Hazırlık

"Ahucuğum, Sarı civcivim. Eğer biraz daha uyursan hazırlanamayacaksın ve yetişemeyeceğiz!" Hakanın öküz gibi çıkan sesine uyandığımda pekte uyanmış değildim. Yatakta doğruldum ve Hakanla göz göze geldim. Onu baştan ayağa kadar süzdüm.

"Bok gibi olmuş saçın." deyip geri yattım. Saçlarına laf edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

"Ne? Neresi olmamış lan. Ahu'm gel sen yap, çok kötü olmuş heralde." Bir anda kollarımdan tutup beni çekiştirdiğinde az kalsın yere yapışıyordum. Salak işte. Düzgünce ayağa kalktım. Saçına bir bakış attım.

"Bekle biraz geliyorum."

İlk başta banyoya girip yüzümü yıkayıp kendime geldim. Banyodan çıkıp giyinme odasına giderken Hakan ayna karşısında saçıyla uğraşıyordu. Kapıyı kapatıp üstüme güzel bir bordo yarım sweat ve siyah salaş bir kot pantolonu giydim. Aynadan baktığımda beğenmemiştim. Gözüme koyu yeşil elbisem çarptı. Koyu yeşil beni her zaman mestederdi. Üstüme giydiğimde aynadan kendime baktım. Dizlerimin biraz üstünde bitiyordu. Kısa birde yırtmacı vardı. Harikaydı. Takıların olduğu dolaptan gümüş rengi yılan takımını aldım. Yılan küpelerimin gözlerindeki küçük zümrütler ışıltı saçıyordu. Aynı şekilde kolyemde. Saatide taktığımda odadan çıktım. Hakanın dikkati hâlâ saçındaydı. Yatağımın altından en beğendiğim topuklularımı çıkardım. Tabii ki o da koyu yeşildi. Hakanın yanına aynaya yaklaştım ve koluna girdim.

"Şimdi saçın harika oldu." dediğimde bana bir göz attı. Salak anca anlamıştı. Yanında ben yoksam o hep bok gibiydi. Elini belime koyup aynadan ikimize baktı. Ellerimi önümde birleştirdim.

"Bizden iyisi yok. Sarı civcivim sanki kravatı koyu yeşil takmam gerekiyor. Bir de çantan nerede senin?" Siyah kravatı ile uyuyorduk gene ama koyu yeşille daha çok uyardık.

"Sem kravatını değiştir, bende çantamı alıp çıkayım."