32. Bölüm

32. Deli Koyun

Mavi Yazar
maviyazarr

Zümra'dan

Kaç gündür hastanede olduğumu bile bilmiyordum,

zaman sanki akıp gitmiş, günler birbiriyle karışmıştı.

Gözlerimi tavana diktiğim her an, beynimin bir

köşesinde yankılanan tek düşünce Bervan'ın bana attığı

Kazıkla.

İçimde kopan fırtınalar, dışarıda her şeyin ne kadar

sessiz olduğuyla tezat oluşturuyordu.

Zamanın akışı kaybolmuştu, her şey birbirine

karışmış gibiydi. Gözlerimi tavana diktiğimde, Bervan'ın

bana attığı kazık her defasında zihnimde

yankılanıyordu.

İçimde fırtınalar kopuyor, ama dışarısı inanılmaz

bir sessizliğe bürünmüştü. Sanki dünya durmuştu, ama

ben içimdeki öfkeyle yanıyordum.

Bu ihaneti sindirmek ne kadar zaman alırdı

bilmiyorum, ama sessizliğin bu kadar gürültülü

olabileceğini de hiç düşünmemiştim.

Bir nefes aldım, ciğerlerimden geçen havayı

hissetmeye çalışarak kendimi sakinleştirmeye

çabaladım.

Ama nafile, her nefes alışımda öfkem daha da

büyüyor, aklımda Bervan'ın soğukkanlı yüzü beliriyordu.

Onun yanında olduğum anları hatırladıkça,

içimdeki kırgınlık daha da derinleşiyordu.

Elimde olsa buradan kalkıp, onu yüzleşmeye

zorlayacaktım, ama bedenim yorgun, zihnim bulanıktı.

Yatakta çaresizce

yatarken, içimden yükselen

isyanı bastıramıyordum. Nasıl bu hale geldik? 0

sevdiğim adam, şimdi bana en büyük ihaneti yapan

kişiydi.

Zihnimde bu düşünceler dolanırken kapı usulca

aralandı. Gelen hemşire, odanın sakinliğini bOzmadan

yanıma yaklaştı.

Gözlerimdeki boşluğu fark etti mi bilmiyorum,

sessizce serumumu kontrol etti. Benimle göz göze

gelmekten kaçındı, belki de içinde bulunduğum

durumun farkındaydı.

O an, sadece sessizliği paylaştik; o işini yaparken,

ben kafamın içinde dolanan o bitmek bilmeyen

düşüncelerle boğuşmaya devam ettim.

Gözlerim tekrar tavana kaydı. Orada hiçbir şey

yoktu ama aynı zamanda her şey vardı. Geçmişim,

hayal kırıklıklarımı, umutlarım..

Her şey bir arada. O an bir karar vermem

gerektiğini biliyordum. Bu yataktan kalktığımda ne

olursa olsun, eskisi gibi olmayacaktı.

Derin bir nefes aldım. Güçlü olmam gerektiğini

biliyordum, ama nasıl? ihanetin bu kadar ağır

olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Kalbim kırık, güvenim paramparçaydı. Artık hiçbir

şey eskisi gibi olmayacaksa, ben de olmayacağım.

Ayağa kalkmak için önce içimdeki bu fırtınayı

dindirmem lazımdı. Ama nasıl?

Bir an, derin bir sessizlik içinde kaldım. Odanın

soğukluğu içimi titretirken, dışarıdan gelen hafif bir rüzgarın sesi kulağıma çalındı.

Sanki o rüzgar bana bir şey fısıldıyordu: "Kalk.

Güçlü ol." Ama nasıl? Bu kadar kırılmışken, içimde bu

kadar acı varken nasıl toparlanabilirdim?

Bervan'ı düşünmemeye çalıştım ama zihnimin her

köşesinde onun gölgesi vardı. Ona duyduğum öfke,

beni yıpratıyordu.

Ama bir yandan da biliyordum ki bu öfke, beni

ayakta tutan tek şeydi. İhaneti kabul edemezdim, fakat

aynı zamanda bu acının altında ezilmek de

istemiyordum.

Kendime bir yol bulmalıydım, bu karanlıktan

çıkmanın bir yolunu.

Yavaşça yorganı kenara ittirdim, bedenim hala

zayıftı ama ruhumda küçük de olsa bir kıvılcım

hissettim.

"Kalkmalıyım," dedim kendi kendime. "Bu yatağa

hapsolmayacağım. Bervan'ın ihanetinin beni yok

etmesine izin vermeyeceğim."

Ayaklarım yere değdiğinde içimdeki zayıflıkla

yüzleştim. Dizlerim titriyordu, sanki yere sağlam

basmayı unutmuş gibiydim. Ama geri dönmek gibi bir

lüksüm yoktu.

Her adımımda Bervan'in bana yaşattığı hayal

kırıklığın daha derinden hissediyordum.

Düşüncelerimi netleştirmeye çalıştım. Bervan'dan

bağımsız, kendi yolumu bulmalıydım. Bir hanım ağa

olarak güçlü durmam gerekiyordu.

Aşiretim, sorumluluklarım ve geleceğim vardı.

içimde biriken tüm acı, bana bir şey öğretiyordu: Hiç

kimseye, hatta en güvendiğim kişiye bile tüm varlığını

teslim etmemelisin.

Kendimi yeniden inşa etmeliydim; bu kez daha

güçlü, daha kararlı.

Zor da olsa ilk adımımı attım. Tekrar

yürüyebileceğimi bilmek bile içimde yeni bir umut

yeşertti.

Odanın sessizliğinde yankılanan adımlarım,

içimdeki değişimin ilk işaretiydi. Zayıf ama kararlıydım.

Her adımda, sanki Bervan'in ihanetinden bir parça

daha uzaklaşıyordum. O an, hayatta kalmanın sadece

fiziksel bir mücadele olmadığını, asıl savaşın insanın

kendi içinde olduğunu fark ettim.

Bu odadan çıkmak, geçmişi ardımda bırakmak için

bir başlangıç olacaktı. Bir zamanlar sevdiğim, güven

duyduğum adam artık hayatımın merkezi olamazdı.

Kendi hikâyemi yeniden yazmam gerekiyordu;

Bervan'sız, acı dolu anılar olmadan. Aşiretim beni

bekliyordu, Bu sorumluluklar bana güç veriyordu.

Adımlarım daha sağlam hale geldi. Yüreğimdeki

fırtına dinecek miydi,

bilmiyordum. Ama önemli olan, ilerlemeye

devam etmekti.

Koridora çıktığımda, hastanenin soğuk ışıklar

gözlerimi kamaştırdı. İçimde hâlâ bir karmaşa vardı,

ama bu sefer bu karmaşanın beni geri çekmesine izin vermeyecektim.

Geçmişim, Bervan, yaşadıklarım. Hepsi geride

kalmalıydı. Kendime yeni bir yol çizecektim, kendi

ayaklarımın üstünde duracaktım.

Koridorun sonundaki pencereye doğru yürürken,

dışarıdaki dünyayı izledim. İnsanlar aceleyle bir yerlere

gidiyordu, hayat tüm hızıyla devam ediyordu.

Onlara bakarken, kendime şu soruyu sordum:

"Benim hayatım ne olacak?" Cevap içimde belirmeye

başladı.

Ben, bu dünyada sadece bir figüran değilim.

Aşiretimde hanım ağa olarak saygı gören biriyim. Bu

hastaneden çıktığımda da bu gücü yeniden bulmam

gerekiyordu.

Bir an için Bervan'ın yüzü gözümde belirdi, ama bu

kez öfke yerine kararlılık vardı. 0, beni yıkan değil, bana

ne kadar güçlü olabileceğimi hatırlatan biri olacaktı. Bu

ihaneti ardımda bırakacak ve yola devam edecektim.

Ben bu düşüncelere kapılmış dışarıyı izlerken,

arkamdan biri omuzuma dokunduğunu hissettim. O an

hızla arkamı dönüp lifin olduğunu görünce

rahatladım.

"Korkuttun beni,"

"Beş dakika yalnız kalmıyorsun, değil mi? Sana bir

şey oldu sandık, her yerde seni arıyoruz,"

Söylediği şeyle hafif tebessüm ettim.

Yatmaktan sıkıldım Elif, doktorla konuştunuz mu?

ne zaman çıkabilicem?

" Zümra Bervan ağa burda her yerde seni deli koyun gibi"

" Hangi yüzle buraya geliyor "

"Hiç gitmedi ki gelsin "

"iyi gönderelim o zaman

Hangi cesaretle karşıma çıkacak merak ediyorum.

içimdeki Öfke, alev alev yanarken, onun bu yaptıkları

karşısında nasıl bir duruş sergleyeceğimi

düşünüyordum.

Bervan 'dan

Zümra'nın durumunun stabil olduğunu öğrenmiş

olmam, içimdeki umudu yeniden yeşertmişti.

Uyanmasını beklemek, her anı ona dair bir özlemle

dolduruyordu. Gece gündüz, hastane odasında

geçirdiğim saatler boyunca, Zümra'nın sesini duyma

arzusuyla yanıp tutuşuyordum.

Bazen gözlerimi kapatıp, onun gülümsemesini

hayal ediyordum. 0 anın gelmesi için sabırsızlanıyor,

her nefeste kalbimdeki yükü biraz daha hafifletmeyi

umuyordum.

Zümra uyandığında, ona hayatın ne kadar değerli

olduğunu gösterecek, birlikte yeniden başlangıç

yapabileceğimizin hayalini kuruyordum.

Ancak, onun durumunun ne zaman değişeceği

konusunda kesin bir bilgiye sahip olmamak beni

endişelendiriyordu.

Bir yandan güçlü kalmaya çalışıyor, bir yandan da Zümra'nın yanına geldiğimde hissettiğim şeylerle başa

çıkmaya çalışıyordum.

Belki de bu bekleyiş, hayatın bize sunduğu en

büyük sınavlardan biriydi. Zümra'nın uyandığını

görmek, tüm korkularımı geride bırakmanın anahtarı

olacaktı.

O anı sabırsızlıkla bekliyordum; sevdiğim kadının

gözlerinin açılmasını, onu yeniden hayata döndürmek

için gereken o sihirli anı.

Zümrüt gözlüm ve doğacak çocuğum için her şeyi

yapacaktım. Onların varlığı, bana güç veriyordu,

Zümra'nın gözlerini açması, sadece kendi hayatını

değil, bizim geleceğimizi de kurtaracaktı.

içimdeki umut, çocuğumuzun varlığıyla daha da

büyüyordu. Onun gelişine hazırlık yaparken, Zümra'nın

hayatına döneceği o anı sabırsIzlıkla bekliyordum.

Her gün, onun yanında geçirdiğim saatlerde,

doğacak olan bebeğimizin hayalini kuruyordum.

Zümra'nin gülümsemesi, o küçük varlığa nasıl

yansıyacaktı?

Her gece, gözlerim kapalıyken hayal ediyordum,

bebek bizim için dünyaya gelecek, ailesine, kültürüne ve

tüm geleneklerimize ait olacaktı. Zümra, o bebeği

kollarına aldığında, hayatının en güzel aninı

yaşayacaktı.

Kendimi Zümra'nın yanındayken, ona seslenirken

buluyordum; "Sabret, sevgilim. Her şey daha güzel

olacak.

Seni ve çocuğumuzu yeniden bir araya

getireceğim." Bu sözler, içimdeki kararlılığı

pekiştiriyordu.

Zümra için, çocuğumuz için savaşmaya, mücadele

etmeye hazırdım.

Hayatın sunduğu bu zorluğu aşmak için gereken

her fedakarlığı yapacak, onları yeniden hayata

döndürmek için elimden geleni ardıma koymayacaktım.

Bölüm : 01.01.2025 13:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...