
“Şimdi benimle ne işin olduğunu anlat Edip.”
“Seninle yek işim yatakta olabilir Demir kızı.”
“Pislikleşme!” Kafasına bir sille vurdum.
“Neyi anlatmamı istiyorsun?”
“En başından belli olan her şeyi.”
“Her şeyi anlatmam için benim bir çıkarım olması gerekiyor Demir kızı. Sen sormadan söyleyeyim, bu odadan çıkmayacaksın, bu evden ve evin sınırlarından çıkmayacaksın. Anlatabildim mi?”
“Tamam dediğin gibi kaçmak yok.” Bulduğum ilk fırsatta kaçacaktım. Elini belimden çektiğinde kenarı çekildim. Bakışları dışarıdaydı.
“Hatırlar mısın bilmem Demir ailesinin büyük oğlu evlendiği için bir davet hazırlamışlardı. O gün bende davetlilerden biriydim. Davet sıkıcıydı. Abin ve bir kaç arkadaşımla beraber terasa çıkarken seni odaya girerken görmüştüm. O an, odaya girdiğinde kapıyı kapatmadan önce saniyelik göz göze gelmiştik. O zaman seni ilk görüşümdü. Belki saniyelik bakışmaydı ama benim için zaman kavramı o saniye kaybolmuştu. Daha sonra öğrendiğime göre Demir ailesinin bir kızı vardı. Bu pek inandırıcı gelmemişti ama seni gördükten sonra inanmıştım. Demir ailesinde bir kız çocuğu imkansızdı bu zamana kadar görülmemiş duyulmamış bir şeydi.” Kafamı salladım yavaşça. O günü hatırlamaya çalıştım. Evet biriyle göz göze gelmiştim ama kafam dağınık olduğu için pek takmamıştım. Korumalardan biri sandığım için pekte önemsememiştim. Anlatmaya devam ettiğinde dikkatle dinlemeye başladım.
“Babanın düzenlediği Demir holding’in ortaklık toplantısı vardı. Aytunç ailesinden birinin o toplantıda olması gerekiyordu. Ve ben oradaydım. Sen o gün toplantıya asistanmış gibi gelip şirketin sunumunu yapmıştın. Maske takmıştın yüzünü gizlemek için. Ama o maske seni tanımama engel olmamıştı. Toplantıdan ilk ben çıkmıştım. Seni aradığımda sen çoktan gitmiştin. Bu seni ikinci görüşümdü.” O toplantıyı çok iyi hatırlıyordum. Onu gördüğümü hatırlamıyordum. Daha fazla etrafta gözükmemek için eve gitmiştim. Meraklı gözlerle daha fazlasını anlatmasını bekliyordum.
“O gün arkadaşlarınla kafeden çıktığında bakışmamız bir tesadüf değildi. Orada seni görmek için gelmiştim. Arkadaşların sigara içerken sen onlardan uzaktaydın. Sigara kokusunundan nefret ediyordun. O yüzden senin yanına geleceğim zaman mutlaka sigara içmemeye dikkat ediyorum. Zaten baban çoktan gereken evrakların imzasını senden almıştı.” Bir an düşününce aklıma Bar geldi.
“Peki akşam Hakan’ın senin mekanına götürmesi de planlı mıydı yani?”
“Bak o tamamen tesadüftü. Eğer sen o gece orada olmasaydın, babanla anlaştığımız zamanda yanımda olacaktın.”
“Yani sen şunu mu demek istiyorsun, ‘Her türlü yönden sen benimsin Demir kızı’” dediğime kahkaha attığında gülümsedim. Burnumu sıktı. Yüzümü buruşturdum.
“Aynen öyle, hızlı öğreniyorsun.” dedi. Ben hâlâ anlattıklarının etkisinden çıkamamıştım. Benimle bir çok kez karşılaşmıştı, hatta göz göze bile gelmiştik. Ama hiç konuşmamıştık. O beni hep görürken ben onu aslında hiç görmemiştim. Üstümde hala sakinleştiricinin verdiği sarhoş eskici bir etki vardı. Bu kadar konuşma benim için yetmişti.
Belimden çekip beni duvarla arasına aldı. Edip nazikçe çenemden tutarak başımı yukarı kaldırdı. Gözleri, gözlerimle buluştuğunda Dünya dönmeyi durdurmuş gibiydi.
"Gözlerin, gözlerinin içine baktığımda hep kendimi soğumuş ve boğuluyormuş gibi hissediyorum.”
Aniden aramızdaki mesafe kayboldu. Edip dudaklarıma hafif bir dokunuşla yaklaştı. Dudakları sıcaktı. Yada benim bütün vücudumun her zerresi alev alev yanıyordu. Dudaklarıma yapıştığında öpüşüne engel olmadım.
Öpüşmelerimiz sakin ve tereddütlüydü. Ancak bir süre sonra tutkulu bir yangın halini aldı. Gözlerimi kapatmış, Edip’in sıcaklığını her zerremde hissediyordum. Ona daha da yaklaştım. Boynuna sardığım kollarım ve belimdeki tutuşu sertleşti. Beni sarmalayarak kendine bastırdı. Tüm bu olanlar dışarıda kalmış ve sadece bu an varmış gibi öpüşüyorduk.
Parmakları saçlarımın arasında dolaşırken kalbim hızla çarpıyordu. Bu ikimiz için de unutulmaz bir andı. Öpüşmelerimiz bir kitabın sayfalarındaki kelimeler gibiydi. Akışkan ve tutkulu. Bu an, yalnızca bir öpüşme değildi. Bu an Edip’i kendi isteğimle ve benliğimle öptüğüm andı. Ruhlarımız birbirine kapıları açmıştı. Nefes nefese birbirinizden ayrıldık.
Gözlerimi açtığımda Edip’in zümrüt yeşili gözlerinde kaybolmuştum. Karşılıklı gülümseyerek, bu anın tadını çıkarmıştık.
“Senin gözlerine bakarken kendimi her seferinde büyük bir ormanda kaybolmuş hissediyorum Edip.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 82.73k Okunma |
3.2k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |