3. Bölüm
Ezgi Ş / Solmayan İmparatorluk / Bu elfte kim böyle? -3.Bölüm-

Bu elfte kim böyle? -3.Bölüm-

Ezgi Ş
melodikitapsever

Geriye kalan beş tanesi kaçmaya meyillendiler.

Okumu gerdirdim kaçan bir tanesine odaklandım.Arkamdan çıtırtı sesi geldi.

 

"İnsan k-" diyen elf sözünü tamamlıyamadan dünyam karardı.

 

Kendime yavaş yavaş gelirken dövüşme sesleri geliyordu. İnleyerek gözlerimi açtım. Gördüğüm şeyin gerçek olup olmadığını anlıyamadım.

Oturur pozisyona gelirken gözlerimi ovaladım.

Hayır hayal görmüyorum sarışın elf güçlerine rağmen hala küçük goblinle boğuşuyordu. Diğer goblinlerde onları izleyip eğleniyordu.

 

Hızla ayağı kalktım hafif başım döndü ama umursamadım.

 

Bu olay çok uzadı.Yeter.

 

Belimdeki kılıcı çıkardım ve elfle boğuşan gobline yöneldim. Elfin gözleri şaşkınla bana gözlerini çevirene kadar ben boğuştuğu goblinin kafasını uçurmuştum.

 

Gülen goblinler gülmeyi bırakıp bana yaklaştı elimdeki kılıcı elfe attım ve bana yaklaşan ilk gobline bir tekme geçirdim yere serildi.

Diğer iki goblin hançerlerini çıkardı kalan diğer goblinler elfe yöneldi.

 

Ben ise iki goblinlere koştum birine bir yumruk diğerinin silahına tekme attım. Silahsız goblinin kafasını tutup dizimi geçirdim ve baygın goblini yere fırlattım.

 

Dizimden goblin kanları akarken elfe döndüm.Bütün goblinleri bitirmiştik.

 

Elfin gözleri bana bakarken kocaman olmuştu.

 

"Ne beceriksiz elfsin iki üç tane goblinle baş edemiyorsun." Derken yerden çantamı aldım. Gözlerim yerde yayımı aradı.

 

Elf ne ara bu kadar yaklaştığını anlıyamadan elleri ile çenemi tutup dikkatimi ona çekti.

"Sadece senin kalkmanı bekledim, aldığın darbe hafifti. İstesem o köpek sürüsü goblinleri sen gözünü kırpmadan öldürürüm. Haddini bil insan."

 

Eline vurup sinirle geri adım attım.

"Paramı ver."

 

Şuan neden beni test ettiğini sorup konuyu uzatmak istemiyordum eve gitmek istiyordum sadece.

 

Beni süzdü ve "Önce bir yere uğramamız gerek."

 

***

 

Geldiğimiz yer üst seviyede şifacıydı.Benim gibiler (orta tabaka) anca buranın kapasından geçerdi.

Elf tek laf etmeden içeri girdi ve bende takip ettim.İçerisi yeşil duvarlı bol bitkili güzel bir yerdi.

 

İçeri girince herkes ayağı kalktı.İçerdeki doktor olduğunu beyaz önlüğünden anladığım adam hızlı gelip diz çöktü ve diğerleride (elf insan karışık) sanki komut almış gibi aynı anda çöktü.

 

Kaşlarımı çattım.

 

Elf adama eğilip kulağına bir şeyler fısıldadı.

Adamda ayağı kalkıp başını salladı.

Bana bakıp içeriye geçmem için eliyle reverans yaptı. Bende içeri geçtim.

 

İçeride çok tanımadığım komşunun oğlu Mert vardı.Gözlerim büyüdü. Ya eğer bende sağlık sıkıntısı çıkarsa anneme öylerse.

Gerildim.

 

Mert hasta yatağına oturmamı işaret etti.

"Bayadır görüşmüyoruz ha Mare?"

 

Gerginliğimi gizledim ve rahatmışım gibi yatağa oturdum."Aynen, naber?"

 

"İyi öyle takılıyorum.Umarım iyisindir."

 

Tam ağzımı açıp cevap verecektim ki içeriye az önce yere çöken doktor elf geldi. Kısa kahve saçlı gözlüklüydü. "Bakalım neyin varmış."

 

Elini havaya kaldırıp kafama koydu gözlerini kapatıp odaklandı.Parmaklarından yeşil büyü demetleri süzüldü.Yavaş yavaş baş ağrıö azaldı biraz daha iyi hissettim.

 

Adam gözleri açıp çekildi ve "Beyninde her hangi bir hasar yok ama bir kaç gün dinlenmesinde fayda var."bunu bana değilde sanki sarı saçlı elf velimmişte ona anlatıyordu.

Kaşlarımı çattım.Çocuk muydum ben?

 

Elf başıyla onayladı doktora teşekküt etti ve çıktı arkasından hareketlenen Mert'e uzanıp kolundan tuttum.

"Lütfen...Ailemin haberi olmasın."

 

Mert sanki beni tanımıyor da kale alıncak kişinin Elf olduğuna karar vermiş gibi ilk elfe baktı.

Elf"Kızı duydun."

Mert başını salladı ve çıktı.

Bu elte kimdi böyle?"Sadece , askersin he?"askeri bastırarak söyledim ve hasta yatağından atladım.

Elf elini boynuna götürüp utandı "Bir tık yüksek rütbeli askerim."Dudağımı büzdüm.

 

Çıkarken kasa olduğunu düşündüğüm masaya yürüdüm."Borcum ne kadar?"

Mert başını eğdi"Borcunuz yok."

Kafam karıştı."Nasıl yani?"

Elf elini sırtıma koydu eve iteklemeden beni çıkışa yönlendirdi."Borcumuz yok hadi gidelim.Zaten seni buray ben getirdim.İlla borçlu olcak biri varsa benim."

 

Borcumuz?

 

Normalde olsa dönüp borcum neyse öderdim.Ama o haklıydı beni o getirdi ve maalesefki buranın ücretini karşılıyamazdım.

 

Dışarı çıktığımzıda bakışımı yere odakladım.

Elf"İsmin Mare demek?"

 

Başımı salladım"Aynen , peki siz? Bir tık yüksek rütbeli asker beyfendinin ismi nedir?"

 

"Vi"

Kaşlarım çatıldı, bugün o kadar çok kaşımı çattım ki kaşımım ortasınsa daha bu yaşımda çizikler oluşmuş olmalıydı.

 

"Vi mi?Bu ne biçim isim böyle?"

Vi cebinden kese çıkardı ve elime koydu.2

 

"Gitmem gerek."

Kolundan tuttum. Bende o da bu hareketime şaşırdık. Elimi hemen geri çekip kendi koluma koydum"Görev için teşekkür ederim."

Ne kadar yüzümü çizse ve kafamı yere vurmuş olsamda şuan sapa sağlam ve muhtemelen çıkacağım avdan kat ve kat daha kârlı çıkmıştım.

 

"Bende teşekkür ederim sayende insanların kadar da güçsüz olmadığını öğrendim." Odağını benden alıp şifacının kapısının önündeki güneş saatine baktı "Gitmeliyim.Görüşürüz." derken aramızdan insanlar geçti ve ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Ne bu ortaokuldaki beş sikkelik sihirbazlık gösterisi mi?Meh.

 

Beynimdeki sorulardan yorulmuş ve acıkmıştım.

Eve yürürken kafamdaki sorular hala beni rahatsız ediyordu. Bu elf neden goblinleri kendi öldürebilecekken beni yanına aldı?Kimdi bu elf?Görüşürüz?

 

Yürürken gözlerimi kapatım kafamı sallayıp düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım.Düşüncelerden kurtulma işini tanıdığım bir ses bana seslenerek yaptı.

 

Kafamı kaldırıp tanıdık sese çevirince Ay Sarayı'nın lordunun kızı Şevo bana el salıyordu. Başkası görse tanımazdı hatta giydiği giysiler yüzünden birkaç saniye onu tanımakta zorluk çektim. Kapişonlu pelerinin ardından bana gülümserken ona koşup sarıldım.

Şevo ile liseden arkadaştık lakin on birinci sınıfta annesi lordla evlenince hemen okuldan ayrılmak zorunda kaldı. Yinede bağımızı koparmadık gerek mektuplarla gerek buraya balolara gelince muhakak beni görürdü. Bu bağın sebebi ya ona doğum gününde aldığım kalemlik ya da ruhlarımızın uyuşmasıydı. Bilemiyordum.

Çiçekçi dükkanımıza uğradığında ise ona en güzel güllerle buket yapardım. Gülleri çok severdim o yüzdende ona güllerden buket yapardım.

"Şevo'm nerelerdesin böyle aylar oldu." Sarılıp kollarını tuttum ve gülümsedim.

 

Bakışları hüzünlendi "Bu sıralar babam fazla çıkmama izin vermiyor. Tahta geçicek ablam varken yinede varis eğitimlerime devam etmemi istiyor. Bundan dolayı bırak sarayı odamdan zor çıkıyorum."

 

O üzülünce üstüne gitmek istemedim.

"Neyse boşver."Yüzünü ellerimin arasına aldım ve devam ettim."Ne kadar uzak olursak olalım bağımız asla kopmayacak."

 

Başıyla onaylayıp gülümsedi ama gözü bir anda benden başka yere kaydı. Yanımdan geçip yerde ki kırıntıları yiyen kargayı kovaladı.

Anlamdıramayan gözlerle baktım. Şevo hemen hızlı adımlarla yanıma geldi. Yine etrafımızı kolaçan etti. Kimsenin bizi duyabilcek mesafede olmadığından emin oldu. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı"Kargala dikkat etmelisin Mare.Onlar belki sadece karga olabilir ya da..."

 

"Ya da?"Neden herkes söyleyeceği lafı dolandırıp duruyordu sıkılmaya başlamıştım.

 

"Kargalar büyücülerin elçisidir. Hatta bazen gördüğün kargalar, karga değil büyücüdür."

 

Vay be

 

"Pekala, pekala. Uyarı için teşekkür ederim."

Karnım guruldadı. İkimizde göz göze geldik ve Şevo ile gülümsedik.

 

"Gitmem gerekiyor yoksa açlıktan bayılcağım." derken karnımı tuttum. Şevo onayladı ve sarıldı.

"Bir süre daha burdayım.Hatta..."koyu kahve gözleri parıldadı"Üç gün sonra balo var bana eşlik eder misin?"

 

***

Bölüm sonuu.Cidden acıktım ama saat geç olduğu için sanırım bir şey yemeceğim.

Bölüm hakkındaki düşüncelerini bekliyorum öptüm <3 😘

Bölüm : 28.08.2024 16:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...