13. Bölüm

13. Ağalar meclisi

Mavi Yazar
maviyazarr

 

Zümra' dan

 

Kapıyı çarpıp çiktım bunca olan şeyden sonra,

 

yanında durmamın anlami zaten yoktu.

 

Onunla evli kalmamın anlamı yoktu artık; babam

 

ona hayatını borçlanmış, ben de borcunun tahsilini

 

etmiştim.

 

Bir yandan canım yanarken, bir yandan da

 

merdivenlerden inmeyen çalışıyordum.

 

Kimse görmeden çıktım diye sevinirken, kapıdaki

 

korumaları unutmuştum.

 

Şimdi herkese haber verirler diye düşünürken,

 

Bervan Ağanın sağ kolu olan Seyyid'i gördüm.

 

"Ben size eşlik edeceğim, gelin ağam."

 

itiraz edecek halim yoktu; başımı sallayıp

 

onayladıktan sonra arabaya bindim.

 

Canim yanıyor, başım dönüyordu; uyumak istesem

 

de uyuyamıyordum.

 

Ağlamamak için zor sabrediyordum. Nefes

 

alamıyor, küçüklükle nefes veriyordum.

 

Sonunda Aldanoğlu Konağ'na gelmiştim. Saat geç

 

olduğu için herkes çoktan uyumuştu.

 

Beni verdiklerinden belli, aramayan, ziyaret

 

etmeyen ailemin yanına geri dönmek beni huzursuz

 

ediyordu.

 

Arabanın önünü korumalar kesmişti; benim

 

indiğimi gördüklerinde yoldan çekildiler.

 

Avlunun kapısını açtılar. içeri girmek yük geliyordu

 

bana ama başka gidecek yerim yoktu, ne de olsa

 

Avludan içeri girdiğim sırada nefes alışim iyice

 

gitmiş, burnumdan anlamsız bir sicaklık geliyordu.

 

Avluya bile gelemeden gözlerimin önü karardı,

 

kendimi âdeta boşluğa düşmüş gibi hissettim..

 

O sirada ne ara kafamı mermere çarpmiştim, onu

 

bile bilmiyordum.

 

Kafamın içinden annemin sesi yankılanıyordu,

 

kulaklarım çınlıyordu.

 

"Zümra kuzum, ceylan gözlüm, uyan artik."

 

Zana, Sultan Mehmet Ağa'yı sorguya çekiyordu

 

sanki.

 

" Yavruma bunu yapanı kendi ellerinle öldür. O

 

zamana kadar gözüme görünme, Mehmet Ağa. "

 

Zorda olsa gözümü açıp, " Yapma, bir daha kan

 

dökülmesin diye bildim,

 

Başım zonklarcasina ağrıyordu, nefes bile zor

 

alıyordum.

 

xezala min iyi misin

 

(Ceylanım)

 

" İyim anne, başım zonkluyor, sadece ne oldu bana

anne.

 

Avluda düşüp başını vurmuşsun, korumalar öyle

 

söyledi. Kizım, ne işin vardı o saatte bizde?

 

" Babam nerede anne? Onunla konuşuyordun,

 

duydum.

 

" Kocan olacak o şey... Siz ağalar Meclisini toplamış, telefon edip söyledi konakta. Şu an ne oluyor Zümra? "

 

 

Kolumdaki serumu çıkarıp ayaklandım, annem dur

 

desede benim durmaya niyetim yoktu.

 

Aniden kalkınca başım dönse de korumalara

 

dönüp,

 

"Beni konağa götürün derhâl" dedim.

 

Annemden onay bekledikleri belliydi ama benim

 

kaybedecek vaktim bile yoktu. Arabanın anahtarını

 

aldığım gibi yola koyuldum.

 

Konağa vardiğımda bütün ağalar gelmişti. Bervan

 

Ağanın arabasını da görünce onun da geldiğini anladım.

 

Arabadan hızla inip avludan içeri girdim. Etrafta

 

korumalar dışında kimse görünmüyordu.

 

"Asiye!"

 

diye bağırinca mutfaktan çıkıp bana doğru geldi.

 

"Buyurun hanımim."

 

"Ağalar nerede Asiye?"

 

"Büyük salonda hanimım, bir şey.."

 

Lafını bile bitirmeden büyük salona doğru hızlı

 

adımlarla yürüdüm.

 

Kapınin oraya yaklaştikça "Hükmün nedir?" diye

 

sesler yükselmeye başladı.

*

 

Bervan'dan

 

Aldanoğlu'na olan öfkem, kine ve nefrete

 

dönmüştü.

 

Benden ayrılmaya madem bu kadar kararlıydı, ben

 

de dediğini yapıp ağalar meclisini toplayacaktım.

 

Aldanoğlu, babasının evine gitmişti. Bana yaptığı

 

şeyi düşündükçe onu öldürme isteği duyuyordum.

 

Soğuk bir duş aldıktan sonra uyuyorum diye ümit

 

etsem de sabaha kadar gözüme uyku girmemişti.

 

Sabahın ilk ışıklarında ağaları aramış, bu işi

 

bitirmek için Aldanoğlu konağına gitmek üzere

 

ayaklanmiştıim.

 

Ben avludan çıkmadan dayı karşıma dikilmiş,

 

hesap sorar gibi gözlerime bakıyordu.

 

"Nereye, Kuremin?"

 

Hükmü bozmaya daye, Aldanoğlu'nu geldiği yere

 

geri göndermeye.

 

Ne dersin sen, Kuremin? Bizim töremizde kadını

 

boşamak var midır? Sakın yapmayasin.

 

Daye ne kadar istemese de doğru söylüyordu;

 

bizde boşanmak yoktu.

 

Koluma yapışıp göndermek istemese de ben o

 

yılanı yanımda tutmaya niyetim yoktu.

 

Kararım budur, dayê. "

 

Dayê ne kadar çabalasa da geri dönüşü yoktu;

 

ağalar meclisi beni bekliyordu.

 

Daha fazla vakit kaybetmeden Aldanoğlu Konağı' na geldim.

 

Bütün ağalar toplanmış, beni görünce

 

ayaklanmışlardı.

 

Ama benim gözüm tek bir kişiyi arıyordu. Aradığımı

 

bulamayınca bana gösterilen yere geçip oturdum.

 

Öfkem patlamaya hazır bir volkan gibi tüm. vücudumu ele geçirmişti.

 

Azad Ağa bana dönüp öfkeli bir sesle konuşmaya

 

başladı.

 

" Derdin ne, Bervan Ağa? Bizi ne demeye topladın?

 

Ses tonuna dikkat et; önce Azad Ağa, karşında

 

kimin olduğunu unutma.

 

"Bervan Ağa, biz kan dökülsün, canlar yanmasın

 

diye uğraşıyoruz."

 

Azad Ağa, verilen hükmü bozmaya karar verdim.

 

Her bir ağızdan sesler yükselmeye başladı; Azad

 

Ağa herkesi susturup tekrar konuştu.

 

"Ne demek istersin, Bervan Ağa? Hükmü bozmak

 

kan dökmek demektir."

 

"Mehmet Ağa'nın kızını istemiyorum" demektir,

 

Azad Ağa. Ne kan dökülecek ne de bu evlilik sürecidir.

 

" Bizim töremizde boşanmak yoktur, Bervan Ağa.

 

" Kararım budur, Azad Ağa; hükmüm budur.

 

Kapının açılmasıyla bütün ağalar susup gelen

 

Aldanoğluna bakıyordular.

 

Hiçbir kadının bunca erkeğin içine girdiği ne

 

görülmüş ne duyulmuştu bu topraklarda.

 

Hazırda bekleyen öfkem onun içeri girdiğini görünce iyice alevlenmişti.

 

Kolundan tutup "Ne işin var?" diyip dışarı çıkarma

 

isteği beynimi bulandırmaya başlasa da ne diyecek diye bekledim.

 

Otoriter bir sesle nefes nefese konuşmaya başladı.

 

"Azad Ağa, biz Aldanoğullar'nın Arslanoğlu ile alıp verilecek davası kalmamıştır. Benim adıma daha önce. Karar verdiniz ama bugün karar benimdir. Ben Bervan Arslanoğlu'nu boşamak için buradayım."

" Azad Ağa, iki tarafta bunu istiyorsa yapacak bir şey kalmamıştır " demesiyle

Bütün ağalar kabul etmiş, boşamak için üç ay süre verilmişti.

Onu şuan boşamasam da artık babasının evinde

kalacak, üç ay süreyi bekleyecekti.

Yüzme bile bakmadan oradan çıkıp gitmişti, sanki

öfkem yalnızlığa dönüşmüştü.

Ben de kararı kabul edip konaktan ayrıldım; hüküm

kesilmiş, her şey bitmişti.

İçim öfke dolu, gözlerimden ateş çıkıyordu. Yapma

dese, elini tutup çıkacaktım.

Ama o yüzüme bile bakmadan beni boşamak

istedi.

ulan aldanoğlu bir, kaç ay içinde kendine bağımlı

etmişti beni.

zümra'dan

Bunca şeye rağmen aldığım karardan pişman

olmuştum.

Sevdiğim diyip bağrıma basmak istediğim adam.

Bana cehennemi yaşatmıştı, canımı yakan neydi

anlam veremediğim gözyaşları arasından

boğuluyordum sanki.

 

 

 

Bölüm : 27.12.2024 16:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...