20. Bölüm

Bulutlar Üstünde-20.Bölüm-

Ezgi Ş
melodikitapsever

Yazar notu:Bölümün şarkısını bölüm sonuna yakın dinleyiniz lütfen ♡

_________________________________________

 

Giyinme odamda ki aynada kendime bir bakış attıktan sonra çıkış kapısına yöneldim. Kael'in odasındanda asıl çıkışa yöneldim. Odam mı?

Bu kafa karışıklıklığı karşısında kaşlarım çatılmışken kapıyı açınca kaşlarım yukarı kalktı. Elisa kollarını kavuşturmuş bekliyordu.

 

Dudağımın ucu kıvrıldı ve kollarımı açıp ona yöneldim "Elisa! Nerelerdesin?"

 

Sert duruşu beni görmesi ile surat ifadesi yumuşadı ve sarılma karşılık vermesiyle bir birimizi sarmaldık. Sarılmayı bırakınca "Seni zindana tıktılar sandum."

 

Yumuşuyan surat ifadesi az önce ki gibi düştü ve "Kael ve Victor yarın görüşme yapıcak o yüzden benide kısa süreliğine çıkardılar. Şimdilik sadece beni çıkardılar. Bakalım anlaşmaya göre neler değişcek." dedi ve etrafı kolaçan etti sonra iyice yaklaşıp "Anlaşmaya güvenmiyorum. Kael, o hep dışlanmış vs ötekileştirilmişti. Ona güvenmemelisin."

Dedikten sonra yüzümde ki kafa karışıklığını bir kaç saniye inceledi. Sonra "Zamanımız yok, sadece seni uyarmak istedim. Şimdi gitmeliyim." dedi ve tek kelime edemeden gitti.

 

Bir kaç saniye olduğum yerde kaldım. Sonra kafamı sağ sola salayıp kendime gelmeye çalıştım ve nereye gitceğimi bilmeden yürüme başladım. Merdivenlerin oraya gelmiştim bir hizmetçi beni görünce eğildi. "Leydim, bende sizi arıyordum. Lütfen beni takip edin." Başımla onaylafım ve tek kelime etmeden onu aşağı kata giderken takip ettim. Bir kat aşağı gibi bir kısa mesafe almamıza rağmen dişlerimi sıkmaktan çenemi ağrıtmayı başarmıştım. Stres kontorolüne çalışmam gerektiğini aklımın bir köşesine not alıp çenemi biraz haraket ettirip rahatlatmaya çalıştım.

 

Hizmetçi sola saptı bir süre sonra tekrar sola sapınca iki kapılı odaya gelince durdu ve eliyle buyrun işareti yaptı. Kapıyı sol elimle bir kapı kulpunu diğeriylede kapı kulpunu kavradım ve açtım. Perdeler kapalı olmasından oda akşam güneşini içeri almıyor ortalığın kap karanlık olmasında sebebiyet vermişti.

 

Hizmeçiye beni yanlış odaya getirdiğini söyletecektim ki kaybolmuştu. Kime bir şey diyecek olsam kaybolması sinirimi bozmuştu. Bari bu özellik bana dırdır edenlere karşı işe yarasaydı ne güzel olurdu diye düşündüm.

 

Karanlığın içinden bir ses geldi "Kim sana dır dır ediyor ki?"

 

Kafamı daldığım boşluktan kaldırıp içeriye baktım. Bir parmak şıklatılmasıyla odanın içerisindeki mumlar benden taraftan odanın en iç tarafına doğru sağlı sollu sıra sıra aydınlanmaya başladı. Çok büyük olmayan odada küçük bir havuz içinde duran Kael dudağının muzip kovrımı ile beni izliyordu.

 

İster istemez gözlerim uzun süre çalışılmış göğüs kaslarına ordanda baklavalarına kaydı. Suratım kızardı. Kafamı hemen sağ tarafa çevirdim.

"Aman tanrım! Kael kafayı mı yedin?"

 

"Evet, başka soru?" Küçük bir kahkaha attı ve elinde ki beyaz içecekten bir yudum aldı. Sonra devam etti "İçeri gel Mare, Şuray oturabilirsin." Kafamı kaldırma cesareti gösterince havuzun karşısımda ki siyah şenzlongu gösterdiğini gördüm. Hızlı adımlara Kael'i sağıma alıp odanın pencere bakan tarafına oturdum böylece Kael'e bakmıyor ormanı seyrediyordum.

 

Utanmış bir şekilde oturmama gülen Kael havuzda hareketlenip havuzun bana rn yakınnolan kısmına geldi ve "Çok tatlı utanıyorsun."

 

Gözlerimi devirdim "Sadede gel Kael."

 

"Püf. Senin yerinde olsam ne tür birini olduğunu bilen birine daha iyi davranırdım."

 

Gözlerim hemen onu buldu. Bana yem mi atıyor yoksa profesörler bile bulamamışken ne olduğumu biliyor muydu cidde?

 

Gülümsedi ve havuza yaylandı "İşte böyle. Benle ilgilen."

 

Ayağı kalktım "Oyunlarına vaktim yok. Çıkar ağzında ki baklayı."

 

"Sen bir perisin Mare."

 

"Ne? Dalga geçmenin sırası değil Kael. Peri çocuk masalı sayılmaz. Eğer böyle kaşınma devam edersen seni o havuzda boğarım." Bir adım yaklaştıp ona baktım.

 

"Ah Mare , Mare. Ben yalan söylemem. Dalga geçmeyide severim ama şuan gayet ciddiyim. Muhtemelen annenin sülalesi ile babanın sülanenin çekinik peri genleri birleşip seni oluşturdu."

 

Çocukken bile inanmadığımız periler, gerçek miydi? En önemlisi bende bir peri miydim. Şaka yapıyor olmalıydı. Yoksa gerçek miydi?

"Bu çok mantıksız. O zaman neden şimdi çıkıyorda doğuştan değil?"

 

Elini uzatı "Elimi tut ve beni havuzdan çıkar. O zaman söylerim."

 

Gözlerim kısıldı ve ofladım "Oyunlarından bıktım, beni havuza atmayı planladığını gayet net görüyorum."

 

"Yalan söylemediğimi söyledim. Hadi kaldır beni."kolu hala havadayken bi eline bi ona baktım. Islak saçlarından akan damlacıklar üstüne damlıyor ordanda kaslarından hızla akarken sanki yarışıyorlardı.

 

Dudağımı ıssırdım. Göz kapakları tam kırmızı gözlerini perdeleeyecekken elini tutmamla açıldı.

 

Onu bütün gücümle çekerken o gülümsedi ve onu havuzdan çıkardım. Siyah mayosunu hafif düzeltirken karın kaslarını sergiledi. Karın kaslarını sergilerken şaşkınlıkla nasıl beni çekip havuza atmadğını düşünürken yanımdan geçip şenzloktan havlu alıp havluya sarındı.

 

"Çok çok önceden daha annen ve baban tanışmamışken. Elfler..."

 

Dikkatimi ona yönelttim. Onda devam etti "Elfler zamanında çok fakirdi ve periler zengindi. Periler elflerle anlaşma yapıp onlara yardım ettiler. Elfler ise onlarla bağ kurdukça elfler perilerin kanatlarını, güçlerini , güzelliklerini kısaca her şeyini kıskandı." konuştukları şeyler ağır gelmiş gibi şenzlonga oturdu ve oturması ile kuru bir halde siyah saray kıyafetkerine büründü. İçeğinden bir yudum aldı ve devam etti

"Elfler para karşılığı onlara iş gücü ile yardım ediyor ve onlarla ticaret yapıyordu."

 

"İnsanlar? Onlar ne yapıyordu?" Derken önümdeki şenzlonga oturup merakla onu izledim.

 

"İnsanlar o zaman peri ve elflerden uzakta yaşıyorlardı. Hemde büyücülerle beraber. Neyse o konuya sonra gireriz. Efler bir gün toplaştılar periler onlara çok iyi davranmasına rağmen kendilerini küçük davranılıyormuş gibi düşündüler ya da daha iyi tabirle kıskandılar."

 

Meraktan dudağımı sırıp sanki çok iyi bir dedikodu dinliyen arkadaş gibi heyecanlandım "Sonra noldu?"

 

"Kısnkandılar ve bütün perileri acımasızca öldürdüler. Onlara size pasta yaptık dediler ve...Zehirlediler." suratı düştü, uzaklara odaklandı. Çenesinin kasıldı ve daha önce hiç görmediğim kadar ciddi ve soğuk ifadesini bana yöneltti.

"Biri sana sen bir şey yapmadığın halde hatta iyi davrandığın halde kötü davranıyorsa. Seni kıskandığındandır. Böyle varlıklar kendilerini düşük gördükleri için kendilerine yediremeyip sana kötü davranırlar. Kişiliksizler." Derken son sözünü tükürür gibi söyledi.

 

"Haklısın Kael." Hikayeyi bitirince peri ile eşferin arasında geçen bu olaylar peri olmamın şokunu perdelemişti ya da hala peri olduğumu kabulenemiyordum.

 

Kael bana baktı ve ayağı kalktı. "Bu kadar gerçek sana ağır gelmiş olmalı. Hadi biraz dışarı çıkıp yürüyelim."

 

Gözlerimi kaçırıp boynumu kaşıdım " Aslında odama dön-" diye cümlemi tamamlıyamadan Kael elimden tuttu ve "Hadi gidelim." dedi ve beni sürükledi.

 

Bahçeye inerken tüm hizmetçiler Kael'i selamladı Kael de başıyla eşlik etti. Sonunda bahçeye çıktık ve yürümeye başladık. "Victor'la ne konuda anlaşıcaksın."

 

"Onu söyliyemiyoruz maalesef."

 

Gülekren ağzımı kapattım va kafamı hafif sağa yatırıp meraklı ve heyecanlı bir gülüş attım "Nedenmiş?"

 

Omuz silkerken kırmızı gözleri batan güneşle uyum içinde parıldıyordu. İlk başlarda korkutucu gelen bu kırmızı gözler şimdi ışıl ışıl gözüküyordu.

"Yarın görüceksin."

 

"Gizem yaratmayı seviyorsun değil mi he Kael?"

 

Başıyla onayladı "Tabii, benim küçük eğlencelerim işte." Kırmızı gözlerini kaçamak bir bakış atarak "Sen nelerden eğlenirsin?"

 

Omuz silktim "Dans etmeyi severim." Derken artık güneş batmıştı ve sihirle yanan sokak lambaları devreye girmişti. Gündüz kadar olmasada gözüzümüzüb önünü görecek kadar aydınlanmıştı.

 

Kael sağ kaşı hafif kalktı ve indi. Yine o muzip gülümsedi. Hafifçe eğildi ve elini uzattı "Bu dansı bana lütfeder misiniz?"

 

Bakışlarımınsara kaçırdım. Victor kim bilir hangi zindanda beton üstündeydi ve birçok çalışand aynı şekilde. Benim böyle dans etmem doğru olur muydu?

 

"Bir kere de anın tadını çıkar, yarın yaşayacağız mı bilmiyoruz."

 

Haklıydı şuan onları kurtalabilcek bir şey yapamam ne dersem diyeyim Kael yarın ki anlaşmaya dek onları bırakmazdı.

 

Bakışkarımı ona yönelttim. Kırmızı meraklı gözleri beni inceliyor tepkimi bekliyordu.

Elini tuttum.

 

"Güzel seçim." Dedi ve kanatları bir anda dışarı çıktı. Bir an ürktüm ama sonra geri toparladım.

 

Gözleri her bir detayımı ezberleken "İzninle."dedi ve elini belime götürdü. Bir kaç saniye olumsuz tepki vermemi bekledi. Ne yapcağını görmek için tepki vermeden bekledim. O da tepki almayınca güçlü bir kanat çırpışla bizi yukarı yükseldi. Hızla yükselmemin etkisi ile gözlerimi kısıp ister istemez ona sokuldum.

"Gözlerini açabilirsin."

 

Önce bir gözümü sonra diğerini açtım ve etrafı kolaçan ettim.Bulutlar halı gibi ayaklarımız altındaydı ve yıldızlar dans etmemizi beklercesine parıldıyordu.

 

"Bak beni bırakma tamam mı?"derken kolunu sıkı sıkı tutuyordum.

 

Hafif dudağı kıvrıldı boşta olan bileğinin bileğinde her zamanki siyah zincirli mor ışıltılı zinci belirlirdi. Zincir yılan gibi kıvrılıp benim bileğimi sardı. Kaşlarım çatıldı . Elimi çektim ama zincirini hissetmedim. Sanki orada değildi.

 

"Sen düşersen, bende düşerim." Kafa karışıklığımı aydınlatmak adına "Zincirimle bir birimize bağladık. Zincirim seni rahatsız etmiyecek, ağırlık yapmayacak, hissemeyeceksin bile. İstediğin zaman çıkaracağım.

 

"Çıkar şunu." Elimi çekiştirdim.

 

"Hemen efendim." dedi ve ellerini üzerinden çekip zinciri çıkarmak için zinciri tutunca geye doğru aşağı düşneye başladım "Hayır çıkarma!" diye avazımın çıkrığı kadar bağırdım taki tek kolum zincirli vaziyette Kael'e bağlı asılo durana dek.

 

"Gerçekten mi? Kael. Şaka gibisin."

 

"Zinciri çıkarmam için elimi kullancaktım. Sen izin vermedin."

 

O tepemde kıs kıs gülerken ben sağ kolum havada asılı bir şekilde "Takarken eline ihtiyaç duymadın eşek herif!"

 

Beni yukarı çekince sinirle ona baktım, o korkmaktan çok eğleniyor gibiydi. Sinir katsayım

daha da arttı. "Tamam haklısın özür dilerim. Hadi dans edelim."

 

"Müzik yok ki? Beni daha çok mu sinir etmeye mi çalışıyorsun, nasıl dans edeceğiz?"

 

Güldü "Mümkün olmasını sağladığın sürece ehr şey vardır." dedi ve dlini şıklattı. Bulutların üzürüne bir sürü müzik aleti ışıltıyla belirdi. Sahipsiz müzik aletleri havada süzülmeye başladı. Keman başladı ve Kael belimde tutup müziğin ritmi ile benimle dans etmeye başladı. Elimizdeki

 

Havadayken ona sarılı halde nasıl dans edeceğimi düşünürken yerde şefaf yuvarlaktan bir zemin oluştu. Ayaklarımın yere değdi ve omzuna elini koydum. Müziğin ritmine ayak uydururken ellerimizde ki zincir solup kayboldu.

 

Kael kadife sesiyle şarkı söylemeye başladı "I'm in love with a fairy tale. Even thouh ıts hurt.( Ben bir peri masalına aşığım, acıtmasına rağmen.)"

 

Ayaklarımız uyum içinde adımlar atarken gözlerini benden bir saue bile ayırmıyor şarkı söylemeye devam ediyordu.

 

Sonunda zaman yoktu. Sadece bulutlar ve ben vardım. Bütün sorunlarım yoktular. İç sesim bile beni rahat bırakmıştı. Güvendeydim ve rahattım. Fizik olarakta öyle mental olarakta.

 

 

Yerdeki bulutlara bakarken Kael beni kendine çekti ve şarkı söylemeye devam etti " Cause I don' care if ı lose my mind.(Çünkü aklımı kaybedersem umursamam" Kırmızı gözleri içime işlerken "I'm already cursed.(Ben çoktan lanetlenmişim)" şarkı sözlerini söyledi ve kemanlar çoştu. Kemanların çoşması ile bizde çoşup şarkı bitimine kadar dans ettik.

 

***

 

Bölüm sonukeee ♡♡

Victor'cular için sıkıcı bir bölüm oldu biliyorum ama bence çok tatliş oldu. Neyse desteklerinizi eksik etmeyiniz bir gün bu bölümü D&R raflarında okumak dileği ile sizi öpüyorum ♡

Bölüm : 05.09.2024 14:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...