
Zilan'dan
Bervan'ın gözünde Zümra'nın yerini almayı
düşünmek, içimde karmaşık duygular uyandırıyordu.
Onun dönüşünü engellemek, aşiretteki dengeleri
değiştirebilir, benim için yeni bir yol açabilirdi. Ancak
bunun bedeli ne olurdu?
Bu düşünceler zihnimde dolaşırken, Bervan'ın
gözünde kendi yerimi nasıl sağlamlaştıracağımı
hesaplamaya başladım.
Görevlerimi kusursuz yerine getirip, onun güvenini
kazanmak zorundaydım. Ama tüm bunlar yetmezse?
Zümra konağa dönerse, bana biçilen rol yine gölgede
mi kalacaktı?
Zümra'nın dönüşüyle tüm dengelerin yeniden
kurulacağını biliyordum. Konağın içinde Bervan'ın
desteğini kaybetmek, beni bir kez daha Zümra'nın
gölgesinde bırkabilirdi.
O yüzden, onun dönmesini engellemenin yollarını
düşünmek, aklıma en mantıklı çözüm gibi geliyordu.
Aşiretteki yerimi sağlamlaştırmak için sadece daha
fazla sorumluluk almak yetmezdi; Bervan'ın gözünde
değerimi artırmak, onun güvenini kazanmak
zorundaydım.
Bunu yapabilmek için ne gerekiyorsa, yapmaya
hazırdım. Fakat aklımdaki bu planın beni nereye
sürükleyeceğini, içimdeki boşluğu doldurup
doldurmayacağını kestiremiyordum.
Bu düşünceler arasında kaybolurken, her şeyin sadece Zümra'nın dönüşüne bağlı olmadığı gerçeğiyle
yüzleştim. Asıl mesele, Bervan'ın bana nasıl baktığını.
Zümra dönse bile, onun yanında mı olacaktım
yoksa arka planda kalmaya devam mı edecektim?
Zümra'ya olan bağI, aşiretin gözünde onun
konumunu sarsılmaz kılıyordu. Ama ya ben? Benim
yerim nerede olacaktı?
Kendimi, Zümra'nın boşluğunu doldurmaya hazır
hissetmek bir yana, bunun için yeterli olup olmadığımı
sorgulamaya başlamıştım.
Eğer Bervan'ı kendime çekmeyi başarabilirsem,
Zümra ne kadar güçlü olursa olsun, konağa dönmesinin
bir anlamı kalmazdı.
Aşiretin yeni düzeninde, Bervan'ın yanında sadece
ben olabilirdim. Ancak bu hedefe ulaşmak için ne kadar
ileri gitmeye hazırdım?
Bervan Ağa'nın günlerdir konağa gelmemesi,
kafamdaki planı uygulamaya başlamak için bana yeterli
zamanı tanımıştı.
Sessizlik ve onun yokluğunda, düşündüğüm her
dikkatlice attım. Artık geri dönülmez bir yola
girmiştim ve attığım her adım, beni hedefime biraz
daha yaklaştırıyordu.
Konağın içinde adımlarım yankılanırken, planımın
her detayı aklımdan bir film şeridi gibi geçiyordu.
Herkesin gözünden kaçırdığım ufak hamleler, zamanla
büyük bir fark yaratacaktı.
Bervan Ağa'nın dönüşüne kadar her şey tam
yerinde olmalıydı. Sessizlik ve yalnızlık bana güç veriyordu; çünkü onun yokluğu, aslında benim en büyük
fırsatımdı.
Konağın diğer tarafında, odaların birinde
sakladığım küçük sırlarım vardı. Kimse farkında değildi,
herkes kendi telaşındaydı.
Ama ben, bu telaşın içinde kendi yolumu
çiziyordum. Gözlerimi pencereden dışarı çevirdim,
uzaklardan gelen bir rüzgar esiyordu.
Rüzgarın serinliği yüzüme vururken, içimdeki
heyecanı bastırmaya çalıştığım. Her şeyin kusursuz
gitmesi gerekiyordu.
Bu noktada hata yapmaya yer yoktu. Bervan
Ağa'nın ne zaman döneceğini bilmiyordum ama onun
gelmeden önce planımın son aşamasına geçmek
zorundaydım. Her şey kontrolüm altındaydı.
Sessizce konağın alt katına indim. Karanlık köşeler,
beni olduğum gibi saklıyordu. Günlerdir hazırladığım
detayları gözden geçirdim, içimde hafif bir huzursuzluk
kıpırtısı vardı.
Ama bu huzursuzluk beni yolumdan çeviremezdi.
Elimle kapının tokmağını kavradım, bir an duraksadım.
0 an, geçmişin ağırlığı ve geleceğin belirsizliği
omuzlarımda hissettim. Ama geri adım atmak mümkün
değildi artık.
Kapıyı açtım ve son hazırlıkları yapmaya başladım.
Konağın derinliklerinde saklanan o gizli odanın varlığını
bilen biriyle karşı karşıya kalmak, kalbimi hızlı çarptırdı.
Karanlık bir köşeden çıkan figür, yüzünde gizemli
bir gülümseme ile bana baktı. içimde bir anlık korku belirdi, ama bu kişi kimdi?
"Ne istiyorsun?"
sesimdeki titremeyi bastırmaya çalışarak. O,
gözlerini derinlere daldırdı ve içten bir sesle.
"Bu konakta her şey göründüğü gibi değil, bazı
sırlar açığa çıkmak için bekliyor."
Gizli odanın neyi sakladığını merak ederken, içimde
bir gerilim oluştu. Oraya gitmem gerekebilirdi, ama
bunun bedeli ne olacaktı?
Konağın karanlığında, o kişinin sert sesi yankılandı.
"Sen hanım ağa olacaksan, ben de ağa olacağım.
Zilan, Bervan'ı öldürüp seni nikahıma almamı
istiyorsan, benim çocuğuma hamile kalacaksın."
Bu sözler, içimde bir soğuk rüzgar gibi estikçe,
nefesimi kesti. Gözlerimi ona dikerek,
"Bunu nasıl düşünebilirsin?,"
sesim sarsıla da kararlılığımı korumaya çalıştım.
O gülümseyerek,
"Güç ve iktidar için her şey mubah, Zilan. Seninle
birlikte olduğumda aşiretin tüm gücünü kazanacağım.
Ama bunun için beni takip etmelisin,"
Bu tehdit ve vaadler arasında bir çıkmazda
hissettim kendimi. Bervan'a olan bağlılığım ve
Zümra'nın geleceği aklımı karıştırıyordu.
içimdeki ses, ne yapmam gerektiğini söylemekten
kaçınıyordu. Ama bu kişiyle işbirliği yapmak, yalnızca
daha büyük bir tehlikenin kapısını aralamak olacaktı.
Ama ben tehlikeyi seven biriydim; söylediği şey
hoşuma gitmişti. İçimdeki karanlık bir kıvılcım,
karşı bir çekim oluşturuyordu.
"Yani, beni gerçekten istediğini düşünüyorsun,"
"Eğer bunu istiyorsan, Bervan'ın ortadan kalkması
gerek. Ama bunun için ne yapman gerektiğini biliyor
musun?"
"Elbette, Zilan. Zümra'yı da düşünmne gerek yok;
O da karnındaki piçte yok olucak ben seni istiyorum o
yüzden. Bu işte bana yardımcı olursan, ikimiz de
istediğimiz güce ulaşabiliriz."
içimde bir isyan duygusu kabardı. Bervan'a olan
bağlılığımı bir kenara bırakmak zorundaydım. Yavaş
yavaş, beni karanlık bir geleceğe sürükleyen bu teklifi
kabullenmeye hazırdım.
"Tamam, "Bervan'in sonunu getireceğiz. Ama
bunun riskleri olduğunu unutmamalısın."
0, gülümseyerek yanıtladı,
"Risk her zaman vardır, Zilan. Ama zaferin tadı, her
şeye bedel."
Bütün düşüncelerden sıyrılıp kendimi ona teslim
ettim. O an, kalbimdeki korku ve tereddüt yerini güçlü
bir kararlılığı bıraktı.
Gözlerimi kapattım ve onun sözlerinin etkisi altında
kaybolmaya başladım. İkimizin arasında yükselen
gerilim, sanki beni sarhoş eden bir büyü
gibiydi.
"Beni takip et,"
Sesindeki alaycı tanıyı hissederek. Onun arkasında
yürüdüm, konak boyunca ilerlerken içimde bir ateş
yanmaya başlamıştı.
Konağın derinliklerine doğru ilerlerken, karanlık
düşünceler içimi kemirmeye başladı ama bu yeni
yolculuğun getireceği olanaklar beni çekiyordu.
Bervan'a karşı duyduğum sadakat, yerini bu
tehlikeli oyunun vaatlerine bırakmıştı. Belki de bu
karanlık yolda ilerlemek, beni gerçekten
özgürleştirecekti.
Oda içinde oda olduğunu bilmiyordum. içeri
girdiğimde beni karşılayan büyük bir yatak vardı. 0 an,
içimdeki merakla birlikte bir anlık huzursuzluk belirdi.
Fakat daha fazla düşünmeme fırsat kalmadan,
kolumdan tuttuğu gibi yatağa savurdu beni.
Vücudum yatağın yumuşaklığına çarparken, kalbim
hızla çarpmaya başladı. Yüzümdeki şaşkınlıkla
gözlerime baktı; kararlılığı ve arzusu onun yüzünde
belirgindi.
"Bunu istemediğini biliyorum, ama bu oyunun
kuralı bu,"
Sesi sert ama bir o kadar da çekiciydi,
gözlerimi onun gözlerinden ayırmadım. içimdeki
savaş devam ediyordu;
bir yandan bu duruma karşı koymak isterken, diğer
yandan onun büyüsüne kapılmanın verdiği çekim beni
etkiliyordu.
"Ona karşı durmak zorundayım,"
ama sesimdeki tereddüt bunu pek inandırıcı
kılmadı.
"Bervan'ın sonunu getireceğiz, ama önce bunu
anlaman lazım: Güç, yalnızca teslim olmakla elde
edilir."
0 an, kararımın sonuçlarını tam olarak
kavrayamadan, içimdeki karanlıkla isteğin daha da
güçlendiğini hissettim.
Beni yatağın üzerine savurduktan sonra, o da
yanımda durdu. Gözlerinde bir meydan okuma vardı.
"Hayatını değiştirmek için bir adım atmalısın,
Zilan,"
Sesi, bir yandan güven verici, diğer yandan
tehditkar bir ton taşıyordu.
Düşüncelerim karmaşık bir şekilde dolaşırken,
ruhumda bir değişim yaşanıyordu.
Kendi seçimlerimle Bervan'ın dünyasına son
vermek, beni özgür kılabilir miydi? Beni yönlendiren
karanlık düşünceler, içimdeki tereddütü giderek
alevlendirdiyordu.
Yavaşça, "Eğer bu yolda ilerleyeceksem, tamamen
teslim olmalıyım,"
ve buna kendimi hazırlamaya çalıştım.
0, bu sözlerime karşılık gülümsedi.
"işte bu! Duygularını serbest bırak. Şimdi bana
güven ve beni izle."
O an, onun yanında olmakla beraber, kendi içsel
savaşımı kazanma isteğim, arzuladığımız güce ulaşma
tutkumla birleşmişti.
Kendimi ona daha da kaptırırken, elini belime
koydu ve yaklaşarak,
"Bervan'ın geleceği tehlikede. Ama biz, birlikte
güçlü olabiliriz,"
Gözlerimde beliren kararlılık, bu karanlık
anlaşmanın içinde kaybolmama neden oldu.
Tam o an, içimdeki isyanla karışık bir tatmin
duygusu hissettim. Artık geri dönüş yoktu;
Bervan'a karşı bir plan yapmaya başlamıştık ve bu
yolda ilerlemek için her şeyi göze almıştım.
"Ne yapmam gerekiyor?"
diye sordum, kararlılığımın sınırlarını zorlayarak.
"öncelikle, Bervan'a olan bağlılığını sorgulamalısın.
Ona karşı olan duygularını bastır, ve beni dinle,"
O an, onun sözleri bende yankılandı; bu yeni yolda
ilerlemek için tüm engelleri aşmam gerektiğini anladım.
O an, odayı saran gerilim ve arzu, beni ele
geçirmeye başladı. İçimdeki karmaşık duygular, ona
karşı duyduğum çekimi daha da artırıyordu.
Gözlerimiz birbirine kenetlendiğinde, kalbimin hızla
çarptığını hissettim.
Yavaşça yanımda beliren bu karanlık figür,
parmaklarını belime koyarak beni kendine çekti.
"Bunu yapmalısın, Zilan. Gücün ve iktidarın
kapıları, yalnızca arzu ile açılır,"
O an, içimdeki isyanla karışık bir arzu patladı.
Duygularımın ve düşüncelerimin karmaşası içinde kaybolmuşken, kendimi ona teslim etmem gerektiğini
anladım.
O an, aramızdaki gerilim bir kıvılcım gibi alevlendi
ve kendimi onun kollarında buldum.
Gözlerimdeki belirsizlik yerini kararlılığı bıraktı.
Onunla bir bütün olmak, Bervan'a karşı bir adım
atmanın yolu olabilirdi.
"Ne gerekiyorsa yapacağım,"
sesimdeki cesaretle.
0, yüzünde bir gülümsemeyle yaklaştı ve dudağını
benimkine bıraktı. O an, tüm düşüncelerimin dışına
çıkıp yalnızca bu anın tadını çıkarmaya başladım.
Karanlık arzular ve geçmişin zincirleri ardımda
kalırken, yeni bir geleceğe adım atmak üzereydim.
Kollarında kaybolurken, düşüncelerim silikleşti ve
yalnızca anın tadını çıkarmaya odaklandım. Beni etkisi
altına alan tutkuyla, her şey yavaş yavaş
bulanıklaşmaya başladı.
0, bedenimi sarmalayan bir ateş gibi, içimdeki tüm
karanlık hisleri alevlendiriyordu.
Yavaşça, parmaklarını omuzlarıma yerleştirerek,
beni kendine çekti. Derin bir nefes alarak, ona karşı
koymadım;
bunun yerine, hissettiklerimin derinliğine dalmaya
karar verdim. Gözlerimdeki korku yerini, içimdeki
arzuya bıraktı.
"Ona karşı bir şeyler yapmalıyız, Zilan," dedi,
gözlerindeki yoğunluk beni daha da etkiliyordu.
"Bervan'a yaklaşmalısın, her adımında ona karşı
güvenini sarsmalısın."
Bu sözler, beni daha da hirslı hale getirdi.
"Evet, onu zayıflatmalıyım. Ama bunu seninle
yapacağım,"
kararlıliğınmi pekiştirerek.
0, yanımdan kalkmadan, bana daha da yaklaştı ve
tekrar dudaklarıimı yakaladı. Duygularımın yoğunluğu
içinde kaybolmuşken, aramızda oluşan bağ beni iyice
sarhoş etti.
Bu ilişki, sadece bir arzu değil, aynı zamanda
planlarımıza giden yolda bir güç kaynağı olacaktı.
"Bu gece, her şey değişecek,"
"Bervan'in güvenini kazanırken, ona karşı olan
duygularımızı bir silah gibi kullanmalıyız."
Bunu anlamıştım; birlikte olmanın gücü,
planlarımıza yön verecek ve bizleri yeni bir geleceğe
taşıyacaktı.
Kendimi ona daha da kaptırdım, o anın tadını
çıkarırken, zihnimde Bervan'a karşı stratejiler
tasarlamaya başladım.
Bu gece, SIradan bir gece olmayacaktı; hem
aramızdaki bağı güçlendirirken, hem de gelecekteki
zaferimize ilk adımımızı atacaktık.
Yatakta kaybolmuşken, aramızdaki gerilim daha da
yoğunlaştı. Her bir dokunuşu, vücudumda alevler
yaratıyordu.
Duygularım, karşı konulmaz bir tutku haline dönüşmüştü. Onun sicak nefesi, boynumda gezinirken,
içimdeki tüm korkular yavaşça silinmeye başladı.
Ellerim, onun beline sarılırken, onu kendime
çekmek için daha da kuvvetli bir şekilde hareket ettim.
Gözlerimiz birleştiğinde, aramızdaki çekim her
şeyin ötesindeydi. O an, zihnimdeki tüm düşünceler
kayboldu ve sadece ikimizin arasında yükselen arzunun
etkisi altında kaldım.
Yavaşça, parmaklaryla vücudumda gezindi. He
dokunuşu, beni derin bir sarhoşluğa sürüklüyordu.
Sırtimi geriye yaslarken, ondan gelen sicakliğı
hissetmek, beni daha da sersemletti. Aramızdaki
mesafe yok oldu; bedenlerimiz birbiriyle uyumlu bir
dansa başladı.
0, bana yaklaştığında, dudaklarımız buluştu. ilk
başta hafif bir temasla başlayan öpüşme, kısa sürede
tutkulu bir hal aldı. Kalbimin hizla çarptiğını hissettim;
bu, hem korkutucu hem de büyüleyiciydi. Aklımda
Bervan'a karşı kurduğumuz planlar olsa da, o an her
şeyin önünde duruyordu.
0, parmaklarını saçlarımda dolaştırırken, içimdeki
tüm hislerin yükseldiğini hissettim. Gözlerimi kapatıp
ona teslim oldum;
bedenim onun dokunuşlarına tepki veriyor,
aramızdaki bağın güçlenmesine neden oluyordu. Her
anı daha yoğun yaşıyor, tutkularımızın derinliklerine
dalıyordum.
Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım; yalnızca
ikimiz vardık, birbirimizin sıcaklığında kaybolmuş
halde.
Her nefes alıişverişimizde, aramızdaki bağı daha da
güçlendiren bir enerji hissediyordum. Geleceğe dair
belirsizlikler ve kaygılar, yerini bu yeni arzulara bıraktı.
Böylece, her ikimiz de bu karanlık yolda ilerlemeye
hazırdık. Bu birliktelik, sadece bir anlık tatmin değil,
aynı zamanda gelecekteki planlarımızın temel taşını
oluşturuyordu.
İkimizin de amacı, Bervan'a karşı bir güç elde
etmekti ve bu an, o yolda atılmış önemli bir adım
olmuştu.
Artık benim kadınımsın zilan bekaretini ben aldım
şimdi odadan çık kanlı bezi de al unutma Bervan'ın
koynuna girdiğin de o seni bozmuş gibi plan yap"
O an, söylediği kelimeler ruhuma bir hançer gibi
saplandı.
"Artık benim kadımsın, Zilan. Bekaretini ben
aldım,"
derken sesi, bir yandan zaferle dolup taşarken,
diğer yandan içimdeki karanlık düşünceleri besliyordu.
Gözlerindeki ışıltı, bu anın yalnızca bir başlangıç
olduğunu işaret ediyordu.
*
Zümra' dan
Bervan'ın Zilan'dan çocuk yapacağım demesi,
içimde derin bir yaraya sebep oldu adeta zulüm gibiydi.
Kalbim, yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyordu;
Bu, bir tehdit değil, bir ihanet gibiydi. Onun
gözlerinde, Zilan'a duyduğu sevgi ve bağlılıkla birlikte,
benim varlığımı nasıl görmüştü? Beni, sadece bir
sorumluluk olarak mı düşünüyordu?
Söylediği şeyle yüzüne indirdiğim tokat, odada
yankılandı. Sesin yankısı, içimdeki öfkenin dışa vurumu
gibiydi; sanki tüm duygularım bir anda dışa fırlamıştı.
Bervan'ın gözlerindeki şok ifadesi, beni bir anlığına
duraksattı. Ama bu an, benim içimdeki yangını
söndüremedi.
Kendi içimdeki çatışmayı, onun yüzüne vurduğum
o tokatla ifade etmekten başka çarem yoktu.
"Zümra karnındakine dua et yoksa burda ölün
çıkardı"
" Değil sen senin sülalen gelse hiç bir şey yapamaz
artık bana şimdi defol burdan"
Bervan ağa odadan çıktıktan sonra, kapının
ardında bıraktığı sessizlik içinde kayboldum.
Yüzümdeki öfke soğuyordu, ama içimdeki acı hâlâ taze
kalmıştı.
Tokat'ın yankısı hâlâ kulaklarımda çınlıyordu;
sadece fiziksel bir darbe değil, aynı zamanda kalbime
indirilmiş bir darbe gibiydi.
Gözlerim, boş duvara dikilmişken, düşüncelerim
birbirine karışıyordu. Bervan'in söyledikleri, benim
içimdeki savaşın alevini daha da körüklüyordu.
Onun Zilan'dan çocuk yapma isteği, sadece bir
niyet değil; benim kimliğime, onuruma ve aşiretimizin değerlerine bir saldırydı.
İçimdeki mücadele, artık yalnızca onunla değil,
kendi içsel kimliğimle de ilgiliydi.
Odanın dört duvarı, beni boğuyor gibiydi. Her şey
ağırlaşmıştı; duvarlar üzerime gelirken, nefes almakta
zorlanıyordum.
Bervan'ın ardında bıraktığı sessizlik, beni kendi
düşüncelerime baş başa bırakmıştı
Kendimi toparlayıp odadan çıktım. KapIda dut
Şahin'e döndüm. Onun gözlerindeki merak ve endişe,
içimdeki kararsızlığı daha da derinleştiriyordu. Şahin,
her zaman benim yanımda olan biriydi.
"Hanım ağam iyimisiniz?"
" Şahin bana avukat ayarlayın Elif olmasın başka
bir avukat istiyorum ayrıca ne yapıp edin Mervan' ı
bulun "
" Emrin başım üstündedir hanım ağam "
Şahin'e söyleyeceklerimi söyledikten sonra
hastaneden çıkıp arabaya bindim. Yol boyunca aklımda
sadece ablamın bıraktığı emaneti düşünüyordum.
Onun ne kadar değerli olduğunu biliyordum; bu
sadece fiziksel bir nesne değil, aynı zamanda ailemin
geçmişine ve ona duyduğum sevgiye dair bir parçaydı.
Hızla geçip giden manzaralar, düşüncelerimi daha
da derinleştiriyordu. Abla, her zaman güçlü duruşuyla
bilinen biriydi;
şimdi onun emanetiyle birlikte onun mirasını
taşımanın yükü üzerimde ağır bir baskı oluşturuyordu.
Yolda ilerlerken, onun sesi kulaklarımda
yankılanıyordu:
"Bunu doğru bir şekilde taşımalısın."
Ne demek istediğini biliyordum, ama bunun nasıl
olacağını bilemiyordum. içimde bir kararsızlık vardı;
acaba bu emaneti gerçekten hakkıyla taşıyabilecek
miydim. ?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 46.2k Okunma |
2.31k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |