
Zümra'dan
Kaç gündür hastanede olduğumu bile bilmiyordum,
zaman sanki akıp gitmiş, günler birbiriyle karışmıştı.
Gözlerimi tavana diktiğim her an, beynimin bir
köşesinde yankılanan tek düşünce Bervan'ın bana attığı
Kazıkla.
İçimde kopan fırtınalar, dışarıda her şeyin ne kadar
sessiz olduğuyla tezat oluşturuyordu.
Zamanın akışı kaybolmuştu, her şey birbirine
karışmış gibiydi. Gözlerimi tavana diktiğimde, Bervan'ın
bana attığı kazık her defasında zihnimde
yankılanıyordu.
İçimde fırtınalar kopuyor, ama dışarısı inanılmaz
bir sessizliğe bürünmüştü. Sanki dünya durmuştu, ama
ben içimdeki öfkeyle yanıyordum.
Bu ihaneti sindirmek ne kadar zaman alırdı
bilmiyorum, ama sessizliğin bu kadar gürültülü
olabileceğini de hiç düşünmemiştim.
Bir nefes aldım, ciğerlerimden geçen havayı
hissetmeye çalışarak kendimi sakinleştirmeye
çabaladım.
Ama nafile, her nefes alışımda öfkem daha da
büyüyor, aklımda Bervan'ın soğukkanlı yüzü beliriyordu.
Onun yanında olduğum anları hatırladıkça,
içimdeki kırgınlık daha da derinleşiyordu.
Elimde olsa buradan kalkıp, onu yüzleşmeye
zorlayacaktım, ama bedenim yorgun, zihnim bulanıktı.
Yatakta çaresizce
yatarken, içimden yükselen
isyanı bastıramıyordum. Nasıl bu hale geldik? 0
sevdiğim adam, şimdi bana en büyük ihaneti yapan
kişiydi.
Zihnimde bu düşünceler dolanırken kapı usulca
aralandı. Gelen hemşire, odanın sakinliğini bOzmadan
yanıma yaklaştı.
Gözlerimdeki boşluğu fark etti mi bilmiyorum,
sessizce serumumu kontrol etti. Benimle göz göze
gelmekten kaçındı, belki de içinde bulunduğum
durumun farkındaydı.
O an, sadece sessizliği paylaştik; o işini yaparken,
ben kafamın içinde dolanan o bitmek bilmeyen
düşüncelerle boğuşmaya devam ettim.
Gözlerim tekrar tavana kaydı. Orada hiçbir şey
yoktu ama aynı zamanda her şey vardı. Geçmişim,
hayal kırıklıklarımı, umutlarım..
Her şey bir arada. O an bir karar vermem
gerektiğini biliyordum. Bu yataktan kalktığımda ne
olursa olsun, eskisi gibi olmayacaktı.
Derin bir nefes aldım. Güçlü olmam gerektiğini
biliyordum, ama nasıl? ihanetin bu kadar ağır
olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Kalbim kırık, güvenim paramparçaydı. Artık hiçbir
şey eskisi gibi olmayacaksa, ben de olmayacağım.
Ayağa kalkmak için önce içimdeki bu fırtınayı
dindirmem lazımdı. Ama nasıl?
Bir an, derin bir sessizlik içinde kaldım. Odanın
soğukluğu içimi titretirken, dışarıdan gelen hafif bir rüzgarın sesi kulağıma çalındı.
Sanki o rüzgar bana bir şey fısıldıyordu: "Kalk.
Güçlü ol." Ama nasıl? Bu kadar kırılmışken, içimde bu
kadar acı varken nasıl toparlanabilirdim?
Bervan'ı düşünmemeye çalıştım ama zihnimin her
köşesinde onun gölgesi vardı. Ona duyduğum öfke,
beni yıpratıyordu.
Ama bir yandan da biliyordum ki bu öfke, beni
ayakta tutan tek şeydi. İhaneti kabul edemezdim, fakat
aynı zamanda bu acının altında ezilmek de
istemiyordum.
Kendime bir yol bulmalıydım, bu karanlıktan
çıkmanın bir yolunu.
Yavaşça yorganı kenara ittirdim, bedenim hala
zayıftı ama ruhumda küçük de olsa bir kıvılcım
hissettim.
"Kalkmalıyım," dedim kendi kendime. "Bu yatağa
hapsolmayacağım. Bervan'ın ihanetinin beni yok
etmesine izin vermeyeceğim."
Ayaklarım yere değdiğinde içimdeki zayıflıkla
yüzleştim. Dizlerim titriyordu, sanki yere sağlam
basmayı unutmuş gibiydim. Ama geri dönmek gibi bir
lüksüm yoktu.
Her adımımda Bervan'in bana yaşattığı hayal
kırıklığın daha derinden hissediyordum.
Düşüncelerimi netleştirmeye çalıştım. Bervan'dan
bağımsız, kendi yolumu bulmalıydım. Bir hanım ağa
olarak güçlü durmam gerekiyordu.
Aşiretim, sorumluluklarım ve geleceğim vardı.
içimde biriken tüm acı, bana bir şey öğretiyordu: Hiç
kimseye, hatta en güvendiğim kişiye bile tüm varlığını
teslim etmemelisin.
Kendimi yeniden inşa etmeliydim; bu kez daha
güçlü, daha kararlı.
Zor da olsa ilk adımımı attım. Tekrar
yürüyebileceğimi bilmek bile içimde yeni bir umut
yeşertti.
Odanın sessizliğinde yankılanan adımlarım,
içimdeki değişimin ilk işaretiydi. Zayıf ama kararlıydım.
Her adımda, sanki Bervan'in ihanetinden bir parça
daha uzaklaşıyordum. O an, hayatta kalmanın sadece
fiziksel bir mücadele olmadığını, asıl savaşın insanın
kendi içinde olduğunu fark ettim.
Bu odadan çıkmak, geçmişi ardımda bırakmak için
bir başlangıç olacaktı. Bir zamanlar sevdiğim, güven
duyduğum adam artık hayatımın merkezi olamazdı.
Kendi hikâyemi yeniden yazmam gerekiyordu;
Bervan'sız, acı dolu anılar olmadan. Aşiretim beni
bekliyordu, Bu sorumluluklar bana güç veriyordu.
Adımlarım daha sağlam hale geldi. Yüreğimdeki
fırtına dinecek miydi,
bilmiyordum. Ama önemli olan, ilerlemeye
devam etmekti.
Koridora çıktığımda, hastanenin soğuk ışıklar
gözlerimi kamaştırdı. İçimde hâlâ bir karmaşa vardı,
ama bu sefer bu karmaşanın beni geri çekmesine izin vermeyecektim.
Geçmişim, Bervan, yaşadıklarım. Hepsi geride
kalmalıydı. Kendime yeni bir yol çizecektim, kendi
ayaklarımın üstünde duracaktım.
Koridorun sonundaki pencereye doğru yürürken,
dışarıdaki dünyayı izledim. İnsanlar aceleyle bir yerlere
gidiyordu, hayat tüm hızıyla devam ediyordu.
Onlara bakarken, kendime şu soruyu sordum:
"Benim hayatım ne olacak?" Cevap içimde belirmeye
başladı.
Ben, bu dünyada sadece bir figüran değilim.
Aşiretimde hanım ağa olarak saygı gören biriyim. Bu
hastaneden çıktığımda da bu gücü yeniden bulmam
gerekiyordu.
Bir an için Bervan'ın yüzü gözümde belirdi, ama bu
kez öfke yerine kararlılık vardı. 0, beni yıkan değil, bana
ne kadar güçlü olabileceğimi hatırlatan biri olacaktı. Bu
ihaneti ardımda bırakacak ve yola devam edecektim.
Ben bu düşüncelere kapılmış dışarıyı izlerken,
arkamdan biri omuzuma dokunduğunu hissettim. O an
hızla arkamı dönüp lifin olduğunu görünce
rahatladım.
"Korkuttun beni,"
"Beş dakika yalnız kalmıyorsun, değil mi? Sana bir
şey oldu sandık, her yerde seni arıyoruz,"
Söylediği şeyle hafif tebessüm ettim.
Yatmaktan sıkıldım Elif, doktorla konuştunuz mu?
ne zaman çıkabilicem?
" Zümra Bervan ağa burda her yerde seni deli koyun gibi"
" Hangi yüzle buraya geliyor "
"Hiç gitmedi ki gelsin "
"iyi gönderelim o zaman
Hangi cesaretle karşıma çıkacak merak ediyorum.
içimdeki Öfke, alev alev yanarken, onun bu yaptıkları
karşısında nasıl bir duruş sergleyeceğimi
düşünüyordum.
Bervan 'dan
Zümra'nın durumunun stabil olduğunu öğrenmiş
olmam, içimdeki umudu yeniden yeşertmişti.
Uyanmasını beklemek, her anı ona dair bir özlemle
dolduruyordu. Gece gündüz, hastane odasında
geçirdiğim saatler boyunca, Zümra'nın sesini duyma
arzusuyla yanıp tutuşuyordum.
Bazen gözlerimi kapatıp, onun gülümsemesini
hayal ediyordum. 0 anın gelmesi için sabırsızlanıyor,
her nefeste kalbimdeki yükü biraz daha hafifletmeyi
umuyordum.
Zümra uyandığında, ona hayatın ne kadar değerli
olduğunu gösterecek, birlikte yeniden başlangıç
yapabileceğimizin hayalini kuruyordum.
Ancak, onun durumunun ne zaman değişeceği
konusunda kesin bir bilgiye sahip olmamak beni
endişelendiriyordu.
Bir yandan güçlü kalmaya çalışıyor, bir yandan da Zümra'nın yanına geldiğimde hissettiğim şeylerle başa
çıkmaya çalışıyordum.
Belki de bu bekleyiş, hayatın bize sunduğu en
büyük sınavlardan biriydi. Zümra'nın uyandığını
görmek, tüm korkularımı geride bırakmanın anahtarı
olacaktı.
O anı sabırsızlıkla bekliyordum; sevdiğim kadının
gözlerinin açılmasını, onu yeniden hayata döndürmek
için gereken o sihirli anı.
Zümrüt gözlüm ve doğacak çocuğum için her şeyi
yapacaktım. Onların varlığı, bana güç veriyordu,
Zümra'nın gözlerini açması, sadece kendi hayatını
değil, bizim geleceğimizi de kurtaracaktı.
içimdeki umut, çocuğumuzun varlığıyla daha da
büyüyordu. Onun gelişine hazırlık yaparken, Zümra'nın
hayatına döneceği o anı sabırsIzlıkla bekliyordum.
Her gün, onun yanında geçirdiğim saatlerde,
doğacak olan bebeğimizin hayalini kuruyordum.
Zümra'nin gülümsemesi, o küçük varlığa nasıl
yansıyacaktı?
Her gece, gözlerim kapalıyken hayal ediyordum,
bebek bizim için dünyaya gelecek, ailesine, kültürüne ve
tüm geleneklerimize ait olacaktı. Zümra, o bebeği
kollarına aldığında, hayatının en güzel aninı
yaşayacaktı.
Kendimi Zümra'nın yanındayken, ona seslenirken
buluyordum; "Sabret, sevgilim. Her şey daha güzel
olacak.
Seni ve çocuğumuzu yeniden bir araya
getireceğim." Bu sözler, içimdeki kararlılığı
pekiştiriyordu.
Zümra için, çocuğumuz için savaşmaya, mücadele
etmeye hazırdım.
Hayatın sunduğu bu zorluğu aşmak için gereken
her fedakarlığı yapacak, onları yeniden hayata
döndürmek için elimden geleni ardıma koymayacaktım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 46.21k Okunma |
2.32k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |