10. Bölüm

10. Aşk Ateşi

Mavi Yazar
maviyazarr

Bervan'dan

 

Zümra iyileşene kadar onu ellerimle besledim; oysa daha düne kadar onu kölem gibi kullanmayı düşünüyordum. Şimdi o beni parmağında oynatıyor.

 

Yaraları iyileşmiş, bana karşı yumuşamıştı. Günlerdir şirkete gitmeyip arayı baya açmıştım.

 

Aldanoğlu’na ellerimle kahvaltı yaptırıp şirkete gideceğimi söyledim, anında gözleri doldu. Sanki seni terk ediyorum dedim, ahh ne oldu Aldanoğlu.

"Gitmesen olmaz mı?"

"Olmaz, bedewiya min (güzelim)."

"Sen beni bekleme, yemeğini ye, sonra da uyu."

"Peki Bervan."

"Bervan diyen dillerine kurban."

 

Önceden söylediği her cümle küfür gibi gelse de şimdi adımı söylemesi bile kor ateş gibi yakıyor her yanımı.

 

Daha fazla oyalanmadan güzel karımın alnından öpüp çıktım, düşünmem gereken o kadar şey varken bu düşünceyi tek başıma susturup tekrardan gözümü gömdüm.

 

Bir saatin sonunda şirkete gelmiştim, kapıda beni amcaoğlu Cihan karşıladı.

"O Bervan Ağa, sonunda balayında çıkıp gelebilmiş siniz."

"Sen yokken işler iyice birikti, ağam, senin imzan gerek."

 

Cihan tam bir boş boğaz olsa da mert ve delikanlı biri.

 

İşleri hallettikten sonra Dizdar’ın yanına gittik.

Uzun zamandır kardeşimle içip sohbet etmemiştim.

 

"Bi xêr hatî ezbenî"

(hoş geldin ağam)

Uzun zaman oldu.

 

"Öyle kardeşim, kusura bakma."

"Estağfurullah ağam, ne kusuru."

"Ee Dizdar Ağa, anlat bakalım."

"Vallahi ağam, yıllar sonra yeniden aşk ateşine düştüm."

 

"Nasıl düştün Dizdar Ağa?"

Çarşı meydanında selvi boylu, boncuk gözlü bir kızı gördüm. Kolundan tuttuğum gibi "karım ol" deyince ufak tefek de olsa eli ağırmış, ağam. Yüzüme tokat atıp "polis" diye bağırdı.

 

Ben de arkama bakmadan kaçtım, ağam. Ama yemin olsun bu aşk ateşi beni bitirmeden ben onu alacağım. Tabii önce kimmiş öğrenmek lazım, ağam.

 

Kahkaha atarak "niye kaçıyorsun, oğlum? Ben Dizdar Bozdağlı deseydin ya."

"O dakika aklıma gelmedi."

 

Karısının ölümünden yıllar sonra kardeşim tekrar aşık olması büyük bir şeydi. Ben de onun için elimden ne gerekiyorsa yapacaktım.

 

Ama önce kendi yüreğimin yakıp kavrulduğu bu aşk ateşini söndürecektim.

 

Sohbet ilerlemiş, saat gece yarısına

gelmişti. Seyyid geldi.

 

 

"Ağam, telefonunuz çalıyor."

"Kim arıyor, Seyyid?"

"Gelin ağam arıyor."

 

"Bu saatte bir şey mi oldu acaba? Ver telefonu."

"Ne oldu, Aldanoğlu? Bir şey mi var?"

"Yok, Bervan Ağa, sensiz uyuyamadım sadece."

 

Kafam yerinde olmasa bile, onun o ipek gibi sesi beni ayıltmıştı; söylediği ise kulaklarımda yankılanıyordu.

 

Aldanoğlu, benim tüm dengelerimle oynuyordu sanki, bile isteye yapıyordu. Dizdar ve Cihan'ın yanından kalkıp, bensiz uyuyamayan karımın yanına gitmek için yola koyuldum.

 

 

 

 

Bölüm : 26.12.2024 11:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...