24. Bölüm

24. Roza Gelin

Mavi Yazar
maviyazarr

 

Zümra' dan

 

Bervan gittikten sonra bende konağa gittim

 

kendimi sedirin köşesinede çökünce, ağır bir boşluk

 

hissettim.

 

Kalbim, geçmişte yaşadığı her anıyı ve hayalini

 

sorgularken, gözlerim duvara sabitlendi. lçim içime

 

sIğmazken, bir yandan da bu kaosun içinde nasıl var

 

olacağını düşünüyordu.

 

Aklımda Berivan'ın durumu, onun berdele

 

evlenmesi ve Bervan'ın sert sözleri yankılanıyordu.

 

Bervan'ın gidişi, benim ruhumda derin bir yara

 

açmıştı; ama bunun yanında bir uyanış hissi de

 

taşıyordu.

 

Kendi hayatımı, kendi irademle şekillendirmek için

 

bir fırsat bulmuştum.

 

Geleneklerin ağırlıği ve ailemin beklentileri, benim

 

kafasmada dönüp duruyordu.

 

Ne kadar mücadele etsem de, içimde bulunduğum

 

durumdan kaçamayacağımı biliyordum.

 

Aklımda yalnızca bir düşünce belirdi: Kendini

 

bulmak ve kendi hikayemi yazmak.

 

Kapının gicırtısıyla kendime geldim. Babam odaya

 

girdiğinde yüzümdeki endişe ifadesini hemen fark etti.

 

"Neden bu kadar dalgındın?" diye sordu.

 

Ben gözlerimi kaçırmadan, babama döndüm

 

Şu boşanma işini hemen halledelim üç ay

 

beklemeye lüzum yok ben geri dönücem geldiğim yere

 

yoruldum "

 

Bir an sessizlik oldu. Babam, benim kararlılığımı

 

görünce, derin bir nefes aldı.

 

Ben, kalbimin hızla çarpmasına aldırmadan, yeni

 

bir sayfa açmaya hazır olduğunu hissettim. Artik

 

geçmişin zincirlerinden kurtulmanın vaktinin geldiğini

 

biliyordum.

 

Her şeyin bir bedeli olacaktı, ama bu bedeli

 

ödemeye hazırdım. Kendimi bulmanın yolculuğuna

 

çıkmak için bir adım atmanin zamanı gelmişti.

 

" Her yaptiğınıza sustum bunca zaman, artık

 

kimseye harcayacak ne vaktim ne de zamanım kaldı,

baba.

 

Gitme işini unut Zümra, burada benim yanımda

 

kalacaksın. Boşanma işine gelince, bekleyip

 

beklememek senin kararındır. "

 

" Baba, son zamanlarımı kendim için yaşamak

 

istiyorum. Artik yoruldum sizin yüzünüzden, oradan

 

oraya savrulmaktan yoruldum. Bunca yıllardır

 

ölümlerden döndüm, kan kustum, dayak yedim, aç

 

bırakıldım. Şimdi de ölüyorum, ne olur birakın beni

 

artik "

 

Söylediğim şeyle babam yüzüme baka kaldı.

 

Yillardır gözümden akan yaşlar durmazken, artık

 

ağlamak bile yoruyordu beni. Gözümden bir damla yaş

 

bile akmıyordu.

 

Evlatlarını toprağa verirken ağlamayan babam,

 

benim aksime ağlıyordu.

 

İlk defa ağladığını gördüm. Üzülse bile sinirlenen

 

babam, ilk defa benim için ağlamıştı.

 

Kanı çekilmiş gibi ayakta durmakta bile

 

zorlanmaya başlamıştı.

 

Ben ondan cevap beklerken, arkasını dönüp gitti.

 

Üzerine daha fazla gitmemek için ben de odama

 

çıktim. Onun o haline şaşırmıştım, kendi derdimi bile

 

unutmuştum.

 

Eliften gelen telefonla aklımdaki her şey de uçup

 

gitmişti. Onca olay olurken o, hiçbir yerde yoktu.

 

Telefonu açar açmaz bağırarak konuşmaya başladı.

 

"Nasıl yaptın Zümra? Nasil? Berivan daha on dokuz

 

yaşındaydı. Kim olduğunu sanıyorsun da hakkında

 

berdel istiyorsun sen?"

 

"Ses tonuna dikkat et. Ayrica ben değil, Mehmet

 

Ağa Berivan dedi. Yani amcan, hesap soracaksan ona

 

sor, bana değil."

 

"Senin başının altında çıktığını biliyorum Zümra.

 

İntikam almak için mi yaptın? Eğer birinden intikam

 

almak istiyorsan, gidip ölmüş ablandan al."

 

"Ne dedin sen Elif...?"

 

"Dediğimi duydun. Senin Berivan Ağa ile

 

evlenmenin, abilerinin ölmesinin tek suçlusu ablan

 

olacak o fah.."

 

"Lafını bil, haddini aşma Elif. Bana bak, eğer çok

 

istiyorsan git Bozdağlılara, Berivan yerine beni alın de

 

ama sakiın bir daha ablama laf etme."

 

"Senin o korumaya çalıştiğın ablacığın, Afran

 

Arslanoğluna kaçtı. Üstelik Afran ağa evliydi, yani kuma

olarak gitti. Üstelik bir pi... peydahladı, şimdi ye

kendini.Zümra düşün bakalım kimi yüzünden bunca

şeyi yaşadın "

Söylediği şeyle elim ayağım titremeye başladı.

Canımdan çok sevdiğim ablam, birinin yuvasını yıkmış,

kuma olarak gitmişti

bizim Bizim namusumuzu ayaklar altına almişti.

Bizim bu hale gelmemizin nedeni ablam miydı?.

Bervan 'dan

Konağı terk ettiğimde, adımlarım ağırlaşmiştı.

Kendimi kaybolmuş hissediyordum. Sırtimda geçmişin

ağırlığı, içimde tarifsiz bir boşluk vardı.

Dişarıda hafif bir rüzgar esiyordu ama içimdeki

fırtina dinmek bilmiyordu.

Konağa gittiğimde odama geçtim; Zümra olmadan

yalnızlığın soğuk duvarlarıyla çevriliydi. Onunsuz oda..

Gece olunca, gökyüzündeki yildızlar bile bana

yabancıydı. Zümra ile geçirdiğim o güzel günler aklıma

geldikçe içim burkuluyordu.

Onu birakmanın ağır bedelini ödüyordum.

"Belki de bunu yapmamalıydım,"

diye düşündüm ama aramızdaki çatışmalar bir

türlü sona ermiyordu.

Yalnız kaldiğımda, Zümra ile yaşadığımız anılar

zihnimde dönmeye başladı.

Onun gülen yüzü aklımda canlandıkça kalbim daha

da ağırlaşıyordu. Gece yarısı uyuyamadım.

Zümra'ya karşı hissettiğim karmaşık duygularla

boğuşuyordum âdeta.

an hem nefret edip hem de yokluğu canımı

yakıyordu.

bütün her şeyi geçmişte bırakıp onu da özgür

bırakacaktım. Şu isteme işini bir an önce halledip

Zilan'a nikâh kıymalıydım.

Ben bunları düşünürken meleğin "Anne!" diye

bağırmasıyla odadan fırladım.

Merdivenlerden inip meleğin yanına gittim; hiçkıra

hiçkıra "Anne!" diye ağlıyordu.

Ağzının içinde bir şeyler geveliyor ama ağladığı için

anlamıyordum.

"Melek ne oldu, amcam yengeme söyle."

Hiçkıra hiçkıra anlatmaya çalışıyordu. Berfin ve

dayê de Roza yengemin yanına gitmişti.

"Amca, annem ölü gibi yerde yatıyor, kurtar onu

amca, nolur!"

Yengemin odasına doğru izin almak için dayê'ye

seslendim. "Destur var midır dayê?"

"Gel, kuremin."

Dayê'nin gel demesiyle odaya girdim. Yengem

yerde yatıyor, her taraf kan içindeydi. Canına mı kIydı

diye düşünmeye başladım.

Daha fazla beklemeden kucağıma alıp arabaya

bindik. Melek annesinin başını kucağına alıp ağlayarak

dua etmeye başladı.

Yollar tenha olduğu için son sürat hastaneye doğru

 

Bölüm : 29.12.2024 17:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...