
Zümra'dan
Annemin sesi tüm avluya inletirken merdivenden aşağı indim. Tanımadığım o kadar çok insan vardı ki, babam için hüküm verilecekmiş.
Bunu duydumda, babama silah çeken dağ ayısının karşısında durdum. Hüküm, babam adına sanarken bana verdiler. Tanımadığım, bilmediğim birinin karısı olmak benim kaderim.
Babama ne kadar yalvarsam da, iş işten geçmiş dedi. Oysa ki neden bunlar olmuştu, onu bile bilmiyordum.
Neden baba, niye bunca insan burada? Neden hüküm diye tutturdular baba? Konuş, susma. Allah aşkına susma, on üç yıldır sustun, bugün konuş.
"Kardeşlerinin ölümüne sebep olan Mirzan Ağa'yı öldürdüm."
"Yıllarını almadın, yeni mi aldın? Hi, yeni mi evlatların aklına geldi senin?"
"Evladını bu kadar düşünüyorsun madem, beni niye çakalların önüne attın Mehmet Ağa? Ondan mı çağırdın beni?"
Cevap ver Mehmet Ağa, cevap.
"Konu kapandı, evleneceksin. Babanın sözünü çiğnemeye kalkma Zümra, sonu ölüm olur."
"Öldür beni o zaman, altı evladını gömdün. Benim ölmem sana dokunmaz; yaşarken öldürmekten daha iyidir, ağam."
"Düşmanın koynuna girmektense öldür. Bunca zamandır babalık yapmadın da, ağalık yapmasın mı geldi Mehmet Ağa?"
Ben ondan cevap beklerken attığı Tokat'ın altına da ezildim; yıllardır özlem duyduğum babam beni hüküm ile evlendirmeye karar vermişti ve bunu beş para etmez canı için yapmıştı.
"Zana kapat kızını odaya, düğün gününe kadar çıkmayacak. Çıkarsa onunla birlikte seni de gömerim."
"Anne bir şey yap, evlenmem ben onunla, lütfen bir şey yap."
"Eğer evlenmesen babana kıyarlar. Zümra, babasız, atasız kalmak mı istiyorsun?"
"Yıllarca bizi birbirimize hasret bıraktı, şimdi de yükümüş gibi benden kurtuldu. Bu mu babalık?"
"Odama git, keça min (kızım), ben çık diyene kadar da çıkma."
Tüm güvendiklerim sırtımdan vurmuştu beni. Ana ocağına geldiğim gün gelin olacağımı bilemezdim.
Kendimi öldürmek istesem de annem aklıma geldikçe vazgeçtim.
Yıllarca geçmek bilmeyen günler âdeta su gibi akar oldu.
Aradan geçen bir haftanın sonunda annem odama gelip beni avluya inmem için çağırdı.
"Nikâhın kıyılacak, ona göre giyin."
Üzerimi değiştirip aşağı indiğim de nikah memuru ve Bervan ağa karşı karşıyaydım.
"Otur."
"Sana mı soracağım oturup oturmayacağımı?"
"Otur dedim."
Bervan'dan
Daye, benle konuşmasa da düğün için hazırlık yapıyordu; her şeyi hazırlıyordu ama bilmediği bir şey vardı:
Zümra Hanım'ı bu konağa geldiğine pişman edecektim, babasının yaptıklarını ona ödetecektim. Resmi nikahı kıymak için konaktan çıkmaya hazırlanıyordum.
(Nereye oğul?)
"Nikâh kıymaya daye gelmek ister misin Mehmet Ağanın konağına?"
"Ne nikâhı, Bervan Ağa, düğünden sonra kıyarsın."
"Resmi nikah yapmaya, daye."
"O soysuzu bir de malına mı ortak edeceksin, Bervan?"
Daye, yıllardır yengemi nikâhıma almak için elinden geleni yaptı.
Artık resmi ve dini tek bir karım olacaktır, bu konuda böylece kapanacaktır.
Daye dizlerini dövmeye başlasa da kararım kesindi. Yola çıktım, Dizdarı da alıp Mehmet Ağanın konağına...
"Ne nikâhı, Bervan Ağa düğünden sonra kıyarsın."
"Resmi nikâh yapmaya, daye."
"O soysuzu bir de malına mı ortak edeceksin, Bervan?"
Daye, yıllardır yengemi nikâhıma almam için elinden geleni yaptın.
Artık resmi ve dini tek bir karım olacaktır, bu konuda böylece kapanacaktır.
Daye dizlerini dövmeye başlasa da kararım kesindi. Yola çıktım, Dizdarı da alıp Mehmet Ağanın konağına gittim.
Memur da gelmiş, bizi bekliyordu. Zümra odadan çıkıp avluya geldi.
Çok beklemeden nikahımız kıyıldı.
"Artık karımsın."
"Sana neler yaşatacağımı düğün gününe kadar düşün, Aldanoğlu."
Düğün yapılmış, bütün ağalar gelmişti.
Zümra'dan
Resmi nikah kıymılmış, görkemli bir düğün yapılmıştı. Onlar için olan düğün benim için cenazeden farksızdı. Kilolarca altın takılmış, dillere destan düğün yapılmıştı. Ne de olsa Bervan Arslanoğlu'nun düğünüydü, hüküm bile olsa.
Düğün bitmiş, konağa gelmiştim. Dinî nikah kıyılacakmış.
"Mehir olarak ne istiyorsun kızım?"
"Mal mülk istemiyorum, tek istediğim talak hakkı."
Söylediğimle herkes şaşırmışa benziyordu, Bervan Ağa bile.
"Bütün malımı üzerine yaparım ama talak hakkı vermem sana, Zümra gelin."
"Şaşırdın mı ağam? Bu benim hakkım."
"Bütün malımı üzerine yaparım ama talak hakkı vermem sana Zümra gelin."
"Mehir olarak iki yazlık kilosu kadar altın ve bu konağı veriyorum."
"Ölsen de beni boşamak gibi bir şansın olmayacak, Aldanoğlu."
"Mehiri kabul ettin mi, kızım?"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 46.21k Okunma |
2.32k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |