
Yengemin akciğer kanseri olduğu haberini
duyduğumda, içimde bir boşluk açıldı. 0 an anladım ki,
abimin emanetine bile acı çektirmiştim.
Yengem yoğun bakımda, Melek perişan olmuştu.
Bu hayatta annesi gibi kimse onu sevemezdi.
Ne gerekiyorsa yengem için yapacağım, gerekirse
dünyanın en iyi doktorunu getireceğim.
Hiç beklemediğim kişi Zümra gelmişti hastaneye.
Onu gördüğüme hem şaşırmiş hem de sevinmiştim.
"Hoş geldin Zümra
Hoş buldum Bervan ağa. Roza nasıl, iyi mi? "
Durumu pek iyi değil ama iyi olacak.
Başını sallayıp Melek'in yanina gitti. Şu anda bile
yüzünü görmem bana yetmişti.
Sanki Melek onun yeğeniymiş gibi sarilıp onunla
birlikte ağlaması, onu teselli etmesi gözümü ondan
ayıramıyordum.
" Tu li vir çi dikî keçik?" (Ne işin var burada, el
kızı?)
Dayê yine yapmıştı yapacağıni, güzel manzaramı
bölmüştü.
" Dayê, lafıina dikkat et. Şu an ne yeri ne de zamanı
Senin için gelmedim zaten. Roza ve Melek'i
merak ettim, meraklı değilim senin o yüzüne.
"Zümra, sen yapma bari Allah aşkına.
Neyse, tekrar gelirim ben. Melek, olur mu?
Geçmiş olsun tekrar.
Beni görmeye bile tahammülü yoktu, yüzüme
bakmıyordu. Zümrüt gözlerinden beni mahrum
ediyordu.
Hastanede geçen birkaç haftanın sonunda konağa
geldim. Yengem için en iyi hastaneyi araştırip
göndermiştim Berfin ve en güvendiğim adamlarla.
Avludan içeri girdiğimde, dayê sedirde düşünceli
bir şekilde oturuyordu.
" Tu çi difikiri, dayê? " (Ne düşünüyorsun, anne? )
Bi xêr hati, kur." (Hoş geldin, oğul.) "Gel otur hele,
diyeceklerim var.
" Buyur dayē, hayrola.
" Hayırdır, kuremin. Halanın kızını sana istedim,
onlar da verdi. Ağaları topla, nikâh kıy.
Dayê'nin söylediği şeyle öfkeyle yerimden kalktum.
Yengem ölümle savaşırken ne demeye kız istemişti?
" Ne dediğinin farkında miSIn, dayê? Roza yengem
ölüm döşeğinde, ne nikâhı? "
" Bervan, eğer Roza ölürse aylarca beklersin. Ben
diyeceğimi dedim, yarın da tezi yok, ağaları topla, bu
nikâhı kıy."
Dayë'nin söylediği yanlış olsa da haklıydı. Zilan
karım olacak, çocuğumu doğuracaktı.
Yüzüme bile bakmayan Aldanoğluna kuma getirip
onu özgür bırakacaktım.
Bir aydır ertelediğim bu nikâh yapılacakti.
Yüreğimdeki bu boşluğu bu nikâh dolduracaktı.
_*_
Zümra'dan
Elifin söyledikleri, ailemin benden sakladıkları ...
Bunları düşündükçe aklımı kaybediyordum. Canım
dediklerim canımı almıştı sanki.
Gözüme uyku girmemişti, sabaha kadar
oturmuştum. Hayatım gözlerimin önünden geçip
gidiyordu.
Ablamın yıllar önce birakıp gittiğini biliyordum ama
asla birine kuma gidecek biri değildi. O gelmesini
beklerken ölüm haberi gelmişti bana.
Kendini astığını söylemişlerdi. Her düşünce
yüreğime hançer gibi saplanıyordu.
" Neden yaptı? Niye yapti? "
Onun hatası bizi de mi yakti?
Sabah olmuş, kahvaltı sofrası kurulmuştu.
Boğazımdan tek lokma geçmezken aileme nasıl hesap
soracağım diye düşünür olmuştum.
Kahvaltı sofrasındayken Roza'nın yoğun bakımda
olduğu haberi gelmişti bana.
Sofradan kalkıp hastaneye gittim. Melek perişan
bir haldeydi. Annesini öyle görmek acı bir şeydi onun
için.
Yüzüne dahi bakmadan konuştuğum kocam, " afet
beni " dese affedecek haldeydim.
Cadı anası hastanede bile rahat vermemişti bana.
Ben de daha fazla beklemek istemediğim
için hastaneden ayrıldım.
Arabaya binip her şeyi zamana birakıp şirkete
gitmeye karar verdim. Bütün işler bana kalmışt.
Günlerdir geç saate şirketten çıkıp tek lokma
yiyemiyordum. Mide bulantısı bir türlü geçmek
bilmiyordu.
Elife olan öfkem bitmiyordu. Şirketten çıkmak
üzeriyken Berfin'den aldığım mesajla beynimden
vurulmuşa döndüm.
" Yenge, abim yarın Zilan'a nikâh kıyıyor. Ne yap et,
engelle onları. "
Yazdiğı her kelime kurşun gibi yüreğime
saplanıyordu.
İstemediğim halde gözümden yaş durmuyordu.
Telefonun ekranına çıkan numarayı tıklayıp Bervan'ı
aramıştım.
Birkaç kez çaldıktan sonra açılan telefonla soğuk
bir şekilde konuşmaya başladı.
" Ne var, ne istiyorsun yine?"
" Yarın nikâhın mı var, Bervan ağa?
" Kimden duyduysan doğru duymuşsun, yarin
nikâhım var.
Tüm Diyarbakır şahidim olsun, Bervan ağa. Senin
evlendiğin gün hem seni hem de yeni karını vurmasam
bana Zümra demesinler.
Yüreğime kor ateş olup düşmüştü. Canım çıksa
sesim çıkmaz olmuştu.
Ya öleceğim ya da öldürecektim, canına yandığım,
canimı almıştı benim.
Ailemin bana yazdiğı kaderin içinde savrulup
duruyordum.
Sevda ateşine düşmüş, bir de üstüne ihanete
uğramıştım.
Ayağa kalkıp şirketten çıktım, kapıda babamın sağ
kolu Şahin bekliyordu.
Benden önce arabanın önünü geçip kapısını açtı,
arabaya bindim. Mide bulantım daha da artmış,
karnıma anlam veremediğim bir sancı girmişti.
Acaba adet sancısı mı diye düşünmeye başlarken
telefondaki tarihte gözüm kaydı. Adet günümün bir
hafta geçtiğini fark ettim.
Onca yaşanan olaylardan adetimin geçtiğini fark
bile etmemiştim. 0 an yüzüme anlam veremediğim bir
mutluluk belirdi.
Benim gibi o da ne annesiz ne de babasız büyüsün
istemiyordum.
Hamile olduğuma emin olduktan sonra Bervan
Zilan'la nikâh kıymadan önce söylemem şartı. Ben
düşüncelere dalarken arabanin durduğunu hissettim.
Konağa gelmiştim, babam avlunun kapısında beni
bekliyordu. Belki haberi almıştı, ben de daha fazla
beklemeden arabadan indim.
Arabadan indiğimi görünce yüzü sinirli bir hal aldı.
Ben de bir şey belli etmeden konuşmaya başladım.
Hayırdır Mehmet Ağa, annem yerine sen mi bekler
oldun? "
" Haddini aşma Zümra, Bervan Ağa ağlara haber salmiş, yarin nikâh kiyıyormuş. "
" Hayırlı olsun Mehmet Ağa, ne yapalım, gidip
nikâh şahidi mi olayım, ne yapayım?
" Öl Zümra, ablan gibi sen de öl. "
" Bunu gerçekten istiyor musun baba? "
Söyleyeceği şeyi kaldıracak gücüm kalmamıştı;
canım dediklerim canımı yakmaktan başka bir işe
yaramıyordu.
Her kelime, ruhumu bir parça daha çürütüyordu.
Daha fazla dinlemek istemediğim için avludan içeri
gireceğim zaman, bir el silah sesi duydum o anda.
Sırtımdaki anlam veremediğim bir acı, sanki içimde
bir şeylerin parçalandığını hissettiriyordu. Gözlerim
kararıyor, etrafımda beliren karanlık gölgelerle
savaşıyordum.
Dizlerim yere çakıldiğında, kafamda bir uğultu
yükseldi; sanki dünyam yavaşça yok oluyordu. Her
nefes alışımda, acı daha da derinleşiyor, boğazımda bir
düğüm gibi büyüyordu.
Yardım çağırmak istedim ama sesim çıkmadı.
Kanım, sIcak bir nehir gibi akarken, düşüncelerim
karışık bir bulmacaya dönüştü.
Neden burada, bu durumda olduğumu anlamaya
çalışıyordum. Hatırladıklarım bulanık, unuttuklarım ise
korkunçtu. lçimdeki savaş, dışarıdaki dünya ile
savaşmaktan çok daha çetin bir mücadeleye
dönüşmüştü.
Benim tek düşündüğüm şey ise içimde taşıdığım
bebeğimdi. Ya ona bir şey olursa? Gözlerim tamamen
kapanmış, zihnim karanliğa bürünmüştü.
O karanlığın içinde duyduğum tek ve son ses
Mervan'ın sesiydi. " Kızımı berdele kurban etmenin bedeli bu amca, " dediği sesti. Zihnim ve bedenim artık
tamamen karanlıktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 46.21k Okunma |
2.32k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |