3. Bölüm

3. Bölüm

ASİL AKTAŞ
maviturk

Kaç oldu asker

0 komutanım

İki günlük iznimiz bitmişti ve şuan albay bizi bence öldürmeye çalışıyordu önce 500 koşu 400 mekik ve şimdide 400 şınav çektiriyorduk fakat 400 'e her yaklaştığında sıfırdan baslatıyordu 2 saatir böyle devam ediyorduk

"Kalk asker"

Hepimiz aynı anda yerden kalktık

"Bugünlük yeter herkes işine dönsün"

"Emredersiniz komutanım" dedik hep bir ağızdan fakat

Albay yanımızdan çoktan gitmişti bile bu adamda sözünü söyleyip sürekli gitmeye başladı albay gider gitmez Oğuz kendini yere attı sırt üstü uzandı hemen yanınada efe yattı

Esra: lan kalksana oğlum ayıp biri görcek şimdi

Oğuz: kim görürse görsün kalkamam kolum koptu

Yavuz: valla ilk defa oğuza katılıyorum

Diyerek oda yere uzandı

Alaycı bir sesle

Mavi: gerçekten ayıp koskoca itlerin korkulu rüyası olan ölüm timine bir bakın yazık acınacak haldesiniz tim

Tamamen şakalaşıyorduk bunun herkes farkındaydı efenin dudakları kıvrıldı

Efe: öyle demeyin komutanım azıcık dinlencez sadece

Esra ile kısa bir bakıştık bunların kalkca yoktu oda ne demek istedimi anlamış olcaktıkı ikimizde ordan ayrıldık antıramanda çok terleşmiştim kısa bir duşa girmek için odama gittim

Kısa bir duşun ardından tekrar üniformami giydim masadaki dosyaları görmemle albaya vermeyi unuttumu hatırladım lanet olsun cidden hiç sevmiyordum bu dosya işlerini

Dosyalarıda alıp albayın yanına gittim odasına geldimde yüksek bir bağırıs koptu" o çocukları hemen ordan çıkarın ne demek esir düşmüşler onların kılına bile zarar gelmemiycek duydunuzmu beni" diye konuşuyordu albay postası ortalıkta yoktu yine sahi bu adam her seferinde nereye kayboluyo mecburen ben kapıyı çaldım

İçeriden "gel" denilince içeriye girdim "albayım dosyaları getirdim "

" söyle koy mavi "gösterdiği yere koydum

"Geç otur üsteğmenim bu bir emirdir"

Hemen gösterdiği yere oturdum Albay içli bir nefes verdi sandalyesinde geriye yaşlandı ardından konuşmaya başladı

"Görev var üsteğmenim özellikle senin gitmeni istiyorum bir timimiz ne yazikı esir alınmış onları sağ salim getir buraya"

Önce bir şaşırdım albay neden beni gönderiyorduki daha yeni gelmiştik görevden hemde tek başıma çok düşünmedim ve emri ikiletmedim

" Emredersiniz komutanım ne zaman çıkıyorum"

"1 saate hemen hazırlan "

...

Albayın odasından çıkıp fazla zaman kaybetmeden bizimkilere göreve gitmecemi söylemiştim ardindanda annemle konuşmuştum çünkü bu seferde haber vermeseydim geri dondumde canımı okurdu tabi geri donebilcekmiyim orasına bir ayrı konu hızlıca hazırlandım gitcem yerin koordinatları öğrendim çok geçmeden helikopterde gelmişti

Helikoptere binmiş gidiyordum çok geçmeden gelmiştik Helikopter kampa bir kaç kilometre uzaklıkta beni bırakıp gitti aslında işim zordu timim yanımda değildi ve aceleye geldi için bir planında yoktu ben kaç kişiyi kurtarcami bile şuan bilmiyordum kısaca taktik maktik yok bam bam bam gitcektim

Dosyaları birakıyım diyerek yola çıktım kendimi dağda buldum ya

Esir düşen askerlerin kaç kişi olduklarını ne kadar süredir orda olduklarını bilmediğim için ellimi hızlı tutmam lazimdi

Bana söylenen kampa gelmiştim biraz uzağında bir ağacın altında yüz üstü uzandım Silahımı kurup kendimi gizledim bekleme başladım yarım saatir hiç bir hareketlilik yoktu biraz daha bekledim

Neredeyse 2 saatir kampı izliyordum kimse yerinden kımıldamiyordu hiç bir hareketlilik yoktu 48 dakikada bir yer değiştiriyordular sadece biraz daha bekleme kararı aldım artık hava kararıyordu

Kısa bir süre sonra 3 araba kampa giriş yaptı yerimi iyice alıp izlemeye başladım

Sinirlice biri aşağı indi adamlara bağırıp çağırmaya başladı ardından 4 adam ordan ayrıldı

"Noluyor lan" kendi kendime söylenirken

Az önce giden adamlar kafalarında çuvalla 6 adam getirdi hepsine diz çöktürdüler bunlar benim onları burdan sağ salim çıkarmam gereken Türk askerleriydi üstlerinden üniformalı çamura bulanmış içlerinden birinin bacanda bir yara bir başkasının ise kolunda bir kurşun yarası vardı dürbüne dahada kapandım her adımlarına bakıyor izliyordum

Az sonra baslıycaktı gösteri sinirlice herkese emir veren ele başı oldunu düşündüm kişi onlara yaklaştı askerlerin kafalarında çuvalladı çikartılar

Ele başı onları bir şeyler söylüyordu artık başlamam lazımdı namluyu bir ite doğrutmuştumki askerlerin orda bir hareketlilik oldu

Ortaya bir kütük getirildi silahı geri o tarafa çevirdim askerlerden birini kütün oraya götürdüler hava zifiri karanlıktı bense çok uzaktan onları izliyor harekete geçmek için doğru anı bekliyordum

İtlerden biri baltayla gelip baltayı ele başına verdiler aynı anda askerin basıni kütüğe koydular

Askerin başını kesceklerdi

Silahımı hemen ele basınaın anlına doğrutum baltayı yukarı kaldırınca beklemeden ateş ettim

Benim ateşimle başlamıştı çatışma itler ateşin nerden geldini anlamaya çalışıyor askerler ise nasıl yaptıklarını göremeden ellerine çözmüş benim yere indirdim itlerin silahlarıyla çatişıyordular

Hiç durmadan onlara yaklaşanlar kaçmaya çalışanları kısaca herkesi hallettim kısa bir süre sonra çatışma bitmişti askerlerin güvende oldunu emin olunca toplanıp aşağı indim inerken kafama bir şapka geçirdim

Yavaş yavaş aşağı indim kampa girdimde birinin gırtlağama bıçak dayiyca aklıma gelmezdi

"At silahını"

" Noluyor lan " dedimde etrafıma kurtardım 6 asker çevirdi şuan fark ettim içlerinden biri kadındı

"At silahını yoksa keserim kelleni"

İyi madem gönlü olsun paşamın silahı yavaşça yere bıraktım şuan bulundunuz konum çok saçmaydı benim soğuktan dolayı yüzümü ortüğüm bir bez kafamda şapka boynuma dayalı olan bir bıçak ve etrafımı saran 6 'ti asker ee birde yerde yatan leşler

İçlerinden biri

" kimsin sen yüzünü aç"

Onlarda haklı hava zifiri karanlık ve ben kendimi gözlerim hariç her yerimi kapatmıştım önce şakamı çıkarıp yere attım ardından yüzümdeki maskeyi aşağı çektim

"Üsteğmen Mavi Türk bende tanıştırayım memnun oldum yanlız arkadaşa söyleseniz bıraksa kellemi " asker boynundaki bıçağı yavaşça çekti birden tüm silahlar inmişti yerdeki silahı ve şapkayı aldım

Omuzlarına baktım fakat yıldızları yoktu düşman kimin üst rütbeli oldunu anlamaması için cıkartmişlardır diye düşündüm ee ben nerden bilcem kimin üst rütbeli oldunu diye düşünürken biri karşıma geçti

"Yüzbaşı Kaan Öztürk bizde memnun olduk üstegmenim "

....   

3. Bölüm sonu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 10.02.2025 13:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
ASİL AKTAŞ / MAVİ TÜRK 
(GERÇEK AİLEM) / 3. Bölüm
ASİL AKTAŞ
MAVİ TÜRK (GERÇEK AİLEM)

1.08k Okunma

139 Oy

0 Takip
6
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...