
Umut'u kucağıma alırken konuştum. "Umut!" Dedim gülerek. "Aşkım." Dedim alnını öperken. Sırf onu öpebilmek için Zeynep'le ruj bile sürmemiştik.
Yavaşça onu havaya kaldırdığımda gülüp konuştum. "Sen ne kadar tatlısın aşkım!" Deyip havada yavaş yavaş zıplattım.
Annemin sesini duydum. "Bir tane de sen yap da bizde böyle sevelim." Dedi gülerek.
Anneme bakacağım esnada gözüm başka bir yere istemsizce takıldı. İki çift elaya. Bazen elaydı gözleri bazense kahve. Ancak her zaman çok güzel bakardı. Şimdi olduğu gibi.
Hafif sakalları çıkmış yüzünde küçük bir gülümsemeyle beni izliyordu. Bu an aşırı güzeldi. Bir an hayal etmeden edemedim. Bizimde bir çocuğumuz olmuş ve beraber büyütüyoruz. O bize gülümseyerek bakıyor bende çocuğumuzla oynuyorum. Çok güzeldi.
Yeni fark ettiğim şeyse Ferzan'la bakışıyorduk ve hâlâ anneme cevap vermedim. Sanki o da aynı şeyi fark etmiş gibi bakışlarını sertleştirdi ve önüne döndü.
"Nasip kısmet anne."
(...)
Nefes alamıyorum. Nefes boğazıma kadar geliyor ancak ilerisine gitmiyordu. Biri boğazımı sıkıyordu. Ellerimle boğazımı sıkan ele vurdum. Sesim bile çıkmıyordu.
Benim boğan adam ise amcamın ya kendisiydi. Ancak Samet değil, İsmet. Bana öfke ve nefretle bakarken konuştu. "Sen güvenilmez bir kadınsın! Sen oğlumu haketmiyorsun bile!" Derken kafama vurdu. Garip şekilde acıyı hissetmedim ancak hâlâ çok korkuyordum. Ve kollarımı kaldırıp ona vuracak gücü de kendimde bulamıyordum. Ellerim boğazımdan ilerisine gitmiyordu. O kadar çaresiz ve güçsüz hissediyordum ki elimden sadece ağlamak geliyordu.
"Amca bırak!" Derken nefes almaya çalışıyordum.
"Berdel bitti. Sen oğlumu haketmiyorsun bile!" Derken bir anda yere düştüm. Kafamın önünde onlar vardı. İroz aşireti...
Korkuyla hepsine bakarken ağladım. En başta sevdiğim adam için sonrada anneler için. Yerde oturup ağlarken İsmet amcam bağırdı. "Berdel olmayacak! Nurşen'i geri verin şu yalancıyıda alın." Derken yüreğim acıdı.
"Amca ben yalancı değilim!" Dedim ağlarken. Ferzan'ı istiyordum. Kimse gelmiyordu. Kendi başımın çaresine bakacak gücü hissetmiyordum. Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlarken bir anda onun sesini duydum. Ferzan'ın...
"Zerya?" Derken sesi şaşkın geliyordu.
"Yardım et!" Dedim ağlamaya devam ederken. "Ben yalancı değilim! Ben sadece-"
"Zerya'm hadi uyan, birtanem. Kabus görüyorsun." Diyen Ferzan ile ağlayan gözlerim açıldı. Ferzan'ın dudakları şakağımdayken bana sarılmış vaziyetteydi. Benim kafam onu göğsünde dururken kokusunu soludum derince. Kokusuyla daha sakin nefesler alırken Ferzan yanağımdan bir öpücük aldı. Saçımı okşarken konuştu.
"Gece gece ne oldu Zerya'm?" Dedi sakin bir sesle. "Amca deyip durdun?"
Gözlerim gördüğüm kabusun verdiği korkuyla dolarken vücudum titredi. Ancak Ferzan bunu hissettiği gibi daha da sokuldu.
"O piçi mi gördün rüyanda?" Dedi sesi hafif öfkeli gelirken.
Başını iki yana salladım. Hâlâ hafif hafif hıçkırırken saçımın üstünden öptü ve konuştu. "Babanı gördüm." Dedim sessizce.
Ferzan bir anlığına donarken gözlerimin ben engel olamadan damla damla aktı. "Beni yine o konağa götürüyordu. Benim yalancı olduğumu söylüyordu."
Sözlerim Ferzan'ı gerim gerim gererken ona daha sıkı sarıldım.
Selam canlarım ve MGY okurlarım 👋🏻
Nasılsınız?
İyisinizdir umarım. Ben iyiyim. Şu ara hâlâ yoğunum ama yine de buraya zamana ayırabiliyorum.
Mgynin bu bölümü epey yoğun ve bol shipli olacak. Anladığınız üzere zerya ve Ferzan biraz karışık ve epey olaylar oluyor. Bu arada Umut'u merak edenler diğer bölümü beklesinler, söylemeyeceğim 😁
Sizi çok tutmadan sahiplerinizi yazmanızı istiyorum canlarım.
Haydin görüşürük👋🏻🌬️💖
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |