40. Bölüm

38. Bölüm

Nora
melody.nora

“Bir kerede bir boku becerin!” diye bağırarak Korkusuzların olduğu toplanma salonuna girdim. “Size sadece çok kolay bir görev verdim ve siz bunuda beceremediniz!”

Benim bağırmamla birlikte hepsi kendine çeki düzen verip odaklarını bana çevirdiler.

“Anlamıyorum Dokunulmaz. Her şey düzgün ilerledi. Bir sorun olmadı.” dedi Jason.

“Sorun olmadı öyle mi?”

“Evet dört dörtlük bir plan olmuştu. Neden bu kadar sinirlisin? Ne yanlış yaptık söyle de bilelim.” dediğinde elimdeki dosyayı kafasına fırlattım. Dosyayı eline alıp açtı.

“Bir sikimi beceremezsiniz siz! Oraya geleceğimizi anlamışlar ve dosyayı boşaltmışlar. Hadi ben orada değildim.” diyerek Alex’e döndüm. “Lan sen neden incelemedin, anlamadın Yıkımcı!”

“Her şey çok hızlı oldu Dokunulmaz. Sadece bir dosya senin için ne kadar önemli olabilir? Tekrar gideriz ve gerçeğini alırız.” dedi sakinlikle. Alaycı bir şekilde sırıttım. Ellerimi arkamda birleştirdim. Yavaş adımlarla ortalarına doğru ilerledim.

“Peki ne zamandan beridir benim yaptıklarımı ya da söylediklerim sorgulanıyor? Bu hakkı nereden buldun Yıkımcı?”

“Bak, Dokunulmaz. Hepimiz oraya girerken zorluklar yaşadık. Hayaletin olmadığı anda girmemize rağmen çok zorlandık. Bir de Hayalet o sırada orada olsaydı ne yapacaktık?” dedi Alex’in üzerine gitmeme karşılık Emma.

Biraz düşündüm. Madem kocama bir şey yapamıyordum, o zaman bende ilk başta aile evini bitirirdim.

“Aklından sinsi planlar geçiyor gibi hissediyorum, Dokunulmaz?” Oyunbaz’ın konuşmasıyla keyfim daha da yerine gelmişti.

“Toparlanın, aile toplantısı yapacağız.” diyerek gülümsedim.

**

“Lan şek şu silahı burnumun ucundan! Oyuncak mı bu?” dedi Patlatıcı. Elanore onu umursamayarak elindeki silahi geri çekti. Hemen ardından hızlı bir hareketle tabancayı kafasına dayadı. Gülümsemesinden eğlendiği anlaşılıyordu. Jason bir şeyde yapamıyordu. Elanore’un bir saç teline bile zarar gelmeyecekti. Kocası onun bu operasyona geldiğini öğrenseydi delirirdi. Zaten deliydi de işte biraz daha delirirdi.

“Kapa çeneni. Yoksa sıkarım kafana.” dedi eğlenen sesiyle Elanore.

“Elanore sencede abartmıyor musun? Patlatıcıyı rahat bırak.” Tabancayı Jason’ın kafasından çekti.

“Çok korkaklar bunlar.” Diyip kollarını önünde birleştirdi ve arkasına yaslandı. Çocuk gibiydi. Hamilelik hormonları onu daha tatlı yapmıştı.

Jason bir anda hızlıca kafasını Elanore’a çevirdi.

“Korkak mı?” dedi. “Senin o elindeki normal tabanca olsa neyse diyeceğim ama lazer silahıyla insan öldürecek olman beni korkutmuyor. Sadece kafamın ortasında bir delik istemiyorum.”

“Sende ne korka-“

“Dokunulmaz, geldik efendim. Diğer tüm ekipler evi sarmaladılar. Evin içinde sadece dediğiniz gibi Adnan Demir var. Karısıda yanında.” dediğinden sırıttım. Güzel nir çifte işkence olacaktı.

Arabanın kapısı açıldığında, ”İnin.” dedim. Elimdeki Keleş ile arabadan indim. Korumaların hepsi dışarıdaydı ve etrafı sarmışlardı. Elanore’a döndüm. “Acaba arabada mı beklesen. Senin için daha iyi olur kızıl ne dersin?” dedim karnına bakarak.

“Hayır! Hem aileni ilk defa göreceğim hemde öldüreceğiz. Bu fırsatı asla kaçırmam.” dedi sadece benim duyabileceğim şekilde. Bu kızda deli kanı vardı.

“O zaman arkamda dur Elanore. Karnındaki junıor Luther’a zarar gelmemesi gerekiyor.” dediğimde güldü. Eve doğru yürümeye başladığımda arkamdan Korkusuz timi geliyordu. Bahçede duran korumaları indirdiklerinde ben kapıya ulaşmıştım bile. Elimdeki silahı kapının açılmasıyla beraber kaldırıp korumalardan birini vurdum. Hızlıca içeri isyan ettiğimizde Megan’ın bir çalışanın boynunu kırdığını gördüm. Mutfağa hızlıca girdiğimde kadınlardan bir çığlık sesi yükseldi.

“Adnan Demir ve Karısı nerede?”

“Çalışma odasındalar.” dedi korkak sesiyle çalışanlardan biri. Elanore’a baktığımda mutfakta masa üstünde duran kurabilerden biri almış ağzına atıyordu. Bu manzara beni güldürmüştü. Mutfaktan çıkıp çalışma odasının olduğu yöne ilerledim. Şimdi bakalım ne yapabilecekler?

Hızlı bir hareketle tekmemi kapıya vurdum ve açıldı. İçeri girdiğimde sandalyeler üzerine bağlı babamı ve annemi gördüm. Arkalarında ise tek bir kişi vardı. Hayır bir kişi değildi. İki kişiydiler.

“Karımı bu halde görmek beni çok gururlandırıyor.” dedi Edip beni baştan aşağı süzerek.

“Beni ise sadece endişelendiriyor.” dedi Luther Elanore’a ithafen ve Elanore’a doğru ilerledi. Elanore ise kaçamak adımlarla benim yanıma geçti. Ne zamandan beri elinde olduğunu bilmediğim kurabiye tabağıyla yanıma sırnaştı. “Doktorun sana kurabiye gibi şeyleri yasakladığını hatırlıyorum Ateş. Bırak o elindekini.”

“Siktir! Ben yiyeceğim. O doktor bir sikimi bilmiyor.” diye bağırdı Elanore. Luther ona yaklaşmaya çalıştığında namlunun ucunu göğsüne bastırdım.

“Uzak dur Luther.” dedim. Bana ihanet etmemişti. Etmeyeceğini biliyordum. Luther doğru olanı yapıyordu. Ve bu doğru olan şey benim sinirlerimi bozuyordu!

“Sakin ol Melenie.”

“Karşımda dururken mi? Ah hayır ben almayayım.”

“Melenie, hiç düşünmedin mi?” dedi ısrarla beni sakinleştirmeye çalışarak.

“Neyden bahsediyorsun?” dedim en sonunda.

“Bu aşırı fazla olan kin tutmanı. Neden kocana zarar vermek istemiyorken, bir yandan da ona zarar vermek istiyorsun. Hiç düşünmedin mi?” dediğinde duraksadım. Doğru söylüyordu. Kafamda bir şeyler oturur gibi oldu. Evet, neden küçücük bir olayda bu kadar büyük bir kin tutuyordum?

Manipüle etmeye çalışmıyorlardı.

Acaba bedenimde başka bir çip mi vardı? Sanmıyorum.

Namluyu Luther’ın göğsünden çektim. Luther ise hızlı bir hareketle arkamdaki Elanore’un elinde tuttuğu tabağı aldı. Elerinin arasından tabağı alırken Elanore bir iki tanesini boşta kalan eline aldı. Luther, Elanore’u kulağından tutup dışarı çıkardı. Elanore’un küfürleri kulağıma geldiğinde gülmeden edemedim.

“Dokunulmaz.”

“Hayalet.”

“Neden doğru düzgün bir hayata başlamıyoruz? Yalanlar olmadan.” Dedi.

“Arkadan iş çevirmeler olmadan.” dedim.

“Evden kaçmadan.” dediğinde güldüm. Anne ve babamı sandalyelerin başlarından tutup arka üstü yere düşürdü. Yanıma geldiğinde şaşkınca açtığım gözlerimle ona bakıyordum.

“Her şeyi görmelerine gerek yok.” deyip dudağıma yapıştı. Öpüşünde haz yoktu. Öpüşünde özlem vardı. Dudaklarımız birbirine girerken aklımdan tek geçen şey bu saniyede sonra hayatımın düzene gireceğiydi. Aniden gelen mide bulantısıyla geri çekildim. Odanın içinde olan banyoya hızlıca bir giriş yaptım. Klozete eğilip kusarken Edip yanıma gelmişti bile. Saçlarımı ensemde toplayıp rahatlamama yardımcı oldu.

“Neler oluyor Ahu?” dedi sesinde bariz anlaşılan endişeyle. Nefes alış verişim düzene girdiğinde Edipten yardım alarak ayağı kalktım. Lavaboda yüzümü ve ağzımı yıkadım.

“Bilmiyorum Edip. Bu aralar mide bulantım ve kusmalarım çoğaldı. Tamam kahve içince genelde midem bulanır kusarım o küçüklüğümden beri olan bir şey. Fakat bu aralar olur olmadık yerlerde midem bulanıyor ve kusuyorum.” dediğimde gözlerinin içinde bir parıltı belirdi. Gülümseyip beni kendine çekip sarıldı.

“Deli misin be adam. Ben burada hasta olduğumu yataklara düşüp sakat kalacağımı anlatıyorum sen gelmiş sarılıyorsun!”

“Karım bir şeyleri anlamakta zorluk çekiyor galiba.”

“Ne. Anlamıyorum Edip!”

“Merak etme anlarsın yakında.” dedi. Geri çekildiğinde kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. “Sen arabaların olduğu yere git. Benim burada Demir ailesinden eksiltmem gereken iki kişi var.”

“Dışarıda Korkusuz timi ve kendi korumalarım var.” dedim onların bu durumu garipseyeceğini anlatmaya çalışarak.

“Dışarıda Zehirliler timide var. Merak etme yemezler adamlarını. Kendi çalışanlarında bana yardım etmek için buradaydılar.” dedi. Ne demek yardım etmek için buradaydılar?

“Onlarda mı bana iha-“

“Yürü Demir kızı! Anlaşılan acıktın ve normalde açılmayan ağızın acıkınca bülbül gibi şakıyor. Bugün burada herkes senin bana geri dönmen için buradaydılar.” dedi ve odanın dışını gösterdi. “Tabii sandalyede oturan ikili dışında.”

Kahkaha atıp Edip’e sarıldım. Aklıma gelenlerle duraksadım. Mide bulantısı ve baş ağrıları. Sık sık idrara çıkmak ve günde en az 2 kez kusmak. Ben hamileydim!

Edip bana bunu anlatmaya çalışıyordu. Karnımda bir bebek vardı. Gelişmemiş bir bebek. Ve benim bu zamana kadar varlığını farketmediğim bir bebekti!

Karnımda bir canlı vardı.

Ve ben, benden önceki Dokunulmazın yolundan gidecektim.

Ailem için her şeyden vazgeçecektim.

***
 

Helloo yine ben ve uzun bir bölüm yazıp gelebildim sonunda. Bu bölümden sonra 2 yada 3 bölüm kaldı bu hikayenin bitmesine. Bitirmek hiç istemiyorum ama her güzel şeyin bir sonu var demişler. Benimde gerekeni yapmam gerekiyor. Bu kitap bittiğinde güncel olarak diğer mafya/zorla evlilik olan Dokunulmaz kitabına devam edeceğim. Şimdilik görüşürüzzz

Bölüm : 03.01.2025 22:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...