
Büyük demir kapının açılmasıyla sinirimle beraber içeri girdim. Etraftaki insanlar beni gördükleri an selam verip toparlanıyorlardı. Yüzlerinde şaşkın ifadeyle benim gelmemi beklemiyorlar gibi duruyordular. Yeraltı ve dış olmak üzere 15 katlı bir binaydı. Binanın önündeki korumalar bana selam verip kapıyı açtılar. Ayak işçiliği yapan İrem beni gördüğü an hızlıca yanıma geldi.
"İrem, Jacob'a benim geldiğimin söylenmemesi gerek. Daha sonra toplu bir konferans düzenleyeceğim. Şimdi Jacob ukalası nerede?" İrem bir an duraksadı. Yutkunup anlamsız gözlerle bana baktı.
"Sizin odanızda efendim." İşte şimdi Jacob'ı öldürmemem için bir neden kalmamıştı. Arkamda duran Alex'e baktım.
"Diğer Korkusuz takımının üyelerini çağırın. Odama giderken haber verirsiniz. Yürüyün."
Jacob bu sefer çok ileri gitmişti.
🧡
Odamın kapısının önünde iki koruma vardı. Bu korumalar Jacob'ın korumalarıydı. Emma ve Alexandraya baktım. İkisini işaret edip korumaları gösterdim.
"Bu işi size bırakıyorum. Hızlı ve sessiz olsun, o piçin duymaması gerekiyor." dediğimde kafalarını sallayıp korumaların yanına gittiler. Korumalar onları görünce dikleşmişlerdi. Alexandra cilveyle korumayı mest etmeye çalışıyordu. Emma ise Alexandranın bu hareketlerine inanamıyordu. İki koruma Alexandraya odak olmuşken Emma bir anda ikisininde boynundaki ince noktaya vurduğunda adamlar afallayıp yere düştüler. Adamların bayıldığına emin olup bize işaret yaptılar. Yanımda Alex ve Martin ile yanlarına ulaştığımızda şaşkınca Alexandraya bakıyorduk.
"Ne?" Anlamaz gözlerle bize bakıyordu. Sanki az önce korumayla cilveleşen o değilmiş gibi.
"Az önce yaptığın şey neydi senin?" Martin'in sorusuyla Alexandra normal bir şeymiş gibi cevap verdi.
"Siz demediniz mi hızlı ve sessiz diye? Plana sadık kalıyordum."
"Sana hızlı ve sessiz derken adamla ayakta yakınlaş dememiştik!" Martin'in anlık bağırmasıyla ağzına vurdum.
"Bu kadar gevezelik yeter."
Kapının kulpundan tutup hızlıca içeri girdik. Baskın basanındır misali. Jacob'ı masamın arkasındaki kitaplıkta kitapları tek tek incelerken görmeyi beklemiyordum. Ne yapıyordu bu? Ani girişimimiz yüzünden yaptığı işi bırakıp yakalanmış gibi bize döndü.
"Dokunulmaz."
"Mızrak."
Bu karşılaşma aslında geçmişte eksik kalan bir anıydı. Dokunulmaza, temas ettikleri an Mızrak ortaya çıkardı. Ama benim tanıdığım Mızrak çoktan bilincini kaybetmiş ve ölmüştü. Karşımdaki eski Mızrak değildi.
"Dokunulmaz. Geleceğinden haberim yoktu. Seni böyle hazırlıksız karşıladığım için kusura bakma." Manipüle öyle mi? O zaman gösteri başlasın. Sinir bozucu bir şekilde gülümsedim. Bakalım ne kadar dayanabilecekti.
"Orada benim kitaplığımda az önce elinde olan kitapla ne halt ediyordun sen?"
"Bildiğin üzere sen bir anda ortadan kaybolunca birinin bu insanları yönetmesi gerekiyordu. En üst yetkilide bendim."
"En üst yetkili öyle mi?"
Onaylarcasına kafasını salladı.
"Sen daha kendini yönetemiyorsun. Bir de benim ajanlarımı mı yöneteceksin lan! Kimin haddine?"
"Çok şey söylemek istiyormuşsun gibi duruyor. Bunu özel bir zamanda konuşabiliriz, Dokunulmaz?" Tamam işin rengi değişmeye başlıyordu.Dışarıda korumalar vardı. Yani kaçmak istese kaçamazdı. Bir anlık sinirle masaya bastım ve ardından Jacob'ın yüzüne kafa çaktım. Kafasını tuttuğum gibi kitaplığa sertçe vurdum. O daha ne olduğunu anlamadan göğüsüne tekmeyi çakıp, Cam duvara yapışmasını sağladım. Yere düştüğünde ne olduğunu anlamamıştı. Yanına ilerleyip yakasından tuttum. Sinirli kelimeler ağzımdan çıkmıştı bile.
"Benim düzenimi, bana ait olan her hangi bir eşyaya, benim himayem altında olan insanlara ve benim hakkımda olan bir şeye dokunursan seni öldüreceğimi bir önceki karşılaşmamızda söylediğimi hatırlıyorum?" Burnunu kıracak bir yumruk attım. "Ama nedense birileri bu kurallara uymamış gibi duruyor! Hazır ol Jacob. Sana cehennemi yaşatacağım."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 82.35k Okunma |
3.16k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |