
Zümra dan
Kimse cevap bile vermedi, neden ablam.
Neden onun yaptiği şeyin cezasını ben çekiyordum,
üstelik ne yaptiğını bile bilmiyordum, benim günahım.
Aldanoğlu olmakmış, bu yaptıkları için ben kime
ceza kesecektinm.
Bağırıp çağırmak, isyan etmek istiyordum; canımı
yakanın caninı yakmak istiyordum.
Benim sonum da öl...m vardı, canım çıkmayana
kadar çilem bitmeyecek.
Benim en büyük suçum senin kızın olmak,
Mehmet Ağa, senin bir parçan olduğum için
utaniyorum.
Sana cezaların en büyüğünü vereceğim, baba;
ciğerini söküp alacağım senden.
Cevap vermesini beklemeden merdivenlerden çıkıp
odama girdim.
Kendimi banyoya attım, suyu açıp olduğum yere
yikıldım.
Başımdan akan sularla gözyaşım birbirine karıştı.
Ölmeden ölmeyi, sevilmeden sevmeyi öğretmişti
bu hayat bana.
Banyodan çıkıp üzerimi giydikten sonra yatağıma
uzandım.
Neden ben diye düşünmeye başladım, her zaman
olduğu gibi.
Gözlerim kapanmaya başlayınca uyuya kalmışım.
Bervan'ın kafama sıktığını görmüştüm: Rüya değil. gerçekti âdeta.
Hayallerimi süsleyen adam, kabusum olmuştu.
Elimi yüzümü yıkayıp kendimi toparladım.
Avluya inmek için odadan çıktım; akşam olmuş, her
yer kararmiştı.
Sedire annem oturuyordu, babam ortalıkta
gözükmüyordu.
Ben de yanına indim; düşünceli duruşu merak
uyandırıyordu.
" Geldiğimi bile göremeyecek kadar ne
düşünüyorsun, dayê?
Beni görür görmez ağlamaya başladı; ne derdi
vardı Zana Sultan'ın?
" Konuş anne, yine ne oluyor sana? "
"Benim ciğerim yaniyor, Zümra; bir evlat daha
verecek gücüm kalmadı."
"Kimi nereye veriyorsun anne, doğru düzgün
anlat."
"Hastaymişsın, Zümra; organ nakli olman şartmiş,
niye söylemedin?"
"Sordun mu, ben ölümden dönerken neredeydin?
Hani bana dedin ya, babana haksızlık ediyorsun diye."
Doğru dedin; tüm suçu ona atmak haksızlık, anne.
Ben de senin evladındım; beni de sen doğurdun.
Ulan, bir yanına gidim diye düşündün mü? Hastane
köşelerinde ölmeyi bekledim.
Küçücük bedenim ne kadar acı çekti, düşündün
mü? Ağlama boşuna şimdi."
"Zümram, kolay şeyler yaşamadık biz; evlat acısI
çekmek kolay mı? Kendi kalbimi veririm, ölmene
müsaade etmem."
"Bak, Zana Sultan; beni siz zaten öldürdünüz; ha
toprak üstüme, ha değil."
"Konuyu kimseye açma, ben her şeyi biliyorum;
ona göre de yaşıyorum. Sen yıllardır yaptiğını yap, beni
görmezden gel."
Konuyu daha fazla uzatmak istemediğim için
odama gitmek için ayağa kalktım.
Annemin gözyaşları arasında boğulmak
istemiyordum.
Merdivenlere doğru yürümeye başladım; avlunun
kapısının açıldiğını duydum.
Kapının açılma sesi ile silah sesi avluda yankılandı.
Bervan dan
Bir türlü yollar bitmek bilmiyordu, ona bir şey
olduğunu düşünmek beni çileden çıkarıyordu.
Bitmek tükenmek bilmeyen yollar sonunda bitmişti.
Aldanoğlu konağına gelmiştim, hızla arabadan
indim.
Korumalar etrafımızı sarmış, içeri girmeme
müsaade etmiyordu.
Ya içeri girecektim ya da kan dökecektim. Öyle ya
da böyle Aldanoğlunu görmeden gitmeyecektim.
Kapıda duran birkaç korumanın bacağına sıktıktan
sonra içeri girdim.
Aldanoğlu avlunun ortasında dizlerinin üstüne
çökmüş, kafasına da silah dayanmış olarak görünce
gözlerimden ateş çıktı.
" Sen kimsin lan, benim karıma silah çekiyorsun?"
Yanına yaklaşıp karıma silah çekenin kafasına
namlumu dayadım.
" Karın olduğu yeni mi aklına geldi? Bervan ağa,
köpek gibi sahibinin kapısına atmadan önce
düşünecektin."
" Kalk yerden Zümra, sen Arslanoğlu'sun. Hala
kimsenin önünde diz çökmek yakışmaz."
" Karşıma Bervan ağa, bizimki bir kurşun meselesi
sadece."
" Eğer karımın kılına zarar gelirse burada ölün
çıkar."
Karımın kolundan tutup ayağa kaldırdım.
" Yürü, senin yerin burası değil Zümra."
" Her şey bir kurşuna bakar Bervan ağa, ne sen ne
başkası umrumda değil. Artık geldiğin gibi geri dön.
Söylediği sözler yüreğime hançer olup saplanırken,
ne söylerse söylesin onu bırakmayacaktım.
Zorla da olsa arabaya doğru götürdüm. Arabaya
binmeden arkandan Mehmet Ağa'nın sesi geldi.
"Bırak kızımı Bervan ağa."
Kızı olduğu yeni mi aklına gelmişti, kafasina silah
dayalıyken neredeydi, a...na koyduğum.
" Karım o benim Mehmet ağa, haddini bil."
" Karın falan değil, hüküm verildi artık."
Silahın ucundan karımı aldım, karıma dokunmaya
kalkanın sonu ölüm olur .
Hiç beklemediğim bir anda kafamın arkasında bir
soğukluk hissettim.
Şimdi de sen benim namlumun ucundasın Bervan
ağa."
Sesi titriyor, gözlerine yaş süzülüyordu. Yine canını
yakan bendim.
" Yoruldum oradan oraya savrulmaktan yoruldum.
Bervan, babam beni sana verdi, sen beni hükümle
babamın evine koydun. Şimdi neyin derdi bu? Git
yoluna, bir daha da çıkma karşıma."
Ne halin varsa gör bundan sonra, ne ölüme ne de
dirime Aldanoğlu."
Canına can olmak istediğim karım beni sırtimdan
vurmuştu. Ben onun için adam bile vurmuşken, o beni
nasıl istemediğini söyler yine.
Öfke den deli de olsam, Aldanoğlunu kendi
ellerimle öldürmeden arabaya binip hızla ayrıldım
oradan.
Arabayı yumruklasam da, ikinci kez beni
istemediğini söylemesini yediremiyordum bir kendime.
Ben de Bervan Arslanoğlu 'ysam, bu söylediğine
pişman edeceğim onu.
Beni ınsatgram hesabından da takip edebilirsiniz
@maviyazarr_
Okuduktan sonra yorum yapmayı unutmayın ♥️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 46.21k Okunma |
2.32k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |