
Dizdar'dan
Yüreğimde, aklımda da bir türlü çıkmıyordu boncuk
gözlü
Çarşıda büyük bir firça çekmiş Bervan Ağaya bile
kafa tutuşu
Ona daha çok bağlanmıştım, asi ve kibirliydi. Yillar
sonra kalbimin böyle atmasI
Hak etmediğim bir şeydi. Ondan uzak durmak
istedikçe daha da bağlanıyordum.
Onca olaydan sonra on defa bile zor görmüştüm
Aldanoğlu'nun asi avukatı Elif Aldanoğlu'nun
duruşu, tavrı hiçbir tanıdığım kadına
benzemiyordu.
Bir şekilde numarasını bulmuştum, günlerdir
aramak ve aramamak arasında gidip geliyordum.
Bu defa sevdiğim birinin beni istemesini
kaldıramazdım.
Karıma aşik olup istediğimde, sevdiği olduğunu
bilmiyordum.
Bir yıl boyunca ona da kendime de yaşadıklarımın
bedelini yıllardır ödüyorum.
Vicdanım peşimi bırakmıyordu, sevmenin bu kadar
acı olduğunu Yasmin de öğrenmiştim.
Bu defa aynı hatayı yapamayacaktım, sevdiği
olmadığından emin olacaktım.
Artık karar verdim, aramasam derdime derman
olmayacaktı hiçbir şeye.
Telefonu elime alıp aradım, birkaç kez çaldıktan sonra telefonu açtıi.
"Alo, kimsiniz?"
"Merhaba Elif Hanim."
"Merhaba, dinliyorum sizi."
"Ben Dizdar Bozdağlı."
"Numaramı nereden buldun acaba, sapık herif?"
"Avukata ihtiyacım vardı, sizin numaranızi verdiler.
Ayrica sapık lafını demeniz hoş değil, açıkçası."
"Gecenin birinde ararsanız sapık derim tabii ki,
buyurun sizi dinliyorum Dizdar Bey, konu nedir?"
"Evlenmek istiyorum avukat hanım."
"Evlendirme memuru muyum ben, Dizdar Bey?"
"Onun için evlendirme dairesine gidin ve beni
rahatsız etmeyin lütfen."
"Seninle gidelim evlendirme dairesine, geri çevirme
beni."
Karşıdan gelen gülme sesi, biraz olsun yüreğime
umut ışığı oldu.
"Kusura bakmayın Dizdar Bey, ben tanımadığım
biriyle evlenmem."
"Tanışalım o zaman, sevgilim ol Elif Aldanoğlu."
"Bakarız Dizdar Bey, eğer başka konu yoksa iyi
geceler size."
Bu defa hayır dememesi içimde çocuk gibi bir
coşku vardı, yerimde bile duramıyordum. Beni kendine
çeken şey neydi, neden oydu, nasıl bir sevdaydı bu?
_*_
Bervan'dan
Onu almadan bir kere daha kapısından
dönmüştüm.
Her geçen gün onsuzluk beni pişman ediyordu.
Yapmasaydım; git demeseydim keşke demelere
bile başladım.
Ben onsuz durmuyor, geceleri uyuyamıyordum
ama beni her seferinde kapısından kovuyordu.
Arslanoğlu aşiretinin ağası, kırk kiloluk kadına esir
olmuştu.
Varlığı dert, yokluğu zulümdür bana; gittiği günden
belli, kokusunun sindiği odadan çıkmak istemiyordum.
Kendime ağa olduğumu hatırlatıp, düşmanın kızını
unut demekten başka bir işe yaramıyordum.
Araba durmuştu, konağa gelmiştim; arabadan inip
içeri girdim.
Dayê sofrayı kudurmuş, beni bekliyordu; tek lokma
yiyecek iştah bile yoktu bende artik. Aldanoğlu yine
yapmıştı yapacağını.
" Nerede kaldın, kuremin?"
İşlerim uzadı, dayê; siz neden bu saate kadar
beklediniz? Yemeğinizi yeseydiniz."
Biz yedik, kuremin; bu senin için kuruldu.
Halandan haber geldi, gelip isteyin dedi Zilan'ı ."
Bir ağa, ağzından çıkan sözü yerine getirmek
zorundadır. Yaptıklarına pişman da olsam, Zümra'nın
artık bana dönmeyeceğine emindim.
" Birkaç hafta sonra gidip isteyelim, dayê. Sen hazırlığını yap, zamanı gelince gideriz."
" Doğru olan budur, kuremin."
Başımı aşağı yukari sallayıp odaya çıktım. Yakıp
yıkadığım odada hala kokusu geliyordu.
Düşman bildiğimin kZinı nikahıma alip bir de
sevdalanmıştim. Kendime öfkensem de elimden gelen
bir şey yoktu.
Zilan'ı karım olarak alıp üç ay sonra Zümra
Aldanoğlu'nu boşamaya karar verdim.
Kafamı yastiğa koyup uyumak üzeriyken çalan
telefonla gözümü açtım.
Arayan Dizdar'dı. Bu saatte aradığında hayra
alamet değildi.
"Hayırdır kardeşim, bu saatte ne oldu?"
Saati boş ver, Bervan Ağa. Kalk, hazırlan; Mahmut
Aldanoğulları'nın konağını basmaya gidiyoruz."
" Ne olduğunu söyle önce, ne işleri olur sizlerle?"
"Abimin kızı kocaya kaçmış. Senin karınin ailesi
olduğuna göre sen de bizimle gel."
" Hangi cesaretle Bozdağlıların kızını kaçırır?"
Biri bitmeden bir dert çıkıyordu başımıza.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 45.56k Okunma |
2.16k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |