
Söylediği şeyle olduğum yerde kaldım, ben ondan
intikam almak uğruna kuma getirmiştim o ise karında
benim parçamla can çekişiyordu. Kalbim duracak
gibiydi, nefes almak zorlaşıyordu.
Aklım karmakarışıktı, duygularimın savaşına
kapılmıştım. Ona bunu yaparken kendimi haklı
sanmıştım, ama şimdi içimde büyüyen pişmanlık beni
esir alıyordu.
"Bunu hak etmedi," dedim kendi kendime. Gözlerim
dolmuştu ama ağlamaya bile cesaret edemiyordum.
Artik geri dönüşü olmayan bir yola girmiştik. Kuma
getirdiğim her şey, her plan, her hesap... Hepsi şimdi
anlamsız geliyordu.
içimdeki öfke yerini tarifsiz bir boşluğa bırakmıştı.
Bir adım attım, ama adımım ağırlaştı. O ve içindeki
küçük hayat... Beni bir kez daha durmaya zorladı.
Bir adım daha attim, sanki dünya yavaşlamıştı.
Vicadanımin sesi zayıf ve kırılgandı.
Gözlerimi kapatıp birkaç saniye durdum, içimdeki
öfkeyi kontrol altina almak için. lçimdeki her şey
karmakarışıktı; intikam için planladiğım her şeyin alt
üst olduğunu fark etmiştim.
Ama bu noktada ne yapabilirdim? Geri dönmek
imkânsızdı, her şey çoktan olmuştu
İçimde yankılanan pişmanlik, yaptıklarımın
ağırliğını daha da arttirıyordu.
Düşündüğüm planın bu sonuçlara yol açacağını hiç
tahmin etmemiştim.Şimdi ise geri dönmek ya da olanları düzeltmek mümkün değildi.
Zilan artik benim imam nikahlı karım olmuştu. Bu
evlilik, intikam planımın bir parçasıydı. Onu bu oyuna
dahil ederken asıl amacım başkaydı.
Ama işler istediğim gibi gitmedi. Zilan, planladığım
soğuk bir taş değil, ete kemiğe bürünmüş, canlı bir
insandı. Ve şimdi, Zümra o yatakta can çekişirken
içimdeki vicdan beni her geçen saniye daha da
sikıştirıyordu.
Zümra'ya karşı ne kadar mesafeli durmaya
çalışsam da, onun bedeniyle ruhum arasında görünmez
bir bağ oluşmuştu sanki.
O benim parçamı taşıyordu, ve şimdi Zümra'yı
kaybetme ihtimaliyle yüzleşiyordum.
Zümrüt gözlüme bunu yapanı kendi ellerimle
öldürmek istiyorum. İçimdeki öfke her geçen saniye
daha da büyüyordu.
Zümra, benim canimdan bir parçaydı ve ona
yapılan bu haksızlığın cezasız kalmasına izin
veremezdim.
Her şeyi planlamış, intikamımı alacaktım; ama
şimdi, intikamın beni bu kadar derinden yaralayacağını,
sevdiklerime bu kadar zarar vereceğini asla tahmin
etmemiştim.
Dizdar'dan
Sabahın erken saatlerinde, abime gelen telefonla
evdeki herkes hızla avluya çıktı. Gerilim dolu bir sessizlik vardı, herkes nefesini tutmuş, kötü bir haber
bekler gibiydi. Abimin yüzü kireç gibi olmuştu.
Telefonu kapatmadan önce derin bir nefes aldı ve
bakışlarıIni yerde sabitledi. Sonra sessizliği bozan
kelimeler döküldü dudaklarından:
"Diğer aşiretlerden haber gelmiş... Zümra gelini
vurulmuş." dedi
Avluda bir uğultu yükseldi. Herkesin gözleri
birbirine kilitlenmiş, bir an için zaman duraklamış
gibiydi.
Herkesin bakışları bir anda abime çevrildi. Anlam
veremeyen gözlerle, derin bir sessizlik içinde yüzünü
izliyorlardı.
Kimseden çıt çıkmıyordu, sanki hiçbiri bu
duyduklarının gerçek olduğuna inanmak istemiyordu.
Annem, elini kalbinin üzerine koyarak, "Allah'im,
Zümra kızımıza bir şey olmasın," diye mirildandı.
Gözleri dolmuştu, fakat ayakta durmaya
çalışıyordu. Güçlü görünmeye çabalasa da, omuzlarıinin
titrediği fark ediliyordu.
Abim, sanki bir anda duygularını kaybetmiş gibi
donuk bakışlarla avlunun ortasında duruyordu. Kimse
ona ne olduğunu soramadı.
Sonra birden toparlandı, gözlerindeki acıyı silmeye
çalışarak, "Gitmemiz lazım," dedi. Sesi, sert ve
kararlıydı.
Babam da olaya dahil oldu. Her zamanki gibi
soğukkanlı görünüyordu,ama gözlerinde bir firtina. vardı.
"Kim yaptı?" diye sordu, ama cevap beklemeden
ekledi, "Hemen öğrenmemiz lazım. Kan akıttıla."
Herkes harekete geçti. Birkaç kişi hızla arabaları
hazırlamaya koşarken, geride kalanlar ise dua etmek
için ellerini semaya kaldırdı.
Küçük yengem Berivan' da bizimle birlikte
hastaneye gelmek istedi, ama annem onu durdurdu.
"Senin burada kalman lazım, Berivan. Ailenin senin
yanında olması gerek," dedi. Yengemin gözleri
dolmuştu, ama annemin sözleri ona güç verdi.
Berivan, kararsız bir şekilde etrafa baktıktan sonra,
sonunda anneme katılmayı kabul etti. "Tamam," dedi,
sesi titreyerek.
Yüzündeki endişeyi gizlemeye çalışıyordu ama
gözlerindeki korku, ona ne kadar zorlandığını açıkça
gösteriyordu.
Annem ona sarıldı. "Merak etme, her şey yoluna
girecek," diye fısıldadı. Berivan, annenmin sicak
kollarıinda biraz olsun rahatladı. Ama içindeki kaygı
dinmiyordu.
Hızla hastaneye doğru yola çıktiğımızda,
düşüncelerim birbiriyle çarpışıyordu. Kalbimde bir
boşluk vardı;
bu boşluğu, hastaneden gelecek haberlerin
doldurmasını bekliyordum. Kalabalık içinde kaybolmuş
hissetsem de, içimdeki umut ışığını korumak için
kendime söz verdim.
lclal, Aldanoğulları'na kaçmıŞ olsa bile Zümra,
Gelin Bozdağlılar için değerli biriydi. Kendi canını
pahasına her şeyi yapan mert biriydi. Herkes onun
cesaretine hayrandı.
Ayrica kardeşim Bervan'ın iki nikahlı karısıydı; bu
durum, aile içinde farklı dinamikler yaratmıştı.
Zümra, bir yandan güçlü duruşuyla Bozdağlılar'ın
onurunu korurken, diğer yandan Berivan'ın içinde
bulunduğu karmaşık durumu da yönetmeye çalışıyord
Hastane yolu uzamış, bitmek bilmiyordu. Kardeşin
Bervan, telefonlarıma yanıt vermiyordu
. Herkesin kaygı dolu yüzleri arasında, içimdeki
endişe giderek büyüyordu. Yol boyunca, aklımdan
geçen her düşünce beni daha da tedirgin ediyordu.
Zümra yengemin durumu beni endişelendiriyordu;
aramızda olan bu iletişimsizlik, aklımı kurcalıyordu ayn
zaman da.
Sonunda hastaneye gelmiştik. Abimler hızla
arabadan inip yoğun bakım ünitesine doğru gittiler.
Karşımda boncuk gözlüm ve Mehmet Ağa koltukta
oturmuştu.
Bitkin ve uykusuz oldukları her halinden belliydi.
Yanlarına gittiğimizde ikisi de ayaklanıp bizi karşılad.
"Hoş geldiniz, ağalar."
"Geçmiş olsun Mehmet Ağa, Zümra kIZiMızin
durumu nasıl?"
"Can çekiyor, Behzat Ağa."
"Kim yaptı, bilmiyor musunuz? Bizim
yapabileceğimiz bir şey var mi?"
"Allah razıi olsun. Aslında yapacağınız bir şey var."
"Söyle, Elif kızım. Bervan Arslanoğlu'nu bu
hastaneye yaklaştırmayın yeter. Belki sizi dinler, defolup
gider."
"Bak kızım, Zümra gelin, Bervan Ağa'nın iki nikahlı
karısı tabii burada olmasI lazım."
"Haberiniz yok galiba, Bervan Ağa bugün
Zümra'nın üzerine kuma getirmiş. Benim kardeşim
içeride can çekişiyor, ağa."
Elif'in abime söyledikleri kulaklarımda yankılandı.
Bervan Ağa'nın Zümra yengemin üzerine kuma
getirdiğini duymak, içimde bir soğuk rüzgar estirdi.
Bervan Ağa'nın ne düşündüğünü, bu kararı nasıl
alabildiğini sorguladım. " Neden"
Elifin söylediklerine benim dışımda kimse
şaşırmişa benzemiyordu.
Herkes, bu durumu zaten bekliyormuş gibi sakin ve
soğukkanlıydı.
Ben olan biteni idrak etmeye çalışırken haberi
alan.Bütün aşiretler bir bir hastaneye gelmeye başladı.
Herkesin yüzünde kaygı, merak ve öfke vardı. Aile
bireyleri ve akrabalar, Zümra'nın durumu hakkında bilgi
almak için koşturuyordu.
Yoğun bakım ünitesinin kapIsI önünde kalabalık bir
grup oluşmuştu. Herkes, birbirine destek olma
çalışıyor, Zümra'nin başına gelenleri sorguluyordu.
Elif ve ben, kalabalığın ortasında herkesin Bervan Ağa'ya yönelik tepkilerini gözlemledik. Bazıları açıkça
onun adi geçtiğinde öfke dolu bakışlarla etrafa
dağılırken, bazıları ise sessizce başlarını sallayarak
acının bir parçası olmaktan açınmaya çalışıyordu.
Kadınların konuşmaları arasında, Zümra yengemin
hamileliğiyle ilgili daha fazla bilgi almaya çalışıyorlardı.
Birden, hastane kapısından bir gürültü yükseldi.
Bervan Ağa, içeri girdi ama yüzünde korku ve çaresizlik
vardı.
Herkesin bakışları ona yönelince, yüzündeki ifade
daha da belirsizleşti.
"Neden buradasınız?" dedi, sesi titriyordu.
"Zümra'yı görmem gerek."
Elif, öfkeyle ona döndü.
"Bana bak ağa. Zümra'nın başına gelenlerin tek
sorumlusu sensin şuan yaninda olsan ne olamsan ne
bunca zaman acı çektirmekten başka bir şey
yapmadınız ona çek git burdan!"
O anda herkesin dikkati ona çevrildi. Bervan,
gözleri dolu dolu, ama kararlı bir tavırla Elif'in
karşısında durdu.
"Ben de pişmanım, ama şu an Zümra'nin yaninda
olmalıyım. Onun için her şeyi yapmaya hazırım."
" Pişman olmak ve sen ya benim kardeşim ölürken
sen nikâh kıydın yaa nikâh imza m ne bo.... sa imzala
git ağa"
" Avukat içerde yatan benim karım ve benim
çocuğum karşında bervan Arslanoğlu var haddini bil"
diye bağırdı. Sesindeki öfke ve çaresizlik, havada
yankılanıyordu. Bu sözler, hastane koridorunda bir anda
herkesin dikkatini çekti. Bervan Ağa'nın üzerine gelen
bu sert sözler, ortamda gergin bir sessizlik yaratti.
Bervan, söylenenler karşısında ne diyeceğini
bilemedi. Yüzündeki ifade, pişmanlıkla öfke arasında
gidip geliyordu.
Sesini alçalt önce ağam senin karınsa onlarında
kızi yatıyor içerde"
Dizdar ağa çekil önünden kalbini kırarım"
" Kir lan Ağzımı yüzümü de kır ama önce bir sakin
ol yengem bir toparlansın yemin olsun ona bunu
yapanın yanina birakmayıZ ama sakin ol"
Söylediğim şeyle biraz sakinleşse de, karısına bunu
yapanı bulmak için hastaneden çıktı.
Ardım sıra ben de peşine düştüm. Kardeşim, öfke
ve hüzünle doluydu; gözlerindeki kararlılık her şeyden
daha güçlüydü.
DIşarıda bekleyen kalabalığı dikkate almadan,
hastane kapısından hızla geçip yürümeye başladı.
Kendim de onun peşinde koşarken,
"Nereye gidiyorsun?" diye sordum.
" Karıma bunu yapanın defterini dürmeye
gidiyorum"
" bervan sakin ol önce kim olduğunu bile
bilmiyoruz"
" Ben biliyorum dizdar ağa"
" Kim ağam? kim yapmış?
" Mervan"
Söylediği isimle dehşete düştüm kendi amca kızın
vuracak kadar şe.... miş
Zümra' dan
Karanlık... Her şey sessiz, ama içimdeki firtina
dinmek bilmiyor. Bir yerlerde, ruhumun derinliklerinde
kaybolmuş gibi hissediyorum. Düşüncelerim, her biri
başka bir yere sürükleniyor.
"Neden buradayım? Bu sessizlik neden bu kadar
ağır? Hayatımda beni bekleyen kimse yok mu?
Sevdiklerim nerede? Onları bir daha görebilecek
miyim?"
Yavaşça hatırlıyorum; annemin gülümsemesi,
babamın sesi.. Ama hepsi sanki bir hayalin parçası
gibi. Uzak, bulanık ve ulaşılmaz.
"Yalnızim... Ama içimde bir umut var. Hayatımda
hiç beklenmedik şeyler olabilir. Beni sevmeyenler,
unutmak istedikleri ben... Belki de bu, yeni bir
başlangıçtır."
Bir çıkış yolu bulmalıyım. Karanlıktan
kurtulmalıyım. Kendi içimdeki gücü keşfetmeliyim.
Belki de bu mücadele, beni daha güçlü birine
dönüştürecek.
"Hayatta kalmak için savaşmalıyım. Yeniden
doğmak, hayata yeniden başlamak... Kendim için,
sevdiklerim için."
Ben kaybolduğum karanlık içinde tek bir yüz
görebildim; ablamın yüzü. Bana bakışı, içimdeki
boşluğu biraz olsun doldurdu.
O an, karanlık ve sessizlik arasında, o
gülümsemesiyle işık gibi parladı.
"Zümra, burada mısın? Lütfen geri dön!" diyordu
gözleri. Sanki ruhumun derinliklerinden sesleniyordu.
Onunla olan anilarım, zihnimde bir film şeridi gibi
akıp geçerken, içimdeki kaygı biraz olsun hafifledi.
0, hayatımda her zaman benim koruyucumdu. En
zor zamanlarımda yanımda, en güzel anlarımda ise
benimleydi.
Birlikte paylaştığımız her gülüş, her hüzün, şu anda
karanlıkta kaybolmuş hissettiğim anlarda bile içimi
Isitiyordu.
"Seni kaybetmek istemiyorum, abla. Ama buradan
çıkamıyorum... Neden böyle oldu? Neden?!"
Kendi içimdeki karanlığa karşı bağırmak istedim
ama sesim çıkmadı. Zihnimde, ablamın sesi
yankılanıyordu. "Zümra, güçlü ol. Her şey geçecek.
Hayat, seni bekliyo."
"Seni bir hayat bekliyor, içinde taşıdiğın yavi
benim parçam olan yeğenin için. Yaşa onu, bensiz
biraktılar. Sen onu, sensiz birakma Zümra."
Yeğenim mi "
Affet beni Zümra ne iyi bir evlat ne bir abla ne de
iyi bir anne olamadım Meleğime sahip çık"
Ablamın söyledikleri gitgide uzaklaşmaya başlıyor,
ynimde cihaz sesleri ötüyordu.
Kalp atışlarım, bu metalik seslerin arasında
kaybolmuştu. O sicak bakışları, yavaşça silinmeye
başladı; sanki karanlık, tüm anıları yutmaya çalışıyordu.
"Zümra, geri dön... Beni bırakma!" kelimeleri,
zihnimde yankılanıyor ama bir türlü şekil alamıyordu.
Karanlığın derinliklerinde, yalnız başıma çırpınıyordum.
Sesler, beynimdeki yoğun karışıklığı artıriyor, her
biri beni daha da derin bir belirsizliğe sürüklüyordu.
"Neredeyim? Ne oluyor?" diye düşündüm. Bu, gerçek
mi, yoksa bir rüya miydı?
Her bir ses, bedenimi saran bir soğuklukla birlikte
geliyordu. O an, bedenimdeki ağırliği hissettim; bir
şeylerin değiştiğini biliyordum, ama ne olduğunu
anlayamıyordum.
Ablamın sesi, günden güne silinirken, içinde
bulunduğum bu boşluk beni yutuyordu. İçimdeki kayg
ve korku, giderek büyüyordu.
"Yalnızım... Her şey bitti mi?"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 46.12k Okunma |
2.23k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |