlarla, kızlar tuvaletine adımladı.

 

Arkadaşlarının zoruyla gelen Kate, gürültüden rahatsız olup tuvalete gideceğini bahane ederek tuvalete kaçmıştı. Çantasını asarak ellerini yıkamaya başladı.

 

Blake, kızlar tuvaletine girdi. İstemsizce elinde tuttuğu bıçağı daha fazla sıktı.

 

Kate, onu görerek korkuyla gözlerini sonuna kadar açtı. Bıçağı gördüğünde ise derince yutkundu ve çığlık atmaya başladı.

 

Blake, hızla onun ağzını kapattı ve iki üç kez bıçağı sapladı. Kate, çok kötü olurken, Blake onu yere attı. Kan kokusu burun deliklerine dolarken boğazı kurdurdu, kahverengi gözleri kırmızıya dönüştü. Kendine hakim olamayarak dişlerini Kate 'nin boynuna sapladı ve kanını emmeye başladı. Bayılan Kate, yerde hareketsizce yatıyordu.

 

Kulağına adım sesleri gelirken kendine lanetler okuyarak hızla kendini geri çekti. Buradan bir an önce çıkmalıydı.

 

Vampir hızını kullanarak kendini hızla dışarı attı.

 

Sesleri duyan iki kişi, kızlar tuvaletine daldılar ve Kate 'nin kanlar içindeki bedeniyle karşılaştılar.

 

Jackson, elini yıkarken duyduğu çığlıkla meraklandı. Kızlar tuvaletinin önümde biriken kalabalıkla oraya adımladı.

 

Bir kaç kişi polisi ve ambulansı aramışlardı. Amelia, Hannah, Connor ve arkadaşları,sesler ve kalabalık yüzünden ayaklanarak tuvaletlerin önüne geldiler.

 

Amelia, Jackson'u görüp yanına gitti ve merakla, "Ne oluyor burda?" diye sordu. "Biri içeride bıçaklanmış," diye cevap verdi Jackson, duyduklarına yola çıkarak. Amelia, hayretler içinde oan baktı ve içiriden birinin, "Kız ölmüş," demesiyle kalp atışları hızlandı ve gözleri doldu.

 

🍃🍃🍃

 

Yaklaşık yarım saat sonra, polisler gelmiş ve kamera kayıtlarını inceliyorlardı. İnceledikleri görüntülerden Kate 'yi bıçaklayanı bulduklarına inanıyorlardı.

 

"Bu nasıl olur?" demekten kendini alıkoyamıyordu polis. Partide üç tane aynı kostümü giyen var ve bizim aradığımız katil bu üç kişiden biri. "

 

İzledikleri görüntüler, sadece o koridordan geçenleri kapsıyordu. Yaklaşık bir hafta önce tuvaletleri net bir şekilde çeken kamera bozulmuştu ve yapılmadığı için sadece o koridordan geçenleri görebiliyorlardı.

 

Konuşan polisin arkadaşı," Ama şöyle bir şey varki; bu üç kostümlüden ikisi olay zamanında o koridordan geçmişler," dedi. "Yani, bizim suçlumuz bu iki kişiden biri."

 

Aldıkları kararla, ayaklandılar. Sıra, suçluyu bulup hapse atmaktı.

 

Herkes, şok içindeydi ve polisler kamera kayıtlarını inceleyene kadar beklemeleri gerekiyordu.

 

Böyle bir olayın yaşandığına inanmayıp pek bir anlam veremiyorlardı.

 

Gerçi kim böyle bir gecede cinayet işleneceğini düşünebilirdi ki?

 

Polisler, parti alanına geçtiler ve herkesin onları görebilecekleri bir yerde durdular.

 

Polislerden biri, "Cinayeti işleyen bir kişi var." aynı zamanda da sağ eliyle bir işareti yaparak. "Ama bizim üç şüphelimiz var ve bu üç kişiden iki kişi cinayet işlenmeden tuvaletlerin olduğu koridordan geçmiş."

 

Herkes, merakla birbirlerine bakmaya başlamıştı. Bazı kişiler soğuk kanlılıkla katilin kim olduğunu öğrenmeyi beklerken bazılarıysa bir katille aynı ortamda oldukları için fazlasıyla gergindiler.

 

Etrafta bir gürültü varken polisler onları susturdular. Genç polis, izledikleri videoyu duvara yansıttı.

 

Videoyu başlattı. Koridordan biri geçiyordu.

 

Polis, videoyu durdurdu ve herkese hitaben, "Bundan sonrasına ve saatine dikkat edin." videoyu yeniden başlattı. Koridordan geçen adamın ardından aynı kostümü giymiş başka biri daha geçti ve polis yine videoyu durdurdu. Çıt çıkmayan kalabalıktan bir uğultu yükseldi.

 

"Burada gördüğünüz gibi cinayet işlenmeden beş dakika önce aynı kostümü gitmiş iki kişi koridordan geçti. Tuvaletlerin bulunduğu yeri çeken kamera bozuk olduğu için katilin kim olduğunu sorguyla bulacağız ama öncelikler," dedi ve başka bir görüntü açtı. Parti alanını kapsayan görüntü şimdi herkesin gözünün önündeydi. Polis, üç farklı yeri işaretledi.

 

"Şimdi ise aynı kostümü giymiş olan üç kişi var. Bu üç kişiyi sorgu için karakola alacağız. "

 

Polisler emre uyarak hareketlendiler ve Jackson ve Mark'a doğru yürüdüler. Jackson, onlara gelen polisle ister istemez gerilirken katilin kendisi olmadığını bilerek sakinleşmeye çalıştı.

 

Amelia, polisi görerek gözlerini büyüttü ve istemsizce Jackson'un kolunu sıktı. Jackson kulağına eğilip, "Sakin ol. Benim yapmadığımı anladıklarında bırakırlar beni." ve Amelia, biraz olsun rahatladığını hissetti.

 

Jackson ve Mark elleri kelepçeli bir şekilde parti alanından çıkartıldılar. Üçüncü kişiyi bulmak için ise bir polis grubu parti alanında kaldılar.

 

Mark, çok rahat bir şeklide polislere uyarken Jackson, bu güne kadar ertelediği olayın yaşanamamasıyla bir hayli mutsuzdu.

 

Amelia, onu bir an olsun yalnız bırakmazken Connor ve Hannah ona destek olmak adına yanında yürüyorlardı. Amelia, sulu gözlülüğünü belli etmek istiyormuş gibi salya sümük ağlıyordu. Gözleri ağlamaktan kızarmış, makyajı akmıştı.

 

Polis arabasının yanına geldiklerinde ilk Mark bindi arabaya.

 

Jackson, polislerden izin istedi. Polisler bir adım onlardan uzaklaştığında Jackson, Amelia'ya gülümsedi. Kulağına yaklaşıp, "Hani sana notta bir şey açıklayacağımı söylemiştim." Amelia başını salladı. "O söyleyeceklerimin bir kısmını maalesef çıktığımda söylemek zorundayım ama içeri girmeden önce de söylemem gerekenler var." Jackson, kalp atışları hızlanırken yutkundu.

 

Amelia, hızlanan kalbine söz geçiremezken pür dikkat onun dediklerine kendini odaklamaya çalışıyordu.

 

Jackson," Ben seni seviyorum."dediğinde Amelia tekrar ağlamaya başladı. Göz göze geldiklerinde Amelia inanamıyordu.

 

Şimdi uzun süredir sevdiği çocuk ona mı aşıktı?

 

Amelia, Jackson'a sarıldı. Jackson elleri bağlı olduğu için Amelia'nın başından ellerini geçirdi. Amelia, gücünü toplayabildiğinde, "Bende seni seviyorum," diye fısıldadı.

 

Jackson, gecenin kötü bittiğini düşünürken şimdi ise bu eşsiz anj unutmayacaktı.

 

🎃🎃🎃

 

Saat sabahın yedisine gelirken Amelia, huzursuzca yerinde kıpırdandı.

 

Jackson, polisler tarafından götürüldüğünde Connor, Hannah ve Amelia, Hannah'ların evine gelerek neler yapabileceklerini düşünmüş, düşünürlerken de uyuyakalmışlardı.

 

Amelia, gözlerini açtı. Yattığı yerden doğruldu. Neden burada olduğunu sorgularken anıların zihnine doluşmasıyla gözleri doldu. Kendini kastı ve mutfağa geçti.

 

Hannah ve Connor kahvaltıyı hazırlıyorlardı. Amelia, ruhsuzca "Günaydın," dedi.

 

Hannah, "Sanada günaydın," dedi ve masayı gösterip, "Biz kahvaltıyı hazırladık. Sende geç otur. Aç kalma."

 

Amelia, masaya baktı. "Benim canım istemiyor. Siz yapın kahvaltınızı."

 

Hannah elini Amelia'nın omzuna koydu, "Biliyorum, dün geceden beri canın bir şey yapmak istemiyor. Ama ayakta durmak için kahvaltı yapmalısın."

 

Amelia, onu haklı buldu ve istemeye istemeye adaya oturdu. Connor ve Hannah 'da masaya oturduklarında üçüde sessizce kahvaltıya başladılar.

 

🎆🎆🎆

 

Kahvaltılarını bitirip ortalığı toplafıklarında salona geçip oturdular. Üçününde düşündükleri tek bir soru vardı :Jackson'u nasıl kurtarırız?

 

Sessizliği Connor bozdu. "Üçüncü kişiyi bulmalıyız," dedi. "O zaman her şey netleşir."

 

"Ama nasıl bulacağız?" diye sordu Hannah ümitsizce.

 

Amelia ise karşısındaki sesi kısık ve açık olan televizyona bakıyordu.

 

"Çocuklar," diye seslendi onlara. Televizyonun sesini açtı ve üçüde pür dikkat televizyona odaklandılar.

 

"Son dakika haberi! Dün gece cadılar bayramı partisinde bıçaklanarak ölen Kate Hamilton canlandı!

 

Otopsi sırasında kaçan Hamilton'un gözlerinin kırmızıya döndüğü ve tenin bembeyaz olduğu öğrenildi.

 

İki güvenliği yaralayıp kaçan Hamilton'un ardınfan herkes bu durumun nasıl olduğunu araştırmaya başladı. "

 

Spiker duraksafı ve korkuyla devam etti.

 

" Yoksa, bir cesedi canlandırmak mümkün mü? "

 

Amelia, hızlanan kalbiyle birlikte hareketsizce televizyona bakakaldı.

 

Hannah ve Connor olayları çok iyi biliyorlardı ve bakıştılar.

 

Amelia," Bu nasıl mümkün olur?" diye sordu. Hannah, "Galiba Jackson'un sana anlatamadıklarını biz sana anlayacağız."

 

Amelia, "Ne?" derken Hannah anlatmaya başladı.

 

🏵️🏵️🏵️

 

Blake dinlediği haberle soluğu Hannah'ların evinde aldı. Her şeyi eline yüzüne bulaştırmıştı ve bu işin Jackson'un üzerine kalmasını istemiyordu. Çekine çekine kapı zilini çaldı.

 

..... 

 

"Ne!?" diye çığlık attı Amelia, "Ne demek Jackson bir vampir!? Ne demek biz kurtuz!? Burda neler dönüyor böyle!?"

 

Neredeyse duydukları yüzünden bayılacaktı. Oturduğu koltuktan geriye doğru yaslandı.

 

Connor, "Bunlar doğru Amelia ve Jackson'da seni sevdiğini söyledikten sonra bizim dediklerimizi sana söyleyecekti."

 

Amelia, "İnanamıyorum, Tanrım," diye fısıldadı. Hannah, "Olanlar, bunlar."

 

"Peki ya o kız nasıl dirildi?"

 

Connor, "Onu bir vampir ısırmış olmalı."

 

Amelia, gözlerini sonuna kadar açtı. "Jackson mu yapmış?"

 

Connor üzgünce, "Bilmiyoruz ama o birini öldürmez. Aksine bize söyleyip yardım isterdi."

 

Amelia, değişik duygular içerisindeydi. İlk olarak vampirlerin sadece filmlerde ya da kitaplarda olduğunu düşünüyordu ama arkadaşları kurt, sevdiği çocuksa bir vampirdi.

 

Kim öyle kolay kolay inanabilirdiki buna?

 

Amelia, olayları hazmetmeye çalışırken çalan kapıyla birlikte Hannah ayaklandı. İki dakika sonra Hannah ve Blake salona girdiklerinde Connor, Blake 'i tanımadığı için kaşlarını çattı. Hannah'a, "kim bu? " bakışları atarken Hannah bunu anladı ve tanımadığını belli etmek için omuzlarını silkti.

 

"Ben partideki kızı bıçaklayan kişiyim." Blake direk konuya girdi.

 

Connor, "Burda Ne işin var?"

 

"Onu anlatmaya geldim."

 

Blake ve Hannah koltuklara geçip oturdular. "Sizin arkadaşınızın yanında tutuklanan biri var adı Mark. O bir seri katil."

 

Amelia, daha fazla şoka giremeyeceğini düşünüyordu ama yanılıyordu. Ve Blake'in her bir cümlesinde bir şok dalgası vücudunda kol geziyordu.

 

"Mark benim babamı öldürdü. Bende intikam almak için aynı kostümü giyerek o kızı öldürdüm. Böylece kamera beni çekecekti ve herkes kostüm sayesinde Mark'ın suçlu olduğunu düşünecekti."

 

"Ama senin hesaba katmadığın bir şey varki o da Jackson'un sizinle aynı kostümü giymiş olmasıydı," diye onun devamını getirdi Connor. Blake onj onayladı. Connor ayaklandı. "Kızı bulmalıyız. Yeni dönüştü ve kendine av arıyordur."

 

Blake, "Bu işleri başınıza Ben açtım. Ben düzelteceğim. Kızı ben bulurum. Siz şu dirilme meselesini ortadan nasıl kaldıracağımızı düşünün."

 

Connor sırıttı, "O iş bizde sen kızı bul."

 

🌌🌌🌌

 

"Tanrım! Daha bilemediğim kaç tane doğaüstü canlı var!?"

 

Amelia, hayretler içinde sorusunu sorarken gözleri Peter'in ellerinin içinde yaptığı mavi ışıktaydı.

 

Peter omzunu silkti. " Uzun yıllardır biz bu hayatın içindeyiz. Sende alışan iyi olur küçük fare. "Amelia, ona cevap vermedi. Connor," Ee ağabeyciğim, şu büyüyü yapacak mısın? "

 

" Bana bir günlük arabanın anahtarını verirsen neden olmasın?" diye sordu Connor'ı sinir eden bir gülümsemeyle. Connor, sinirden kızardı. Dişlerini sıkarken," İstemen yeter ağabeyciğim. "Tamam o zaman büyüyü yapıyorum."

 

Üçüde Peter'in evinden çıktılar. Arabaya bindiklerinde Connor, "Tanrım, bir unutturma büyüsü için arabamı feda ettiğime inanamıyorum," diye mırıldandı.

 

☘☘☘

 

Blake'lerin evinde oturan dörtlü Jackson'un yanlarına gelmesini bekliyorlardı. Connor'ın abisi Peter, unutturma büyüsünü yaptığı için onlar dışında herkes dünki gecenin cinayet kısmını hatırlamıyorlardı.

 

Blake, Kate'yi bulmuştu ama yeni dönüştüğü için bir hayli hırçın olan Kate'yi bayıltıp bodrum kata kilitlemek zorunda kalmışlardı.

 

Kapı çaldığında Amelia, direk ayağa fırladı. Kapıyı açtığında karşılaştığı kişiyle gülümsediğinde gözleri doldu. Jackson'da ona gülümsedi ve kollarını iki yana açtı.

 

Amelia, direk onun kollarının arasına girdiğinde, "Hoşgeldin,"dedi." Hoşbuldum güzelim." Amelia, kalp atışlarının hızlandığını hissederken utançla kızardı. Jackson, onun elini tuttu ve peşi sıra salon geçtiler. Amelia ise birleşmiş olan elleri yüzünden bu duruma pek odaklanamamıştı.

 

Connor ve Hannah Jackson'la sarılırken Blake onunla tanıştı. Jackson, Blake'e, "Biz kızı eğitmeliyiz. Yoksa işler çok kötü bitecek."

 

"Haklısın. Kızı eğitmeye başlarız."

 

Jackson, ayağa kalktı ve Amelia'nında elini tutarak onu kaldırdı. "Biz bodrumdayız," dediğinde üçlü onu onayladı ve ikiside merdivenlerden inerek bodruma girdiler.

 

Bodrumda bir tane üçlü iki tane de tekli koltuk vardı. Kate, bodruöun solunda kalan yatakta bağlı bir şekilde yatıyordu.

 

Jackson, Amelia ile yanlız konuşmayı istediği için onu buraya getirmişti.

 

İkiside üçlü koltuğa oturdular. Elleri ellerinde, koltukta birbirlerine döndüler. Amelia, aklını kurcalayan o soruyu sordu, "Ne zamandan beri beni seviyorsun?"

 

Jackson güldü, "Seni gördüğümden beri."

 

Amelia kaşlarını çattı, "" Ne zaman gördün ki beni? "

 

" Üç yıl önce. "

 

" Üç yıl önce mi!? "

 

" Evet, okula ilk geldiğinde görmüştüm seni. O zamandan beri sana aşığım Amelia. "

 

" Neden söylemedin?"

 

" Bir vampir ve bir insanın sevgili olması doğaya aykırı. "

 

Amelia güldü ve işi şakaya vurdu.

" ayrı dünyaların insanıyız diyorsun yani? "

 

Jackson, "İnsan demek doğru olamaz ama dünyalarımız farklı. "

 

" Peki ya şimdi ne olacak yani biz sevgili olamayacak mıyız? "

 

" Olabiliriz ama sen bir ölümlüsün ve benim yemeğim senin damarlarında akıyor."

 

Amelia, kısa Beç ana için sessizce düşündü. Gözleri kararlılıkla Jackson'un gözlerine bakarken," Bende bir vampir olmak istiyorum,"dedi.

 

Jackson, hızla başını iki yana salladı." Olmaz! "

 

" Neden ama? Bizim aşkımıza engel olan şey benim insan olmam değil mi? "

 

" Amelia, bu o kadar kolay bir şey değil. Bunun bedelleri var..."

 

"Ben kabul ediyorum," diye sözünü kesti Amelia. Jackson, sıkıntıyla gözlerini yere odakladı. Bu kendi için de çok iyi bir şey olsa da Amelia'nın sırtına böyle bir yük koymak istemiyordu.

 

"Peki tamam, ama her şeyi öğrenmeden seni dönüştürmem."

 

Amelia, genişçe gülümsedi ve hızla Jackson'a sarıldı. Kulağına, "Seni seviyorum," diye mırıldandı.

 

Jackson, "Sen hayatım boyunca başıma gelebilecek en güzel şeysin Amelia Waters."

 

 

 

 

Bölüm : 12.06.2025 14:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...