15. Bölüm

15. Kurşun

Mavi Yazar
maviyazarr

Zümra dan

Kimse cevap bile vermedi, neden ablam.

Neden onun yaptiği şeyin cezasını ben çekiyordum,

üstelik ne yaptiğını bile bilmiyordum, benim günahım.

Aldanoğlu olmakmış, bu yaptıkları için ben kime

ceza kesecektinm.

Bağırıp çağırmak, isyan etmek istiyordum; canımı

yakanın caninı yakmak istiyordum.

Benim sonum da öl...m vardı, canım çıkmayana

kadar çilem bitmeyecek.

Benim en büyük suçum senin kızın olmak,

Mehmet Ağa, senin bir parçan olduğum için

utaniyorum.

Sana cezaların en büyüğünü vereceğim, baba;

ciğerini söküp alacağım senden.

Cevap vermesini beklemeden merdivenlerden çıkıp

odama girdim.

Kendimi banyoya attım, suyu açıp olduğum yere

yikıldım.

Başımdan akan sularla gözyaşım birbirine karıştı.

Ölmeden ölmeyi, sevilmeden sevmeyi öğretmişti

bu hayat bana.

Banyodan çıkıp üzerimi giydikten sonra yatağıma

uzandım.

Neden ben diye düşünmeye başladım, her zaman

olduğu gibi.

Gözlerim kapanmaya başlayınca uyuya kalmışım.

Bervan'ın kafama sıktığını görmüştüm: Rüya değil. gerçekti âdeta.

Hayallerimi süsleyen adam, kabusum olmuştu.

Elimi yüzümü yıkayıp kendimi toparladım.

Avluya inmek için odadan çıktım; akşam olmuş, her

yer kararmiştı.

Sedire annem oturuyordu, babam ortalıkta

gözükmüyordu.

Ben de yanına indim; düşünceli duruşu merak

uyandırıyordu.

" Geldiğimi bile göremeyecek kadar ne

düşünüyorsun, dayê?

Beni görür görmez ağlamaya başladı; ne derdi

vardı Zana Sultan'ın?

" Konuş anne, yine ne oluyor sana? "

"Benim ciğerim yaniyor, Zümra; bir evlat daha

verecek gücüm kalmadı."

"Kimi nereye veriyorsun anne, doğru düzgün

anlat."

"Hastaymişsın, Zümra; organ nakli olman şartmiş,

niye söylemedin?"

"Sordun mu, ben ölümden dönerken neredeydin?

Hani bana dedin ya, babana haksızlık ediyorsun diye."

Doğru dedin; tüm suçu ona atmak haksızlık, anne.

Ben de senin evladındım; beni de sen doğurdun.

Ulan, bir yanına gidim diye düşündün mü? Hastane

köşelerinde ölmeyi bekledim.

Küçücük bedenim ne kadar acı çekti, düşündün

mü? Ağlama boşuna şimdi."

 

"Zümram, kolay şeyler yaşamadık biz; evlat acısI

çekmek kolay mı? Kendi kalbimi veririm, ölmene

müsaade etmem."

"Bak, Zana Sultan; beni siz zaten öldürdünüz; ha

toprak üstüme, ha değil."

"Konuyu kimseye açma, ben her şeyi biliyorum;

ona göre de yaşıyorum. Sen yıllardır yaptiğını yap, beni

görmezden gel."

Konuyu daha fazla uzatmak istemediğim için

odama gitmek için ayağa kalktım.

Annemin gözyaşları arasında boğulmak

istemiyordum.

Merdivenlere doğru yürümeye başladım; avlunun

kapısının açıldiğını duydum.

Kapının açılma sesi ile silah sesi avluda yankılandı.

Bervan dan

Bir türlü yollar bitmek bilmiyordu, ona bir şey

olduğunu düşünmek beni çileden çıkarıyordu.

Bitmek tükenmek bilmeyen yollar sonunda bitmişti.

Aldanoğlu konağına gelmiştim, hızla arabadan

indim.

Korumalar etrafımızı sarmış, içeri girmeme

müsaade etmiyordu.

Ya içeri girecektim ya da kan dökecektim. Öyle ya

da böyle Aldanoğlunu görmeden gitmeyecektim.

Kapıda duran birkaç korumanın bacağına sıktıktan

sonra içeri girdim.

 

Aldanoğlu avlunun ortasında dizlerinin üstüne

çökmüş, kafasına da silah dayanmış olarak görünce

gözlerimden ateş çıktı.

" Sen kimsin lan, benim karıma silah çekiyorsun?"

Yanına yaklaşıp karıma silah çekenin kafasına

namlumu dayadım.

" Karın olduğu yeni mi aklına geldi? Bervan ağa,

köpek gibi sahibinin kapısına atmadan önce

düşünecektin."

" Kalk yerden Zümra, sen Arslanoğlu'sun. Hala

kimsenin önünde diz çökmek yakışmaz."

" Karşıma Bervan ağa, bizimki bir kurşun meselesi

sadece."

" Eğer karımın kılına zarar gelirse burada ölün

çıkar."

Karımın kolundan tutup ayağa kaldırdım.

" Yürü, senin yerin burası değil Zümra."

" Her şey bir kurşuna bakar Bervan ağa, ne sen ne

başkası umrumda değil. Artık geldiğin gibi geri dön.

Söylediği sözler yüreğime hançer olup saplanırken,

ne söylerse söylesin onu bırakmayacaktım.

Zorla da olsa arabaya doğru götürdüm. Arabaya

binmeden arkandan Mehmet Ağa'nın sesi geldi.

"Bırak kızımı Bervan ağa."

Kızı olduğu yeni mi aklına gelmişti, kafasina silah

dayalıyken neredeydi, a...na koyduğum.

" Karım o benim Mehmet ağa, haddini bil."

" Karın falan değil, hüküm verildi artık."

Silahın ucundan karımı aldım, karıma dokunmaya

kalkanın sonu ölüm olur .

Hiç beklemediğim bir anda kafamın arkasında bir

soğukluk hissettim.

Şimdi de sen benim namlumun ucundasın Bervan

ağa."

Sesi titriyor, gözlerine yaş süzülüyordu. Yine canını

yakan bendim.

" Yoruldum oradan oraya savrulmaktan yoruldum.

Bervan, babam beni sana verdi, sen beni hükümle

babamın evine koydun. Şimdi neyin derdi bu? Git

yoluna, bir daha da çıkma karşıma."

Ne halin varsa gör bundan sonra, ne ölüme ne de

dirime Aldanoğlu."

Canına can olmak istediğim karım beni sırtimdan

vurmuştu. Ben onun için adam bile vurmuşken, o beni

nasıl istemediğini söyler yine.

Öfke den deli de olsam, Aldanoğlunu kendi

ellerimle öldürmeden arabaya binip hızla ayrıldım

oradan.

Arabayı yumruklasam da, ikinci kez beni

istemediğini söylemesini yediremiyordum bir kendime.

Ben de Bervan Arslanoğlu 'ysam, bu söylediğine

pişman edeceğim onu.

 

 

 

 

 

 

Beni ınsatgram hesabından da takip edebilirsiniz

@maviyazarr_

 

Okuduktan sonra yorum yapmayı unutmayın ♥️

 

Bölüm : 28.12.2024 13:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...